Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
p AZARIN PENCERESİNDEN Selçuk Erez Altmışlı yıllarda Çanakkale'de elbirliğiyle tiyatro dan pekişen Korugan, "Dolap"tan sonra "Ay Dogarken" (Gregori), Ağzı Çicekli Adam (Pirandello) oyunlarını da sahnelcdi. Üstün'ün Çanakkale'den sonra Istanbul'da Oguz Aral'ın Mim Gmbu'nda süren tiyatro çalışmaları, iç hastalıkları uzmanlığına varan tıp eğitimi ve profesörlüğe varan akademik çalışmaları gereği azalır. Azalır, ama yok olmaz: "Halen fırsat buldukça şöyle bir uzanır, tiyatro oyunu okurıım. Okurken bu oyunu zihnimde sahneye koyarım, üstünde bu açıdan kafa yorarım" diyor. "Yaşamımızda tiyatro neye ıni yaradı? Degişik insanlann kalıplanna girniek, degisik insanları tanıma, yorumlama yetenegini edindirdl bize; olaylara, insanlara geniş perspektiften bakmayı ogrendik. Sonra tiyatroda edebiyat vardır, resim vardır, bir yerde bale vardır, mıı/ik vardır. Tüm sanat dallarında iyi kötu fikir ve bilgi sahibi olabiiirdik. ÖgreÜm uyesi olunca dvrslcrdc, kongrelerde rahat, notlara bakmadan, dinleyeni sıkmadan konuşabilmeme yol açtı tiyatro bilgilerim. Doçentlik sınavımda bile bu birikimimin işime yaradığını söyleyebilirim.." Peki Çanakkale öğrenci tiyatrosu? Birkaç mevsim sonra sona erdi... Korugan ve arkadaşları bugün bile Kordonboyu'na inen yoldaki eski tiyatro binasını, kapısına astıkları Rum evinden çıkma antika fenerleri gördukçe içleri sızlar... Bonmarşe sahibinin oğlu Avukat Ünal Seçkin, bugün bile Korugan'a rastladığında, "Gel yine bir tiyatro oluşturahm!" der... O yıllarda baslayan kUltür için dayanışma, aynı ivme ile sürseydi ne iyi olurdıı! Hamlt Macit Selekler, Hiiseyin Avni Baksı gibi nice kültür adamlan yetiştirmeye devam ederdi Çanakkale... Yurdumuzun çeşitli yerlerinde açan bu güzel çiçekler niçin kısa ömürlü oluyor? Bütçelerimizden kültüre ayırdığımız odeneklerin azlıklarının, edebi eser sansürlerınin, kültür yayını yetersiz televizyonun hiç mi rollerı yok bunda? Çare bu gerçeği birbirimize sık sık hatırlatmaktadır! D ikroskop bahaneOrdu varAcele gelİsmet." Çanakkale'de Üstun Korugan'a tstanbul'dan çekılmiş olan bu telgrafı postacı, Üstün'ün babasına vermişti. Tıpöğrencisi Üstün, arkadaşı tsmet Öklem'den Patolojik Anatomi kurslarının başladığı tarihi öğrenip bildirmesini istemiş ti. Ancak Üstün Korugan'ın babası emekli Topçu Albayı Kâzım Bey, önce bu telgrafta bir tuhaflık sezmiş, sonra da "şıfreyi" çözmekte gecikmemişti: lsmet öktem, oğluna "Mikroskopi kurslarını bahane gösteıip gel, ogrcnci tiyalrosunun Ordıı tıırnesine katıl" diyordu. Bu Fransueayı, Almancayı iyi bilen Osmanlı subayı, oğlunun tiyatro ınerakını hiçbir zaman dizginlememiştı: Üstün'ün tiyatro sevgisinin gelişmesinde babasının kütüphanesindeki kitapların, Çanakkale'de Salih Zeki Uluarslan'ın kitabevinde oğlu için açmış olduğu açık hesabın rolü büyüktür. Atna oğlunun tıp öğreniminin de bu engin tiyatro merakı nedeniyle engellenmesini de istemiyordu. Telgrafın şifresini cözünce oğlunu Istanbul'a ve Ordu'ya göndermedi. Üstün'ün tiyatro merakı 1960 yılına uzanır. O yıl tslanbul Üniversltesi Talebe Birligi Gençlik Tiyalrosu'na devam etmeye başlar. Bir yıl kadar figüranlık ve spot tutma gibi ufak tefek işler yaptırırlar. Üstün, yazları okul kapandığında Çanakkale'ye döner. 1961 yazında kendisi gibi tiyatro seven bir avuç Çanakkaleli üniversite öğrencisiyle illerinin Yiiksek Tahsil Talebe Cemiyeti'ne başvurur, yazları çalışacak bir tiyatro kurmak isterler. Bu öğrenciler kimlerdir? Hayri Eroglu, Nihat Onat (ördek Nihat, Izmir'de TRT'de prodüktör olmuştur) Nükhel Tuna (eczacı oldu), lsmet Öktem (sosyolojiyi bitirdi. Çanakkale ve Istanbul Ünivcrsitesi Talebe Birliği'nin gençlik tıyatrosunun arsıvleri ondadırgözlükçü dükkânı vardır), Sina Gökçe (biyofizik profesörüdür), Erbil İlter (hukukçu oldu), Tezer Tunabay, GUney Dal (Berlin'de yaşar. E5 Yolu'nun yazarı; ünlü bir romancıdır), Cemil Oktay (iktisat profesörüdür), Sabit Şen, Cenap Apaydın (Bayramiç'te avukattır), Hikmet Göral (Çanakkale'de ilköğretim müdürlüğü yaptı), Cenk Giiven (hâkim, yargıtay üyesi oldu), Faik Sinkil (lngiltere'de yaşıyor), Mehmet Yunakçı (Kavun Mehmet, diş hekimidir), Yüdız Aras (avukat oldu), tnci Aras (hekim oldu, Çanakkale Sağlık MUdürlüğü yaptı), Nursel Çetin (bankacı oldu), Krcan Tarhan (eczacı), Kısmet Çavdaroğlu (bankacı oldu, Necdet Aydın (tzmir Operası Mudürü oldu). Talebe Ccmiyetı Baskanı Adnan Erdemol, bu başvuruyu olumlu bir iekilde karşılar. Tiyatro belki de cemiyete bir canhlık getirecek, hatta gelir sağlayabilecektır. Hemen kolları sıvar; valiye, karayollarına, sanat okuluna, dcvlet su isjerine başvurup yardım ister. Gerek bu rcsmı kuruluşlar, gerekse müteahhit imadettin Elmas gibi vatandaşlar, tiyatroculardan hiçbır şeyi csirgemezler. Sanat okulu, Kordonboyu'na çıkarken yol Yıl 1961 "Dolap" oyununun kadrosu, oyuncular ve sahne görevlılerı Ayaktakıler, soldan safia, Nıhat Onat, ('Ördek Nıhaf) Incı Aras, Hikmet Gural, Nükhet Tuna; Yıldız Aras, Ustun Korugan, Cenap Apaydın, Faık Sinkil Oturanlar, soldan sağa, Gündüz Gökçe, Cahıt Çapkan, Hayrı Eroğlu, Sina Gökçe, Mehmet Yunatçı, lsmet Öktem, Cevat Ağan. üstünde bulunan bir atöiyesini verir. Çocuklar bu yerde, su işlerinden aldıkları malzeme ve karayollanndan edindikleri araçlarla geceleri çalışıp sahnesi, kulisi tamam, 200 kişilik bir tiyatro binası inşa ederler. Belediye reisi de ne ruhsat sorar ne izin; sonra rüsum da almaz. PTT hat bakıcılan gelip palangalanyla perdeleri gererler. Perdeler, Çanakkalelilerin verdikleri ile indirim yapan Sümerbank'tan alınır. Sanat okulunda tenekelerden yapılan ve içlerine ray döşenen, dibi reflektörlü kutular, spot lambalarını oluşturur. Kostümler ve gereken sahne eşyası evlerden toplanır. Tiyatrocular gün battıktan sonra, hava serinleyince insaatta çalışırlar; gündüzleri de öğleden itibaren ilk sahneleyecekleri oyunun provasını yaparlar. Üstün Korugan, evindeki kitaplardan ve Çanakkale Lisesi'nin o yıllarda bütün Eğitim Bakanhğı yayınlarını içeren zcngin kitaplığmdan bulduğu eserleri arasından oyun seçmeye çalışır. Hemen hemen bütün amatör oyuncuların yaptıkları hatayı tekrarlayıp ilk oyun olarak bir komediyi, hem de bir ustanın, Goldoni'nin komedilerinden birini seçerler. İlk oyunları olan "Iki Efendinin Uşagı"nda bayağı zorlanırlar. Tiyatrocular bu güzel günlcri, kentlilerm bir tiyatro oluşturmak ivin nasıl cl ele verdiklerini, nasıl beraber çalıştıklarını unutamıyorlar. Bu ara Çanakkale Musiki Cemiyeti, cocuk doktoru Hasan Sııda ve OSİ Başmühendısi Siileyman Suda'nın girişimiyle konserler vermektc, kazandıklarını tiyatroculara aktarmaktadır. Tabclacı "Ressam Necmi", bütün dekorları bedava boyamaktadır... "Iki Efendinin Uşağı" üç hafta boyunca oynanır; ardından Moliere'in "Zoraki Hekiml" sahneye konur ve iki hafta oynanır. Sonbahar gelip üniversıteliler kentlere dönünce hızını alamayan Üstün Korugan bu sefer liseye gider; liselilerin bir süre önce oynamış oldukları "Tahta Çanaklar"ı, aralarına katılıp yeni sahnede sergiler. Şubat tatilinde bile Çanakkale'ye dönüp Mill'in "Dover Yolu"nu oynarlar... Ertesi yıl tiyatro binalan belediyece yıkılıp daha iyisi yapılmakta olduğundan Mimaroglu Düğiin Salonu'nda sürdürürlcr oyunlarını: Robert Thomas'ın "Dolap" ya da "Tuzak" adlı oyunu bir mevsim sürekli müşteri bulur. Devlet Operası'nın baritonlanndan Necdet Aydın eşi oralı olduğundan yazlarını Çanakkale'de geçırmektedir tiyatrocu genç /> lerle ilgilenir: Onlara oyun sahnelemenın inceliklerini öğretir. Güzel Sanatlar'dan yeni mezun bir mimar, Yiiksel Erdemir, Çanakkale'de askerlık yapıyordur. "Tiyatroda göruntııler tablo gibidir. Bu nedenle sahneye koyucuların resim bilgileri olmalıdır!" deyincc, başta İpşiroglu ile Eyüboğlu'nun "Avrupa Resminde Gerçeklik Duygusu" olmak uzere, resım konusunda ne bulunursa halmcdilir. Böylece hem teorik, hem de pratık açı"Dolap" oyununun Mımaroğlu Duğün Salonu'nda sürdürülen provasındaj Nukhet Tuna (solda) ve Ustün Korugan (sağda) 13