27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

'KADIN OLARAK DOĞULMAZ, KADIN OLUNUR' Simone de Beauvoir, kadın sorunlarına gösterdiği ilgiyi, yaşamının sonuna kadar eksiltmeden sürdürdü. 20. yü/yıl Fransız cdcbıyutıııın en ılginç yazarlarından, romancı, denenieci Simone de Beauvoir, pazariesi gunu Paris'in Cochin Hastanesi'nde oldü. Sartre'dan 6 yıl sonra, 50 yıllık can yoldaşının da 'ölumuyle bir dönem boylece kapanmış oldu. Dilimı/e "Kadın Nedir?" adıyla çevrilcn "Le l)euxieme Sexe"i 1949 yılında yayımladığında ters tepkılcr alan Rcauvoıı, aslında Hatı femını/mi'nin temellerini atıyoıdu. Kılfürler, lıakaretler ve anlayışsı/lık ara.sında atılan bu adım. ö/ellıkle ABD'de yan kı bulacak, Betty Frıedan, Kate Millclt, Susan Sontag gibi unlu f'eıııinist ler, "Kadın Nedir?"deki savları buyuk öleude benımseyeceklerdı. 1908 yılında kentsoylu bir aılcnin çocuğu olarak dunyaya gelen Simone de Beauvoir, 1929'da felset'e öğrenımıııı tamamlaıııaya ha/.ırlanırken, Jean I'aul Saıtre'la lanıştı. Bıtırme sı navtnda Sartıe birinei, Beauvoir ikinci oldu. Yaşamları o gunden başlayarak hep el ele sürdü ve Sartre'ın 1980 yılındaki olümüyle yollan ayrıldı. Varoluşçuluktan ılk Mao yanhsı miliıanların Ce/ayiı Savaşı'nın ve Israil devletıııin savunıısuna dek birliklelikleri hep aynı tezleı ı savuıımakla gecti. Ancak Simone de Beauvoir, Sartre'ın kendisi kadar ateşli olma'dığı "feminizm"i dc, yaşamını damgalayan bu önemli davalara ekledi. Yaşamının sonuna kadar kadın sorunlarına gösterdiği ilgiyi eksiltmeden sürdürdü, kuıtajın ö/gurce yaptırılması konusunda donemin hukümetiyle aynı goruşu paylaştı. nı biliyordum." O sıra genç kadın 21, sevdi£i adam ise 24 yaşındaydı 1931'de Beauvoir Maısilya'ya, Sartre Le Havre kentıne oğretmen olarak atandı. Daha sonra Beauvoir, Sartre'ın yakınına, Rouen kentine gelecekti. Yaz tatillerini Fransa'da ve komşu ülkelerde doğayla butunleşerek, bisiklete bincrck, u/un yuruyüşleı yaparak geçiıdikleri yıllardı bıınlaı. Sıyasetle ilişkilerı gevşekti. 1936'da pallayan lspanya Iç Savaşı bile onları fazla hareketlendırnıcdı. O yıllarda aralarına Olga Kosalievvicz gırdi vc uçlü yaşaını ılk ke/ denediler. Bu deneme başurısız oldu; anıa Simone de unlu cumlesi onu kadın hareketinin oncusu haline getırdı. 1954'te yayımlanan "Mandarenler", ulkenin en buyuk edebıyat odulu olan üoncourt'a değer bulundu. Kitap varoluşcuiuğun en guzel yıllarını Paris'in moda kahvelerınde yaşayan bir grııp aydının ilışkıleri, mutlulukları \e mutsu/.luklarının oyk«suydu. Simone de Beauvoir, "Bir Genç Kı/ııı Anıları"nı 1958'de ya/acak, 1960'ta "Olgıınluk Çagı", ardından da 1%3'lc "Nesnelerin (încu"vle anılarını tatnamlayacaktı. Kuba, (,ııı, Sovyetler Birlığı, Bre/ılya, eiftın yakııılık dııyup en krı/lı gunlerde ziyareı ctııkleri ülkclcrdı. Ce/ayir savaşında Ulusal Kurtıılu', C'ephcsı yanında yeralaııçift, unlu 121'lcr Manılestosu'na inua atmaktan ı,'ekinıneyecektı. Çekoslovakya'nın ışgalı, 1968 öğrenei hareketleri, kürtajın serbest bırakılması hep Simone de Beauvoir'ın yanında yer aldığı eylenılerdi. 1970'te çıkan "Yaşlılık" ise "Kadın Nedir?"in değişik bir uzantısıydı. Şoyle diyordu Simone dc Beauvoiı bu kitabında: "Sagda ve solda, bugun vaşlılıga di'jır bulıınan koşullar re/aletlen ba$ka bir şe> degildir." 1980 yılının 15 nisan günü Sartre "öldü. 1981 'de Simone de Beauvoir. "Veda T«reni"nı yayımladı. Bu kitapta Sartre'ın kendısı ıçm ne anlama geldiğini, nasıl bir önem taşıdığını açık yureklilikle anlatıyordu. Kıtap, ayrıca birlikte tavır aldıkları onemli olayların da bir dökümüydü. Ancak Sartre'ın rtlümünden sonra, Simone de Beauvoir'ın gunlük yaşamdan yavaş yavaş cekıldiği gö/lenılenecek, sanki piderek kendini unutturmak isteyecekti olereğı güne kadar. Simone de Beauvoir, Goncourt Odülünü aldığı 1954 yılında. Beauvoir'ın 1943 yılında yayımlanan "Konuk Kadın I.'lnvitîe" romanı için mal/eme oluşturdu. Ancak 2. Dünya Savaşı çiftin yaşamını tepeden tırnağa değiştirdi, askerc alınan Saıtıe Almanlara tutsak olup Almanya'daki bir va'ısma kanıpına gönderıldı ve luşi/.nıi yakından tanıyıp kaçarak ülkesıne dondu. Faşi/min karşısında ve solun yanıbaşındaydı şinıdi Saıtre ve Simone. 1944'te "Pyrrhus ilc Cineas"ı, 1.945'te de tek oyunu "Gereksi/. Bogazlar Les Bouchcs lnutiles"ı ve yine aynı yıl TV di/.isi olarak kısa sure önee izlediğiıııı/ "Başkalannın Kanı"nı (Le Sang des Autres) yayımlayan Beauvoiı, "Tum Insanlar Ölümludür"u (Tous les Hunımes soııt Mortels) 1946'da "VaroluşA'uluk ve Dluslann Bilgeligi" ile "Giiniı (oiniıne Amerika"yı 1948'de yazacaktı. 1949'da "Kadın Nedir?" çıktığında artık 41 yaşında olgun bir kadındı. "Kadın olarak dogulmaz, kadın olunur" biçimindeki lıansa'nın rtnde gelen sıyaset adamları, Simone de Beauvoir'ın ölümu karşısında dııygularını dıle getirirken, ayrım gö/ctmeksizin ona olan hayranlıklarını belirttiler. Orneğin sağcı Başbakan JacguesChirac şoyle diyordu: " . . . Tartışılmaı yeleneği onu Fransı/ l'.dehiyatı'nda yeri olan ya/arlar urasına sokmıışlur. Hükumel adına, anı«ı onunde sa\gıyla egiliyorum." Eskı Fransa Kultur Bakanı Jack l.ang ise, Simone de Beauvoir'a duyduğu hayratılığı şoyle dile getiriyor: "Simone de Beauvoir'ın öliimiiyle olaganustu bir kadını \itirdik. O e/ilenlerin davasını savunmaktan bir gun bile va/geçmemi^ o/vcrili bir insandı ve bunu engin bir yelenekle birleşlirınişli." Fransı/ Komünıst Partısı Genel Sckreterı Georges Marchais de, Simone de Beauvoir'ın oluıııu karşısında buyuk bir u/untu duyduğunu gi/leyemeyenlcrdendı. Şoyle divordu Marchais: "Simone de Beauvoir'ın ölumuyle Fransız düşünce >aşumı onemli bir adını vitirdi... Kendi adıma ve tum koımınistler adına, ulkemiz ilerici düşuneesinde onemli bir ana tanıklık eden Simone de Beauvoir'ı saygıyla selamlıyorum." I I Io i "8 Boy Aynasındaymış Gibi... Hasan Cemal'in kitabını (12 Eylül Günlüğü / Tank Sesıyle Uyanmak) okuyorum. Kltap öyle bir çırpıda okunacak türden değil. hiç olmazsa 1520 gün başaltılık edeceğe benzıyor Gerçi daha önce bir yazdım. Ama bu kez okudukça hızımı alamıyorum, daha yazıyorum. Ne dlyecektim, kitabı okurken insanın ne kadar unutkan olduğunu düşünuyorum. Neler neler geçmış başımızdan, kıminden haberımiz olmuş, kimınden yok, unutmuşuz. Satırları okudukça anımsıyoruz. Yazıları götürürdüm, bildlflim içın birkaç tane yazardım Bakardım yazı tükenmlş. "Şu yazım? ." "Vallahi onu koyamadık." M Pekl öteki yazı?" "Onu da koyamayacağız." Bu gençlerdon daha deneyli sayıyorum ya kendımi, kızardım Ben kızınca, Hasan da kızardı, sırayı saygıyı unutup kükrerdi. "Siz bızım neler çektlğimızi bilmiyorsunuz. Vereyım bu yazıları, ilerde Hasan Cemal'in yayımlamadıkları diye kitap yaparsınız " "Yok, soyleyeceğim o degil de, hani hep yasaklar benim yazıya mı rastlıyor?" "Herkesin yazısı için boyle." Hadi, bastan bir daha yazardım. Şimdi tutulan rvotları okudukça anlıyorum. Telelonla sansür yöntemi uygulanıyormuş, nerden bilelim. 12 Eylül yonetimi ötekılerden daha usta ve daha baskın. Ortada yazı yok, sadece telefon var. Açıyorsun telelonu, "... şu şu haberler yayımlanmayacak...'' "Peki komutanım." Yeniden gene telefonla, "... bu bu haberlerden yayın yasağı kalktı..." Gene, "Peki komutanım..." Hiç eskilere benzemiyor. Benzemeyince de gençlere kızıyorduk. Hatta genç oldukları için korkaklık edıyorlar sanıyorduk. Kapalı kutular açıldı, saklanan sırlar ortaya döküldü Kimın klme kızacağı belli oldu. Insan yaşadıkça ve yaşlandıkça neler neler gorüyor, ne türlü işlere tanıklık ediyor. Bir kezinde hapse giren bir slyasetçl gonül koyuyor. Kendı hapsedildi ya başkalarının da hapis edilmesini istiyor nerdeyse. "Mücadele etmiyorsunuz, yeter derecede demokraai için savaşmıyorsunuz..." Gönlünü kırmak ıstemiyor, bir şey söylemek istemiyor, susuyor. Oysa gunluğe yazdıklannı okuyorum. Acı ıçınde butün yazarların çıle doldurduğunu, her kolda çalışanların nasıl çabaladıklarını anlatıyor Zaman zaman bıkıp dıyor kı, "Şu gazeteyı kapattır da herkes kurtulsun!" Bütün gazete kadrosu ağır bir yükün altında zor yönetiminin hamallığını yapar dururmuşuz. lyi kl parça parça, gıdım gıdım bu notları yazmış Hasan Cemal Ya yazmasaydı çok şeyi bilmeyecek, çok seyden haberimiz olmayacaktı içimlzde belki ufak ufak kuşku tortuları olacaktı. Her şeyı ögrendik. Bu kıtap bızım ıçın olduğu kadar, o günleri yaşamış sorumlular için de kendimizi gördugümüz bir boy aynasıdır. lyi ki bu ayna yüzümüze tutuldu. D "Çağdaş bir çift" Sartre ve Simone de Beauvoir'ın birlikteliğı, "eağdaş bir çıl't" nıtelığindcydı vc benımscdıklcrı "gerekli aşk", çiltin biıevlerının "ikincil aşk"larla oyalanmasını engellemiyordu. Nıtekim, Sartre'ın bireok unlu sevgilisi oldıığu gibi, Simone de Bcauvoit'ın da gerek "Mandarenler"dc ve gerekse anılarında u/un u/un sö/.unu ettığı ABD'lı yazar Nelson Algren gıbı tutkulu ılişkılcri oldu. Sartre, çıf'tın IIİ070fu, Beauvoıı ise yazarıydı çoğıı kişıye gore. Anıa Sartre'ın filo/of yonu unutulurken, Simone de Beauvoir'ın "l'eminizme" katkısı gunden gune onenı ka/andı. Bu konuda ılk kadın hareketi sozculerınden ABD'li Kate Millett'm söyledıklerı ılgıııc: "Oxford'da Ingiliz Kdebiyalı ogreninıi Körüyordıım, 'Kadın Nedir?'i okııdııgtıın sıra. Dıışııni'emi, yalnı/hk içinde yaşamadıgımı ilk ke/ bana bu kilap anlatlı. Bir ses bana esilsi/liklerden sri/. ediyor, dene>lerini anlalıyordu." Hiç çıkmayacağını biliyordum "1929 yılının agustos ayı başında undan aynldığımda" diye ya/.ıyor Simone de Beauvoir Saıtre ıeın, "Yaşamımdan bir daha hiç çıkntayaeağı 21
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear