Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
EV EKONOMİSİ Meral Tamer Kullanmadığımz eşyaları atın Gerek evinizde, gerekse işyerinizde "temizlik ve tasfiye günü" ilan edin ve tüm eşyalarınızı gözden geçirip son yıllarda hiç kullanmadıklarınızı tasfiye edin. Böylelikle yaşadığınız yer genişleyip ferahlayacaktır. vimizde ya da işyerimizde yıllar içinde biriken eşyaların ne kadarını kullanıyoruz? Çoğumuz, işimize yaramadığı halde atmaya kıyamadığımız ya da "dursun bir kenarda, bir gün lâzım olur" diye düşündüğüınüz pek çok gereksiz eşyaya sahibizdir. Dolapta bekleyen ayakkabı ve giysilerden gazete ve dergilerden kesilmiş yazı ve fotoğraflara, çeşitli vesilelerle bize armağan edilmiş ve hiç işimize yaramayan hediyelik eşyalardan tabakçanağa, hatta biraz daha abartacak olursak boş kolonya şişeleri ya da parfüm ambalajlarına kadar akla gelebilecek pek çok "döküntiiyle" birlikte yaşarız. Hatta çoğu kez yıllardır birlikte yaşadığımız pek çok eşyanın "gereksiz" olduğunu bile unuturuz. Sadece evlerimizin bize giderek dar gelmesinden rahatsızlık duyarız. Ama neden dar geldiğini enine boyuna düşünmeyiz. İşyerimizde de durum pek farklı değildir. Mercimek ve nohutu haşlamadan pişirin Haşlama suyu dökülen bakliyattaki B vitaminleri, kalsiyum, demir ve çinkonun bir bölümü yok oluyor. • Ankara'dan bize yazan Tülay Ulu adlı okurumuz bakliyatların Türkiye'de çok sık kullanılan bir gıda türü olduğuna işaret ettikten sonra, "Yaş sebzelerin haşlama suları döküldüğünde, vitaminlerinin de suya geçerek yok olduğunu blllyoruz. Son zamanlarda bakliyatların haşlama sularının da dökülmemesi öğütlenlyor. Oysa mercimek ve fasulye glbi bakllyatlar bir kez haşlanıp suyu döküldüğünde, bunların gazı da gldiyor. Haşlama suyu dökülen bakllyatlarda gıda kaybı ne oluyor?" diye soruyor. Tülay Ulu'nun sorusunu yanıtlayan Hacettepe Üniversıtesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Ayşe Baysal, haşlama suyu dökülen bakliyatların içindeki B vitamini, kalsiyum, çipko ve demirin bir bölümünün de yok olduğunu hatırlatıyor. B vitaminlerinin büyümeye, gelişmeye katkıda bulunduğuna, sirtir ve sindirim sistemlerinin iyi çalışmasına yardımcı olduğuna dikkati çeken Prof. Baysal kalslyumun kemikleri geliştirdiğini, çinkonun büyüme ve gelişmeye katkısının yanı sıra hastalıklara karşı direnç sağladığını, demirin ise kan yapıcı özelliğini vurguluyor ve bu nedenle bakliyatların haşlama sularının kesinlikle dökülmemesini öğütlüyor. E Yıllar birbirine eklendikçe; çekmeceler, dolaplar, raflar bize yetmez olur. Odamızdaki dolap sayısı arttıkça ve odanın içi de dolaptan geçilmez hale geldikçe, bizim dolaba olan "açlığımız" da büyür, işyerindeki eşyalarımızı koyacak yer bulamayız. Onun için yaz tatiline hazırlandığımız şu günlerde gerek evlerimizde gerekse işyerimizde bir iki günü "temizlik ve tasfiye" günü ilan edip bütün işi gücü bırakalım ve gereksiz eşyalarımızdan kurtulahm diyoruz. Bu büyük "temizlik ve tasfiye" işlcminc başlarken de "neyi atsam" diye değil, "neyi tulsam ve korusam" diye yola çıkmalıyız. örneğin tıklım tıklım dolu 3 dolabımız var. Bunlardan önce birini tümüyle boşaltalım ve dolabın içindekileri teker teker elimize alıp, şöyle bir düşünelim: Kaç yıldır o eşyamızı hiç kullanmıyoruz? Hatta öyle bir eşyanın varlığını bile unutmuş muyuz? Eğer o eşya birkaç yıldır hiç akhmıza gelmemişse, dolabımızda boşuna yer işgal edi Asgari ücretli annenîn çocuğuna ucuz yuva Bakırköy Güngören'deki çocuk evi, asgari ücretle çalışan kadınların 36 yaş arasındaki çocuklarına ayda İ5 bin lira karşılığında sabah saat 08.00 akşam 18.00 arasinda hizmet veriyor. Y eni kurulan Kadın Emegini Degeriendirtne Vakfı, çalışan kadın ıçin en önemli sorun olan okul öncesi yaştaki çocuklann eğitimi ve bakımı için çaba harcıyor. Bu amaçla ilk aşamada tstanbul Bakırköy'de Güngören Çocukevi açıldı. Vakıf Başkanı Şengiil Akçar, Bakırköy Belediye Başkanı Naci Ekşi'nin kendilerine verdiği eski tanzim satış mağazası binasında açtıkları çocukevinin bugün için 36 yaş arası 70 çocuk kapasiteli olduğunu söyledi. Asgari Ucretle çalışan kadınların çocuklarının kabul edildiği çocukevinde sabah saat 8.00'den akşam saat 18.00'e kadar çocukların eğitimi ve bakımı sağlanıyor. 15 bin liralık aylık Ucretin içinde sabah kahvaltısı, öğle yemeği ve ikindi kahvaltısı da var. Çocukevinin 03 yaş arası çocuklara hizmet verecek bölümünün ise 30 çocuk kapasiteli olacağı ve ekimde açılacağı belirtiliyor. Vakıf başkanı Şengiil Akçar, hafta içinde çocuklara hizmet veren çocukevinde cumartesi ve pazar günleri çalışan anneler için çeşitli eğitim programları düzenlendiğini ve bu program çerçevesinde hafta sonlannda çalışan annelere ev ekonomisi, aile planlaması, çocuk bakımı ve sağlığı, çevre sağlığı ve beslenme konularında uzmanların da katılacağı eğitici tartışmalı toplantıların dtizenleneceğini söyledi. Şengiil Akçar, çocukevinin aylık Ucretinin vakfa yapılan bağışlar nedeniyle ucuz olduğu Bakırköy Güngören'deki çocuk evi asgari ücretle çalışan annelerin çocuklarına hizmet verecek. nu, ancak fabrikalarda asgari Ucretle çalışan annelere bu hizmeti yeterince duyuramadıkları için, kendilerine başvuranların daha yüksek gelir gruplarındaki aileler olduklarını, ne var ki bu tür başvuruların kabul edilmediğini belirtti ve "Biz asgari ücretle çalışan annelerin çoctıklannı bekliyoruz" dedi. Çocukevine mahallenin katıhmından mutluluk duyduklarını dile getiren Şengul Akçar, çevredeki marketlerden yiyecekler geldiğini, bu arada yine çevreden kendilerine mutfak eşyaları bağışlandığını anlattı. D yor demektir. Onu atabilir, satabilir ya da ihtiyacı olan birine verebiliriz. Yine dolaplarımızda yıllardır bekleyen giysileri teker teker gözden geçirelim. Eğer bunlar yıllar içinde giyilemeyecek duruma gelmişlerse, ya günün modasına uydurmaya ya da çocuklarımızın bunlardan yararlanmasını sağlamaya çalışalım ama eğer ikisi de mümkun görünmüyorsa o zaman bu giysileri "döküntü" olarak kabul edelim ve onlardan kurtulmanın yollarını arayalım. Evimizde ve işyerimizde bulunan her dolap, sandık ve bavulu önce tümüyle boşaltıp sonra sadece işimize yarayan ve yarayacak olan eşyalarla doldurduğumuz takdirde evimiz ister dar ister geniş olsun bize yaşayabilecek bir alan mutlaka çıkacaktır. Zaten genellikle geniş evlerde gereksiz eşyalar, dar evlere oranla daha fazla birikir. "Nasıl olsa yer var, bir kenarda dursun, günün birinde belki lâzım olur" düşüncesi bu tür evlerde daha fazla geçerlidir. Evlerinizdeki fazla eşyaları tasfiye ederseniz hem işiniz azalacak hem de evinizde her dolabı açtığınızda üzerinize fırla/acakmış gibi yığıntı eşyalar yerine boş raflar görmek ya da her kapı aralığında, somya altında, oda köşelerinde Ustü naylonla örtülmüş Öbek öbek eşyalarla karşılaşmaktan kurtulacaksınız. Her köşesinden bir şeyler sarkan bir ev, inanın insanın yüreğini daraltır, içine sıkıntı bastırır, hayatı zorlaştırır. Zaten artan fiyatlar ve güçleşen yaşam nedeniyle hayatımız zor, bunu neden kendi elimizle daha da zorlaştıralım? Büyük kuruluşların bazılarında yılda bir kez "temizlik günü" ilan edilmiş. O gün herkes tüm işi gücü bırakıp çekmecelerini, dolaplarını boşaltıyor ve gereksiz eşyalannı atıyor. Bir büyük holdingin sahibi geçen yılki temizlik gününün ardından yüzlerce kamyon çöp taşındığını, ortaya çıkan çöplerin boyutunun tasfiyeye katılan personeli bile şaşırttığını söylüyor. Biz de evlerimizde "temizlik ve tasfiye" gunü ilan edelim ye tüm aile bireyleri kendi dolaplarını, kişisel "kolcksiyonlarını" şöyle bir gözden geçirsinler... Bakalım her birimizin evinden kaçar varil çöp çıkacak? Prof. Baysal bakliyatların pişirilmeden önce çilek yıkar gibi bir kaptan diğerine defalarca aktarılmak suretiyle birçok kez yıkanmasını, böylelikle bakliyatların, tarım ilaçları kalıntılarından ve toz topraktan arındırılmış olacaklarını kaydediyor. Bakliyatların iyice yıkandıktan sonra 810 saat süreyle soğuk suda bekletilmesine karşı çıkmayan Prof. Baysal, "Soğuk suda beklemekle besin değerf kaybı pek olmuyor, ancak sıcak suda haşlanıp, haşlama suları döküldüğü takdlrde bakliyat içindeki B vitaminlerinin yaklaşık yansı, kalsiyum ve çinko, demir gibi minerallerin ise dörtte biri kayboluyor. Onun İçin soğuk suda bekletilen bakliyat doğrudan doğruya bir kerede pişirllmell" diyor. n 23