27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Türk edebiyatında Yahudiler İçinde bulunduğumuz günler İspanya'dan Yahudilerin, yani Sefaradların ülkemize göç edişinin 500. yılı. Bu yıldönümü çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Arkadaşımız Refık Durbaş, bu yıldönümü nedeniyle Türk edebiyatında Yahudi kimliğini araştırmaya, yüzyıllar boyu iç içe birlikte yaşadıgımız Yahudilerin Türk edebiyatındaki yerini saptamaya çalıştı. İleride daha kapsamlı incelemelere kapı aralaması dileğiyle... ikirler dergisi 1 Temmuz 1927 1 Ha/iran 1950 tarihleri arasında İzmir'de yayımlanmış. Şükran Kurdakul şöyle diyor: ''C'umhuriyet dönemi diişiin ve sanat harekellerinde yeri olan kisilcr siirckli ya/arları arasında göriindüler." "Iikirler"in yazarları arasında iki imza var ki, benim için önemli. (iarra Sarmat İzmir Karataş Ortaokulu'nda müdiirdü ve yurttaşlık bilgisi dersine geliyordu. İsmet Kültür ise daha sonra lisede edebıyat hoeam oldıı. Ortaokul son sınıftayken döncm başında öğrelmen masasına bir örtü almış üzerinc de yapma çiçeklerlc bir vazo koymuştuk. Garra Sarmat der.se girinee miithiş kızmış, "Siz İ/mir (>ibi dojja içinde yaşayan çocııklarsını/, bahvcden bir kır çiçeği getircnıcdini/. mi? Nedir bu yapma çiçekler?'1 O zamandan bcri plastik çiçeklere bir alcrjim vardır. Sanırım Garra Sarmat daha sonra tsrail'e göç etti, 50'li yıllarda Konak'tan Güzclyalı'ya kadar olan bölgedeki öteki Muscviler gibi... Evet, Garra Sarmat bir Museviydi, ama "Fikırler"in başya/ılarmı ya/acak kadar güzel Türkçe konuşan ve yazan bir Musevi... Şinıdi edebiyatımızda Musevilerin etkisini düşünüyorum. Şükran Kurdakul'un "Edcbiyatımı/da tsimlcr Sozlüğü"nde bir Muscvinin adı geçiyor: Bilge Karasu. Hadi son yıllarda öyküleriyle ilgileri çeken birkaçını da ben ekleyeyim: Mario Levi. Vc bir şair Josef Habib («ercz. Sait Faik bir öyküsünde Beyoğlu'nu anlatırken şöyle diyor: "Birbirine karışmış her din ve mc/.hep, Türk, Rus, l'.rmeni, Rum, Nasturi, Arap, (,'ingene, Fransız, Katolik, I/evanten, Hırvat, Sırp, Bulsını: "Galata kavmi birkav fırkadır. Birinci fırka geınicilcr, ikinci tiiccarlar, üçüncii san'alkârlar, dördüncü nıaran^o/ ve kalafatçılardır. Kkser ahalisi (e/.ayer elltiscsi ^iyerler. /,en}>in kaptaııları vardır. Meyhanecileri Kum, satıeıları Krmeni, mcyanecileri Vahudi'dir. Lllufecileri isc Yahudi ç^'uklarıdır. Meyaneci ve ulufecilerin işi rc/alcltir." Nâzım Hikmct'in "Memleketimden İasan Manzaraları"nda şu mısralann altını çi/mi^im: "Hikmet, /aman zaman kederli dalgınlıklar geçirmesine rağmen aynı cömertlikle harcar neşeyi ve parayı. Fakat yazık İki yıldır bir Yahudi kızı zaptetti bu müthiij zamparayı. Yeşil gözlcrı ondan başka kadın görmüyor artık." Sait Faik öykülerinde Rumlara yiiz düşiirür de Musevilerin pek adını anmaz. Fa/ıl llüsnii Dağlarca "Halic"ııı virmı ya/mıştır ama, Haliç çevresiııdc oturan azınlıklardan bir mısrayla olsun söz etmcz. Dağlarca'ya göre Haliç vc çcvresı F.rzurum'dan Adapazarı'na Türk'tür. Ncdim (Jürsel "Kadınlar Kilabf'ııda şöyle bir " d ü y içındedir: "İslanbııl 1453'tc değil, bugün diiştü. Bizans'ın, Osınanirnın güzcl aynası Maliç, o saydam su, bir lcş, bir balçık yığınına dönü^tü. (ialala'nın, Pera'nııı, Yahudi, Kum, Franko, L>evanteıı mahalleleri yıkıldı bircr birer. Yerlerine çizim: FETHİ KARAKAŞ ddenler, pahalı oteller dikildi." "(Jalata" ve "Pcra" yazan İlhan Bcrk de ijiirlerinde Musevilcri mısralarının dip sularında epey dolaştırnuştır. Ama bunca "edebiyat" içinde bir Oktay Akbal iki Musevi kızın öyküsünü sözcüklere dökmüştür: "Ester ile Roza". (Bizans DeFınesi, Yeditepe Yayın F llhan Berk Yahudlleri mısralarının dlp sularında epeyca dolaf tırmıstır. (>ar. Accnı, Kf)>anlı, (,'inli, 1 atar, Yahudi, Italyan, Maltız, daha her lürlii milletin birbirine karıştığı bu garip mahallede..." Fivct, bu "garip mahalle"de Musevilerin edebiyatımızdaki yeri? Ki yüzyıllardır birlikte yaşamışız o Muscvilerle. Evliya Çelebi 17. yüzyılda şöyle çıkanyordu Galata'nın fotografi ları, oeak 1453.) Bir Musevi mahallesindc yazlık sinenıada bılet kescn iki kızdır Ester ile Roza. Oktay Akbal'ın arkadaşı sinemada makinisttir. Kahramanlarımı/ kızları severler. ü ya/, birlikte geçirilir. Ama arkası olmayan bir aşktır bu. "Sonra, çok sonra, linıandan kalkan o ufacık, o çürük, eski zaman kadırgalanna benzeyen gemilerden biriyle F.ster'le Roza'yı özledikleri yerlere, insanlara doğru" yolcıı ederler. Çünkü Ester'le Roza dünyayı bitmeyecek bir serüven olarak kabul etmişlerdir. Yahudiler, öteki azınlıklarda olduğu gibi daha çok "mi/ah" unsuru olarak kullanılmışlar edebiyatımı/da. Mizah öykülerı, fıkralar "Mişon"ların, "Salamon"ların başından geçenlerle örülü. "A/ınlıklar"ın yaşadığı yöreleri anlatan öykü ve romanlarda ise Yahudiler bir "tali" unsur, bir aynntı olarak kalmış... Oysa yüzyıllar boyu iç içe yaşadığımız bu halkın edebiyatımızın zcnginleşmesine katkısı olacağı kuşku götürmez sanırım. Yalnız yoksul semtlerin yoksul bir "azınlığı" olarak değil, "para"yla ilişkisinden, /enginliğinden dolayı da... Ama "burjuvazi"nin romanı yazıldı denebilir mi? O da ayrı bir konu... • < OEROİ 26 T E M M U Z 1992 SAYI 331 10 C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear