26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

PAZARIN PENCERESİNDEN bey", dcdi, "Diğer adaylar bizi tatmin etmiyorlar. Böyle bir çıkış yapmanı/ı kıvançla izledik. Beklcdiğimiz başbakan sizsiniz! İlk söyleşinizi benle yapar mısınız? ". Erlesi gün evime geldi. Kahvaltı ederken içimdeki o mendeburu uyutup, öyle denge bozucu, adaylığımı çıkmaza sürükleyici sözler söyledim ki bu sözler yann yayımlandıklarında artık kimse adaylığımdan bahsetmeyecekti. Ertesi gün basın bu ardarda gelen çelişik sözlerin tümünü bana atfedip şaşınrken O uyandı... İlk defa doğrudan doğruya bana seslendi. "Gördün mii", dedi, "Nc kadar çelişsek, scn ne kadar benim söylediğimin tersini descn, bu beyanlar aynı ağızdan çıktıkca benim isteğim gerçekleşivor". "Evet, bu ülkede zırvaladıkça, birbirini tutmaz sözler söyledikçe başbakan olma Keukenhoff Bahcelerinde ütün bunlan bcn söylemiyorum, O söylüyor. Bir Hıdrellez günü Emirgan'da, Boğaz'a karşı dalmış uyuklarken zelzele olurmuşcasına sarsılarak uyandim. Ağzımı, esnejcesine açtım. Çıkan scs, sanki benim sesim değildi.. Konuşmayı sürdürmcye çalıştım.Bir başka ses, bir başka şive, ağzimdan dökülüp benim düşünmediklerimi, bilmediklerimi konuşmaya başladı. Bu söylevi durdurmak itnkansızdı zaten. Söylenenler öyle güzel, öyle akıcı ve öyle şiirseldi ki, hem bunlan duyurmakta hem de bunlara hayran olmaktaydım. Sanki sevdiğim bir şairin yeni, bilmediğim bir şiirini ilk defa okumaktaydım: "Bcni korkutmus olan göğün gürlemesi değildi buna yüreğinıi sıkıp katlandım. Ne dc donmuş gölün yü/ünde yü/.en gözleri ölüniin. O bomboş evdi ve döşemede duran papuçları. Koridordaki gcmiydi renkli kalcmlerle boyamış olduğumuz. Bu, başka bir yerde duymuş olduğum, sonra unuttuğum bir şiir miydi? Yıllarca bilinç altımda gizlendikten sonra farkında olmadığım olayların etkisiyle beynimin kıvnntılannda asılı durduğu yerden uçup dilimin ucuna mı gelmişti? Bir zamanlar Jane Roberts adlı bir kadın, Cezanne'ın ruhunun, kendine diktc ettiğini ilcri sürdüğü bir kitap yazmıştı.. Acaba ben de bu konuştuklanmı yazamaz mıydım? Bu ilk olaydan sonra uzun süre böyle konuşamadım... Ama ergeç, günün birinde o, içimdeki başka bir şeyin yeniden harekete geçip ağzımdan yeni bir şey söyleycceğine öyle inanıyordum ki evimin her köşesinde hatta ayak yolunda bile bir defter, bir de kurşun kalem bulundurmaya başladım. O, bcni ikinci defa bir gece yansını çeyrek geçe yokladı... Uyku sersemliğim hemen yokoldu; Çin çayı içmiş sonra berrak, sulan çağlayarak akan bir pınarda yüzüp çıkmış gibiydim... Şunlan söyledim: "KcukcnhofTda değişik, farklı renk lalclcr, halkalar, adalar ve dalgalar oluşturarak birbirlcriylc karışırlar.. Turuncuları kırmızılar, sarıları ise pembcler izler... Bu renk ırmaklarını birbirinden koyumavi Sibirya çiçekleri ayırır..." Söylediklerim bundan ibaret değildi ama Keukenhoff ve laleler konusunda B tam bir saat konuştugum halde akhmda kalanlar bundan ibaret. O kadar hızlı konuşmuşum ki ötesini yazamadım. KeukenholT neydi, neresiydi? Neden sonra ansiklopediye bakıp Hollanda'da Lisse kentinde yer aldığını öğrendim. Bana sorarsanız Keukenhoff bahçelerini ilk defa o gün duymuş, o gün telaffuz etmiştim. Beşinci deneyimden sonra olup bitenleri arkadaşıma açıkladım. Her şeyi olduğu gibi değil de üstü kapalı bir şekilde anlattım. "Bir tür şizofreni başlangicı olabilir, bir uzmana görünsene! ", dedi. leştirisi dökülmesin mi ? Bu söylevin ardından o dükkânda yapılacak herhangi bir namuslu kamuoyu yoklaması, benim başbakanlığa atanmaya en layık kimse olduğumu apaçık ortaya koyardı. Siyaseti pek sevmediğim halde elalem benim aklî dengem konusunda olumsuz şeyler düşünmesin diye itiraz etmedim, o sustuktan sonra da onun dedikleri yönünde bazı eklemelcr yaptım. O, bir hafta her yerde, her fırsatta hep böyle konuştu. Baktım, yaşamımı şakanın ötesinde etkileyecek; işimden olacağım, kanmla bozuşacağım; ben si İçimdeki, beni bir hoparlör gibi kullanıp, olur olmaz yerlerde yayın yapan oluşumun nerede neden bahsedeceğinin kestirilemeyeceğini, ancak onbirinci beyanatından sonra anladım. Konular önce edebiyat, felsefe ve sanat kapsamına giren alanlardayken sonra gitti gitti siyasette karar kıldı. Bir gün kalabalık bir bcrber dükkanında sıramı bcklerken, "Başbakanlığa aday olabilirim!" dedi. Herkes dönüp bana baktı. Tanıyanlar şaka yapıyorum sanıp güldüler; az tanıyanlar, "Senin neyin eksikT", dediler. Tanımayanlar da birbirlerine, "Kim bu yavşak?", diye soıdular. Sonra ağzımdan düzenin nefis bir e yaseti cidden sevmiyorum, istemiyorum. Ona bozulmaya başladım. Ona inat, her beyanatından sonra hemen anlattıklannın tersini söylemeye koyuldum. tzlediğim bir konferansta kalktım soru soracaktım; tirada başladı. Lafı cvirdi çevirdi, düzenin yozluğuna getirdi. sonra isim vermeden bütün başbakan adaylarını tuttu yerin dibine batırdı. Dinleyenleri öyle etkiledi ki yüzde 9O'ı alkışladı, yüzde 7'si onaylayıcı bakışlarla beni süzdüler; ancak hazır bulunanların yüzde 3'ü ne düşündüklerini fark ettirmeyecek kadar anlamsız bakıyorladı. Dinleyenlerin arasında bir gazetenin muhabiri vardı; yanıma geldi, "Doktor şansımın artacağını sayende öğrendim !". Bu iç söyleşiden sonra ilk defa gelecek konusunda kchanette bulundu: u Kcndini üzmc; başbakan sen olacaksın: bu kesin! Bu husus açıklanınca ilk beyanatı ben vcreceğim.. Sonrasına karışmam!". Beni terk mi edeceksin? "Hayır, dere geçilirken at değiştirilmez! Kısa bir süre aynı tutarsızlığı sürdiiriip sana bana muhtaç olmadan /.ırvalamayı adamakıllı öğretineden gitmem". Ona cevap veremcdim... "Eksik olma!" da desem "Eksik ol!" da desem kalbimden geçenleri tam anlamıyla yansıtamayacaktım... M DEROİ 3 0 M A Y I S 1 9 9 3S A Y I 3 7 5 20 C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear