26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

EV E K O N O M İ S İ Meral Tamer R A S 6 E L E Raif Ertem Otomobilde 'garanti' sorunu Üretici firma garantisi altında olan yerli otomobillerde bir sorun çıktığında, araba sahipleri, pratikte işi yokuşa süren kurallarla karşılaşıyorlar... O tomobil sahibi dc tüketici değil mi? Onun da sorunlan yok mu? Bu türden sorulara zaman zaınan muhatap oluyoruz. Ancak yerli otolarla ilgili lüketici şikâyetlerini dile getirirken dikkatli olmak gerek. Çünkü bu piyasa, iki grup arasında paylaşılmış: Koç Grubu ve OyakRenault... Nitekim okurumuz Ayhan Ölçer'den 18 şubat tarihinde aldığımız bir mektubu bu kaygıyla saklıyorduk ki, gcçen hafta Ankara'dan Caner Şenyuva adlı bir okurumuzdan rakip firmayla ilgili bir şikâyet mektubu alınca 2 mektubu bir arada yayımlamaya karar verdik: Önce lstanbul'dan yazan Ayhan ölçer'e kulak verelim: "1988 model ve halen 5150 km'de olan Renault9 Automatic Broadway arabayı yaklaşık bir yıldan beri kullanıyorum. 14 şubat günü, arabama bindiğim zaman çalışmadığını gördüm. Arabam, otomatik şanzımana sahip olduğu için, iterek çalıştırmak mümkün dcgildi. Arabam hâlâ üretici firma garantisi altında olduğundan, vakit kaybetmeden yetkili bir servise başvurmaya karar verdim. Yetkili servise vardığımda, garantinin servft dahilinde geçerli olduğunu, arabamın ancak servise gctirildiği takdirde ücretsiz tamir edilebileceğini vc garanti kartında bunun yazıh olduğunu söyledilcr. Kısacası, benim 5150 km'de çalışmayan arabamı servise kadar çektirmem gerekiyordu ve garanti, bu çektirme işini kapsamıyordu. Bu durumda arabamn garanti altında olması, benim için bütüıı esprisini kaybetti. Çünkü eğer bir şey yapılıyorsa, tam yapılmalı. Ayrıca araba çekiliı keıı herhangi bir zarara uğramayacağı ne malum? Üstelik ben arabamı, bir fabrikasyon hatası yüzünden çektiriyorum... Neyse sonunda tabii ki aynı gün arabamı kendi olanaklarımla servise çektirdim ve arabam tamir edildi. Arıza alternatördeymiş. Kanımca, eğer benim bir ustayı yolda kaldığım yere götürmcm kabul edilseydi, arabamın kaldığı yerde alternatörü değiştirilebilecekti. Bu arada şikâyetimi aynı gün Renault'nun Levent'teki gcnel müdürlüğüne bildirdim, ama yanıt aynıydı. Bakanlıkla anlaşmaları olduğunu, arabamn kcndileri tarafından çekilmesinin söz konusıı olamayacağını açıktan para veremeyeceklerini söylediler. Konuştuğum kişi Cemal Altın'dı. Benim amacım ise, zaten bir çektirme parası almak değildi. Sadece müşteriye daha iyi hizmet için bu maddenin garantiden kalkması gerektiğini anlatmaya çalıştım ama başarılı olamadım. Yine aynı gün, yetkili bir BMW servis müdürüylc konuştum. Ve garanti kapsamındaki bir BMVV'nin yolda kalması durumunda ücretsiz olarak otonun ya yerinde tamir edildiğini ya da servise ücretsiz olarak çekildiğini ve bu iş için de özel bir acil servis kurulduğunu söylediler. Yılda yaklaşık 300 adet araç satan bir firmanın müşterisine gösterdiği bu ilgiye hayran kalmadım desem, yalan olur. Ama yılda 50 bine yakın oto üretip satan Renault firması ise, böyle bir servisi kurmak bir yana, otolarına milyonlar veren müşterilerinc gercken ilgiyi hâlâ esirgemcktedir. Ancak umarım, bu yanlışı en kısa zamanda fark ederler ve gereken önlemleri alırlar." Ikinci mektubumuz ise Tofaş'la ve Tofaş'a lastik satan Lassa firmasıyla ilgili. Ankara'dan bize yazan "Gentek Medikal ve Teknik Pınar'cılann dikkatine... K alitesiyle tanınan Pınar gıda ürünleriyle ilgili olarak bir şikâyet var. Yaklaşık bir ay kadar önce bizi arayan bir okurumuz, tek kişilik ambalajlarda satıldığı için tercıh ettiği Pınar Marmarls Çam Balı'nın şekerlenmiş olduğundan yakınmış ve bu olayı Pınar'ın Izmir'deki merkezine bildirmemizi istemiştı Hafta başında bızi arayan Zeynep Bilgln adlı bir başka okurumuz da yine Pınar Bah'ndan şikâyetçı Ancak şikâyet biraz farklı nitelikte. Zeynep Bilgin, Pınar'ın Marmans Çam Balı'nın üretimi tarıhı yazıh etiketı üzerine, Aralık 1988 tarihli yeni bir etiket yapıştırıldığını ve bu durumda 8 aylık ömrü olan balın ağustos 1989a kadar kullanılması gerektiğini ifade ediyor. Oysa nisan ayında olmamıza rağmen, balı açtığında bozulmuş olduğunu fark eden Zeynep Bilgin, küçük bir tereddütten sonra Aralık 1988 yazıh etikete dikkatle bakıyor ve etiketin altında bir başka tarih olduğunu farkediyor Etiketi kaldırınca kutunun üzerinde yazılı tarıhin ise Nisan 1988 olduğunu görüyor. Bu durumda, balın son kullanma tarihi dolmuş olııyor. Dolayısıyla bozuk olması da doğal. Zeynep Bilgin, "Bu etiketi Pınar firması mı yapıştırdı, yoksa İstanbul'daki satıcı mı? Bunu bilemlyorum. Ama bu konuda hem Pınar firması yetkllllerlnl hem da bozuk bal satın alabilecek tüketlcileri uyarmak Ittlyorum" diyor. D Cihazlar" şirketi yetkilisi Cancr Şenyuva bakın ne diyor: "Şirketimize, 1989 ocak ayında Tofaş'ın Orta Anadolu bayiinden son model, lastikleri Lassa marka bir "Kartal" otomobil satın aldık. Arabamn 6 ay garanti süresi var. Fakat uygulamaya göre akü ve lastikler Üretici firma garantisi altında geliyor. Bir süre sonra yüksek hızda arabadan normal olmayan bir ses çıktığım fark ettik. ürmak'a kusuru gösterdiğimizde lastiklerin hatalı olduğunu, diğer birçok Kartal'dan da aynı şikâyetin geidiğini, lastiklerin yenileriyle değiştirilmesiyle sorunun ortadan kalkacağını, ancak bunun Üretici firma Lassa ile halledilmesi gerektiğini söylediler. IASSB Ankara bayilerinden birinc gidildiğinde lastiklerin fabrikaya gönderilip test edilmesi gerektiği, ancak bundan sonra lastiklcrdc hata bulunursa tazmin yoluna gidilebileceği, bu işlemlerin süresinin bir ayı geçebileceği söylendi. Iş gereği yolumuz tzmit'e düşünce arabayı Lassa'nın fabrikasına götürelim dedik. (Bu fabrika artık Brisa adı altında üretim yapmaktadır.) Bizi danışmadan içeri bile sokmayarak lastiklerin pazarlamacı firmaya verildikten sonra fabrika ile herhangi bir ilişkisi kalmadığını, lastikleri bir bayiye götürmemiz gerektiğini onların da lastikleri istanbul'daki deneme merkezine göndereceklerini söylediler. Bu tcklif iş gezileri için aldığımız arabamızın, uzunca bir süre lastiksiz kalması yani arabayı kullanmamamız ya da sadece bu süre için yeni lastikler almamız sonucunu doğurmaktadır. Ne yazık ki ne Tofas ne de Lassa bizim sorunumuza mantıklı ve gerektiği gibi eğilmemektedir. Ülkemizde büyük üreticiler bile birçok konuda tüketicileri yoku$a sürerek sorumluluklarından kaçmaktadırlar. Biz arabadan bu kadar uzun süre vazgeçemiyeceğimiz için, hatalı oldıığu söylcnen bu lastikleri zorla kabullenmek durumundayız. Ayrıca Tofaş'ın arabamn tümüne kendisinin kefil olmamasının da yanlış olduğunu duşünüyorum. Gazetenizin tüketicilere söz hakkı vermesini çok olumlu buluyor, tüketicilerin gerekli hassasiyeti göstermesi durumunda üreticilerin her konuda daha dikkatli olacaklarını düşünüyorum." LJ bdullah Ağabey, avı bırakmış. Tüfeğini satmış. Kahvedc konusuluyordu. ustüne geldi. Sustuk. Kendinden söz ettiğimizi anladı. Usulca masanın kıyısına ilişti. Başıyla selamladı. Aynen karşıladık. Suskunluğumuza katıldı. "Abdullah Ağabey'e bir çay!" Giris oldu. Soıdurmadı. Söze kendisi girdi. Ağlamaklı. Sigara arar gibi devindi. Sigara kullanma/. Tesbihini çıkardı. Ağır ağır çekti. "Sattımt Olmuyor arlık! Göremiyorum. Sese alıyonım. Vuramıyorum. I akılıyurlıır, kızıyorum. Yaşlvnuık... Biliyorsunuz. Önce çifteyle degi^lirdim. Drnrdim. Olmuyor, olmuyor..." Abdullah Ağabey, ava çok geç başlamıstı. ÇoğunJuğumuz, "ağabey" diyorduk. Avcılığa başlamadan önce çok içermiş. Sabah birayla başlarmış. öğlen yemeğinde şarapla sürdürürmüs. Akşam, yatıncaya dek rakı. Emekli olmuş. lyicearttırmış. Bir gün avcılara takılmış. Bıldırcına. Sonbahar. GUneşin arkasına baktıgi bir günmüş. Sıcak. Anızlar, gündöndüler. Yorulmus, tıkanmış, bunalmış. öksurukten sigara içemiyor. lçkiye zaman yok. Akşam eve dar atmış kendini. Ayakta duracak hali yok. Bir uyumuş, bir uyumuş. Aklına ne içki gelmiş ne de sigara. Sabah fişek gibi. Işle o gün bugün, ne sigara içmiş ne de içkil Erte.si gün gitmij tüfek almij. Donanmış. thtiyar delikanlı... Yoladüşmeyegörsün. Yetisemezdik ordından. "Sagbgınu ava borcluyum" diyor. Ama "Yıllar yarlardan vefasız" gelıııiş, dayanmış. Gözler... Sanki onun değil artık... lskemleye yerleşti. tyice yerleştî. Eliyle çay bardağım buluu. Yudumladı. Avucunda uzun uzun tuttu. Sıktı. Sıcaklığını clleriylc emdi. "Işle boyle beyler!" dedi. Bardağı indirdi. Söyleyecek söz bulamadık. Teselli bosuna. Ama bir şeyler de söylemek gerek. Suskunluk büyüdUkçe buyüyor. Insanların arasını açıyor. Abdullah Ağabey! Bir çay daha lçer mİRİn? Başını salladı. Hayır! Duvarlardan yardım bekliyoruz. Anladı. Kurtardı bizi: Kahve köşelerinde konuşuluyormuş. Tüfeftlmi saltım diye kımyorlarmış. Beni Ismall snrayoriar. Keyfimden salmadıııı. Ourdukca diirlüyor beni. Sizlere lakılmak istiyorum, takılamıyorum. Kalınca sıkıntı basıyor. Hangi duvnra baksam tüfek orada asılı. Aklım Ereglt'de, Hallaçlı'da. Sizlerie. Evin içinde dolanıyorum. Kınp dökmck diişiiyor aklıma. Krndimdcn utanıyorum. Sarhog ulduğum günler yapmadım. Ben huzurMizum, rv huzursuz. Satayım dedint. Aklımdan çıkar. Belki rahatlanııı... Tek tek hepimizin yüzüne baktı. Gözlerimizi aradı. Yanıt bulamayınca sürdurdü: "Kolay sanıyorsunu/. O benim canıını kurtarmıştı. Onunla ickiyi, sigarayı bıraktım. Yeniden yaşama döndüm. Şimdi bvn onu bırakıyorum. (Jzülüyorum. Anı olarak kalsın Isterdim. Olmatlı, olaınudı. Ölmcden aynldık. Kolay değil. Siz bari anlayı$ göslerin. Zaten içim içimi yiyor. Bir de slz..." Kalku. Çay parasını bıraktı. "Olmaz" diyemedik. Kapıdan çıkarken durakladı. Bekledik. Arkasına bakmadı. Köşeyi dönünceye kadar izledik. Biz de kalktık... Abdullah Ağabeyt Rasgele!... D Abdullah ağabey A 14
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear