Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
B AŞKENT GÜNLERİ Müşerref Hekimoğlu ar'ı yorumlamak "Cosı Fan Tut1e"nın 1953 yılında Turkıye'de ılk kez sahnelenışınden bır göruntü Solda, Ayhan Baran, ortada Anna Ide ve sağda, Şadan Candar "Cosı fan Tutte'yı 1990'da sahneleyen Yekta Kara (altta, saflda), Alı Taygun ıle New York'ta ıken Yıl 1989 lonlara, alkışlara doğru yorumlar yapmaları, nedenlerine eğilmeleri gerekiyor. Guzellikler eskiyebilir mı, diye soruyor başkentliler... Mozart'ın nıuzığı eskiyebilir mı, " C o si Fan Tutte"yi otu/ yedi yıl önce yabancı bir rejisör, Sehroder koyuyor sahneye, dekorlarını unlu ressam lurgut Zaim yapıyor, devlet sahnelennde unutulmayan bır sanatçı. Leyla Gencer, Balkıs Aran, Şadan Candar, Ayhan Baran, Anna İde, Nev/al Karalekin, Cemil Sokmen soyluyorlar. Operanın çıkolata renkli tenoru. Şımdı değışık bir dekorda, değişik bir kadroyla sahnelenıyor bu opera. Yekta Kara'nın yorumu da Schroder'dcn çok değişik. Ama hangisi guzel diye karar vermek guç. Aradan otuz yedi yıl geçmis, ama Mozart'ın yapıtı yerli yerinde, hiç eskimeden, güzelliğini hiç yıtırmeden. Başkentli sanatseverler asıl bu gerçeği vurguluyor tartışmalarda. "Cosı Fan Tutte" Ankara'da mevsım sonuna kadar birkaç kez sahnelenecck, gelecek yıl da surecek sanırım. Mozart'ın iki yuzuncu yıldonumune Turk sanatçılardan bir arnıağan. Yekta Kara ve Osman Şengezer bu komikoperayı Metin And'ın son kitabmın bir yorumu, uygulaması diye nitelendiriyorlar. Metin And sahnelerden hayli uzak, araştırmalarla uğraşıyor, operayı görseydi bu görüşe katılır mıydı bılmem. Seyirciler arasında Rezzan Sokmen'i de gördüm bir aralık. Kimbilir nasıl çağrışımlarla izledi sahneyı? Vaktiyle kocasının söylediği aryaları dinlerken nasıl çınladı kulakları? Cemil Sokmen operamızdan da dünyamızdan da erken ayrıldı, ama geride hoş bir seda bırakarak. Balcmizın de çikolata renkli bir yıldızı vardı vaktiyle. Cemil Sokmen'in kardeşi Sait Sokmen. Türk balesinin tırmanış döneminde unutulmaz dansları var. Artık sahnede değil, ama dansı sürdüruyor. tstanbul'da birkaç okulu birden yönetiyor. Öğrencileri arasında çok unlü bir iş kadını da var. Giiler Sabancı'nın çok guzel dans ettiğini, vakit buldukça bilmediği dansları öğrendiğini biliyor musunuz? Ben bir rastlantıyla öğrendim. Bir Madrid yolculuğunda ortadan kaybolunca arkadaşları merak etmişler, oysa o lspanyol danslarının gizini öğrenmeye gitmiş. Dansetmek de şarkı söylemek de guzel bir olay değil mi? Ama en guzeli tekdüze yaşama yeni bir boyut katmak. özellikle giderek boyut yitiren bir ortamda. Geçende Fatoş ve Mustafa Özcan'ın evinde bir akşam yemeğinde mimar Vedat Dalokay'ın da yeni boyutları çıktı ortaya. Dalokay'ın masallannı okudunuz mu bilmem, Pakistan'dan Türkiye'ye dönerken havaalanında uçak bekliyor, uçak gecikince başlıyor masal yaz C osi Fan Tulte'yi ölilmunden bir yıl önce yazıyor Mozart. 1790'da, "Aydınlanma Çağı" diye adlandırılan bir çağın ürunu. 1990'da da Yekta Kara sahneliyor Ankara'da. Başkentliler, guzel bir opera gecesi yaşadılar. Genel Müdür Erol Gömulgen'i kutladılar. Bu komikopera gelecek yıl tunı dunyada kutlanacak Mozart yılına bir hazırlık, güzel bir basamak diye yorumladılar. Perde açıhnca önce dekoru alkışladı seyirciler. Osman Şengezer güzel bir dekor ve çok şık giysiler yapmış yine. Gökkuşağı gibi renk renk. Operanın ozünu, yorumunu sergileyen bir çalışma. Birden neşeleniyor insan. Sahnede iki sanatçının diyaloğunu seyrediyor. Oyun içinde bir oyun "Cosi Fan Tutte". Yekta Kara ve Osman Şengezer, Mozarl'ın Türklere bakışını vurgulayan motifler de işlemışler. Kimi sahnelerdeortaoyunu, çadır tiyatrosu havası var, koroda Hacival, Karagoz ve Kavuklu da var, Viyana halkının giysilerine başka bir renk katıyor. Mozart'ın guneye, Akdeniz'e özgü şiirsel coşkusunu, nostaljisini de yansıtıyor. Ayrıca Yekta Kara'nın coşkusunu. Çok sevdiği Mozart'ı (Bu genç kadın Mozart söyleşilerinin ateşli bir sözcüsü her zaman) guzel yorumluyor. Operanın metin yazarı Da Ponte'ye de guzel bir yanıt veriyor bence. Da Ponte, "Kadınlar Böyle Yapar", diyor. Kadınları aşağılıyor. Kadınların sadık olmadığını kanıtlamak istiyor, ama sadakat nedir acaba? Mozart'ın komikoperası her şeyden önce bu soruyu aydınlatmak istiyor. Ya erkekler? Bu açıdan bakınca Mozart çağının çok ötesinde. Perde kapanırken karar veremiyor seyirci, kirn haklı, kim sadık, kim mutlu, yaşananlar gerçek mi, yoksa duş ürünu mu? Sorular bir yana "Cosi Fan Tutte" güzel bir emek urunu. Sevgiyle, coşkuyla uremiş bir opera. Salondaki coşku ve alkışlar da sanatçıları guzel ödüllendirdi bence. Osman Şengezer yoktu o gece. Ama Yekta Kara'yı sevgiyle kucakladı başkentliler. "Kadınlar Boyle Yapar" diye kutladılar. Yekta Kara'nın reji asistanı da operamı/ın eski bir yıldızı Serap Sergen, şırndı sahnede değil, kuliste, birçok operanın yönetiminde katkısı var. Gençler çoğunluktaydı ilk akşam. Onların coşkusu bana çok ilgınç geldi. Bence o coşkuyu, alkışları, arabesk gelişmelere hoşgöruyle bakanların da duyması, doğru bir yorunı yapması gerekir. Operanın genç seyircilerindekı ozlemi hissederler belki. Yekta Kara'nın yonettiği uçuncü opera bu. Dünya Kadınlar Gunü kutlanırken, operada bir kadın yöneticıyı selamlamaktan çok hoşlandı, kımı başkentliler, sokaklarda turbanlı genç kı/lar, operada bir kadın yönetici ve sanatçılar.. Aynı akşam Urarl (jalerisi'ndc de bir mask sergisi açıldı. Guzel bir sergi, masklar arasında da bir turban. lçi boş bir kafayı sarıyor, ucretı de iki yüz dolar! Yorum yapalım mı? Nuran Terzioğlu bır de mask gecesi duzenledi, herkes maskeli gitti bu geceye, karnaval döneminde Brezilya şarkılarıyla dans etti kimi başkentliler... Çok çelişik gunler yaşıyoruz doğrusu. Maskeli gecelere, danslara karşılık, kimi kişiler maskelerini rahatça hâlâ taşıyor ortahkta... Dönelim yine operaya. 'Cosi Fan Tutte'nin otuz yedi yıl once Devlet Operası'nda sahnelendiğini kaç başkentli anımsıyor acaba? Turk operasının ilk yıldızları Mozart'ın operasında da parladılar. Şimdi Müfide Özgüç'ün söylediği aryaları, Leyla Gencer ve Şadan Candar soyluyordu 1953 yılında. Belkıs Aran, Ayhan Baran, Anna İde, Nevzal Karatekin, Cemil Sokmen de bu operada seyrettiğimiz sanatçılar. Kimi dunyamızda değil artık, kimi emekli oldu, kimi hâlâ sahnede, kimi ulkemİ7den uzakta. Eski kuşaklar Anna Ide'yi anımsar. Ermeni kökenli bir operacımız. Birçok operada izledik onu. lyi bir sanatçı, mutlu bir kadındı. Kocası başkasına ait olunca mutluluğu gölgelendi, ev liliği sona erdi. Operadan ayrıldı, Kanadalı bir işadamı ile evlenerek uzaklara gitti. Türk arkadaşlarıyla sarmaş dolaş söylediği aryaları nasıl anımsıyor, ABD'li senatör Dole'un 'Ermeni Tasarısı' ile ilgili girişimlerini nasıl yorumluyor acaba? "Cosı Fan Tuttc"nin ilk sahnelenişinde opera gecelerınin de bir başka parıltısı vardı doğrusu. Başkentliler çok şık gelirdi operaya, kadınlar uzun etekli, erkekler smokinli. Bunlar çok geride şimdi. Baskent, şıklığını başka toplantılarda sergilıyoı. Drneğin Vakko'nun Hillon'daki defilesinde. Operanın en şık kadınları sanatçılardı o akşam. Once Yekta Kara, sonra lşık Kurt ve de operanın temel dıreği Alev Yamaç. Nilgiiıt OzCr, Lale Nergiz. Geleneksel gecelerin sevgisini ve saygısını sürduren çizgiler içinde. "Cosi Fan Tutte" ilginç tartışmalara da yol açtı başkentliler arasında. Opera sanatı açısından, kadınerkek ilişkileri açısından, ayrıca Mozart açısından. 18. yuzyılın Aydınlanma Çağı'nda, çagını aşan bir opera besteliyor Mozart. Oyun içinde oyunlarla eleştiriye açık bir opera bu. Operakomik diye adlandırılıyor, ama belki de dram, diyor başkentliler. Opera sanatının da eskimediğini vurguluyorlar. Opera sahnesinde güzel bir yapıtın her zaman ilgiyle izlendiğini. Eski bir operanın taze kan, çağdaş yorumlarla yeni boyutlar kazanabileceğini. Tartışmaların bu aşamasında opera yöneticilerine de belli görevler düşüyor elbet. Boş salonlara, dolu sa maya. Yakında dağların masalını da yazar belki. Erciyes'e tırmanmaktan buyuk coşku duymuş, masal turu anlatıyor. Mımar Dalokay o masal güzelliğini fırçasıyla da yansıtıyor. Erciyes tablolan çok hoş. Dostlarına armağan ederken guzel bir dileği de var: "Erciyes gibi yücelin" diyor. Bu yazıyı bizi yucelten sanatçılarımızı selamlayarak sona erdiriyorum ben de. Uzun süredir yücelme duygusunu yalnız onlarla hissediyoruz. U 11