26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

S O F R A Bekri Çeşnici Haftanın çeşnisi: Kâğıtta , sardalye u mevsımın bol ve ucuz balığı sardalyeyı, evınızde fırında ya da yoksa, teflon tavada, çok koku çıkarmadan lezzetlı bir bıçımde hazırlamak ıstıyorsanız, bır kılo ayıklanmış sardalyeyı yağlı kâğıda dızın, ıçine kabukları ayıklanmış yarım kilo domates koyun, acı olmayan çarlıston biberlerınden istediğınız mıktarda ekleyın, üç tane defne yaprağı ve yarım demet maydanozu da ılave ettıkten sonra, bır dılım lımonu unutmayın. Ayrıca bir çay kaşığı tereyağ ekleyın Dılersenız karabiber de koyabılırsinız Yağlı kâğıdınızı lyıce kapayın ve fırına verın ya da istersenız, teflon tavanıza koyup üstüne bir kapak kapayın; hafıf ateşte pışırın... Pışman olmayacaksınız Afiyet olsunl B Bambaşka bır dünyadır Burgazada Ve Bostancı'dan vapura bındınız mı, yarım saat sonra oradasınız istanbul'un bu deflişlk adasında, "Fulya" da Istanbul meyhanelerı gelenejjını sürdürmeye çalışan bır son ıstasyon gıbıdır Sait Faik'in Burgaz'ında bir 'Fulya' tina sokaklan'ndan geçerken yıldızlara A bak", d'y° r Sait J a i k "Dostların en m\ koyusu, arkadaşların İçlnde olumden en önce en sonuncusu" olan Yani'ye. Sonra sürdürüyor: "Yıldızlar senl sandallara, kayıklara, vapurlara ve adalara goturecek. Dunyanın butün adalarını gezeceksin. Uunyanın bulun sandallanna bineceksin. Elinde naylondan otuzbeşlik bir oltayla deniz diplerindcn baJık sanıp, fosforlar, yakampzlar, pınllılar yakalayacaksın. Balığa boşver. Düşun Yanakimu beni. Bin bir yüdızın sırüna. Adalann içinde bir Burgaz adası vardır. Bir sandal vardır lam Kaloyeros'la, Leandrus'un gozuktııgu nişanda. tşte o benim. Ben sandallar içinde bir sandal, denizler içinde bir deniz, insanlar içinde bir insan." Kaloyeros'la Leandros'un gözüktüğü nişandaki sandalda Sait Faik olmaksızın yıllar geçti. Ama ne zaman Adalar'ı, Burgaz'ı ve nedendir bilmem belki de bilirim Büyükada'yı görsem, Sait Faik'in soluğunu duyar gibi olurum hep. O hiç görmediğim; ama yansıttığı yaşam sevincini ki, hüznü de içerir özümsediğim adam, hep oralarda bir yerdedir gibi gelir bana. Ve ne zaman, "Çakıllanna sulardan elbiseler giymiş hava rengi askerlerin çıktıgı" Burgazada'ya adım atsam, usuma binbır Sait Faik öyküsü düşer 'Yaşlı Hallaç'tan 'Papaz Efendi'ye kadar. Adaları, özelliklc üç sivil adadan ikisini, Büyükada ve Burgaz'ı severim. Bu sevgide doğa tutkusu, ada kavramına duyulan eğilım, geçmişin anıları, koca İstanbul'un burnunun dibinde yarım saat ötesinde birden yepyeni bir âleme, bambaşka bir dunyaya geçişin coşkulu şaşkınlığının yanı sıra, tabii Sait Faik'e duyulan sevginin de payı var. Adaseverler, Adalar'ı, yalnız yazlıkçılann gıttiği aylarda değil, tüm bir yıhn değişik her mevsiminde ve hatta özellikle yazlıkçılar dışındakı dönemlerde severler. Ancak sonbaharın, kışın adalarında meyhanelerin, dükkânların çoğu kapanır; alışmamışlara bir hüzün çöker. Burgazada'da, İskele'dcn çıkıp sağa dönüp de iki yüz, üç yüz metre kadar yürüdüğünüzde, "Koca Çınar"ın dıbinde, yüzünu Kaşıkadası ile Heybeli'ye vermış olan "Fulya" ıse, yaz kış açıktır. Ve Fulya'da yaz kış balığın en iyisini, mezenin en tazesini, rokanın en hasını yiyebilırsiniz. Fulya bir 'restorant' değil, lokanta da değıl. O düpedüz, eskilerden günümüze kadar, değışmiş bile olsa, dcğışmemışçcsine görünüp gelen bır meyhane. Tek tük hâlâ ayakta kalmış öbür meyhanelerden tek farkı, burada ülkemizin başka yerlerinde pek görülmeyen kadın erkek dağılımı eşitliğidir. Fulya'ya gittığınızde, çok eskiden kalma ve olduğu gibi suren bir.Rum meyhanesi' bulduğunuza sevinirsiniz ve biraz da aldanırsınız. Çünkü Fulya öyle çok eskilere gitmiyor. Olsa olsa ?5 yıllık bir geçmişi var. 1963'te Galyopi Tekoşar açmış burayı. Daha tstanbul'da eski geleneklerin sürdüğü yıllarda yani. Sonrası ise ilginç... Sonrası, Rumlar çekilip gıderlerken, Erzincan'dan Kalpazankaya'ya bulaşıkçı olarak gelmış olan Kftzım Altıntaş, buralarda çahşmaya başlamış ve ı^ı dcvralmış. Mesleğin erbabı usta aşçılar, meyhanecıler ve şefler gibi, işe bulasıkçılıktan başlayan Kâzım Altıntaş, yerini yönetmesinı, müşterisini hoş tutmasını bildiği kadar, balığı iyi pişirmesini, temiz, lezzetli meze hazırlamasını da biliyor. Böylelikle 'Rum meyhanesi1 sürüyor. Evet, Rum meyhanesinin özelliği, sahibinin ya da personelin Rum olması değil, temiz meze, güleryüzlü servis, iyi fiyat, güzel balık olmasında. Zaten bizim 'Rum meyhanesi' dediğimizin, düpedüz 'tstanbul meyhanesi' olduğunu anlamak için, Yunanistan'a ya da Kıbns'a gitmek yeter. O zaman göreceksiniz ki, o canım İstanbul'un meyhaneleri orada da yok, tstanbul'dan gidip orada yer açanlar dışında tabii ki... Fulya'da, balığın iyisikötüsü ayrımı var; asiliavamı ayrımı yok. Nitekim son gittiğimizde, nefis sardalyeler de yedik, yeni çıkan çingene palamutlan da, barbun da. Ama bu Marmara ve Çanakkale ürünlerınc geçmeden önce, tstanbul'da bu kıvamda az rastlayabilcceğıniz kalamarı dcnemenızı salık vcrirım. Getırilen mezelerin hepsinin güzel olduğunu belirtmeliyim. Fulya, cumartesıpazar günlerı, öğlen 12.00 ıle gece 12.00 arası 'full'. Ama o kalabalıkta bile, servis hep güleryüzlü, hep rahat ettırıcı. Güzel meze, nefıs taze balık, güleryüzlü servis, çok güzel bır manzara karşısında gerçek bir Istanbul meyhanesinde, emsalleriyle kıyaslanmayacak ucuzlukta son gittiğımizde, bol balık, bol meze ve bol içkiyle, beş ki^i 140 bın lira, yani adam başına 28 bin lira ödedik bir gün geçirmek istiyorsanız, Burgaz'da Fulya'ya gidin. Burgaz, çok değişik, çok başka bir dünya. Üstelik öylesine yakın ki, Bostancı'dan vapura bindiniz mi, yarım saat sonra Fulya'daki masanızın başındasınız. Gidin Fulya'ya, gidin Burgaz'a; hem kimbilir, belki benim gibi sız de birden Sait Faik'in dost soluğunu hissedersiniz. D 19
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear