Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
H AFTANIN KONUĞU Türk Milli Takımı 'nın teknik direktörlüğünü yapacak olan Piontek: 'Profesyonellik yalnızca para değil!' Türkiye'de futbolculara herzaman iyipara ödendiğini, yurtdışından büyük meblağlarla iyifutbolcular transferedildiğinibelirtenPiontek, tümbunlararağmen, Türkiye'dekiprofesyonelliğin, Avrupa'daki büyük kulüplere kıyasla, tartışma konusu olduğunu söylüyor. Ferruh Yılmaz KOPENHAGİSTANBUL popüler bir ülke haline geldi. Neydı Danimarka 'da değiştirdiğiniz? • 1979'da Danimarka'ya geldiğimde Danimarka'da futbol amatör düzeydeydi. Gerçi futbolculara biraz para veriliyordu, ama futbolcuların hepsinin başka bir işi daha vardı. tdmanlar da genellikle iş saatlerinden sonra yapılıyordu. Ben geldikten sonra ciddi bir şekilde çalışmaya başladık. Milli takıma da o zamana kadar olduğu gibi Danimarka kulüplerinde oynayan amatör oyuncular yerine, yurtdışında oynayan profesyonel futbolcuları çağırmaya başladık. Milli takıma Danimarka'dan çağrılan futbolcuların sayısı toplam dördü geçmiyordu. Böylelikle takımı yurtdışında oynayan futbolculardan oluşturduk, çünkü yurtdışında oynayan futbolcular baskı altında büyük beklentilere cevap verecek şekilde oynamayı öğreniyorlar ve kondisyon • geliştirebiliyorlar. • tlk el atttğınız işlerden biri Danimarka milli takımına profesyonelliğı öğretmek ve pro/esyonelce düşünmelehni sağlamak oldu. Türk futbolu ise yıllardır profesyonel. Bu belirgin birfark değil mi? • Bir yere kadar doğru. Profesyonellikten ne anlaşıldığı önemli. Türkiye'de futbolculara her zanıan iyi para ödendi, yurtdışından büyük meblağlarla iyi futbolcular transfer edildi. Ama Türkiye'deki profesyonelliğin Avrupa'daki diğer büyük kulüpler düzeyinde olup olmadığı tartışılır. Profesyonellik sadece paralı futbol demek değildir. Türkiye'yi son ziyaretimde Fenerbahçe'nin Schumacher ve Nielsen'le olan sorunlarını duydum. Bu sorunlara bakınca ortaya çok profesyonel bir T ürkiye, 11 nisanda Danimarka ile Kopenhag'da bir "dostluk maçı" oynayacak. Bu maçın özel bir yanı var. Türkiye, Danimarka'nın hali hazırdaki teknik direktörü Sepp Piontek'le 1 temmuzdan geçerli olmak üzere sözleşme imzaladı. Ancak Sepp Piontek'in bir an önce göreve başlama isteği uzun süre Piontek'in 11 nisandaki maçta hangi tarafın kulübesinde oturacağına ilişkin tartışmalara yol açtı. Şimdilik kesin olan tek şey ise, Piontek'in nisanda Turkiye'ye gelerek göreve başlayacağı... Piontek geçen günlerde lstanbul'a gelerek Türk Milli Takımı'nı çalışmasını izledi. Tam adı, Josef Emmanuel Hubertos Piontek olan yeni teknik direktörle lstanbul ziyareti sonrasında ve daha önce Kopenhag'da yaptığımız söyleşileri aktarıyoruz sizlere... • Türkiye konusunda ılk izleniminiz nedir? • Turkiye'ye ilk defa gidiyor değilim. Daha önce birkaç kere gitmiştim. Hem turist olarak hem de mesela TürkiyeYunanistan karşılaşmasını seyretmek için. Türkiye hakkında çok olumlu izlenimler var. Insanlar hem cana yakın hem misafirperver hem de çok kibarlar. Sevdikleri kişi için hiçbır şey esirgemiyorlar. Dığer taraftan benim spor dunyasında tanınan bir kişi olduğum için böyle davrandıkları söylenebilir. Ama Türkiye'yi ziyaret eden diğer tüm tanıdıklarım da aynı şeyi söylüyorlar. • Geçenlerde Turkiye'ye gittiniz ve ilk defa milli takımı çalıştırıa olarak izlediniz. Çalışmaya nereden başlayacaksımz? • Her şeyden önce şunu belirtmem lazım. Ben resmi olarak 1 temmuza kadar Türkiye'nin teknik direktörü değilim. Turkiye'ye de Danimarka'nın teknik direktörü clarak gittim ve bu arada Turk Milli Takımı'nı izleme şansını elde ettim. Bu yuzden Türkiye'nin teknik direktöruymuşum gibi açıklamalarda bulunamam. Ama şu kadarını söyleyebilirim ki izlenimim, sandığımdan olumlu. Yine de özellikle Türkiye'nin son yıllarda aldığı ba^arılı bonuçları düşündüğumde bu beni şaşırtmıyor. Turk milli takımında potansiyel yerinde. Birçok oyuncu hem teknik hem de fizik olarak iyi bir temele sahıp. Futbolcularda var olan potansiyel iyi kullanılırsa, futbolcular çok çalışmaya motive edilebılirlerse başarılı olmamak için hiçbir neden yok. tablo çıkmıyor. Bu anlamda Türkiye'deki futbolun profesyonel olduğu kısmen doğru. Eğer işler profesyonelce gidiyorsa bundan tabii ki memnun olurum. O zaman taktik nedenlerden kaynaklanan sorunlar ya da ne bileyim milli takımın organizasyonuyla ilgili sorunlar gibi sorunlar olabilir, onların üzerine eğiliriz. • 2000 yılının futbolunda sizce neler ön plana çıkacak? • Bence daha iyi hale getirilebilecek birçok şey var. Mesela futbolcuların performansı daha istikrarlı hale getirilebilir. Sonra başka oyun sistemleri de oluşturulacaktır. Futbolcuların yaşama biçimlerinin değiştirilmesiyle, mesela beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesiyle birçok kaynak ortaya çıkanlabilir. Giderek artan sakatlıklar konusunda bilgi arttıkça sakatlıklar da azalacaktır sanmm. 2000 yılının futbolunun çok farkh olacağını sanmıyorum, ama genel olarak daha homojen, daha çekici bir futbol ortaya çıkacağını sanıyorum, çünkü savunmaya yönelik futbola ağırlık verilip gol atmak daha geri plana itilirse seyirce de buz hokeyi ya da eltopu gibi gölün daha fazla olduğu spor dallarına yönelecektir. Seyirci, futbolun agresif (saldırgan) olmasını, yani gol atılmasını istiyor. Futbol açısından korkmamak lazım. 2000 yılında da futbol olacaktır. Ama denilebilir ki futbolda ağırlık, faaliyetin daha yoğun olduğu, futbol için daha çok şeyin. yapıldığı bölgelere kayacaktır, yani Güney Avrupa ulkelerine. Güney Avrupa derken, Türkiye ve Kuzey Afrika ülkelerini de kastediyorum. Bu ülkelerdeki futbol, seyircinin ilgisine cevap vermek zorunda. Futbol bu ulkelerde ulusal duyguları güçlendirici bir rol oynuyor. Bu ülkeler, Avrupa'ya, Amerika'ya, Rusya'ya kendilerinin de 49 yaşındakl Sepp Piontek, futbol yaşamına 1960 yılında Federal Almanya'da Germania Leer takımının formasını giyerek başladı. Bir yıl sonra Werder Bremen takımına transfer oldu ve tam 12 yıl bu takımda top koşturdu. 1972 yılında antrenörluğü seçerek üç yıl VVerder Bremen'i çalıştırdı. 19761978 yılları arasında Halti Milli Takımı'nın teknik direktörlüğünü yaptı. 1 Ağustos 1979 tarlhlnde Danimarka Mllll Takımı'nın başına getlrildl. 11 yıl boyunca Danimarka futboluna "çağ atlatıp" takımını Dünya Kupası finallerlne kadar taşıdı. • Başarıdan bahsederken uluslararası düzeyde adı hiçbır şekılde duyulmayan Danimarka sızin gelişımzden sonra futbolda tam bir rönesans yaşadı ve