26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

G Ü N L ü K Salâh Birsel Amber ve sümbül kokulu Istanbul Cuma, 12 Mayıs 1989 I elefotulu Dıındar Akunal özlem gıdermck ıçın gelıp benı alaıakmış Çengel'e mı gıderız, Beykoz'a mı, yoksa Moda'ya mı'' Moda'yı ben önermıştım Yakın dıye Ama sonradan, araba da bıraz eskıyınce Bır gun de Belgrad Ormanı'na gidelım Dundar, aladışappak otomnbılın önunü Bo ğaz Köprusü'nc çcvırdı Saat H OO'ie ormandaydık Neset Suyu'nun berısınden gcçıp Falıh Rıfkı Atay Pıknık Yen'nde konak tuttuk Yol, burda ıkıyeayrılıyordu Sağdakı Gümüşdere'ye, lopuz Bendı'ne, Balık Üretım'c gıdıyor, soldakı de Kurl Kemen'ne, Ayvat Bendı'ne uzanıyordu Ben Belgrad Ormanlaıı'na 1952 yılında bır kez daha gelmiştım Daha doğıusu, Prof Ma cıt Gökbcrk'ın oğrencılerıyle duzenledığı yuru yüşe katılmıştım Nermı Uygur da bızımle be raberdı Samur kürklü bır ılkyaz günüydü llkın bır otobüslc kemerburgaz'a gıtmış, ordan da ayak ayak ornidiım ıçıne dalmıştık Gün aşımtnda da Buyükdcrc dğzından dışarı çıkmıştık Dündaı la pıknık yerındekı kahveye çökcrek, Songül'un elınden ılk çayldrımızı ıçtık Çevre hcp meşe ağaçlarıyla kaplıydı Eskıden burda htr lur kerestclık ağaç lınk atarmış kestane, gürgen, çınar, cevız şıp şıp el vururmuş Vakfl'aı Elu>ııye denılen ukanlı sehır savaşı sonunda (1826) ormana saklanan yenıçerılerı dı şarı çekmek ıçın ağaçlar çeşıtlı yonlerden tutuş turulunıa ı,oğunun ömür eteğı kısalıp kara top rağa gömulmüş Nedır, bugun o bınlerce meıre kareyı kaplayan yangını anımsatacak htçbır şey yok Yalnı/, yalansız ve delırek bülbüller, yayı kıvrak seslcrıyle, eskı günlerı dıle getıren türkü lcr mcşkedıyorlar Orman buyuk ve küçük baştankaralarla da dolu Bunlar hcr gün kcndı ağırlıklannın üç katı (altı üsıü 500 gram), ışc yaramaz böceklerı mı delerıne ındırdıklerındcn Istanbul Orman tşlet mesı Müdürlüğü, on yıl önce onlara yuvayı bı le asmış Belgrad Ormanı, öteden ben padışahların, vc /ırlerın ve de ıbadullahın seyır yerı Ne kı, lstanbul'dakı yabancı elçılık görevlılerı, tatlısu frenklerı buraya Türklerden çok değer göster mışler Daha XVII yuzyılda Fransi7 Flçısı Mar kı De Noıntel'm Bahçeköy'dekı yazlık bır evı sa yılmış Paşator (Elcı) 16 Ağustos 1672 günü de yazlığına gclcrck 15 gün kalmış Ekselans, Saınt Loıııs yortusunu da (25 ağustos) Valdc Bcndı'nde kutlamış, tstanbul'ddkı lüm Fransuları orda ağırlamıştır O gun ormanda yaşayan rumyozlar da şölene konnıuş, ıçtıklerı çokça şarap yüzünden yerlere yuvarlanmışlardır Noıntel, o gün tngılız paşaıorunu da burada karşılamak onu runa erışmış ve elçıyle (Sır Har\ey) lngıltere kral ve kralıçesının ve de York dukünun sağlıkları na kadeh kaldırmıştır köyde tngılız elçısının de bır yazlığı boy satı yordur Ama Sır Harvey, Noıntel'le kadeh kal dırdıktan bır hafta sonra yataklara duşmuş ve beş gün süren bır hastalığın ardından şanlı ölum köprüsünden geçmek zorunda kalmıştır ölumü, özel doktorunun yaptığı bır tenkıyenın hızlandırdığı vıdıvıdısı da tüm Tarabya'ya yayılmıştır Şu var kı, İngıltere'ye tdşınmak üzere elçının bağırsakUmnın çıkarıiması unutulmamış ve de ılaçlanarak, ne bıçım ış ıse, Bahçeköy'e gömülmüştür Ikı gun sonra da Markı De Noıntel, Capu cın'lerın kılısesmde Ingılı/ Elçısı ıçın yapılan bır törene katılır Ama Papaz Efendı öyle gıcık bır sele dınsel öğutler yağdırmıştır kı ekselans bun dan hıç memııun kalmamıştır Bütün konuşma Marıas sözcüğu uzerınde geçıyordur Yanı Pa pa7 Cenapları M'nın menekşeyı, A'nın akıkı, R'nın yakutu, l'nın süsen çıçeğını ve sonuncusunun da, yıne A, cebelüllokum taşını ışmar ettığını anlatmıştır Doğrusu, Bendler'e Ahmet Rasım de pek yüz vermemıştır Şehir Mektupları'nda açıkladığına göre, sı caklann arttığı bır gün Sarıyer'e, ordan da Sular'a akmıştır Sonra da, Büyükdere'de, Pamuk Yani'de, barbunya balık, yanında fasulye şışkebabı, şarap ve yemışe yatmıştır Lokantadan çıkınca da eskı bır dostuna rastlamı^tır Vay, vay, vay' Dostu arabadadır Onu yanına alarak Bendler'e doğrulurlar Ahmet Rasım ıçınden "Neden daha önte görünmedın''" dıyc gcçınrse de gıkını çıkarmaz Araba zıplıyor, onlar zıplıyordur Maltız Mahallesı Karakolu da gevınte Büyukdere Çayın'na antrelerını yaparlar İnce bır zurna sesı onları bKİıyordur Zurnatı, boğazının yan damarlarını şışırerek, gıygıylı bır medet koparır Allının allısıyım ben Ardından da kınalı parmak, rastıklı kaş, kar gıbı dış, sıcım pen,emlerle mavı yeldırmelı dört nazenın meydana atılarak göbek hoplatır Bı zımkıler yarım saat gönül eğledıkten sonra yı ne yola koyulurlar Sultan Suyu'nda da zurna, klarnet, davul, çıfte nckkare, laterna ıle alatur kalı, alatrangalı bırcr duş alırlar Derken Kanbur denılen bır yere varırlar kı, burada, tam tersı, gürültü dıye bır şey yoktur Sadece önlerınde kota bır kemer Alçakgönul lülükle altından geçıp yürürlcr Ağaçlann gü zellığı onları lyısınden dümdüz ctmıştır Ne ça re, zurna gelıp onları ormanda da kıstırır. Dundar'la, Talıh Rıfkı'da, ıkı saat oturduk Bız ormandan ıçerı gırerken geçtığımu yolu as falllıyorlardı Yanından bır geçıt bularak geç mıştık Daha sonra, yolun bütünü de asfaltla ka laylanınca dönuş yolumuz tıkandı Açılması ıçın, ışın bıtmesını beklemek gerekıyordu Dı/ını gı bı ıçerde hapıs kalan bırkaç otomobılle bır kam yon da vardı En sonu, kamyonun ardına takılarak kemer Bendı'ne doğru ılerledık 20 dakıka sonra ormanın dışındaydık kemerburgaz Ordan Kağıthane'yc yöneldık Yarı yolda da yukarı vurup Gültepe'yı aştık Zıncırlıkuyu Gullcpt ıkıncı bır Istanbul Cumartesi, 13 Mayıs 1989 U u n , karşısı, Belgrad Ormanları kalkmış yu rümüştü Bugün de Anadolu yakası yandı tüttü Saat 8 30 Dostcr'lcr arabalanyla gelıp bızı aldılar Mıllet Bahçcsı (Kısıklı) önünde Sanaslan'larla da buluştuktan sonra vcr clını Polcnczköy Gül. hanımclı, lulya kokuları llkyaz ağavlarından meydana gıren şeytanarabaları kartal gıbı beyınlerde pervaz edıyor Koy, sağa ve sola, ıkı yol boyum.a azmış Mıdelerımızın senlık, benlık seslerını gırıştekı kahvelerden bırınde susturduk Soldan yüru yerek ıkı katlı, yedııklım bır pansıyona vaıdık Ve de alapşap yeşıllerle lebalep yanı dudaktan dudağa bahçede lengerendaz olduk Uçurtma havası bır gün Yele karşı Senırkent lılerın deyışıyle, yeleksırtı llerde Ataturk'ün büyükten büyük bır heykelı Gülay Motel'ın yüzünü örtüyor Yarım saat mola Kafıle ılk yUrüyüşUnü gerçekleştırmek üzere motelın arkasındakı ağaçları ve de domuz çıttlığını çalkalayıp dalga vurmaya gıttı Ben kcıı dı tenhamda kaldım Bahçedekı hamakta ve sa lıncakta, az bıraz korkarak, ayak surundurdüm ö ğ l e yemeğını üçte yıyecektık 12 olunca herkesın gözü sofraya dıkıldi 13'te de her türlü hesap gördldü Yemekten sonra Sanaslan'larla (yaşasın), Doster'ler (yaşasın) futbola durdular 11 berabere Ikıncı yürüyüş köyün sağındakı alagüneş a, faltta oldu Bu kez ben de kafıledcydım Bol havlamalar ve bol kuçukuçular arasıııda gıdışgelış ettık Akşam da, Bostanıı'ya, geldığımız yoldan değıl, Cumhurıyet köyü'nün Ustünden döndük Sultan ÇıftlığıAlemdağ Dudullu Ümranıyc Sonunda Çelık GUlersoy'un Çamlıta Tepcsı Manzaralarm löpuyle cığerlerımızı buyuttuk Dört bır köşe, Kaftan Kafa, güzellerle doluy du Hele yırmısınde bır taze vardı kı, üstünde kı suse ve püse vurulmuş Bağdat eşofmanı Keş mır derısı gıbı şırp şırp parlıyordu 21 35'te evdeydık Ayrılırken Dr Ikna Sarıaslan: Sız yazılarınızla yaşamın tadını sunuyorsunuz bızc Yaşamııı sekscn bın doksan ısığını damıtıyorsuııuz Bız de, bır gün olsun sıze yazdık larınızın tadını yasatmak ıstedık Bır günde ıkı gün yaşdttınız Ahmet Şeyda (Destanı Melhıyeı Istanbul) Ta e/elevvel ihlişamı, $anı var Islambol'ıın Yedı dag uslune meskeni var Islambol'ıın Daaanler NURAL BİRDEN 16
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear