27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

P A Z A R IIM ç u PEIMCERESİIMDEIM kuyabiliyordu. Bu gazeteleri önce polisler okuyorlar, sonra ona veriyorlardı. Gazetelerin buruşturulması ve bazen üstlerinde peynir ve zeytinyağı lekelerinin bulunması onu büsbütün sinirlendiriyordu. Nedret Hanım, "Aman sesini çıkanp şikayet etme... Çünkü bu anarşistler bir kez başaramayınca bir süre bekler, sonra yine dönerlermiş. Korumasız kalnıayalım!" diyordu... Bir süre sonra telefondan bir paralel çekildi koruma görevlilenne... Bir gün eve döndüklennde kapılannın önünde küçük bir gccekondunun inşa edilmiş olduğunu göndüler: Üst kata çıkan merdivenin altı ve holün profesörün oturduğu daireye bakan bölümü tahta çakılarak kapalılmış, bir oda haline dönüştürülmüştü. Prof. Balta'nın evine artık bu odadan geçilerek giriliyordu. "Çok üşüdük. Böyle bir tedbir düşündük. Bu, sizin emniyetiniz açısından da daha iyidir" dediler. Nedret Hanım, evine geleceklere "Korumacılann dairesinin ardında oturuyoruz" diye adres vcrmeye başladı. Görevliler bazen "Hocam, bir acı kahvemizi içmeden bırakmayız seni..." diye profesörü, evinin önündeki bu gecekonduda misafir ediyorlardı. Bir gün ortalığı tuhaf bir koku kapladı. Nedret Hanım bekçiye seslendi: Recep Efendi, bu ne koku? Recep Efendi, Maraş usulü çiğköfte yapmış, bir sokak ötedeki Edebiyat Fakültesi Dekanı'nın "koruma" görevlilerini çay içip köfte yemeye davet etmişti. Abla, sen de buyur! Sağol! Ben akşam yemeğini henüz yedim; bir dahaki davetinde tadanm. Bir ay sonra Hâcettepe'den Prof. Avni Suat Beyler geldiğinde de holde yinc çıfköfte partisi vardı... Koruma görevlileri çiğköfte yiyip, televizyondan milli maç izliyorlardı. Salona konan dört ernet koku giderici yetmedi. O kış çok soğuk geçti. Anarşi dc bütün hızıyla devam etti. Ama Profesör Balta'ya ilkbaharı, havalann ısındığını, kuşlann ötmeye başladıklannı görmek nasip oldu. Prof. Mehmet Balta kısa bir süre sonra, ülke çapında bir anarşist ayı başlayacağını kestirebilse, Ankara Üniversitesi'nden aynlıp kendine başka bir kentte, ötel sektörde iş bulur muydu, bilinmez. Prof. Balta, eşi Nedret Hanım ve kızlan; koruma görevlisini, bekçi Recep Efendi'yi, bu görevlilerin onlan Ankara'dan aynlacaklan gün Esenboğa'ya kadar götürüp helalleşmelerini, arkalanndan su döküp hayır duası etmelerini yaşamlan boyunca unutamadılar... M O E R O İ 2 O C A K 1 9 9 4 S A Y I 4 0 6 Kim korkar teröristten! şin aslı hiçbir zaman bilinemedi: Prof. Mehmet Balta'yı gerçekten öldürmek istemişler miydi? Baltalar'ın bahçesinde görülen o adam bir anarşist miydi? Kapılannı zorlayan, sonra yol başında durup profesörün evini gözleyenler de bu komplonun bütünleyicileri miydi? Bu kuşkuya yol açan ipuçlanna bir de Sosyal Bilimler Fakültesi'ndeki odasının yanındaki tuvalette patlayan bomba da eklenince,başta Mehmet Balta'nın eşi Nedret olmak üzere, profesörü tanıyanlann önemli bir bölümü onun öldürülmek istendiğine inanmıştı. Milliyet gazetesi başyazannın suikasta uğramasından tam bir hafta sonra rektörün başvurusu üzerine Emniyet'ten bir memur, Sosyal Bilimler Bölümü Dekanfnın koruma görevlisi olarak atandı. Bu atanmadan topu topu iki gün sonra Prof. Balta'nın kızı Yasemin, koruma görevlisinin sol bacağının aksadığını fark etti; Nedret Hanım da dikkat etti. Koruma gerçekten topallıyordu. Hayrola, ne oldu bacağınıza? İki ay önce Küçükesat'ta kahvede tavla oynarken taradılar. Pantolonunun bacağını sıyınp gösterdi. Bakın tam < K kurşun çıkardılar : on alt ciş attılar... Üç haftı >onr\ ' neden taburcu edin "neka devrini burada geçi .ceğimi iiler. Hoca öyle çok önemı, . hedef değilmiş de... Bu bilgi Prof. Balta'ya iletilince o da ertesi gün rektöre gitmiş, kendine daha ciddi bir koruma görevlisi verilmesi için aracı olmasıru rica etmişti. Topallayan korumacı bir hafta sonra değiştirildi; yerine uzun boylu, saçları bol jöleli, şık giyimli birini gönderdiler. Yeni gelen kendini tanıtüktan sonra evi denetledi. Bazı pencerelerin marangoz çağnlıp battal edilmesini, bahçeye lamba asılmasını istedi. Sabahlan ben gelmeden evden çıkmayacaksınız! Kendi arabaruzı kullanmayacaksmız! Ben gece işim sona erince sizin arabanızı alır evime giderim; sabah gelir size refakat ederim. Yeni koruma görevlisi, işinin uzmanına benziyordu. Hoca'dan önce Yunanistan Büyükelçisi'ni, ondan önce de Merkez Bankası Müdürü'nü korumuştu. Aradan bir hafta geçti.. Prof. Bal I ta'nın resmî arabasının şoförü, "Hocam, beni affedin," dedi, "Yerime başka birinin atanmasını istedim !" Niçin? Yeni koruma görevliniz tabancasını çekinceye kadar suikastçi beni öldürür! Pekiben? Siz nasıl olsa hedefmişsiniz; ama benim günahım ne? Korumanın tabanca çekmede gecikeceğini nereden anladın? Tabancasını çantasında gezdiriyor. Çantası da genellikle bagajda bulunuyor... Belki başka tabancası vardır! Sordum; yokmuş! Prof. Balta, yeni korumaya tabancasını niçin üstünde taşımadığını sorunca aldığı cevabı pek doyurucu bulmadı ama Bunun üzerine biletler değiştirildi; koruma görevlisinin eşine ve kayınbiraderine de bilet alındı. Cuma gönü koruma, profesörün arabasıyla evden erken aynlıp gitti, eşini, kayınbiraderini ve baldızını alıp geldi. Hocayı, Nedret Hanım'ı ve Yasemin'i aldılar.. Arabaya zor sığdılar. Baldızı yolda bir yere bırakıncaya kadar Yasemin, babasının dizinde oturmak zorunda kaldı. Korumacı ve eşi, "Cavalleria Rusticana"yı, beğenmediler. Koruma görevlisinin kansı, "Opera, opera dedikleri bu muymuş!" diye söylendi durdu. O kış çok kar yağdı. Nedret Hanım bahçede derme çatma bir kulübede bekleyen koruma görevlisine ve yanındaki bekçiye çok acıdı. üstüne varamadı... Çünkü ikide bir de Emniyete başvurup koruma görevlisinin değiştirilmesini istemenin kendisini sonuçta korumasız bırakabileceğinden korkuyordu.. İki hafta sonra, geceleri hiçbir yere gjmemekten sıkıldılar. Nedret Hanım, "Şu adama rica et de bu hafta bir gece bizi operaya götürsün!" dedi. Koruma, "Pekala dedi, "O gün geç giderim evime.." Biletler alındı. Ertesi gün korumacı, "Eşime cuma günü geç geleceğimi söyleyince üzüldü... Geceleri yalnız kalınca korkar..." dedi. "Bizim yüzümüzden zatürree olacaklar", dedi. Hoca, eşinin bu uyansından sonra korumalara kapının önünde bir yer gösterdi. Nedret Hanım da onlara iki koltuk, bir sehpa ile bir çay takımı verdi. Ertesi gün koruma görevlilerine sokak kapısının altından bir kordon uzatılarak onlann elektrikli ızgara kullanıp elektrikli bir ısıtıcıdan yararlanabilmeleri de sağlandı. Hocayı bu yeni düzen pek memnun etmemişti: Her sabah sekizde kapının önünden alıp okumaya alıştığı gazeteleri ancak dokuzda işe giderken arabada o 10 C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear