23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Haldun Aydmgün S aatler boyu, birbirini takip eden yumuşak tepeleri ve uçsuz bucaksız düz alanlarıyla tç Anadolu'nun bozkırında seyahat ettikterr sonra, Nijde'nin Çamardı yolunda, Aladağlar'la karşılaşmak, insanda büyük bır sürpriz yaratır. Her şcy alışılmışın dışında gibidir. Dimdik göğe yükselcn kaya duvarları, derin vadiler, yamaçları ve sırt hatlarını yazın başında dolduran karların görüntüsü tek kelimeyle olağanüstüdür. Istanbullu dağcılar, gencllikle 1213 saat süren bir otobüs yolculuğundan sonra sabah Niğde'ye varırlar. Bu küçük ve sevimli Anadolu kenti, doğduklan metropolün dıştna pek çıkmamış genç Istanbullu dağcılar için başlıbaşına bir deney olur. Burada yaşamın hızı, esnafın davranışı, mesafeler ve lokantalarındaki yemekler hep farklıdır. lnsan bir süre sonra yaşayacağı Aladağlar'ın kendisini ne kadar değişik bir ortama sürükleyeceğinin tadına, ilk olarak bu kentte varır. öğle üzeri kentin garajından kalkan irili ufaklı minibüs ve otobüsler, dağcıları Demirkazık ya da Çukurbag köylerine götürürler. Dağa en yakın bu yerleşim bölgelerinde, dağcı genç, kaçınılmaz olarak kendı ülkesinin bir köyüyle ve onun insanlarıyla karşılaşır. Yer sofrasında yenen yufkalı köy yemekleri, içilen çaylar ve sohbetler unutulmaz anılardır. Iki bin metrenln seyrelmlş havası Sonunda beklenen an gelip çatar. Sırtında ağır sırt çantası, yavaş adımlarla, dağın kuru, nemsiz ve temiz havasının kokusunu hissederek yürümeye başlanır. Grup içindeki şakalaşmalar ve konuşmalar kısa bir süre sonra kesilir. Herkes 2000 metrenin biraz seyreK miş havasına alışmaya çalışmakta ve grubun gerisinde kalmamak için tüm enerjisini yUrüyüşe ayırmaktadır. Sadece kesik kesik solumalar duyulmaktadır. Aladağlar oldukça kuru dağlardır, bu yüzden kamplar genellikle, sayıca az olan su kenarlannda, çoğu zanıan da yaylaya çıkmış bir obanın yanında vapılır. Böyle bir kampta hemen çadırınızın yanına başka dağcılartn gelip yerleştiklerini görebilirsiniz. Bu insanları, büyük bir olasılıkla daha önceden tanıyorsunuzdur. Ortak dostlardan, sorunlardan ya da yapılmış dağ gezilerinden bahsedilir. Eğer ilk kez karşılaşıyorsanız, nasıl olsa hemen ahbap olunur ya birkaç kelime ya da saatler boyu konuşulur. lnsan bu tür bir kamp gecesinde, kendisini farklı bir topluluğun üyesi olarak hissetmenin zevkini yaşar ve baştalarıyla ortak kavramları, deneyimleri, her şeyden önemlisi de Aladağlar'ı paylaşır. Hazıran ayı sonlanndd Dernnkazık zırve sırtı (3756 metrp h Ke/, ly<;/ yııı i . Uı jjyL K,. ..„ . „ v..ıbı tarafından tırmanıldı. Ûç bln metrede yıldızlara bakmak... Bazen de, kamplar pınarlardan uzakta, yükseklerdeki bir kar parçasının yanına kurulur. O zaman küçük grubunuz ve dağ, sanki bütünleşmiş gibidir. Kentte, nasıl akıl almaz bir kalabalığın içinde yaşadığınızın farkına vanrsımz. Artık bulunduğunuz vadiyi ya da sırtı, kimseyle paylaşamıyorsunuzdur. Mehtapsız bir gecede eritilen kar suyundan yapılmış cayınızı içerken, gökyüzüne bakarsınız ve 3.000 metrenin iyice seyrelmiş havasına alıştığınızdan belki on misli daha fazla yıldız görürsünüz. Bu tur bir kampta, hele sadece iki kışiysenız, içinizde tatlı ve ilkel bir korku hissetmeniz çok doğaldır. Aladaglarda tur yürüyüş öncesı Levent Selamofllu (solda) ve Haldun Aydmgün (sagda). Haluk Seyranofllu(solda)ve Haldun Aydmgün (sağda), Sıyırma"vadısındekıkampda Bir doğa hazinesi: / Bir tırmanış bahçesidir Aladağlar; sayısız zirveleri, sırtları ve vadileriyle kurabilene, bir ömür boyu yeni şeyler sunabilecek kadar zenginc şılir, taşların altından bulup çıkarılan "rirve defteri"nc, çıkışa katılanların isimleri yazılır, fotoğraflar çekilir. Zirveden dönüldükten hemen sonra kamptaki insanlar bir zaferden çok bir hezimet görüntüsü içindedirler. Uzun süreli bir çabanın getirdiği aşırı yorgunluktan ve sinir gerginliğinden dolayı, sağda solda serilip uyuklayan, oflayan poflayan dağcılar görülür. Içilen ilk çorbaların, çayların arkasından insanlar yavaş yavaş kendilerini toplamaya başlarlar. Aladağlar, çok değişik hayvan ve bitkı türleri banndınr. Meraklı olanlar için değişik tür kuşlarıyla gerçek bir doğa hazinesi gibidir. Hâlâ kurulan yazlık obalarıyla ilginç folklorik özelliklere de sahip olduğu kuşkusuzdur. Bu yıl haziran ayında, Aladağlar'a gitmeye hazırlanırken, bazı dostlarım, "Gene m i " diye sordular. Onlara göre bu yöreye defalarca gittikten sonra artık bir kez daha gitmenin bir anlamı kalmıyordu... Gercekte ise durum, iki nedenden dolayı oldukça farklıydı; bunlardan birincisi, Aladaglar'ın sırf bu "bilinme" özelliğinden dolayı, insana sağladığı huzur ortamıydı. Oraya giderken ne bulabileceğımi, neler yapabileceğimi artık iyi biliyordum ve ne kendimden ne de Aladağlar'dan veremeyecekbir sınavı gibidir. Insanın kendi ve arkadaşlarının emniyetini düşünerek dikkatini, sab' rım yitirmemesi gerekmektedir. Tlrmanış sürdükçe çevre zirvelerin, sırtların görüntüleri değişir. Yapılan iş, iğne oyası gibidir, her adımda sonuç görünmese bile saatler ilerledikçe yükseklik kazanıldığı açıkça gürülür. Her zaman olrnamakla birhkte, sonunda zirveye varılır. O kısa an, futboldaki gol anı gibi kısadır, tüm çabalar onun için yapılmıştır ve zirvede belli bir rahatlama hissedilir. Hemen "törentel" nitelikli birtakım faaliyetlere giri Ikrmamş, bir iğne oyası... Aladağlar bir tırmanış bahçesi gibidir. 3.500 metrenin üzerindeki zdrveleri ve diğerleri insanlara değişik, zorlu, tırmanış imkânları sunar. Bir tırmanışa başlandığı zaman artık yapılan eylemin fazla bir şiiri ya da o anda hissedilecek bir estetiği kalmamıştır. En basit olarak bile nitelenecek bir çıkışta yapılabilecek hatalann sonuçları tahmin edilemeyecek kadar kötü olabilir. Tırmanış, dağcının fizik gücünün ve en çok da moral gücünün 12
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear