27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Formüllerf sevemedi Aynı biçimde, "Piano Man"in yeni türevlerini üretmekten de ısrarla kaçınıyor Joel. "Formüllerin tekdüzeliğine giremem ben" diyor. "Ben albüm sanatçısıyım, single sanatçısı değil." 1977 tarihli, "Movin' Ouf'u da içeren "The Stranger" adlı albümü, üç kez platin plak ödülünü alarak, kalitenin de prim yapabileceğini kanıtlayan iyi bir yanıt oluyor şirkcte. Bu albümün göz kamaştıncı başansı, 1978'deki iki Grammy'yi de getiriyor. 1979/da "52nd Steet" adlı, ilk 1 numara albümü yayımhyor. Bu çalışmada yer alan "My Life" ve "Big Shot", haftalarca Billboard single listelerinde kalmayı başanyorlar ve albümün satışı milyon duvarını kısa sürede aşıyor. Bu arada "The Stranger" da 5 milyonluk bir satış rakamına ulaşınca Joel o yıl Billboard dergisinin dört ödülünü birden alıyor. Seksenli yıllar, Billy Joel için oldukça parlak bir dönem. "Glass Houses", bu dönemdeki ilk önemli çalışması. Albümde yer alan "Goodnight Saigon" adlı parçasında, Vietnam Savaşfna farklı "Tiirkce radyo" bu mu? Radyo formatı nedir ve bir radyonun yayın politikası nasıl ve neye göre belirlenir ? Batılı özel radyo istasyonlarının hayli gecikmeli olarak yüz yüze geldiği bu soru, Türkiye'nin karşısına daha da geç çıktı. Henüz özel radyonun geçmişi bir buçuk yılı fazla aşmadığı için, birincil önem taşıyan bu konuyla ilgili bugüne dek ciddi tartışmaların olmamasını doğal karşılamak gerek. bir müzikal karmaşanın açıklaması, yayın politikası değil, "uyanık glrlşlmcilik" olabilir ancak. "Bu pazara bu mal glder" deyip çoğunluktaki yeni kentlileri yakalamaya çalışan ŞMRIer, "en çok dinlenen radyo", u en bl radyo" olmaya çalışırken, var olan kültürel karmaşadan yararlanıyorlar. Ama tabii ki tek ölçü "Türkçe müzik" olunca, pazar payını sürekli düşüren rakipler de piyasaya giriyorlar. Bugün Istanbul'da sayıları ona yaklaşan ŞMRIerin hangisinin "en çok dinlenen" olduğunu ölçmek kolay ve en önemlisi, malzeme sıkıntısı çekmiyorlar. Oysa ŞMR'lerin en büyük sorunu, malzeme. "Ben llle de Türkçe çalacağım, müzik türü degil, Türkçe olması önemli" dediğiniz zaman, öncelikle tutarsızlıkla karşı karşıya kalıyorsunuz. Oaha da kötüsü, malzemesizlikle Eğer yayın politikanızı "Türkçe pop" olarak belirlerseniz, haftalık "playlisTlerinizde daha ilk günlerde tıkanmanız işten bile değil. Unkapanı İMÇ'de haftada kaç tane pop kaseti yayımlanıyor ki siz her gün 24 saati dolduracaksınız? Bir güne en az 300 parça gerekir; bu da bir kasette on parça olsa, 30 kaset demektir. Aynı şablonu yedi gün yineleseniz bile İMÇ'den haftada 10 kaset bile edinemezsiniz. (Tabii yeni çıkan bir kasetin tüm parçalarını radyodan yayımlamak uygar ulkelerde telif hakları açısından mümkün değildir, ama onu hiç hesaba katmıyoruz.) O zaman? Her hafta 5 Kenan Dogulu. 3 .^J FaUh Erkoç, 7 Tarkan bulamaA p^n I Türkçe popun kaynağı belli Rüzgâra göre yayın politikası Türkiye özel televizyonla 1990'da, özel radyoyla da 1992 yazında tanıştı. Radyolar yayına başlayalı henüz on ay olmuştu ki, hükümetin beklenmedik bir uygulamasıyla sustular İki buçuk ay kadar sonra da, FM bandı yeniden hareketlendi. işte o aradaki iki buçuk aylık boşluk, kimileri için radyo yayınıyla ilgili düşünme fırsatı yarattı. Haziran sonrası dönemde, yavaş yavaş format sorununun gündeme gelmeye başladığını gördük. Bazı radyolar, daha işin başında, rüzgâra göre yön değiştirmeyi tercih ettiler. Uzmanlaşmayı yeğleyen radyolar arasında haber yayıncılığını, metafiziği, sporu anaçerçeve olarak seçenler çıktı. Yayın alanını müzikle belirleyen radyolardan bazıları da CHR (güncel hit radyoculuğu), AC (yetişkinlere güncel müzik), AOR (albüm merkezli rock müzik), CJ (klasikcaz) gib formatlara yöneldiler bir yorum getirerek ilgilileri bir kez daha üzerinde topluyor. "Askere gitmekten kaçacak kadar karşıydım Vietnam Savaşı'na" diyor. "Ama savaştan dönen insanların toplumda dışlanmalarının da doğnı olmadığına inanıyonım. öyle ya da böylc insanlar oralara gidip korkunç deneyimler yaşadılar vc bunu hak etmiyorlar." 1984 yılında Billy Joel'in, bugün pop ve rockla ilgilenen hemen herkesin evinde bulunan ikili "Greatest Hits" albümü yayımlanıyor. 1986'da Broadvvay müzikallerinden izler taşıyan "The Bridge", üç yıl sonra da bizde de bestseller olan "Stormfront" alıyor sırayı. Sonuncusunda yer alan "We Didn't Start The Fire" ve "Downeaster Alexa", bugün hâlâ dillerden düşmüş değil. "Stormfront" sonrasında üç yıllık bir sessizlik dönemi var. Bu sessizlik, nihayet geçen yıl "The River Of Dreams"le bozuldu. Joel'in melodik, yoğun anlatıma sahip, keyifli parçalan, uzun süre sonra yine Grammy adayı. ödülü alsın ya da almasın; biliyoruz ki o bunu çoktanhaketti. < ŞofftrMhaMotl Ne var ki, yüzün üzerinde özel radyonun bulunduğu Türkiye'de "geçar akç*" niteliği taşıyan yayıncılığın, arabesk ağırlıkh ŞMR (şoför muhabbeti radyosu) olduğunu gördük. En çok dinlenen istasyonlar, bu "tormata" uyanlardı ve rekabetin klasik kuralları, aynı kulvara başka rakiplerin de girmesi sonucunu doğurdu. ŞMRIerin müziğe yaklaşımlarına baktığımızda, yayımlayacakları müzikle ilgili tek bir kriterlerinin olduğunu görüyoruz: "Tflricçe müzik" Yani bir müzik istasyonunun format belirlemesinde müzik türü ya da akımı değil, şarkıların seslendirildiği "<ur oluyor garip bir biçimde. Türkçe pop da çalıyorlar, Türk sanat müziği de, arabesk de, halk müziği de. nelmenız gerekir ve soluğu arabeskte alırsınız (Radyolarda arabesk çalınmasına karşı gelmek adına söylemiyorum bunları. Altını çizmek istediğim, "pop" olduğu varsayılanla arabeski aynı çuvala koyup aynı dinleyiciye satan radyonun yayıncılık ve format anlayışı yoktur önermesi) İşte ŞMR'ler böyle böyle oluşup, giderek daha çok "hardcor*" arabeski merkez almaya başlıyorlar. yacağınıza göre, ister istemez "daha gümrah" topraklara yö Pop yorine arabesk Eğer haftada 50 yeni pop kaseti yayımlanırsa, geriye yönelik arşiv oluşturmak da mümkünse, formatınızı "Türkçe pop" olarak belirleyebilirsiniz. Çok tutarlı olmasa da, ŞMR'den daha mantıklı gerekçelere ve ölçülere sahiptir. Eğer bunu yapamıyorsanız, malzeme yetersizse, dünyadaki çoğu diğer radyo gibi pop dinleyenlerin aynı müzik kulağına sahip insanlar olduğunu varsayarak ölçüsü pop olan bir içerik dengesine ulaşırsınız. Ya da bu pop meseiesini rafa kaldırır, paşa paşa 24 saat arabesk çalarsınız ki, bu da tutarlı bir formattır. Ama elmayla domatesi "ikisi de bitki, üstelik ikisi de kırmızı" diye aynı tabağa koyup hem meyve salatası hem de çoban salata niyetine servis yaparsanız, sizin aşçılığınıza kuşkuyla bakılır. Yiyenin de, damak zevkine. < Sessizliğini bozdu degil, çünkü sürekli değişiyor Bir bakıyorsunuz bir hafta biri diğerlerinin önüne geçmiş, sonraki hafta ise bir başkası burun farkıyla "HderHği" almış Herdilden,lM»plelden CHR, AC formatını kullanan radyolarda "dtr gibi garip bir ölçüt olmadığı için, müzik anlayışlarına uyan parçaları ister Ingilizce olsun, ister Fransızca, ister Türkçe, aynı terazide tartarak yayımlıyorlar Dolayısıyla müzikal bir tutarsızlık yaşamıyorlar 24saatTürkç8müzlk Ve hemen hepsi, "24 saatTürkçe müzik" benzeri sloganlar kullanıyorlar. Böylesine C U M H U R İ Y E T OEROİ 23 OCAK 1994 SAYI 409
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear