Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
tnsanların sokaklardaki neşelı halı, gösteriler ve ortamdaki canlılık, bize, hıç olmazsa ana caddelerde gündüz dilediğimiz gibi yürüyebıleceğımızı göstermıstı. Aldığımız bu cesaretle Broadway'de ilerleyıp, bohem yaşantımn ve sanatın merkezi sayılan Greenwich Village'a ulaştık. Bakımsız bınaların, dar kirli sokakların arasından geçerek kaldırını kitapçılarını, plakçıları gezdik, sanat galerilenndekı son derece iddialı eserlere baktık. New York'ta sokaklar, sadece bir noktadan diğerine gitmeye yarayan yollar olmanın çok ötesinde, yaşamın kaynaştığı odaklardı. Greenvvich Village'da yol kenarına tezgâh açmış incik boncuk satan 'yaşlı teyzelerı', 'sanat eserı olma iddiasında' birtakım ıvır zıvır sergileyen genç bohemleri ve daha pek çok sokak satıcısını zevkle izledık. Sırf kaldırımlan arşınlayan ınsan setini doyasıya seyredebilmek içın de bır kafeye oturup ığrenç şeyler içmek zorunda kaldık... Ancak New York sokakları, en çarpıcı görüntüsüne bir ış gününün sabahında ulaşıyordu. Dığer zamanlarda 1,5 milyon olan Manhattan nüfusu, ış saatlcrınde 4,5 mılyona çıkıyormuş... Bunun ne denlı bır harcketlılık getırdığını anlayabilmek için, görmek gerekıyordu. Kaldırımlan bır anda çok şık kadın ve erkekler kaplıyor; hcrkcs bellı bır acele ıçınde, bazıları dünyaca da meşhur dev ofıs bınalarına doğru koşturuyorlardı. Bu acele, sizi New York sokaklarının en önemli varlıklarından bırıyle, "Sarı Taksıler'Me karşılaştmyordu; hem de gerçek yaşam koşullannda! . Elimizdeki şehır rehberi şu satırları yazıyordu: "Ejjer New Yorklulann sevgi ve nefretle bağlı oldukları bir şey varsa, o da şuphesiz, taksilerdir. Bu kentin laksileri, belki de lurunun dunya uzerindeki en pis, en rahalsu ornekleridir, ama hiçbir New York'lu onlardan vazgeçeme/..." Yukandakı yargıya aynen katılmaktaydık. Ancak, bu taksiler sayesinde, bır konunun daha ıyıce farkına varıyorduk ki bu da Amerika' Kaldınmlardakl yaşamın çok otMİmte Mr New York: Wall Streat'ln blnalan v« arkada, "Dünya Tlcarat Merkezl". Sokak aatı • cılarının.lşportacılann v« mOzisy«nl«rin görürtüaündan uzak bir aaaalz lhtl«am... Yine Wall Street'te, gürtesli bir sonbahar günü, balonlarıyla ilginç çiçek ve hayvanlar yapan yarı profesyonel bir gösterlclye raatlayabllirslnlz. nın ya da en azından New York'un, sadece zenci ve beyazlardan değıl de, 72,5 mılletten oluştuğu gerçeğıydı... Sankı her bındığimi? laksinın sürücüsü, başka bır etnik gruba mensuptu. Hintli, Pakıstanlı, Uzakdoğulu sürücülerden sonra, bir Kafkas göçmeni, çocukluğundan hatırladığı Türkçe sözcüklerle bizi epey güldürmüştü... New York sokaklarının bır başka ilginç özelliği de birkaç adımda sızı lüks bır mahalleden, sefaletin göbeğine götürebilmeleriydı. Ve sanırım Avrupa'dan gelen turistler, buna bizden daha çok şaşmyorlardı! . Nevv York sokaklarında zenginliğı görmek kolaydı; muhteşem bınalar, lüks lımuzinler, butikler ve daha pek çok ayrıntı buna tanıklık ediyordu, ancak sefaleti görmek de aynı derecede kolaydı. Otelimızin çevresınde akşam saatlennde, küçuk tablalarında Uzakc oğu ışi taklit saat satanların gözlerınde, Greenwich Village'dan alışık olduğumuz umursamaz bohem bakışlar değil, ezik ve güvensız bır yaşamın bakışları vardı .. Karaköy iskelesindekı seyyar satıcılara o kadar benziyorlardı ki!.. Bunlar, o New York'un ünlü 6. Caddesl nde, unlu "Radio Clty" müzlkholu, kentin görkemlne uygun ve kaldınmların çok ötealnde bir görüntüye aahlp. sanların çok kötü şartlarda yaşadıkları gerçeğı oldugunu kavramaya başlıyordum. Hele Çin Mahallesi'nin yakınında bır yerde, sokakta yatan dört adamın görüntüsü, olayın ne derece korkunç oldugunu lyice vurgulayarak bizım için tam bır dönüm noktası oldu... Üçü kendinden geçmış, birı ıse bıze seslenmeye çalışmıştı. Görüntüieri GİaJanüstüydü; sözle anlatılamaz bır pıslik ve sefaletin manzarasım oluşturuyorlarcii. 2İr a n foîojraflarını çekmek ıstedım ve hemen ardından, bundan büyük bır uuHÇ duydum. Bu insanların ınanılmaz çaresizlığinden hiçbir şey almaya hakkım yoktu... "KUçük ttalya" ve Çin Mahallesi, adlarından da anlaşıldığı gıbı, bu mılletten insanların yoğun olarak yaşadığı ıkı mahalle. Manhaltan'ın gUney ucunda, Wall Streel'in hemen Uzerınde kalıyorlar. Hafta sonu yUrüyüşlerımızın bıri bu yöreden geçtı... Daracık sokaklara 'atılmış' tipik Italyan pızzacıları ve kafeteryaJarı Nevv Yorklulara hizmet ediyordu. Çin Mahallesi'nin sokakları, biraz kargaşa biraz garıp yemck kokuları, bolca da hayal kınklığı oldu; buraJarda çok daha egzotik görüntuler bekliyorduk galiba... D Egzotlk görüntüler arayan turlatlar Içln Çin Mahailasi'r.ir. kâ!dınmlan.blraz kargaşa.blraz yemak kokusu ve hayal kınklığı. sefaletin içinde "en tyı durumda" olanlardı, yolda yürürken insanlar önünüze çıkıp para ısteyıverıyorlardı; bazılarının ise yürümeye mecali olmamalı kı bır köşede yıkılmış, "Evsizlm ve açım" tabelalarıyla dılenmeye çalışıyorlardı. Çöplerı karıştıranlara ıse sık sık raitlanıyordu . Utanarak ıtıraf edelım kı "işte bak onlarda da var" türü bir mantıkla olsa gerek, ılk önceleri bu göruntuler hoşumuza bile gittı Yıllarca kendi toplumumuzdakı ayıplardan hep Batılıların gözlerınden yansıyabıleceğı şeklıyle utanmıştık. "Bir lurist görse, ne der?" çocukluğumuzda, en çok duyduğumuz sözlerden bırıydı. Şımdi o ayıpları, o Batılıların memleketinde görmek, aptalca bir sevinç yaratmıştı. Ancak yavaş yava$ olayın "milli maç" değıl de yalnızca bazı in