Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
D 0G AD A YAS A M H A L D U N A Y D I N G Ü N HAFTASONU BOLKARLAR nkara'dan Adana'ya doğru E5 Karayolu'nda gıderken Niğde vc Konya sapaklarını geçtiklen bir süre sonra karşınıza duvar gibi bir dağ sırası dikilir. Pek çok kişının genel ısimlerıyle 'Toroslar' dedikleri bu dağlar, Kaçkarlar ya da Aladağlar gıbı ünlü olmasalar da yıırdumıı/unönemlı dağlanndan Bolkar'lardır. Son üç yıldır, her sene ha/ıran ayında bu yöreye küçük ge/ıler dü/enleyerek en batı ueu harıç, dağın her yanını tanıyıpçok sevdik. Her şeyden önce haziran ayı, belki de tüm Toroslar ıçin en gü/el mevsimi oluşturuyordu. Hava yükseklerde gündüz bile serin olabıliyor; yamaçlarda erıyen karlar sayesinde ağustos ayında burada karşılaşılacak cehennemi kuraklıktan, eser bile yoktu. 1989 yılı haziranının son günleriydi. Dört kişi oldukça iyi donanımlı olarak Maden köyündeydik. Köyün tam güneyinde yükselen genış vadıden dağa gırdik. tlk kampımız 2.500 metrede, ıkınci kampımız ıse 3.000 metrede, yörcnin en y üksek noktası olan Medetsiz doruğunun hemen allındaydı. Ge/inin üçüncü günü bu zirveye doğu sırtından tüm kamp malzcmemizi taşıyarak ulaştık, daha sonra da batı sırtından yürüyüşümüze devam ederek, bu yönde zikzaklar yaparak ilerleyen, yer yer 3.400 metrelik yumuşak zirvelerin üzerinden geçen aynı sırt rotasından nefis man/aralı Karagöl'c ulaştık. Bütün gün parlayan güneşten ve bu kadar zevkli bir etkinliği gerçekleştirmiş olmaktan dolayı bitap bir şekilde gölün sularına kendimı/iatmıştık. Geçen yıl 15 haziran günü ise, dağa Pozantı tarafından, yani doğudan girip, 'DoğuBatı' yürüyüşünü yapmayı planladık. Seki/ kişilik, daha rahat birekibimi/ vardı, iki günde inanılma/ gü/clliktcki Horoz Vadisi'ni tırmandık; ama çok kötü bastıran fırtınadan dağılıp gerisin geriye dönmck/orundakaldık. Bu yıl ha/ıranın ikinci haftası yola çıkarken, çok güzel ama son derece sert olabilen bir dağın anısını taşıyordum. Ekıpteki herkesın bu/ ka/ması. kramponu ve tüm ağır koçullar ıçin gereken dağ gereçlerını yanlarında getirmelerini şart koşuyordum. Yedi kişilik, iyi deneyımli ve donanımlı bir ckıpoluşlurduk. Geçen yıl aramı/a katılan Gökhan Bilgiç dışında, hepimı/ 10 yıl öncesinin BÜDAK'ındandık (Boğaziçi Üniversitesi Dağcılık Kulübii). "4 A Yemekler yenmif, yorgunluk artık geride kalmış, dağcılığın merakı ortaya çıkmaya başlamıştı... Ertesi gün yapacağımız zorlu etkinliği biraz olsun hafifletebilmek için, tüm yükümüzü sırtlayıp, neredeyse bütün irademizi kullanıp Karagöl'U terk ettlk ve iki saat boyunca yüksekliğe henüz alışmamış ham bedenlerimizle ağır ağır tırmandık. Ulukıçla'dan tuttuğumuz mlnlbüs bizi Darboğaz kasabasından gidilen Karagöl'e kadar çıkardı. İstanbul'da deniz seviyesini terk ettikten 14 saat sonra 25SO metrede soluk soluğa kalıvermistik. Gölün kenarındaki çayırlıklara kendimizi bıraktık. O anda orada olmanın keyf ini anlatmanın olanağı yoktü. Hepimiz daha bir gün önce çeşitli işyerlerinde tepinirken şimdi buradaydık. Yeşil mavi bir gölün üzerine, çevredeki sarp zirvelerin ve bulutların aksi vuruyordu. Hava olabilecek ideal sıcaklığında gibi duruyordu. Üç saat kadar, dün geceki uzun otobüs yolculuğunu mu, yoksa aylardır üstümüze yığılmış İstanbul kısının yorgunluğunu mu atmak içindir bilmiyorum, dinlendik. Sonra da dağcılığın soğuk planları başımıza üşüşmeye başladı. CUMHURIYET OERGİ 21 TEMMUZ 199 1 SAYI 280 12