Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Yedigöller'de 'yaz bitti' rengi 16 Reflfc Durbaş Yedigöller'de "yaz bitti" rengi altında bir hafta sonu. eyliil pazar: Yaz bitti. Beşpoyraz deresinin tahta köprüsü için yaz bitti. Giineşin dört rengi için yaz bitti. Gökyüzünün saman sarısı kuşları için de... Çamlann, gürgenlerin, kayınlann ak saçlı bulutların kulaklanna küpe olan yaprakları için de... Güz serinliğinin durgun sularına karışan sazlar kadar meyus ve mükedder kalbim, yaz bitti işte... Tahta köprünün parmaklıklarına dayadım sırtımı. lnce bir sızı yüreğimde, ince bir su tahta köprünün hüzünle kandırılmış arka odasında. lkisi de birbirinden mavi. Arka odasında gökyüzünün ve umudumun ve el değmemiş toprağın benzi sararmış yapraklar... Bir avuç yeşil 'hazin' gençliğimin arka odasında... Bir şarkı: "Akasyalar açarken." Güneşin dört rengi: Çam yeşili, gök mavisi, hüzün sarısı, dördüncüsü bunların karışımı bir "yaz bitti" rengi. Herhangi birgün: 16 eylül pazar. Bıyıklarımı kestim, içkiyi ve sigarayı bıraktım. Kalbim: Kalbim meyus ve mükedder, yaz bitti çünkü... Bir "insidon" daha attım ağzıma. Baharlar içinde "son" değil, bir "bahar" gibi yani... £ w eylül salı: Arthur Rimbaud yüzyıldan fazla bir zaman önce söylemiş: "Ayaklarımda ıslaklığı küçük olların; Yıkasın, bırakacagım başımı rüzgâra." Hâlâ sigara içmiyorum, "insidon"u da bı» raktım. Güz güneşi onarsın kalbimin acılarını... Günler kısalıyor, akşamlar çok, çok uzuyor çünkü... " t ekim perşenıbe: Çatısına sonbaharın gümüş gölgesi düşmüş bir evin avlusunda beklesin beni çocukluğum. D ekim cumartesi: Bu hafta sonunu Yedigöller'de geçirecektim. Oimadı. Yazık, şimdi bütün günümü Abant'ta sonbaharı düşlemekle bitireceğim. "İçimde başlamayan, bilmeyen bir yolculuk." (Sabri Esat Siyavuşgil). ' ekim çarşamba; Güz geldi. Günlük tutmayı bırakıyorum artık. Bu mavi kaplı defteri de parça parça edip Beşpoyraz deresinin solgun sularına atacağım. Sevgilim, sevgilim hangi yaz, hangi kış, hangi bahar duydun kalbimin acılarını? Seni nice sevdiğimi? Hasretimi? İşte yazdıklarımla birlikte adımı ve soyadımı da atıyorum derenin solgun sularına. Kim olduğum da bilinmesin neler ya/.dığım gibi... Ama son bir kez olsun, söyle: Güz geldi mi gerçekten? D 10 eylül cuma: Nabokov'un "Lolita" adh romanındaki bir cümle sabahtan beri aklımdan çıkmıyor: "Sonbahar çın çın çınlıyordu gökle." Bütün gün hiçbir şey yapmadım. Uyudum uyandım, beynimin içinde çın çın bu cümle. Kayınlar, gürgenler çın çın ötüyordu. Gölgesi ağaçların ayak uçlarına düşmüş durgun bir su, çın çın ötüyordu. Mor bir gökyüzü, gökyüzünün arka sokaklarına yuva kurmuş göçmen kuşlar da... Durgun su üzerinde çiçekleri kuş sesleriyle bezeli bir ada olmayı düşledim bir ara, uyku ile uyanıklık arasında... Kanatları su sesinin ürperişleriyle menevişli... Bu hazin sonbahar akşamı ne kadar çok sigara içmek istiyor insanın canı. Sigaraya yenide,n başlasam mı acaba? Elim sigara paketine gidiyor ve... En iyisi durgun suda bir ada olmayı düşlemek. Çünkü "sonbahar çın çın çınhyor gökte" 21 24 eylül pazartesi: Yahya Kemal'in şiiri şöyle başlıyor: 1 Beşpoyraz deresi cıvarında. "çatısına sonbaharın gumuş gulgesı düşen" ev... "Fani örnür biler, bir uzun sonbahar olur. Yaprak, çiçek ve kuş dagılır, larumar olur." Yahya Kemal şiirinin adını "Sonbahar" koymuş ama sonbahardan çok "ölüm"ü çağrıştırıyor. "Uyanılmaz bir uykunun", daha kestirmeden söylersek "ölüm maceramızın" şiiri. Bu ytlzden oldukça kasvetli, ağır bir şiir. "Mevsimler" adlı şiirinde de Yahya Kemal sonbaharı şöyle tanımlıyor: "Biten yazla başlar keder musikisi." Bense bugün sonbaharı, kasvetinden soyup "canlı" olarak duyumsamak istiyorum. "Uyanılmaz bir uyku" değil de uykudan sonranın mahmurluğu gibi... Gökyüzünde, ağaçlarda, durgun sularda çın çın çınlayan bir ses gibi... Rimbaud: "...Bırakacagım başımı rüzgâra. "