Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
HAFTANJN KO N UĞ U 'Benim çizgim, Mevlevi müziği' Bir kompozisyon öğrencisi olarak, "Avrupa'da yapılan müziğin bir yerde tıkandığını" görüp kendi bestelerindeki çizgiyi Mevlevi ayinlerine yönelttiğini belirten Fazıl Say, el değmemiş Bektaşi rakslarımn geliştirilerek müzikte bir özgünlük elde edilebileceğini düşünüyor. Türkiye'deki "harika çocuk" zincirinin bir halkası olan Fazıl Say, 1970 Ankara doğumlu besteci ve piyanist. Üstün yetenekli çucuklar için konservatuvarda uygujanan "özel statü"de öğrenim görmüş ve 17 yaşında Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvârı 'ndan lisans diploması almış. Halen F.AImanya hükümetinin bursuyla Düsseldorf'ta piyanoda "ustalık" eğitimi görüyor. Besteleri ve resitalleri Alman basınında övgüyle karşılanan Fazıl Say, Berlin Senfoni Orkestrası'nın * başkemancısı G.Bernau ile bir kemanpiyano ikilisi kurmuş. Bu ikili Türkiye'ye davet edilerek Türk bestecilerinin yapıtlarını seslendirdi. için, geriye kalan, oturup yazmaktır. Eğer Adnan Saygun, bir Haydn konumunda olaydı ve bâbam l^opold Mozart olaydı, yeteneğim ölçüsünde ben de oturup yuzlerce yapıt yazardım. Hazır bir stili geliştirrne durumunda değilıın. Çağdaş muzik teknikleri çok yonlü ve çok karmaşık. önce bu çağdaş düzeyin içinde bulunmak gerek "Ben bestelersem, yazdıgını bestedir," diyen, gulünç duruma düşer. • Karşılaştığmız zorluklardan söz eder misiniz? • öyle tıkanıklıklar var ki!.. Mesela, rastlantısal müzik var; dcncysel muzik var. Bıınların hepsi, müziğin bittiğini gösteriyor. Bunlar da bitti çünkü. Sonuçta insan bir "stil" bulup, onun içinden yüzerek kıyısına ulaşa'bilecek. Zannedersem zor. 1988'de, müziği çok iyi tanıyarak beste yapılır. Yoksa komik bir şey çıkar ortaya. • Kaç tane besteniz var? • Beşaltı tanesi önemli sayılır. Çok küçükken de yazdığım şeyler vardı. • Bulduğunuz stil tam olarak oturdu mu? • Hayır, hayır! Her insanın kendi içinde zaten bir formu vardır. Ama bir bestecinin form kazanması, bambaşka bir olay. 1988'in en zor olayı. • Türk müziğinden yararlanıyor musunuz beste yaparken? • Şu ana kadar yapılan calışmalar, genellikle folklor Ü7erineydi. Halk temalarını soyutlamaya yönelikti. Adnan Saygun, Ferit Tiiziin, Ulvi Cemal Erkin. Benim çizgim, Mevlevi ayinlerine yönelik, ayin müziğine. O müziği soyutlayarak değil, üzerine ekleyerek tamamlanıaya çalışıyorum. Armonıze cderek değil, geliştirerek. • Neden Mevlevi müziği? • Mevlevi müziği kullanılmamış; el değmemiş. Bütün ayinler dahil Bektaşi raskları az kullanılmıştır. Çok az örnek bulunmasına karştn, bir özgunluk olabileceğini sanıyorum. • Çoksesli müziğin sevdirilmesi için neler yapılmasını önerebilirsinız? • tlk önce, Halk Müziği ve Sanal Müziği fa aliyetlerinin çoğaltılması, hatta kasetlerinin bedava dağıtılması, lıalku sunulması ve bilhassa basında, bunların bizim müziğimiz olduğunun yansıtılması, arabeskin basına yansıma.sının önlcnmesi, kasetlerinin azaltılması... En başta, halkı ürkütmeden yaklaşmak lazım, onu sevdirdikten sonra, bir kademe üstü gelir. Türk Hafif Mi; iği'ni kaldıralım demiyorum. Her halükârda, bir özenti; her ülkede vardır böyle şeyler... Halka zararlı olduğu anlatılmalı. • Arabesk mürik zararlı mı sizce? • Müzik zararlı mı, bilmiyorum; ama arabesk ımı/ik, duygu sönıürtisü. Kalite çok düşük. önüne filan geçilemez arabeskin. Hemen bir alternatif getirmek kolay bir iş değil. Mesela Amerika'yı ele alalını; 1900'lerin başı, bizim Turk Müziğimiz filan var, kendi müziğimiz, ölmemiş. Onların hiçbir müziği Müziğin "harika çocuk"larından piyanist ve besteci Fazıl Say: Günseli Önal/ANKARA Yaklaşık beş buçukaltı yaşlarında piyano çalmaya başlayan ve ilk hocası Mithat Fenmen'den "czber tckniği" ilc, "küçük bir çocuğa kavratılabilecek" her şeyi öğrendikten sonra, şimdi dünyaca ünlü tıir piyanistin "ustalık" öğrencisi olmuş Fazıl Say... Kendisiyle, muzik yaşamı i' 7 erine konuşuyoruz. • Müzikte çocukluk dönemini kapatn ış bulunuyorsunuz. Bu serüveni anlatır ımsınız? cuk halimle bu yapıtları nasıl yorumladığımı bilemiyorum. "Jyi müzik yapmak" başka bir olgu. Bunun bilincine sonraları vardım: On dört yaşındayken bir gun, öğretıneninı Kâmuran Gundemir'le bir Beethoven sonat çalışıyorduk. Hocam yerinden fırladı, duvarda asılı olan Sisley resminin alt kısmını koluyla kapadı. Resmin ust yarısında sadece gökyüzu vardı. Gökyüzunu gösterdi, "İşte bu sonat, resmin burasıdır!" dedi. "Müzik yapmak" nedir, o zaman sezinledinı. • flk resitalinizi kaç yaşında verdıniz? • Tam bir düş gibiydi. Nota okumayı ne zaman öğrendiğimi bilmiyorum. Altı yaşındayken bir yığın Mozart sonatını ezbere çalıyordum. Konscrvatuvara gırdiğimde, ileri düzeydcki parçaları seslendirebiliyordum. Ama ço • Sekiz. Aynı yıl Yugoslavya ve Almanyaya çağrıldım. Bulgaristan'daki Çocuk Şenliği'nde Türkiye'yi temsil ettim. Radyo ve televizyon banlları yaptım. Resitallcrimdc kendi parçalarımı da çalıyordum. • Müzikte yetenekli olmak ne demek? Nasıl anlaşıhyor? Neye göre saptanıyor? • Yetenek, kendini belli eder. Kuçük yaşta bazı marifetler gosteren bir çocuk, yeteneğini ortaya koyuyor denıektir. önemli olan, bunun işlenmesi. lyi bir kulak, iyi bir bellek ve müzikal tavır... Yetencğın ınayası bu oltnalı. Ama iş bununla bitmiyor. Olayın yüzde sekseni çalışmak, kavrayış ve kültürel düzey... • Biraz beslecilik uzerine konuşalım mı? Bu alanda başarılarmız var: Berlin'in 750. kuruluş yılt kutlamalart çerçevesinde bir yapıtınız seslendirildi. Bu yapıt Alman basınında övüldü... • Hence müziğin aslı astarı "stil"dir. Yaratıcılığını bellı bir stile oturtmuş olan besteci 6