27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

G U N L Ü K S A L A H B İ R S E L yük bir özen gösterir. Gerçekte Anais, o vakitler günlüğüne bir sığınak gözüyle bakıyordur. Zehir zemberek bir yaşama karşı kendisini koruyacak tek araç odur. Gunther Stuhlmann, Anais'in günJüğünü, her şeyden öne bir "aşk yapıtı" saydığını söyler. Günlüğün kimi parçalan ancak 1930'lu yıllarda Anais Paris'e gelip yerleştikten sonra, Henry Miller'e, Miller'in kansı June'a, Doktor Otto Rank'a ve lngiliz romancısı "delikanh" Lawrence Durrell'e açılır. Stuhlmann "Günlük, Anais'in dış dünya ile alışverişidir, gerçek yaşamıdır, kendi ruh ülkesindeki yolculuğudur" da diyecektir. Gelgelelim 1965'te işler değişir. Anais ğünün başkişisi olmaktan çıkarmayı da düşünür. Eski günlük defterlerini.bir yana iter. Geri kalanlarla büyük değişiklikler yapar. Günlük artık "Ba»>l<:ıl:ınnın Günlüğü" adıyla anılacaktn Denilebilir ki günlüğün bir yeneıden batan yanı belki de Anais'in, çocukluğundan beri düş kurmaktan, yarâtmaktan, pek gıcık sayılacak olsa da, korkmasıdır. Bir de yıllarca bir sanat yapıtının, insan yaşamından bir kopukluğu, bir aykınlığı dile getirdiği inancını gütmesidir. Bir adamın fotorafısini çizmek, uyduruk bir entrika düzenlemek, sanatsal bir mesaj iletmek ,dengeli bir yapı oluşturmak ona yaşamı afaroz etmekle bir gelmiştir. Anlaşılan, Anais'in çocukluğu çata Karsıyaka benimdir ören,7HaziranI992 u yıl Fakir Baykurt ile Almanya'daki genç yazarlar, sağolsunlar, bcni Almanya'ya çağırdı. Bcş ayn kcnttc konuşma yapacaktım. Ncdir, uzun süre düşündümse de sonunda olumsu/ bir karştlık verdim. Vcrmek zorunda kaldım. Yolculuklar artık güç geliyor bana. Ankara'ya bile gidcmiyorum. Fn son şair Alaetıi" Fmw'nin caünsını dc geri çcvirdim Sadece örcn ı (Uuılıunıye) goze alıyorum. Çünkü orada, bir kez kapağı attıktan sonra, tüm yazı geçirebiliyorum. Doğa'nın ördekbaşı, zümrüdi yeşil rengiyle sağlığımı yeniden boyama fırsatı buluyorum. Bu kez Karsıyaka Belediyesi'nin düzenlediği Kültür Sanat Etkinliklcri'nc katılnıaya "hayır" diyemedim. Bu yüzden Örcn'c 2 gün önce geldim. Bugün de iki buçuk saatlik bir yolculukla Karşıyaka'ya (Iznıir) uçtum. istanbul'dayken Karsıyaka Bclediyesi Kültür Müdürü Uğur Doygun, mayısta, beni telcfonla aramıştı. 7 haziranı da onunla kararlaştırmıs,tık. Bugün, Izmir'in Milat'tan önceki gazetesi Yeni Asır'da şu sözlere yer verilmişti: Şiirleri, özellikle de eşsiz denemeleriylc okurların gönlünde taht kuran, çelebi ve alçakgönüllü davranışlarıyla çok sevilen bir kişilik çizen Salâh Birsel, özellikle Karşıyakascvcr olarak, beldcsinde anılmaktadır. Salâh Birsel türettiği sözcükler ve çağnştırdığı hicivli dünyalarla ünlüdür. Toplantı Karşıyaka'da, Bostanlı'ya gidcrken, deniz üstünde yeni yapılmış gelgelli Nikâh Sarayı salonunda gerçckleşti. Bclediye Başkanı jCihan Türsen ile eşi Bingül Türsen'in ışıklı ve sıcak karşılamalan daha ilk adımda beni gönendirdi. Başkanın bana "hcmşchrilik plakcti" sunmasından sonra başlayan toplantıyı Yaşar Aksoy yönetti. Aralık aralık beni pohpohlayan, yücelten tümceleri unutmadan. Şadan Gökovalı da çok çağşaklı bir konuşma yaptı. Aynca, Tızmantırıl Bir tl" adlı denememi okudu. Onun ardından şair ve günlükçü Turgay Gönenç de şiirlcrimdcn, günlüklerimden tutun da, romanıma, denemelerime değin tüm yaratılanmı, bağn ezik düşürürcesine gök B lere çıkardı. Bcn şiirlerimi okurum diye düşünüyordum, ama Edebiyat öğretmcni Hidayet Karakuş, cski Karsıyaka savcısı şair Bcrin Taşan, şair ve Dönemeç dergisi yöneticisi Hüseyin Yurttaş, şair ve Ozan Yayınları sahibi Asım öztürk, şair Şahin Çandır, Tiyatro Sanatçısı Bilgehan Oğuz benden önce davrandılar. Tümü de, sırayla kürsüye gelerek. iki va da üç şiirimiokudu. Ama ben de şiirlcrmu okunıadan duramazdım. Bir sürü şiirimi, onlan yazarken hangi seslere, hangi tempoya uydumsa, yinc aynı biçimle, aynı çalımla döktürdüm, Çok da alkış topladım. Bu ara, çocukluğumu vc ilkgençliğimi geçirdiğim Soğukkuyu Mahallesi, Soğukkuyu Tramvay Caddesi (şimdiler Ubeyde Hanım Caddesi), caddenin 118 No'lu evi ile ilgili şiirlerimi de savsaklamadım. En sonu, salonun yanındaki fuayedc, imzaya da oturdum. Yazar Efdal Sevinçli toplantıya yetişememişti, ama imzaya yetişti. Bir sürü kitap imzalamıştım ki sergiyi düzenleyen kitapçı Bay Nihat: "1(K) tane şiir kitabınız olsaydı, hepsi giderdi" dedi. Beni o gün en çok da bu söz sevindirdi. Ne yapayım, ben böyleyim. Şiirlerimi çok severim, Karsıyaka da benimdir. O 9Haziranl992 • • reıı'e gelince Anaıs Nin'in" 19551966 yıllarını kavrayan günlüğüne (VI. cilt) el attım. Bu, birazda İslanbul'dan gelirkcn, yolda hep günlükleri, günlüklerdeki portreleri düşünmem yüzünden oldu. Amerikalı yazar Anais Nin (ona İspanyol ya da Fransız da diyebiliriz) günlüğünü 11 yaşında, 1914 yılında tutmaya başlar. Başlangıçta tek düşüncesi iki yıl önce annesinden ayrılmış. olan babasına bir polim atmaktır. Babası onu okuyacak olursa kendilerine döneceğini umuyordur. Nedir, günlüğü annesi okumuştur. Çocuklannın sadece maddeyle ilgili yanlarını sürdürmeye baktığı için de üstünde pek durmamıştır. Anais ne yapsın, onu kitaplığa, öbür kitaplann yanına bırakır. Böylece herkesin okumasına açık tutmuştur. Evleninceye değin de 1923'te evlenmiştir onu kimseden kaçırmamıştır. Ama ondan sonraki yıllarda ona kimsenin yaklaşmamasına bü günlüğünü artık yayunlamak istiyordur. Ondan önce, 1955'te ise onu yakmayı düşünmüştür. Çünkü kendi yaşamına çok yakından kanşmış kişilerin yazılardan, değerlendirmelerden alınacaklannı düşünmüştür. Ne var, günlüğü ne yakmış ne de yazmayı durdurmuştur. Ama artık günlüğünün aksayan yanlannı da görebiliyordur. "Benim boyun cğdiğim biricik yöntem aksesuan, olaylara katılan perde arkalannı ortadan kaldırmamdır" diyecektir. Onu nesnel bilgiden uzak tuttuğuna da varır. Bir de olgunluk kendisine şunu öğretmiştir ki mutluluk, büyük coşku saatlerinde değil, küçük şeylerin saklı olduğu onlardadır. 1963'ün ilk aylannda kendini günlü p'atlı ve maskeli geçmiştir. 1957 yazında günlüğe, baygınlıklarla yatıp kalkan çocuklar için bir yorum da getirir: Katiller, nasıl ki sadece, toplumun kendilerine yaptıkları haksızliklan düşünür, nasıl ki hiçbir dost elin kendisine u/anmadığına inanırsa, çocuk da her şeyi elde etmek istediği ve ancak göreli bir şey aldığı için kafasında hep bir güceniklik beslcr. Kısacası, çocuklar, katiller gibi, kesinkes zorbadır. Ne var, 1966 ilkyazında günlüğün ilk cildı (19311934) yayımlandığı vakit günlüğün dili ve yoğunluğu, biçeminin değişikliği hcrkesi büyüleyecektir. New Frec Pres gazetelerinin yazın eleştirmenleri Anais'i övmek için birbirleriyle yanş edecektir. M OEROİ BK A S I M 1992 S A Y I 3 4 8 York Times, National Observer, The 10 C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear