27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

yan gelmek, cubuğunu yakıp günUnü güt etmek mı' Haayır Karınca gıbı durmadan calışmak, eser vermek, çocuk yetıştırmek topluma faydalı olmak mı 9 Bunlar dd boş lâkırdı Kcsıf yaşamak tan sadcce zamaıun gecışını hıssetmeyı anlıyorum Zaınan geçıyor Bızler zamamrı ıcınde yüzdüğümüz halde zamanın gecışını değıl dc, o gevtık ten sonra, sadece geçmış olduğunu hıssedebılı yoruz O da şakağa düşcn aklarda, alııımı/dakı kırışıklıklarda, bele yapışan lumbago ağnların da, nıhayet hastalıkta, ölümde Ama zaman daha geımeden, henüz geçerken, ıiııun gecışım adeta gözle görür gıbı şuurlu \e uya nık bır şekılde hıssedebıldığımız gün, öyle gelı yor kı ban.ı, bızden habersız gevtnış zamanın bız de yaratabılcceğı bütün atı sürprızlerı ortadan kaldırmış olacağız Bu kcşfımı nerde yaptım bılıyor musunuz 9 Bır yılbaşı gecesı, Kadıköy vapurunun güvertesmde Paltoma bürunmüş, gıdıp ta buruııa oturmuştum Bır ara uyuklar gıbı olup, bırden sılkındım "Oıı ıkıye bır var" dıyc söylenıverdım Çakmağı ya kıp saale baktım kı, doğru Sanıye yelkovanı döndu, döndU, altmışın Ustüne gelınce çıt Saat 11 59'ken, 12 oluverdı Gün kadranında çar şanıba, yerını perşembe ıle değıştırdı 11 aralık cekılıp yerını 1 ocağa bıraklı Saat, yılı göstcrmıyordu ama, 1952 bıtıp 1953 başlamıştı BUtUn bunlar, bır küçük anın marıfetı Hepsı şu ufacık yayın "tık" dıyc atıveımesı ıle oluyor An anı kovalıyor, aıılar sonsuzlukta erıyor (,arşamba peışembeyı, perşembc cumayı süruk lııyor Kasım, aralık oldu, aralık ocak, ocak şu bat olacak Şubat da mart Ve bız, karanlığın ıçın de şu vapuı gıbı /.ımanı yara yara ılerlıyoruz Ne reye7 Bır /anıansızlık Ulkesıne doğru Karşıda sahıl göründü Esrarlı ve karanlık yaklaştıkca yaklaşıyoıuz Ah şu vapur bır dursa lyısı, ge rı gerı gıtse Akreple yelkovan, yollarını şaşırıp ters ışlenıeye başlasalar Oün kadranı perşembe den çarşambaya dönsc, ayUr sondan başa doğ ru sayılsa, lıalJen geçmışe, ycnıden eskıye, nelı cedeıı sebebe doğru ters bır akış başlasa Baş ladı dıyclım ne olacak 9 Vapur gerı gerı gıtse, ula şauığımız sahıl, bu sefer dc ılk kalktığımı/ /a mansı/lık ulkesı olmayacak mı' Ister öne gıl, ıs ter gerı, dünyanın denızlerı bıter efendı Madeııı zamanı duıdurmanın çaresı yok Ma dcm zaman akatak Barı, geçışını ıyıce hıssctsek Vapur, Kızkulesı acıklarında lşte Salacak'a yaklaşıyoruz Na şurası Selımıye Şu ycşıl ışık Hayddrpaşa mendıreğı Şu mavı lambalar Kordon Blö'nün değıl m ı ' Vapuı yana dönüyor lşte Kadıköy ıskclesı Bır böyle, geçışın adım adım şuuruna vararak gelmek var Bır dc aşağı kamarada gazcıc oku yııp, "a gelmışız" dıye şaşakalmak Omrümüz, alt kamarada gazete okuyan yol Lununkıne ne kadar bcnzıyor Dakıkaların dcğennı bız ancak yılbaşından yıl başına anlıyor, onların geçışını ancak o gece o da II 5Vten I2'ye kadar dıkkalle takıbedıyoruz O da neden' Aklımız sııa, gecen bır yılı kapa yıp, gclen bır yılı açtıklanndan Yılbaşı gecınce de yıne alt kamaraya ınıp gazetemıze dalıyoruz Halbukı hangı günün hangı dakıkası, bır eskı yılı kapayıp yenısını açmıyor 7 Neden bu dıkkatı hcr günun hcr saatıne, her dakıkasına, hcr samyesı nc cevıımıyoru/'' Bız kendısını unutunca, coşkun bır sel gıbı geçen zaman dıkkatımızı her sanıycsıne cevırınce, düz ovada kıvnla kıvrıla akan tem bcl bır ııthııe dönecektır BUtün mesele, dıkka tımızı sanıyelenn geçışı Uzenne toplamada Pekı, bunu nasıl yapacağı/ Onu da buldum Kendımı/ı saatlerın lıktağına vererek 7amanın, dolayısıyle yaşamaiıın şuuruna varabılmenın cn lyı yolu, saatler ortasında yaşamaktır Sız de dcneyın bakın Bır odanın kapısını, pen ccrelerını sımsıkı kapayın Sırtüstü yatıp gözle rıni7i kara bıı bezle bağlayın katanı/dakı butıın fıkırlerı kovarak, büluıı dıkkalınız saatın tıkla ğında, zamanın geçışını dılşünun Yaşadığınızı dü şünuıı Bır vapur olduğunuzu, zamanı yaıa yara ılerlcdığınızı, hayatın sanıye sanıye yunını/dan ka yıp gıttığını Saat koleksı>onu yapmaya mcrak sarışım da, ıştc buıadan gelıyor Acık arttırmalardan, antı kaulardan her ceşıt saat toplamağa başladım Çıft kurgulu uımı saatlerı, elektrıklı saatler, gü müş kapaklı eskı Serkısof saatlerı Hatta gecen gün eve, ışe yaramaz dıye Tramvay Idaresı depo suııa atılmış koca bır meydaıı saatı bıle getırdıtn Sabahleyın otuz beşının dc kurgusunu la/elı yor, akşam eve gclınce sııtustu yatıp, kulağım on larda, her dakıkanın, her sanıycnın, her salıse ııııı şuuııına vararak yaşadığımı olanca kesafe tıyle hıssedıyoruın Dürt taıafı ayna kaplı bır sa lon nasıl mckânı sonsuzlaştınr gıbı olursa, ınsa nı dörl yandan saran saat tıktakları da zamanı âdeta dondurup şuurlaşlırıyoı Parmaklarımız arasından ıncc bır su gıbı uvup gıden zamanı an cak böyle ıkı elımızle, kavrar gıbı oluyor, sonun da yınc parmaklarımız arasındaıı kaçırsak bıle, varlığını dokunmuşçasına kuvvetle duyuyoruz Saatlerın hcr bırı kendı kışılığıne göre ışlıyor Kımı acele acele, ışgüzar ışgüzar Kımı ağırbaş lı, yavaş Kımı kadın gıbı sekmekte Kımı dört nala Şurada bın paınuk atan hallaç temposunda öbllrü, ustündekı örste dcmır döven demır rının çekıç gürtlltülcrı ıçınde. Hâsılı odam, otuz beş saalın veşıtlı tıktakları ıle dolu "lşte" dıyorum Bır dakıka gettı tkı dakı ka gcvtı, üt dakıka dört, beş, altı bır çeyrek Katı katplı duvar saatım, şımdı hayatımdan ek sılen çcyrek saalı klasık melodısı ıle kutlamak tadır £J^ •• * 1 • • Sonra yıne Iıktak, tıktak, tıktak, tıktak tıktak, tıktak Yırmı dakıka gettı, yırmı uv, yırmı beş, otuz Ve yarım saatı kutlayan ıkınu nıelodı Io •ö o Bır otuz dakıka daha getınıe, duvar saatııııııı keyfine dıyecek yoktur arlık Hayatımın koca bır saatım yemış bıtırmış olmanın neşesı ıle dcmın den berı kesık kesık çaldığı mclodiMnı şımdı aı tık bütünlemcktedır 1 "5 Sonra kafama tokmak vurur gıbı "Dan, dan, dan, dan, dan, d a n " Onun ılk "dan"ı duyuluı duyulmaz, oıkeM r J şefınden komuta almış gıbı, ırılı ufaklı bütün öbür saatler de hep bırden boiaıııverıyorlar Kı mı yangıncı kampanası gıbı l ıngır, lıngır, lın gır Kımı kapı çalınır gıbı Zırrrt Bazısı kıbar, edeplı, sakın, bazısı acar, şırret, cıyak cıyak Ou kuklu saatın küçUk kuşu da gerı kalır mı Gıı guk guguk guguk Bu gürültüden sonra yıne sükut Tıktak, tık tak, tıktak, tıktak Bır dakıka daha geclı Uv dakıka daha gectı, beş dakıka daha bır ceyrek Hangisine İnanırsanız înanın!.. ikı adam var, ikisi de sermayeciden yana, ikisi de kapitalist sıstemte ülkeyi kalkındıracağını söylüyor. Iki adam var, ikisi de başbakanlık etmiş, ikisi de sosyalizme karşı. Iki adam var, ikisi de son günlerde ülkeyi dolaşıyor, aynı tencereden yiyen adamları, kamyonlarla, otobüslerle, otomobillerlfe devsırdikleri kalabalıklara ülkenın durumunu anlatıyorlar. ikı adam var, ikisi de birer tablo çiziyor. Çizılen tablolardan birisi aydınlık, öteki karanlıktır. Nasıl oluyor? diye sormayın. Biz ikisinin konuşmalartndan tümceler alarak durumu açıklamaya çalışacağız. Konuşuyorlar: "Herkes hatırlıyor, sene 1979. Çiftçı, esnaf, kamyoncu benzin kuyruklannı bilir. Çiftçi mazot kuyruğunda, şoför benzin kuyruğundaydı. Ev kadını margarın, tüpgaz peşindeydi. Şimdi bunların hiçbiri yok." "Türkiye'de köylü, işçi, memur perişandır. Traktör, toprak satılan Türkiye'de köylünün altın devrini yaşadığını soylemek, kendi kendimizı kandırmaktan başka bır şey değildir.' "Bugün etrafımızdaki ülkelere göre durumumuz Allahın izniyle hepsinden iyi. isterseniz gıdin yokluğu, yoksulluğu görünl Bizde bolluk var. Çünkü millet çalışıyor, Allah verıyor." "65 Yaş Kanunu ıle maaş bağladığımız vatandaş 700 lira ile 200 ekmek alırken şimdi 3 bin 330 lira ile 50 ekmek alabiliyor." "Oteller, lokantalar, sahil gazinoları her akşam ağzına kadar dolu. Parası olmayan buralara gidebilir mi?" "Dünya Bankası istatistiklerine göre, nüfusun yüzde 80'inin mıllı gelırden aldığı pay yüzde 43.2'dir. Dünyada gelir dağılımında bozukluk olan 10 ulkeden biriyiz." "işte sene 1986, vitrinler, dükkânlar dolu. Eskıden hatırlarsınız bunları, Almanya'dan bır şeyler ısmarlanırdı, şunu getir, bunu getir. Kilis'e gıdenler kaçak şunu bunu getirirlerdi. Nereden nereye geldik?" "Mutfak, file, tencere üçlüsü vatandaşın başına dert olmuşsa, ışsizlik çekılmez sınırlara gelmişse, sağlık, eğitim hizmetleri devletın ayırdığı paradan geriye gıtmişse..." "Nereden nereye geldik? Bugün Türkıye'ye turist akıyor. Türkıye bolluk içindedir. On seneye kalmaz Türkiye Avrupa ülkelerini aşar." "Hububat, yağ, kart inek eti, çiçek, oyuncak ithal eden Türkiye'nin iyi idare edildiğini söyleyenler kendilerini yanıltmış olurlar." "Türkiye'de artık korku yok. Gece istediğin zaman çık gez. 1980 başlarını düşünün, beş bin kişi sokaklarda hayatlarını kaybetti. Hem anarşi vardı, hem ekonomik sıkıntı. Türkiye batıyor durumuna düşmüştü. Bugün huzur ve güven var. Ekonomik sıkıntı yok. Her ilde sıkıyönetim kalktı, birkaç ilde kaldı, onlar da kalkacak." "Türkiye'nin iyi idare edildiğini, vatandaşın rahat içinde olduğunu söyleyemezsiniz. ikide birde 'sesinizi çıkarmayın, 12 Eylül öncesine dönersınız ha!' gibi Öcüyü kullanmak, vatandaşın aklına değil güdümüne başvurmaktır ki, bu da 'kırk katır mı, kırk satır mı ıstersiniz?' sorusuna benzer." İki adam var, ikisi de yurdu fırdolayı dönüyorlar, sermayeciden, para babalarından yana olduklarını soylüyorlar. Artık hangisine inanırsanız inanın! Acaba kendileri, söylediklerine inanıyorlar mı? D Sonunda ya sapıtacağım Yahut da aradığıma crışeceğım Zamanın şuuruna varıp, hayata do yacağım Yaşadığımı, herkesten kuvvetlı anlıya cağım ölüm korkusundan, kurgusu bıtmek, zembereğı bozulmak kaygusundan kurtulacağım UcUncü bır ıhtımal daha varmış kı onu, hıç duşünmedım llkın, ıkıncı ıhtımal en kuvvetlısı görunüyor du Her akşam ış dönuşü tıktaklar ıcınde geçırdığım bır ıkı saat benı her gun bıraz daha /ama nın akış şuuruna erdırıyor, aradığım cınsteıı bu kozmık huzuıa, bır kozmık doygunluğa doğru göturüyordu Daıredcn yıllık ıznımı alıııca, ıkı saatlık zaman şuuru kürümıı gunde on ıkı saate çıkardırıı Yır mı gün odama kapandım, bır ycrc cıkmadım Ktı rume, sebatla devam cltım Iznımın son guıııı ıdı Saat gece 12'yc gelıyor Koltukta başıın yana dönmüş, uyuyakalmısım Böyle her uyuklayıp uyanışta aklıma ılk gelen, saat olur Bu defa ınanılmayacak bır şey oldu Sılkınınce saat aklıma gelmedı Olacak ış mı bu Saatlcrc baklım hepsı 12'y* 1 var Ama tıktakla rı duyulmuyordu Oncc durmuşlar sandım Ha yır, ışlıyorlardı Uııvaı saatının pandüHı bır sa ğa, bır sola gıdıyor Demır döven demırcı, dur ınadan cekıc sallıyor Saal on ıkı oldu Soz bırlı ğı etmışcesınc hıcbınnın saat başını vurduğu yok Bclkı saatı de vuruyorlardı da bcn duyınuyordum Bclkı ne kelıme, bal gıbı vuruyorlardı Zıllere tok ınaklann vurup durduğunu, kücük kuşun kate sınden fırlayıp lırlayıp haykırdığmı gayct lyı gö rüyordum Anuı seslerı çıkmıyordu Cıözumu ka payıp ıcımı dınledım tşın köıusu, ıvimdckı pan dülun temposu da vok olmuştu Çıldıracak, tı kanacak gıbı oldum Bu durumda normal bır ınsan ya kıılaklarının sağır olduğuna, yahut da sapıltığına hükmeder dı Bense, o an öldüğümü anladım Doktor, "ölmedın" dıyor "ölsen bunları ya zabılır miMn 9 " Artık doktorlara da ınancım kal madı Ueğıl mı kı, saatlerın scsını alamıyorum Değıl mı kı, ıçımdekı pandülü duyamıyorum Ne derlersc desınler, ben artık durmuş bıı saalıın Hem kım bılır, belkı de en doğru saatı asıl ştm dı gösterıyorum U 27 Ekım 1953" 21
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear