Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
çok olan bir programda hep birlikte gözlüyoruz. Türk müziği, türk pop sanatı adı altında ürctilen sentetik mü/ik, arabcsk, şarkıları, kâğıt be/ini yeni atmış, üç dört yaşınduki çocuklara söyletmiyor mııyu/? O güne kadar bu konuda kafasını yormamış olan başta anne, baba, sonra çocuk olnıak üzere tüm aileyi televizyon programlarıyla ö/endirmiyor muyuz? Bu yaştaki dünya çocuklarının söylediği şarkılann yanı sıra her ülkeye has çocuk şarkıları bir zamanlar okullarda öğretilirdi. Gününıü/.de gözden düşmüş, bir kenara atılmışlar. Miniminiler, yetişkinlcrin bcğcnisine uygun şarkıları video kliplerindcki danslarla birlikte gerçckten özümlcmeye çalışıyorlar. Bcnzemeye çulıştıkları şarkıcının kılığına ve makyajına bürünerek bu işi ne kadar ciddiye aldıklannı göstermiyorlar mı? llk öğrcnime başladıkları günden başlayarak çocuklarımıza birer at gözlüğü takmadık mı? Yalnız dersleriyle ilgilenen, yarışa girdiği arkadaşlarının notlannı, kimden hafladu kaç saat ders aldığını inceleyen bireylcr olmaları içın itelemedik mi? Hele, beşinci sınıfa gelincc, cğitim grafiğinin ilk kreşendosunu çizdiği bu yıllarda sınavlarda başanlı olabilmesi için beynine huni ile bilgi akıtmadık mı? On yaşındaki çocuk, neyi ne için yaptığını bilmeden iki bilinmeyenli denklem çözmedi mi? Tavuk, keçi baş ayak problemleri yapmadı mı? Bu yıllarda özümleme sürecinin çocuklanmız açısından zaman kaybı olarak değerlendirilmesinde ailelcrce bir sakınca görülmemiştir. Bu koşu nereye? Orta öğrenimde anne, babalannın beklentileri doğrultusunda başanlı olmayanlar, liseye başlarken şanslannı kolej veya tcn lısesi sınavlannda bir kez daha denediler veya deneyeceklerdir. Eğitim grafıklerinin ikinci kreşendosunu V'izerken, öne geçebilmek için birçok bilgiyi özümlemeden kapsülüyle yuttular. Üniversite kapısındaki kalabahğın her yıl yüzbinlerin katı yanşın acımasızlığını çarpıtıcı biçimde algıîamaya başladılar. Şu kadar matematik, fen, Türkçe doğru yanıtı onlan çeşitli üniversitelerin değişik fakültelerinden birine yer leştirince, yaşam yollan da çizilmiş oluyor. Bütün bunlara bedenlerindeki gelişmelere bağlı cinsel tomurcuklanmalar eklenince gençlerin yoğun bir dönem yaşadıklan, sorunlarının kolayca çö/ümlenecek cinsten bir yumak olmadığını anlamak hiç de zor değil. Üniversite diploması için verdikleri savaş bitip kendilerini "İş" bilmecesinin önünde bulduklannda ise yalnız zorlukları değil, düş kınklıklannı da çözümleme durumunda kalıyorlar. Bu gençler, üniversite yıllannda da düşünmeye, okumaya, soru sormaya yönelmedikleri içindir ki özümleme sürecini kısa yoldan atlamış, çözümleme sürecine derin bir dalış yapmışlardır. Bu karmaşadan kurtulamayanlar çözümleme sürecini bir ömür yaşıyorlar. Orta, lise yıllannda yeterli cinsel eğitim görmemiş, AIDS ile karşı karşıya, içli dışlı, henüz bu konular aile içinde de konuşulmuyor; genç kızımız genç erkeğimiz cinsel gelişmesini ve sorunlannı özümleme durumunda. Okuma alışkanlıklarını ders kitaplannın dışına, resimli romanlar için taşınca, cinsel egitimlerine kişisel çabalarıyla fazla bir şeyler katamıyorlar. özümleme sürecine girmeden, kulaktan dolma eksik bilgilerle donanmış hayata bir kadın, bir erkek olarak atılıyorlar. öte yandan yazılı, görüntülü medya nüfusumuzun yansından Tazlasını oluşturan gençleri hedef almış. Mantar gibi çoğalan özel televizyon kanallan konu kısırlığından olacak, yurt dışında üretilen programlan paket halinde alıp uygulu yor. Bunun uzantısı olarak da çok ilginç konulann tartışmasına el atabiliyorlar; cinsel taciz gibi. 1950'li yıllarda cinsel eğitime geçmiş, cinsel hürriyeti tanımış Batı toplumlannda bu ve bunun gibi konulann tartışıldığı doğrudur. Aynca bu toplumlarda televizyon çok değişik konunun enine boyuna irdelendiği en yeni, en çarpıcı düşüncelerin çekinilmeden ortaya atıldığı bir ortamdır. Cinsel konulan içerenler ise bir bütünün parçasıdır. Bu ülkelerde gece saat dokuzda, çocuklann uyumadığı bir saatte seks filmi oynatılamaz. Ancak gecc yansından sonra ekrana gelebilir. Gençlerimize çağımızın gerçeklerine dayanan cinsel eğitim vermeden çeşitli yayın kanallarıyla cinselliği öne çıkaran konulara ağırlık vererek bilinçlcmenin getireceği sorunlara hazır mıyız? Çocuk, genç, yetişkin, yaşlı hepimizin özümleme sürecine gereksinimimiz var. Evde, işyerinde, büyük şehirde yaşamak için verdiğimiz günlük, aylık, yıllık çabalann ardından dönüp kendimizc eğilemiyor, düşüncelerimizi, duygulanmızı incelemeye alamıyoruz. Para, pozisyon, şöhret, marka gibi tutkulann dışına zorlukla çıkabiliyoruz. özetle, bir gün "özümleme sürecine" girip geçmişte yaptıklanmızla, gelecekte yapabileceklerimizi tanımlayabilsek, gücümüzü bir kez daha sınayabilsek. Televizyon ekranındaki aynı kadın ve aynı erkek sevişmeye devam ediyorlar, başka bir dekorda. Düğmeye bastım, ekran karardı. < C U M H U R I Y E T DEROİ 14 Ş U B A T 1993 SAYI 360 11