27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

DOĞADA H A L D U N YAS A A Y D I N G Ü N S G EL M Dağlarda giyim kusam Aynanın karşısında kendime baktığımda, ekose ceketim ve kendir ipim de olsa, Edvvard VVhymper'in geçen asırda yaptığı tırmamşların birine katılıyormuş gibi hissedecektim kendimi. aşif Aladağlı, "Gidin, Siimerbank'tan en kalınından yünlii paltoluk kumas alın" demisti. 1979 yılı aralık ayı idi veijiıbatla yapacağımı/ kıs, etkinliği için onun öğütlerine çok ihtiyacımı/ vardı. Tam söylcdiği gibi en kalınından paltoluk kumaşı aldım. Binbir rica anneme "müthiş" bir dağcı pantalonu diktirdim. Tam modasına ııygun olsun diye de özellikle dize kudar istedim. Aynanın karşısında kendime baktığımda, ekose ceketim ve kendir ıpim de olsa, Kdward Whymper'in geçen asırda yaptığı çıkışların birisine katılabilirmişimgibigeldi... Dağlarda ve doğada giyinmek, şehirde yaşadığımız moda rü/gârlarının bir anlamda lam karsıtı gibi geliyor, bu açıdanda lım/ırbirsevinçvcriyordu. Kendimi/i ilk insanlarkadarhürhissediyorduk giyim konusunda bu duygu hâlâ pek değişmedi . Mühim olan doğanın Av modası I.iitfii Tınç lelefon etti; "Yazını crken istiyorum" dcdı "Bu sayımız moda. Av giysilerinde moda yok mu? Hiç ya/mıyorsun." Düşündüm. Yok dcnecck kadar az. Dış ülkclcrc gıdcnlcr ayrı. Oraları bılcmıyorum. Ama çok ctkili olacağını da sanmıyorum. (,'ünkü hanımlar yok. llaydı yok denccck kadar a^ dıyclım Hanımlar olmayınca görüntü tamamlanaınıyor. Sunulamıyorkıvrakharcketlcrlc... Gcrçımankcnlcrimi7kurulnıuş/cmbcrck gibi. F'illı bcbcklcr gcçıyor sanırsını/. Yüzlcrdc hü/Lİnlü bir maskc. Sankı yabancı mankcnlcrı piyasamı/a çağırıyorlar... Sonra, av olayı doğada geçiyor. Cjiysılerın görüntüdcn çok yaptığı işlcvi önemli. Koruyucu olaeak, doğaya uyacak. Gizleyecck senı. Renkleri, şekıllerı bcllı. Doğanın rcngı, yeşıl sarı. Bırcart kırmızıyla, cortlak mavileri gıy de beke gıl. Hayvan bir kilometre öncedcn yön değiştırir. Avda, savaşta moda yok! Görcv var! Işlev... Moda pek doğanın ürünü değil. Dört duvar arasında sıkışmış süslü cşya tutsaklarının... Yarışma görüntüye dayalı. Herdeğişiklikbırövgüyadaycrgigctirir. Her av partisınc ayrı giysıyle gitsen, yalnızcayergıgctirır. Bir grup kcntli avcı ava gitmişler. Fiyakalı elbiseler, otomatik tüfeklcr. Yanlarına birde köylü takılmı^. F.ski elbiselerıyle, tek tüfcğıylc. Bol av bulmuşlar. Demek ki o /am;.nlar bolmu^. Tarım gırdıleri, sanayı atıkları yoknıuş. Gczmişlcr almışlar, gczmişlcr atmışlar yorulmuşlar. Oturmuşlar doyunacaklar. "Herkes vurduğunu koysun ortaya" dcnıi$ler. Yalnızca köylüde çıkmış av. Kentli avcılarda yok. Şaşırmıslar. *Biz otomatik tüfeklerlc vuramadık da, sen o tek tüfekle nasd vurdun bu kadar avı" demişler. Köylü gülmüş; "Siz kentli avcılar çok süslüsünü/, tüfekleriniz de çok geveze ondan" dom ış .. Seçilme giysiye bağlı değil avda. Giysiyle "farkedilcmczsiniz." Avcılığınız önemli. Tek scçilmeolanağı... Koruyucu, gizlcyici bir takım gıysiniz oldu mu, yıllarca gider. Sık sık değişmeyince sürüm olmuyor. Sürüm olmayınca yarışması, sunan modacısı... Scrbcst pıyasa ekonomisı değil, ihtiyaç ekonomisi yürürlüktc, avda.avcılıkta. Dediysck de o kadar değil. İşlevin yanında görüntü de aranıyor Çok olmasa da sık sık dcğışmcsc dc. Eskıycne dck. Yalnız sunanı, sunucusu yok Dcdik ya hanımlar yok... Konuşulmuyor, tclcvızyona gırcmiyor. Ga/ete sayfalarında tek tük.Odabırıkıılan. Bırakmayacağı/ kendimizi modacılara. Tutsak olmayacağız. Var mı bir diycccğini/7 Rasgele... < K Haziran ayında Bolkarlar'da Zerrin Altınışık, her darde dava beyaz atkı&ıyU... •an, üstünde ka/ak ve parka ortalıkta dolaşıp duruyorduk. Ö/enli giyinmek, hele hele pahalı giysileri olmak hani neredeyse ayıp karşılanıyordu. 68 geleneğinin, hippilerin, ilericiliğin karışıp o günlere yansımasıydı. Bugün artık, hepimiz değişik işyerlerinde, eskiden uzaktan burun kıvırarak baktığımız kişiler olarak çalışıyoruz. Giysilerimi/ olanaklar ölçüsünde kusursuz, muhakkak.temizveütülüçünkü bunlar başarı için gerekiyormuş. Ancak dağlara gittiğimizde gene bir zamanlaruı insanları oluveriyoruz. Biz bundan çok memnunuz da karşılaştığımız yerel kişilere kendimizi tanıtırken ("Vallahi, bu arkadaş banka müdürü, şu ise Allah sizi inandırsın, önemli bir şirkette finans müdürü" dememiz gerekiyormuş gibimize geliyor. İnsanların gözlermde "Hadi canım sizdc biz bir müdiir nasıl olur bilmcz miyiz?" mesajını okuyoruz. Moda, tüm kombinasyonları ve ayrıntılarıyla bi/e koskoca bir sosyal sistemin tüm hiyerarşisini, kurallarını veyükünü getiriyor. Dağlara çapulcu gibi gittiğimi/de ise şehrin kirli havası, kalabalığı, gürültüsünden önce, kurallarının ağırlığım gcride bırakmış oluyoruz. En büyük rahatlamayı da zaten bu sağlıyor. ^ getireceği koşullara en 1yi uyumu gösterecek giysileri bulabilmekti. Tabii bunları bulurkennekadarazmasrafedilirse o kadar iyi olacaktı. örneğin dedemden kalmış bir yün fanila mı? Hemen alıyordunı (Acaba, BalkanSavaşı'nda mı giymişti? Yok olma/; o sıralarda küçük bir çocukmus ). Onlarca güve deliğinin seneler içinde tek tek yamanmış olmasına pek aldınş etmiyordum. Eniştemin askerdc kullandığı Alman kumaşından pantolon, hemen dağ dolabımdaki yerini alıyordu. Çoktan atılması gercken, lime limeyün kazaklar özenle çekmecelere tıkıştırılıyordu. Bütün bu eşyanın içinde "renk uyumu" diye birsorunisehiçyoktu. Şimdi otu/lu yaşları 14 yaşayan bi/im nesil için üniversite yıllarında moda olgusu, zaten fiıınlük yaşamda hiç \oktu kı dağlarda olsıın. 1980 öncesinin modasına uygun olaKaaım '9O'da AİMteglar'da CihanÇatlnal, ikllm* uygun glyailarle. rak, kötü yerli bir bluC U M H U R İ Y E T D E R O İ 1 3E K İ M 1 9 9 1S A Y I 2 9 2 23
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear