26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

D OĞADA YAŞAM Haldun Aydıngün SGELE Raif Ertem Gunubırlık doga yuruyuşu İstanbul'un Anadolu yakasında, Mağarabayır Tepesi'ndeyiz! u hafta, hcr şeyin mükemmel olmasını beklemeden de yaşadığı çevrenin olanaklarını değerlendirmek istcyen İstanbullu doğa severlere tavsiye edebileceğimiz bir yürüyüşümüz var. Yüriiyüşümüzün başlangıç noktası, Mallvpe'nin aı kasındaki Süreyyapaşa Sanatoryııınu'ıuııı bıılundıığıı tepe. Çevrenin en güzel haritası ise "Seyir ve Hidrografi Daircsi'nin hazulamış ulduğu, ve Marmara'nın Kadıküy sahillerini vc Adalar'ı gösterirken yürüyüş parkurumuzun büyük bir kısmını da içine alan l/5().(XK)'lik harita. Eğer yeteri kadar meraklı iscniz bu hariladan bir tane edinmekte fayda var. Yürüyüşe başlamak için Kadıköy veya Maltcpe'dcn "Busılmyuk" köyü minibüslerine binmek gerekiyor. Köydc inildiğinde, geliş yönüne göre sağda kalan vc güncyi kaplayan tepc, üzcrindeki ilgirıç kayalarıyla kendini belirtiyor. Parkur üzcrindeki son bakkal burada; alışverişleıin yapıldıktan sonra, haritada Mağarabayır Tepesi diye helirtilen mevkiye çıkılmaya başlanıyur. Yürüyüşiin bu bölürnü, yer yer gecekondular arasında sürüyor; yükseldikçe de arkada mulıteşem bir istanbul manzarası bcliriyor. Tepeye varıldığında, eğer hava açıksa, Marmara Denizi'nin ve Adalar'ın net'is görüntüsü karşılıyor insanı. Tepenin nerdeysc tamamını kaplayan kayaların "Andezil" olduğunu sanıyorum. Bu kayalarda 3 mclrc ile 12 metre arasında değişcn, çok güzcl kaya tırmanışları yapılabiliyor. Ayrıca bir zamanlar bu tepe bir Rum Ortodoks manastırını barmdırıyormuş; kayalardan yiiz metre kadar kuzeydoğuya ilcrleyince, hâlâ görülebilir dunımda olan su sarnıcmı buluyorsunu/; çevredeki ut'ak tefck duvar kalıııtılaı ı dikkatinizi çekiyor. Yerde pek çok mozaik ve kircmil parçaları da var. Tepeye çıkıp kayalarda "oynamak", kendi başına yarını gününiı/.ü değerlendirebileceğiniz bir etkinlik, eğer yiıriıyüşe devam etmek istiyorsanız, Rcsiın l'deki parkıırıı izlemeniz gerekiyor. Bunun için güneydoğuya doğru sağınızdaki vadinin içine inip Sanatoryum'un arazisinden geçiyorsunuz. Bizim başımiza gelmedi; ama bu arada, bir bekçi tarafından kovalanabilirsiniz. Resim l'de görülen kesik çizgili yolu izleyerek yükseliyorsunuz. Vadinin sonuna vardığınızda, bir büyük çöplük alan çıkıyoı karşınu..; dayanma gü cünüzü biraz denediklcn sonra, urmanın içine dalan toprak yola giriyoısunıız. Yol, lıafil bir eğimle yüksclerck ilcrliyor, yaklaşık yarını saat sonra Kesim 2'nin çizildiği noktaya gcliyorsunu/. Burada sağınızdaki alan askeri bölge, sağ ilerideki yükselti ise Istanbul çevrcsinin en yüksek yeri olan Aydos Tepesi. Tepedcn inerek kuzeydoğu yöniinde ilerleyip yarını saat sonra bir akarsuya rastlıyorsunuz, burada yerleşim bölgeleıi başlıyor, araba yolunu takip cdcrck cvlcrin arasındatı YakacıkSarıga/i minibüslcri arkasında yükselcn sırtı dönerek ormanın içine girmek gerekiyor. Bazı patikaları takip ederek sertçe yamaçlı B KUZEY çAyazma T.r: / Jj;.. Mağarabayır tepesine ulaşınca (Haritada 1 diye gösterilen yer) arkaya (güneye) geçip bu çizimi arazi üzerinde tanımaya çalışabilirsiniz. erro anlatıyor. Olay, Kızılagaç'ta gcçiyor: Ihlamurluk'a pusu kuracağız. Traktörden indik. Bakındım. Gözlerim iz arıyor. Buldum. Bir anlam veremedim. Şaşırdım. Domuz iziyle kurt izi birbirine karışmış. Aynı zamanda geçmişler. Yeni. Ben iz sürdüm. Diğcr arkadaşlar yayıldılar. Ormaniçi ilerliyoruz. Bir şeyler olmuş. Hissediyorum. Çözemiyorum... Kan! Ayak izlerine dolmuş. Buralarda boğuşma olmuş. Ayaklarım benim değil. Koşarcasına. Aha! Kan gölctlk yapmış. Parçalanmış bir kafa. Domuz. Yavru daha. Deri parçaları cevreye yayılmış. Ah hain kurt ah! Parçalamış yavruyu. Bir kafa daha. Bir daha. Sürü bunlar. Bir domuz ailesini bulmuşlar. Yavruları parçalamışlar. Direnmişler zavallıcıklar. Sürülmüş tarlaya dönmüş bulundukları yer. Yetmemiş güçleri. Yalvaran gözler boşuna. Acımasız kurtlar. Nerelerdedirler şimdi?.. Güneş ışınları dallardan aralık bulmuş. Tutmuş, kan gölcüklerinin üstüne düşmüş. Kızıl kızılyanıyor. öbek öbek tutuşmuş... Bırakamıyorum. Gidemiyorum. Ne yapacağımı bilcmiyorum. Kalakaldım. Karşımdaki dallar sallanıyor. Esinti de yok, nasıl sallanıyor? Gözüm kaydı. Nflzım. Tüfeğini sallıyor. Görmemi istiyor. Baktım. Parmağıyla bulunduğum yeri gösteriyor. Aldırmıyorum. Görüyorum ben. Yalnız görmek değil, yaşıyorum. Kopmuş kafalar, parçalanmış deriler... Durmuyor Nâzım. Israrla gösteriyor. Yapma be Nâzım! Ortalarındayım işte! Ama tedirgin Nâzım. Istemeyerek gösterdiği yere baktım. Beyaza dönmüş bQz bir kabartı. Çukurda. Dalların arasında seçilemiyor. Bir adım attım. Nerdeyse üstündeyim. Kıpırdadı. Boz tüyler dalgalandı. " A h ! " dedim. Karacayı yaralamışlar. Ama yakalasalar bırakmarlar. Hafif eğildim. lki kocaman diş parladı. Ağzını açtı. Tuttu tutacak. Yüzü gözü kan bulaşığı... Korkmadım desem yalan olur. Geriye sıçradun. Davrandım. Patlattım. Dizlerinin üstüne çöktü. Zorluyor. Bir daha. Yıkıldı. Nâzım da geldi. Gulemiyor, "Geçmiş olsun" dedi. Kurdun yattığını karşıdan görmüş. Benim görmediğimin de farkında. Korkmuş, telaşlanmış. "Bagıramıyorum, el kol sallıyorum. Bakmıyorsun. Gördün, ilgilenmiyorsun. Toparlanıyor. Sıçradı sıcrayacak. Aşagıdayım, atsam seni vuracagım. Neyse. Tekrar geçmiş olsıın." Tüfeğin ucuyla dürttüm. ölmüş. Çektik çıkardık. Alamet bir şey! Azmanlaşmış, tüyleri beyazlaşmış. Yüzdük. Karnından koca bir domuz bacağı çıktı. Butuyla!.. Derisiyle, tüyüyle yutmuş. Ağırlaşmış, yatmış. Ondanmış... Diğerleri?.. tzler gidiyor. Ana domuzun pcşine düşmüşler. Ihlamurluk pususunu geçmişler. Longoz'a doğru. Oraları sıktır, sulaktır. Attıysa kendini. Belki kurtulur... Rasgele!...n Kurtlar F Haritada 2 diye gösterilen yerden dofiuya bakış, ilerde AYDOS Tepesi küçük bir dereyc vaııyorsuııuz. Hep doğuya doğru ilcrleyerek, sonııııda Aydos Tepcsi'nin kütlcsiylc karsı karsıya kalınıyoı. Minibüslerin geçtiği yoldan bu noktaya, yaklaşık 45 dakika sürüyor vc sık, son derecc bâkir bir ormanın içinde, bazen pusuladan yardım istenebiliyoı. Madeııler Tepesi'yle, Aydos arasındaki vadide toprak yollardan güneye doğru yürüyerck yaklaşık bir saatte Madeııler ile Aya/.ma tepeleri arasındaki sırta varılıyor, oradan da 15 dakikada Yakacık'a iniliyor. "Müthiş" bir doğa yürüyüşü olmamakla birlikte, çabuk ulaşılabilmesi, ve 45 saatlik devamlı yürüyüş imkânıyla bu parkur, pek çok kişi tarafından beğenildi. Ayrıca hızla betonlaşan İstanbul'un hemen burnunun dibinde, daha ne kadar doğallığını koruyacağını bilmediğimiz bu parkuru tamamen kaybetmeden bir görmekte fayda olabilir. D 27
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear