Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
D I Ç | z I Evimizin K tadı tuzu kalmamıştı llkokul son sınıftaki kızlarını, son anda sınav yarışından geri çeken Işın ailesi, sınav hazırlıklannın, çocuk için olduğu kadar kendileri için de tam bir kâbus ortamı yarattığında hemfikir... Â. xJLralık ayında, Cumhuriyet DERGl'nin konuklarından biri, bir ilkokul öğretmeni idi.Vebu öğretmen, Sayın Rahşan Arman, meslektaşlarına şöyle sesleniyordu: "Çocukları yenilgiye itmeyin!.." Daha öncekı haftalardan birinde de 28 ekim pazar gıinü, Anadolu liseleri ve özel okullar seçme sınavlanna hazırlanan öğrencilerden biri konuğumuz olmuştu. Bu haftaki konuğumuz ise, kızını Anadolu liseleri ve Özel okullar sınavına sokmaktan vazgeçen bir öğrenci velisi. Evet, yanlış okumadınız; sınav yarışından son anda, "birlikte" caymaya karar veren bir ana, baba ve kızlarının öyküsüne geçelim şimdi... UMUR BUGAY • ızı on bir yaşında. Bir ilkokulun son sınıf öğrencisi. Eşi pilot. Figen Işın, büyük bir bunalımdan kurtulmanın mutluluğunu yaşıyor. "Babasıyla da konustuk. Yanlış yolda olduğumuzu anladık. Kızımızı Anadolu ve özel lise sınavına sokmaktan vazgeçtik" diyor. "Bizim için yarış bilti. Şimdi iiçiimüz de öyle rahatız ki..." Sınav çağmdaki öğrencilerin velileri, özellikle bugünlerde, dUşlerinde bile test sorularıyla boğuşuyor. Evlerde karı koca kavgaları, boşanmalara dek uzayan boyutlara ulaştı. Sınava hazırlanan öğrenciler, başarısızlık korkusuyla, yataklarını ıslatıyorlar. Test soruları arasında, karmaşık duygular içinde, hepsi yılgın.. Kafalarında hep aynı soru: Son seçenegim de olsa, bir okulu kazanabilecek miyim? A Figen Işın, "Çocuk ikinci sınıftan beri bu sınavlara hazırlanıyordu" diye başlıyor. "Biz, hazırlanması için, bir şey empoze etmedik. Çevresinden, okulundan edindi bu duyguyu... Zaten, beşinci sınıfta kendisini bir büyük sınavın beklediğini, bu sınavı kazanıp bir koleje girnıesi gerektiğini biliyor çocuk... öyle şartlanmış. Normal bir ortaokula gitmek istemediğini de biliyor... Ama, bunu biz söylemedik..." Peki, nasıl oldu da birden bire bıraktı bu sınav hazırlığını?.. Üstelik yolun sonuna dogru?.. Yıldı çocuk... Bizden deböyle bir öneriyi bekliyormuş. Çok yorulmuştu... Bir yandan da konservatuvann bale bölümüne gidiyordu. Hem sınavlar hem okul... Baleyi bırakmak zorunda kaldı... Şimdi gidiyor. Rengi, neşesi yerine geldi. Sınava girmeyeceğini bilmek, öyle rahatlattı ki onu... O, sınav ha/ırlıgı günlerini anımsamak bile istemiyorsunuz anlaşılan, ama neler oluyordu, nc gibi gerginlikler? Size şöyle özetlesem... Çocuk okuluna gidiyor. Normal olarak, ödevleri var. ödevine çok bağlı bir çocuk... Ayrıca bir yeri kazanması için, kurs ya da ders alma sı gerektiğinin bilincinde... "Yoksa, kazanamam" diyor. Bu kazanamamayı kabul etmiyor. Hafta sonu, cumartesi, pazar dershaneye gidiyor. Hafta arası, eve özel bir öğretmen geliyor... O da kızımın isteğiyle. Ben, kesin hepsine karşıyım... Vee, haftada iki sabah konservatuvara gidiyor. öğlen de okuluna yetişmek için, koşturuyor... Böyle bir keşmekeş içinde yaşayıp gidiyorduk... Çocukta öyle büyük farkhlıklar görmeye başlamıştık ki... Neredeyse, biz bile tanıyamaz hale geldik... Ne gibi farklılıklar bunlar? Uysal, sessiz bir çocuk, beşinci sınıfa başlayınca, gergin, mutsuz, kendine güvensiz biri o l d u . . . "Yapamayacağım, başaramayacağım" diye her gece ağlıyordu. "Kazanamazsam, ben neolurum ? " diye bir endişeye kapıldı. Kazanamazsa, neler olacağını düşiinüyordu? Milli Hğitim'in herhangi bir ortaokuluna devam etmek istemiyordu. "Kazanamazsam, baleye gideıim" diyordu... Ancak bizim gönlümüz de buna elvermiyordu. Çünkü, konservatuvann kültür dersleri çok düşük... Çocuğa bir dil olsun öğretmek de istiyoruz... Dil öğretmek için baska yollar düşünmeye başladık... Kızınız baleyi severek yapıyor mu, yetenekli mi? Çok seviyor. öğretmenleri de yeteneklî olduğunu söylüyorlar... Bırakın o zaman, doya doya bale yapsın... Öyle düşünüyoruz... Sınavlara hazırlanırken, kızınızda gördüğünüz farklılıklardan söz ediyordunuz?.. Evet... Psikolojik olduğunu sonradan anladık, mide bulantıları, karın ağrıları başladı. Doktorlara götürdük. Tahliller, falan hiçbir sonuç çıkmadı. Bunun yanı sıra, evin içinde bir asilik, isyan başladı. Bir yandan da çocuk siniyor... "Ben başarısız öğrenciyim zaten. Kurslarda herkes yüzde doksan alırken, ben yüzde altmış alıyorum, giremeyeceğim..." Figen Işın, Güzel Sanatlar Akedemisi Dekor Bölümü mezunu. Eşinin işi dolayısıyla uzun yıllar Istanbul dışında oturmak zorunda kaldığından, profesyonel olamamış. lstanbul'a dönünce de "Sanat çevresinden o kadar uzak kalmışım k i " diyor, "yeniden başlayamadım..." Onu dinledikçe, 1984 yılında başımızdan geçenleri anımsıyorum. Oğlumuz sınava hazırlanıyordu. Kazanamazsa dünyanın sonu olacakmış gibi bir duyguya kaptırmıştik kendimizi. Hafta sonları, erkenden kalkıp, kurs çahşmalarına gidiyorduk. Kurs bitiminde, ayaküstü bir şeyler atıştırıp, özel öğretmenin yolunu tutuyorduk. Bazen, geceyarılarına dek sürüyordu bu koşturmaca. Evimizin tadı tuzu kalmamıştı. Çocuk bildiklerini de unutmuş, "ABCD" şıklanyla konuşmaya başlamıştı. Biz de öyle konuşuyorduk. Sonunda, Anadolu liselerinden birini kazandı. Sonuçların duyurulduğu günü hiç unutmuyorum. Arkadaşları top oynuyordu. O, evin önündeki eşiğe oturmuş, beni bekliyordu. Başı önünde, kara kara duşünüyordu. Yokuşu çıkıp, " ö m e e e r ! " diye seslenince, başını çevirip umutsuz baktı. "Altıncı se E vlerde karı koca kavgaları, boşanmalara dek uzayan boyutlara ulaştı. Sınava hazırlanan öğrenciler, başarısızlık korkusuyla, yataklarını ıslatıyorlar...