Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Beyoğlu'nda "eskı hava"yı estlrmek için işe tramvdyid bd$landı Ama kımı oldukça bakımsız kımı de hâlâ ılgısızlığe dırenen bır bıçımde kaderlerımn çızılmesını bekleyen eskı Beyoğlu yapılart, istıklal Caddesı boyunca sıralanmışlar 'Altın yaldız' tabelasıyla Markız. Cercle d'Onent kompleksi, Narmanlı Hanı. Yenı Melek ve Saray Sıneması bu yapılardan bırkaçı... Haıu'ndaki, aynı zamanda evi de olan, ilginç atölyesinde geçirdi. Beyoğlu'nu Beyoğlu yapan isimlerin başında sayılması gerekir mutİaka Aliye Berger. Mutluyum onun evinde eliyle hazırladığı biberli sarı votkayı içtiğim için. Sonra gene Beyoğlu'ndaki dar bir sokakla Bedri Rahmi atölyesi. Orada tanıdığım bugünün bazı ünlü ressamları, heykeltıraşları o günün öğrencileri. Saymak geliyor içimden TüneFden başlayarak: Karaca Tiyatrosu, Lale Oraloglu Tiyatrosu, Elhamra tstanbul Tiyatrosu, Ulvl Uraz Tiyatrosu, Mticap Ofluoğlu, Dosllar, Dormen, Ayfer Feray, Ali Poyrazoğlu, Kenter, GUIriz SururiEngin Cezzar ve diğer topluluklar. Oda, Genar, Arena salonları. Komedi ve i>ram tiyatroları; 6O'lı yıllarda 15 tiyatro salonu var Beyoğlu'nda. Ve bu saionlarda 20 tiyatro topluluğu hizmet veriyor tstanbulluya. Salonlar her akşam tıka basa dolu. En önemlisi ise Istan.bul'un nüfusu 22.5 milyon o sıralar. Şimdi yalnızca 4 tiyatro salonu var Beyoğlu'na hizmet veren, 10 milyonluk lstanbul'da. Karaca, Barohan'ın altındaki Dostlar, Küçük Sahne ve Ferhan Şensoy'un Beyoğlu'na armağanı Ses Tiyatrosu. Yeniden onarıp perdesini açtığı tiyatroda bugün Orta Oyıtnculan topluluğu oynamakta. Peki çocukluğumun sinemalarına ne oldu? O yıllarda evimizin karşı köşesi Yıldız Sineması'ydı. Sonra Genar Tiyatrosu olarak hizmet verdi, şimdi ise bir banka. Çocukluğumun tpek Slneması daha sonraki yıllarda Şehir Tiyatrosu'nun komedi bölümü oldu. Şimdi bir konfeksiyon firmasının deposu. Saray Sineması; çocukken kahverengi perdesi, altın yaldızlı süslemeleriyle seyretmeye doyamadığım sinema şimdi bir işadamının elin de. Perdesi kapalı, kapısı kilitli. Orada ilk kez ünlü yabancı sanatçıların konserlerini dinlemiştım gençlik yıllarımda. Ychudi Menuhin, Jose Iturbi gıbi... Ya yanan Tepebaşı Tiyatrosu ya Liiks ve Şık sinemalan ve diğerleri... Vokko mağazasının ilk açıidığı günü anımsıyorum. Yıldan yıla gclişmesini, önlenemez yükselişini yakından izledim. 66 yılında Elhamra Tiyatrosu'nda Gogol'ün Palto oyununu oynuyorduk. O zamantar kendi elimle Be yoğlu'nun seçkin mağazalanna oyun pankartlarını dağıtırdım. Ama Beyoğlu'nda ilk kez seyretmeye doyamadığımız çağdaş vitrinleri hazırlayan Vakko mağazasına vermeye cesaret edemedim. Ya hayır derlersc? Perdemizi açtıktan bır ıkı gün sonra tiyatroya gitmek için Vakko'nun önunden geçerken görduklerime inanamadım. Koca vitrin bomboş, bir köşede askıya asılı bir tek palto, manken de değil sadece askıda bir tek paUo vc bizim en büyuk boy palto afişimiz. Neredcn bulmuslardı şaşkınlık içerisındeydim. Sayın Vitali'nin değerlendirmesi ve değerlendiriş biçimi unulamadığım bir anıdır. Eski Beyoğlu uzerine çok şeyler yazıldı. Ben de anılarımı topladığım 'Kıldan ince Kılıçtan Keskince' isimli kitabımda çok anlaıtım Beyoğlu'nu. Bu gün Beyoğlu'nda eskiye bakıp voklar kervanını saymak boş. O güzel insanlar çoktan o guzel atlara bınip gittiler. önemli olan bugundur. Yaşadığımız bugün. Nüfusumuz 10 milyon. Eğer Beyoğlu'nda o eski havayı estirmek isteyenler varsa işe tramvayla başlayabilirler. Ama hemen ardından en az 34 sanat merkezi açmak için kolları sıvamalıdırlar. Cercle d'Orient kompleksi Narmanlı Hanı, Yeni Melek, Saray Sineması, eski İpek ve bankaların ellerinde olup metruk bckletilen binalar, hatta bazı özel mülkler... lşte hemen ilk akla gelen yerler. Buralarda ve benzeri yerlerde açılacak kültür ve sanat merkezleri yeni Beyoğlulular yaratacaktır kısa zamanda. Gene eskisi gibi Beyoğlu'na çıkmak için kendine çeki düzen vermek zorunda kalacaklar insanlar... önce biz o insanlara bcklentilerini verelim, onlardan Beyoğlu adına istediğimiz saygı kendiliğinden oluşacaktır. GUzel mağazalar, tiyatroların, sinemaların arasına serpiştirilirse anlam kazanır. Yoksa Beyoğlu çarşı hüviyetınden kurtulamaz. Bu böylecene biline... Söylediklerim gerçeğin ta kendisidir. Bagdat Caddesi, Rumeli Caddesi çarşılarında salınan gençliği Beyoğlu'na ancak kültür merkezleri, sanat yuvaları alıştırabilir. 30 kişilik tramvay değil. O tiyatrolar cafeleri, o galeriler kulüpleri doğuracaktır. Eskiden olduğu gibi. Bugün sanatçı gençierimizin birbirini tanıyacak bir Baylan'ı bile yok Beyoğlu'nda. Yalnızca içki içilen 23 entel barla yetinmek zorunda mıyız? Yer^doldurulamayan eşsiz mutfakları da unutmamalıyım; Abdullah Efendi, Ekrem Yeften ve Det>üstasyon, hatta eski Fisher. En üstıin damak zevki, ancak Beyoğlu'nda aradığını bulabilirdi bir zamanlar. Hiçbir hamburger Galatasaray'daki Levent Çiftligi'nde yediğim sıcak sandviçin tadını unutturamaz. Beyoğlu deyince Haldun Taner'i anmadan sözü bitirmek mumkün değil. O Haldun Bey ki, hayatının önemli bir bölümünü Beyoğlu'nda geçirmiştir. Aynı anda uç ayrı tiyatroda, 3 ayrı oyunu oynandığı olmuştur. Ama son yıllarında, ne yazılarını yazıp dostlannı ağırlayabileceği Markiz vardı, ne Lebon, ne de Pelil. Onu en son Divan Oteli'nin pastanesinde kendisine yabancı turist çevıesinde yazmaya çalışırken gördüm. Markiz'in yeniden yaşatılması uzerine bir yazı yazıyordu. Otomobil galerisi yapılmasına izin vcrirseniz Beyoğlu'nu öldurursünüz. Markiz'in ölümü Beyoğlu'nun da ölüme terk edilmesidir diyordu bir anlamda. Kaç yıl oldu bilmiyorum. Markiz, örümcek bağlamış haliyle satılık hâlâ. Ülkemizde hiç mi varlıklı romantik kimse yok? Hiç mi duyarlı politikacımız yok? Bugun 12 milyar artık atla deve değil. Bol sıfırlara alışalı yıllar oldu. Param olsa, hemen Markiz'i eski haline kavuşturup halka açar, bir köşesine de Haldun Taner burada oturup çayını içer, bu masada yazılarını yazardı derim. D 13