26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ka Bakmayın, şimdi vahşi şeyler çalmak zorundayız... Ekmek parası, ne yapacaksınız... lan'ın şoförü... 15 yıldır severmiş beni. Ne yapalım kısmet artık. Ama darılırım bakın... Neden yemiyorsunuz? Kendi ellerimle yaptım bu kcki... Birer çay daha içersiniz değil mi?.. Lütfen kırmayın beni..." fflUZlrt ositirM .adıköy'deki Ualkevi'nde klasik UlUım... mik değil mi?.. Tabii biz de, belediyeye bedel davası açtık... Geçenlerde bir yerde okudum... Almanya'dan yetkili kişiler gelip, helikopterle Tarlabaşı'nın üstünden geçmişler. Yol projesini o şekilde yapmışlar, yani buraları görmeden, tanımadan, bilmeden... Biz buralar<» ».»riuk; büyüdük... Burası bu haliyle korunsun; rest^.. Hiisin. Ne yaparız bu ev yıkılırsa, verdikleri para,u kümes dahi alınmaz; ortalarda kalırız vaJlahı... Zaten bu insanların çoğu yaşlı, fakir. Nerede otururlar; bunları düşünen yok. Tarlabaşı'nın yıkılması gUcüme gidiyor doğrusu. Ne dersiniz yıktlacak mı buraları?.. Bir şeyler yapamaz mıyız?.. Ne o, kalkıyor musunuz? Bir çay daha içseydiniz... Olmadı ki bu... Size gelin biblo koleksiyonumu göstereyim... Gelin gelin içerideki odada kedilcrim var; ben aynı zamanda Hayvanları Koruma Derneği'nin üyesiyim.. Bütün sevgimi onlara yönelttim. Bunu saymayız, bakın yine beklerim olur mu? Size zahmetler oldu... Güle güle..." Zeki Müren'e de çaldım.. "...Tabii yıllar geçiyor. Birçok ünlü kişiyle tanıştım bu süre içinde... En çok rahmetli Ayhan Işık'ı severdim. O da beni severdi. Gelir dinlerdi beni. Sonra Cttneyt Arkın, onun oynadığı filmlerde rol de aldım.. 'Babanın Suçu', 'Adalet', sonra sonra 'Yalancı Yarim', 'Cennet Çocuklan', 'Kadın ve Şarap..' Ya evet, bir de 'Falze Hücum' var... Sonra, Bay Alkoltt Takdimimdlr' de oynadım... Tabii bu filmlerde biraz rol gereği, biraz figUran olarak yer aldım. Bir gün Zeki Mttren geldi pasaja... Çok heyecanlandım. Çalmamı istedi benden. Çok mutlu olmuştum o zaman. Lütfen, bu kekleri sizin için yaptım... Konuşmaya daldım, sigara içer miydiniz?.. Hadi lütfen yabancılık çekmeyin... Şimdi size Edith Piaf'dan 'La Vie en Rose'u çalayım..." Camlannda sabun kurutulan evler Madam Anahit ya da diğer adıyla "Akordeoncu Kadın", yüzünde insarun içini ısıtan o müthiş tebessümle gülüyor ve bize el sallıyor... Sonra pencerede diğerlerini görüyoruz... Mustafa Kemal'in huzurunda cümbüş çaldıktan sonra şimdilerde 3 ayda 10 bin lirayla geçinmek zorunda kalan Stepan Erol'u; 40 yıl insanlann sağlığı için koşuşturup duran ve şimdi Stepan Erol gibi 9 • • I B Dayım Mustafa Kemal'in huzurunda "...Şimdi size dayımı çağırayım... Sabahtan beri heyecanla bekliyordu. En güzel elbiselerini giydi sizin için. Dayı, gelsene içeri; senı beklıyoruz... Evet, dayımın ismi Erol, Stepan Erol... Yıllardır cUmbüş çalar.. Bu da samimi dostum; Miıyesser, sağlık mcmurudur... 40 yıldır ığne yapardı.. Şimdi yaşlandı artık dayımla; kendisine fukara aylığı veriyorlar 3 ayda 10 bin lira.. Yok efendim 1 ayda değil.. 3 ayda 10 bin. Çok az, evet; bende kalırlar... Onları çok severim... Dayıağım şöylegelsene... Kendini tanıt arkadaşlara... Efendim, ben Stepan Erol... Cümbüş çalarım yıllardır. 1329 doğumluyum... Ne oluyor hesaplayın işte. 1936 yılında paşamın huzurunda çaldım. O günü unutamam. Şimdi Anahit'in yanında kahyorum. Ayağım kırıldı geçenlerde, artık bir yere gidemiyorum.. Eskiden çok yerde çaldım... Suzan Gttven'le Göl Gazinosu'nda.. lstanbul'da, Ferah'm Sazı'nda.. Novotni'de... Muhittin Bey'in gazinosunda, Avukat Kemal'in gazinosunda... öyle mi efendim?... Beni Kalamış'ta mı gördünüz?... lyi alkış aldım mı bari?.. Peki o halde size, 'Haydar Haydar'ı çalayım..." iz buralarda doğduk, büyüdük... Burası bu haliyle korunsun, restore edilsin... Tarlabaşı'nın yıkılması gücüme gidiyor doğrusu... "3 aylığı" ile yaşamaya çabalayan iğneci Müyesser'i; Madam'ın 20 yıllık arkadaşı, menajeri Minay Yüksel'i... Hepsı kendilerini ziyaret etmemizden dolayı son derece mutlu, gülümseyip, el sallıyorlar bize... Doğma büyüme lstanbullu olan bu insanlar; gerçek tstanbullulara özgü, inanılmaz incelikleri, yoksullarını sonsuza dek gizleyen soyluluİcları ve özentisiz misafirperverlikleri ile yok edilen eşsiz bir kültürün son temsilcileri sanki... lnsanı şaşırtacak kadar düşük gelirleriyle sürdürmeye çabahyorlar bu kültürün gerektirdiği gündelik hayatı... Yol boyunca Tarlabaşı Caddesi'nde yıkılmış bazı binalar görüyoruz... Aklımıza Ece Ayhan'ın dizeleri geliveriyor hemen, "...Camlannda sabun kurutulan evler/Bcyoglu'nun yıkılacagını bUdiriyorlar..." (Zambakh Padlsah). Evet, yoksa Ece Ayhan'ın yıllar öncesinden sezdikleri gerçek mi olacak? Evet, bir şeyler yapmalıyız. lstanbul elden gidiyor. Yoksa, yoksa bizi "..Cinnet basacak.." C D ] Buralar yıkılırsa, ortada kalırız "...Gördüğünüz gibi biz bu Tarlabaşı'ndaki evde; güçlükleri de olsa bir hayat sürüyoruz... Dayım, iğneci Müyesser, menajerim; Minay ve ben... Fakat mutluluğumuz pek uzun sürmeyecek gibi. Geçende yıkım kâğıdı geldi... Gelin, bankadan paranızı alın, diyorlar.. Şaşırdık kaldık tabii. Burası 100 senelik bina. Tarihi bina. Hiç yıkılır mı efendim?.. Evet, bu daireye 1,5 milyon lira paha biçtiler... Ne kadar ko Çiçek Pasajı*nın "Akordeoncu Kadın"ı Madam Anahit'in tam kırk yılı, Pasaj ile Tbrlabaşı evi arasmda geçmiş... tsmail özdağlar hemşehrileriyle kahve sohbetinde.JFotoğraflar: HAYDAR ÖZTÜRK)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear