26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

ise, yine Türkiye'de alışık olmadığımız denli uzun ve yoğun bir zaman dilimini kapsıyor. Bundan yaklaşık sekiz yıl önce, 1985 sonlarında "Koridor"u tasarlamaya başladığını anlatıyor llhan lrem. Aradan geçen siireyi, bir yandan diğer albümlerini yayımlamaya hazırlayarak, bir yandan da sabırla "Koridor"un kurgusunu tamamlayarak geçirdiğinden söz ediyor. Bu sürecin ilk ycdi yılı, projenin yola çıkış düşüncesini oluşturan şarkıların hazırlanmasıyla geçmiş. Son yılda ise kendi deyişiyle "oluşan karmaşık anlatımı sade ve net bir çizgiye çekmeye" çalışmış. Ama bunu söyledikten sonra hemen ekliyor: "Bunu, dinlcyici daha iyi anlasın diye değil, Koridor'un çıkışına huzurlu, dingin, birçok şeyi aşmış bir sadeliğin keyfiylc ulaşmak için yaptım." Üçkezlpenebastı Pencere, Köprü... ve ötesi adlı üclü albüm dizisinin tamamlanmak üzere olduğu günlerde "Koridor"un ilk tasarımı tamamlanmış ve besteler ortaya çıkmaya başlamıştı; ama o an için bu albümü tamamla diyor, yeni albümden söz ederken. "Tiim dünya, Yeni Dünya Düzeni'nin bütün insani değerlerden kopmuş bireyselliğinin çekim alanında. Türkiye'de bu düzen, belli bir kültür altyapısı olmadığından, çehresini çok daha vahim şekilde gösteriyor: İlkellik ve yobazlık. Bcn bu on yıl içinde bir çıkış koridoru düşledim." Dünyanın ve Türkiye'nin seksenlerden bu yana giderek yükselen bir ivmeyle girdiği kaosa, yumuşak ve biraz da mistik bir tepki Koridor. Zaman zaman karanlık tünellerden geçmek gerekse de, sonuçta ışığa ulaşılabileceğini vurgulamaya çalişan; "Koridor"un sonunda düşsel bir aydınlık arayan, aslında son tahlilde "iyimser" bir albüm. Kurgusu ve akışı içinde iş hesaplaşmaları, zaman zaman çoğumuzun yaşadığı karamsarlıkları, insanlara kırgınlığı, düş kırıklıklarını, iğneli eleştirileri ama sevecenliği ve umudu barındıran bir öykü. "Kaç kez evinizin önünden geçtim/ bayramgiysileriyle/Sizdansediyordunuz/dışarısı soğuktu/ Bir pencere vardı aramızda/ Işığı söndürüp gezmelere gittiniz/ Kaç kezçiçeklerbıraktımkapınıza/Yoktunuz./ Kapınızı çaldım çırılçıplak/ görmediniz" dizelerindeki gibi. Albüm başından sonuna bir sevgi, dinginlik vehuzurarayışıgibi.Herşeyekarşıniyimser olmak ve sağduyuya inanmak yolundaki inatçı bir çabanın izlerini bulabiliyorsunuz. TV yayıncılı0ı o«Hştlkçe, yazılı va gftrsal baamdakl "yakınlaşmalar" artıyor. Televizyonunuzu kapatmayı unutmayınız On dokuz yıl kadar önce, henuz tek kanallı TRT'mizin saltanat sürdüğü dönemde, ekranda neler olacağına ilışkin bilgilenmenin tek yolu, gazetelerın ıç sayfalarındakı mınicik televizyon köşelerıydi. O köşelerde açılıştan itıbaren o akşam hangi programların yayımlanacağı belli bir sıra içinde duyurulurdu. Kimse oyle ayrıntı falan beklemezdi; ne verılse seyretmeye hazır olduğumuz ıçın "seçicilik" gibi bir derdimız de yoktu . Bırden fazla kanalın varolması o günlerde daha düş bile değıldı. da onları HBB, Flash ve Kanal 6 ızledı. Artık ışler biraz karışıyordu galıba. Bunca yayını izleyebılme sarhoşlugunu yaşayan insanlara "servis vermek" için tüm gazeteler TV ekleri yayımlama paniğine girmişlerdi. Yavaş yavaş da "tarafsızlık" ılkesi tarıhe karışıyordu. Bugün TV'de 7 Gün artık yok. Daha dogrusu var da, bir gazetenin eki durumunda. O gazetenin yeni patronuysa, Shovv TV'nin kurucusu "harika çocuk" Erol Aksoy. Dolayısıyla TV'de 7'nin sayfalarını çevirdiğınizde, Shovv TV ve Cine5 yayınlarının cılalandığını, dığerlerine de neredeyse "kerhen" yer verildiğını görüyorsunuz. Tabiı bu tek örnek değil; diğer yayınların da masum olduğu söylenemez. Sabah gazetesinin TV Guide ekine bakarsanız, ülkenin en önemli kanalı, atv. Gazetedeki film ve program tanıtımlannda da öne çıkanlar, atv'nin ekrana getireceği yapımlar. Bitmedi: Milliyet okurlan, televizyon eki ve gazetenin TV sayfasına bakarak en büyük özel kanalın Kanal D olduğu düşüncesine kapılabilirier; çünkü sayfalann çatısı buna göre kurulmuş. Yırmı yıl öncesıne göre ülkede çok şey değişti. Eskıden gazetelerın sahıplerı gazetecilerdi; şımdiyse işadamlan ve bankacılar. Aynı şekilde televizyon ve radyo istasyonlarının sahipleri de onlar. Büyük sermaye, elinde hiçbir biçimde denetlenmeyen müthiş bir güç bulunduruyor. Gazetecıliğin tarafsızlık ya da dürüstlük gibi Sedat Sımavı'lenn, Ali Naci Karacan'ların, Nadır Nadı'terin, Abdi Ipekçı"lerın dönemınden kalma değışmez ilkeleri de rafa kaldırılıyor. Şimdi çogu kışi, işadamlarının gazete, televizyon ve radyo ıstasyonlanna sahip olup bunian kendi çıkarlan doğnjltusunda ekonomik ve siyasi anlamda kullanmasını doğal karşılıyor. Evet. belki bir bağımsız televizyon dergisi çıksa, halk gerçekten ilgi gösterecek. Çünkü ne kadar doğal karşılasa da, televizyon kanallarıyla ilgıli haberlere ve herkesin kendi kanalının borazanlığını yapmasına sempatik bakıyor toplum. Sonuçta on yıl önce tekelci sermayenın istediği "oligarşik medya" her yönuyle oluştu galiba. Aman, televizyonunuzu kapatmayı sakın unutmayın! ^ . Yumuşak ve esnek renkler Müzikal anlamda rock çizgilerinin sık sık sezilmesine karşın, daha yumuşak ve daha esnek renklerin egemen olduğunu söyleyebiliriz. Erkan Oğur'un perdesiz gitarı, Ercan Irmak'ın neyi, Ahmet Kadri Rizeli'nin kemençesi, sounda Türkiye'ye özgü renkler katarken, Gür Akad'ın alışık olduğumuz gitar sololan, terazide dengeyi rock'tan yana değiştiriyor. Parçalar birbirine bağlı ve belli bir kurgu uyarıncasıralanıyor. Ama yine deherbirini ayrı ayn, bağımsız gibi de düşünebilirsiniz, çünkü bir kopukluk yaratmıyorbu. "Koridor"da önceki llhan lrem albümlerine göre bir farklılıkda.şarkısözlerinin bazılarına ("O Benim Gözüpek Yalnızlığım", "Gül Kokulu Çeyiz Sandığı", "Gece Perisi" ve "Krizalit Kristalin") eşi Hansu lrem'in imza atması. Albüme konulan "nokta" diyebileceğimiz "Krizalit Kristalin", bunlann en ilginçlerinden biri. Koridor'un sonunda ulaşılan, mistik, gizemli.büyülübirkozayı anlatıyor şarkı. Kerhen' program yaym TV MrHcHSI 1976'te başladı "Koridor" bu albümla bltmiyor... Sonra, 1975 yılında ilk kez bir "TV dergısi"yle tanıştık. Gerçi Milliyet gazetesi iki yıl önce her gün bir ek vermeye başladığında pazartesi günlerını "TVRadyo" ekine ayırmıştı ama, "parayla satılan" ilk televizyon dergisi, TV'd« 7 Gün oldu. Yayıncılık dünyasında çok yeni bir ginşim oldoğu için belli oranda risklerı de taşıyordu televizyon dergisi; ama TV'de 7 Gün ilk sayısından başlayarak buyük bir ilgi gördü ve TVdergıcıJığının başarılı örneklerini sundu insanlara. Bir süre sonra TV'de 7 Gün'ün gördüğü ilgi. aynı pazara başka televizyon dergilerinin de girmesi sonucunu doğurdu. 1986 Ekimi'nde TV2'nin yayına başlamasıyla iki kanallı bir TV yelpazemiz olmuş ve seçıciliğin önemi daha da artmıştı. Tabii buna bağlı olarak da kapsamlı ve doyurucu bir televizyon dergısının görecegı ışlev lyıce ortaya çıkıyordu artık. Üç yıl sonra TRT yeni bir atak yapıyor ve 1989 Ekımi'nde TRT3; 1998 Şubatı'nda TRTINT ve aynı yılın nısanında iki kanaldan beş kanala çıkan seçenekler ağı, izleyiciyi mutlaka güvenilir bir TV dergisini izlemeye yönettiyordu, çünkü bir gecede yaklaşık elli saat (!) televizyon yayını vardı. Henüz basın için bu kanalları tanıtmakla ilgıli bir sorun yaşanmıyordu o günlerde. Tüm kanallar TRT'nindi ve basın dunyamız "ızleyıcıden yana tarafsızlık" göruntusunü konjyordu. 1998 Temmuzu'ndan itıbaren bu görüntü hızla degişmeye başladı. önce Star 1 girdi devreye ve ilk kez özel televizyonla tanıştık. Ardından, 1992 kışında sırasıyla Teteon ve Shovv TV yayına başladı. Kısa bir süre sonra da TRT4'ü devreye sokuyordu. Attı ay içinde BafimsDTVdırgisigarak y ıp piyasaya çıkarmak, riski daha da arttırmaktan başka bir şeye yaramayacaktı. "Koridor", ulaşmak istediği yeni bir düzlüge açilacak gerçek bir koridordu llhan Irem için ve bu nedenle hızlı hareket etmedi. Hatta, üç kez frene bastı. önce, yetmişlerden bu yana yaptığı şarkiları, yeni düzenlemelrle ve "Dünden Yarına" adıyla yayımladi. Iki yıl sonra, "Uçun Kuşlar Uçun"u hazırladı. O günlerde Dergi için yaptığımız söyleşide, "Koridor'a girmeden önce kuşlanmı uçurmak istedim" diyordu. Ama Koridor"a yine giremedi, çünkü bu keş "aşk" geldi gündeme: Evlendi ve birkaç ay sonra "llhanı Aşk"ı yayımladı. "Koridor, benim son on yılda oluşan plastik değerlere, cilalı imajlarla yok olup giden dünyaya 'İlhan'ca' tepkim" C U M H U R İ Y E T OERGİ 2 7 Ş U B A T BltmedL. "Sonu" dedik ama, Koridor bu albümle bitmiyor. Projenin 120 dakikalık biryapıtı içerdiğini söylüyor lrem. lkinci bölüm 1995'te ya "Koridor 2" adıyla yayımlanacak, ya da o günün atmosferi içinde başka bir ad düşünülecek. Şu an elimizde, sekiz yıllık bir tasarım/yaratım ve on bir ay1 ık bir stüdyo çalışmasınınürünü var. "Koridor"u mullaka dinleyin. ^ 1 9 9 4 S A Y I 4 1 4
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear