26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

VE SİYASET nenler varmış'ı yaşatan da giysiydi. Fransız Ihtilali'nden sonra idamlara karşı olan kadınlar boyunlarına taktıkları kırmızı kurdelelerle buldular birbirlerini. Ikinci Dünya Savaşı sırasında montgomery'ler, Çiıı Devrimi'nden sonra Mao yakalar, kalpameliyutlarındaki başarısından sonra Dr. Barnard gömlekleri, Körfez Savaşı sırasında petrol rengi giysiler ortalığı kasıp kavıırmasa da modaya yön verdi. Benettonisc ırkayrımını temelalanrenkveçizgi anlayışiyla dikkatleri çekti.Toplumların duyarlı olduğu konıılardaki rcklam kampanyalari tepkilere yol açarken tekstil pazaıındaki payı da tepkiierle aynı oranda arltı. Modanın düşüncelerin, duygularm ya da herhangi bir şeyin ifadesi amacıyla kullanılabileccğine inanan Rıfat Özbek ise çizgilcrini AIDS'e karşı kullandı. Ingiltere'de yaşayan Özbek, geliri AIDS'lilerlc ilgilenen kurumlara bırakılınak iizere bir "Sevgi Yorganları" projesiııeöncülükediyor. Türkiye'deiseSüleyman Demirelşapkasıyla, Bülcnt Ecevft gömleğiriin mavisiyle, Tansu Çiller ise eşarbıyla moda aynasında siyasetin yiiz göstermesinin örneklcrini sundıı. Kırmızı, sarı ve yeşil Kürtler'in bayraktan giysiye yansıyan sinıgesi lıalinedönüştü. Şeriat gösterileri ve Atatiirk'ü hedef alan suçlamalardan sonra Atatürk rozctleri, yaka iğneleri, kolyeleri laikliği ifadeederoldu. Dcğişen sıstemler ve tnplumların yeni sisteme ııyum sağlamaktaki yorgunlukları ve yilirilen değerlerde modada karşılığını bııldu. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, geleneksel toplum yapısını çözen, sınıflaşmayı belirginleştiren 2. Meşrutiyet'in anlatımını, 'Yaban' romanında giysilerle başlatıyor. 'Istanbul'daikideviroldu: Biri Istanbulin, diğeri redingot devri..." diyor Karaosmanoğlu, 'Osmanlılar hiçbir zaman bu Islanbulin devrindeki kadar zarif, temiz ve kibar olmadılar... Zira, bu beyaz pantolonlu, beyaz yelekli ve lüstrin kaloşlu Türkler, ince bir halattan ibaret endamlarıyla biraz evvelki boğum boğum adamlara hiç benzemiyorlardı. Hepsi de umumi işlerden çekinir, hiddetlerinde ve hazlarında ölçülii, namuslıı aile babaları ve kibar konaksahipleriidiler...' Yaban, 'Sonra redingot devri geldi ve redingotun içindcn yarı uşak, yarı kapıkulıı, riyakar, adi bir nesil türedi' diye sürüyor. Bu neslin en yiiksek, en kibarsımalarında bile bir saray hademesi hali görüyor Karaosmanoğlu, 'Bunların elinde IstanC U M H U R İ Y E T O E R G İ 1 7 N İ S A N 1 9 9 4 bul 'da konak hayatı birdenbire köşk hayatına inlikal ediverdi. Ne yaşayışın, ne diişünüşiin.negiyinişinüslubukaldı.herşey gelenek dışına çıktı, her beyni tatsız ve soysuz bir Arnuvo ve bir Rokoko merakı sardı; binalarımız, eşyalarımız, elbiselerimiz gibi ahlakımız, terbiyemiz de rokokolastı...' Modâcılarnediyor? Siyası akımlar nıodayı hangi ölçüde etkiliyor'.' Baskıcı sistemlere karşı moda bir başkaldııı özelliğı laşıyabilir mi? Ya moda, o siyasi akımlara damgasını vurabilecek birgüce sahip mi? Kendi giyım tarzını da dini gerekçelere dayandıran bir siyasal yapının, oy potansiyeli ve giicü ne olursa olsun Tiirkiye'ye söz geçinneye çalıştığı günlerde bu soruların yanıtı önem laşıyor. Türkiye'de kendi çizgisinde isim yapmış modacılarla görüştük ve bu soruların yanıtınıaradık. Söze.'Giyim de belirli siyasi akımların iiniformasr diyerekbaşlıyorCemil Ipekj çi. Bir toplumu giysilerinden anlıyorsunuz. Üstelik bir işaret giysi. Bağlı olduğu aşireti, evlilik durumunu, işçi sınıfından ya da burjuva olup olmadığını giysi ve makyaj gösleriyor. Kim muhafazar, kim dinci, kim dinci de mııhafazakar değil, kimsolcu.giysisinebakıptanunlayabiliyorsunuz. Kıyafeti önemsemeyen solcuların amacı örlünmek. Etnik ve rahat giysileri yeğlemelerı de bundan. Sağ ve kapitalist partilere eğilimliler için madde, dolayısıyladagiyimönemli. Ama bir diktatörlük rejimi olmadığı sürece siyasi akımlargeneli etkileyemiyor. Makyajın da başlangıçta, moda gibi keyif ve hoşluk için değil, zorunlııluktan ortaya çıktıgını vurguluyor lpekçi. Renkler ve desenler birer anlatım bıçimine dönüşüyor. Selçuklular'da erkek, kulağına taktığı küpeyleanlatıyorbakkal mı, askermi, kasapmı oldugunu. Sıratesettüregeliyor. lpekçi, bugünicin tesettüı denilen giyimin saclece inançtan kaynaklanmadığına inanıyor. Kuran dahil bütün dinlerin ve kitapların kadınların örtünmesıni öngördüğünü vurguluyor. Ama Kuran'da siyah çarşaf ve türban yok. Müslüman toplum olan Malezya'yı, Senegal'i, bazı kadınların göğüslerini ortaya koyan giysilergiydiği Sudan'ıanımsatıyor. Ipekçi'ye göre Doğu insanı her zaman kapalı. Sıyah çarşaf da bukültürüngiysisi. Türkler'den ve dinden değil S A Y I 4 2 1 Blrçöküşvemoda... Rıfat özbefc kolekalyonumten 1994 Mllano.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear