23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

eskisehir c 14 21 Mayıs 2011 Cumartesi Türey KÖSE SKİŞEHİR Ankara ile Eskişehir arasında hızlı tren seferleri başladığında Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen “büyük” konuşmuştu: “Ankaralılar şehir görmeye daha hızlı gelecek.” Gazeteciler kentlerin meydanlarını, otellerini ve lokantalarını bilir. Cep telefonundan önce postanelerini de bilirdik. Kentlere çoğu kez birkaç saatliğine, ya da bir geceliğine “uğramalarla” bir kenti görmüş sayılmazsınız oysa. Astsubay çocuğu olarak “doğduğum” kentte yıllar sonra referandum öncesinde “gazeteci” olarak birkaç saat geçirme fırsatı bulduğumda çok etkilendim. Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu 1982 mezunları olarak yıllık buluşmamızı da Eskişehir’de yaparak, “başkan”ın iddiasını sınadık. İstanbul, İzmir, Bursa ve Ankara’dan Brük Eskişehir’de 2 gün: ‘Kent’ Görmeye Gitmek E Çöpçü orkestrasından müzik... sel’den de bir kişi gelen bir grup olarak bu Anadolu kentinde iki gün geçirdik. Arkadaşımız Rıza Oğur’un özenli, titiz organizasyonuyla çağdaş bir “şehir” gördük. Sosyaldemokrat bir belediyeciliğin ne demek olduğunu anımsadık, “vizyon” sahibi bir belediye başkanının bir kenti nasıl dönüştürdüğünü gözlerimizle gördük. “Eskişehir’e deniz getiren” Büyükerşen; kenti heykeller, müzeler, parklarla donatmış. Kent Park’taki 350 metrelik yapay plaj yaza hazırlanıyordu. 400 bin metrekarelik alana kurulmuş içindeki Kristof Kolomb’un gemilerinden Santa Maria’nın bire bir kopyası ve bir Masal Şatosu’nun yer aldığı Bilim, Sanat ve Kültür Parkı çocuklar için bir cennet. Çocukların hayal güçlerini kanatlandıran şatolar, gemiler ve minik bir tepe üzerindeki Nuh’un gemisinin bu gemi biraz küçük görünüyordu yer aldığı göz alabildiğine uzanan park çok etkileyiciydi. Eskişehir bir kültür ve sanat kenti. Başkent özel tiyatroları yaşatamaz hale gelirken; Eskişehir’in şehir tiyatrosu, operası ve senfoni orkestrası olduğunu duymak imrendirici oluyor. Çocuklar için “minik” oturma yerlerinin olduğu çocuk sahnesini de unutmamak gerek. Kentler insanlara sürprizler sunabilmeli. Porsuk Çayı’nda gondollarla dolaşırken bir platform üzerinde Tepebaşı Belediyesi temizlik işçilerinin çöp tenekelerinden oluşan müzik aletleriyle verdikleri konser bizim için böyle bir sürpriz oldu. Belçika’dan gelen arkadaşımız Mete Oralarkaya şaşkınlığını gizleyemedi: “Avrupa’ya döndüğümde ‘Bir Anadolu kentine gittim, Porsuk Çayı üzerinde çöpçülerden oluşan orkestranın konserini dinledim ve gondola bindim’ desem inanamazlar...” Odunpazarı Evleri, Havacılık Müzesi, Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, Anadolu Üniversitesi görülmeden geçilmemesi gereken adresler. TÜLOMSAŞ Müzesi bahçesindeki Devrim otomobilini görüp, mühendislerine yürekten bir saygı duruşunda bulunmadan da geçmeyin. Musaözü baraj göletindeki akşam yemeği büyüleyici bir atmosferdeydi. Kazıklar üzerindeki lokantaya bir salla ulaştık. Gece ay ışığında kıyıdaki tahta masalardan birinin üzerine çıkmış beyaz bir keçi bizi izliyordu. İçeride kocaman bir soba yanıyordu. Arkadaşımız İbrahim Erdoğan sazı eline alınca, Kusturica filmlerini çağrıştıran bu atmosferin müzik eksiği de tamamlanmış oldu. İplerle çekilen ilkel bir salla ulaşılan bu lokantadaki yemek ve gece boyunca salla kıyıya “romantik!” tuvalet turları gezinin “şahika”sı olan saatleri yaşattı bize... Gezimizin ikinci gününde “2. Kapadokya” olarak anılan Frig Vadisi’ni dolaştık. Seyit Battal Gazi Külliyesi, Yazılıkaya Midas Anıtı, kümbetler güzel bir bahar gününde arkeolojik alanlarda dolaşmanın keyfini yaşattı. Frig Vadisi ziyareti sonrasında Haller Gençlik Merkezi’ne geldik. Gece de Taksim’i aratmayan barlar sokağı ve Porsuk kıyısında gezimizi sürdürdük. Eskişehir “genç” ve uygar bir kent. Sokaklarda gece tek başına rahatlıkla dolaşabilen genç kızlar görmek güzeldi. Gezi boyunca Eskişehir’in giderek iç turizm için önemli bir merkez olmaya başladığını da gözlemledik. Anadolu kentlerine biraz tepeden bakan İstanbullu ve kentlerini çok seven İzmirli arkadaşlarımız bile bu kente hayran kaldı. Giderek üstgeçitler, fıskıyelerle kocaman bir kasabaya dönüşen Ankara’dan gelenler ise “ahh...” deyip iç geçirdiler... Eskişehir’e gidin. Bu kente damgasını vuran “büyük hayalperest” Yılmaz Büyükerşen’e hak verin, “şehir” görün... Eskişehir’e Ulaşım Kolay Eskişehir, ulaşım açısından Türkiye’nin en ideal noktalarının birindedir. Kente ülkenin her yerinden otobüs ve tren seferleri ile ulaşım hayli kolaydır. Ayrıca hızlı tren ulaşımına kavuşan ilk ildir. Havayolu: THY İstanbul’dan Eskişehir’e haftanın belirli günleri sefer düzenliyor. Yılın belli dönemlerindeki Brüksel ve Fransa seferleri ile güncel bilet fiyatları ve uçuş bilgileri www.thy.com.tr adresinden öğrenilebilir. Demiryolu: Kente İstanbul, Ankara ve İzmir’den haftanın her günü, günde birkaç kez tren seferi bulunuyor. TCDD’nin internet sitesi (www.tcdd.gov.tr) ziyaret edilerek YHT ve diğer trenlerin sefer saatleri öğrenilebilir, biletler de internet üzerinden alınabilir. Şehir içi belediye ve halk otobüsü: Güncel otobüs sefer saatleri ve güzergâhları hakkında bilgiye http://www.eskisehirbld.gov.tr/otobus.php adresinden ulaşılabilir. Karayolu: Bir kavşak noktasında bulunan Eskişehir’e karayolu ile ulaşım oldukça kolaydır. Otobüs firmalarının şirket, peron ve iletişim bilgilerine www.eskisehir.gov.tr adresinden ulaşılabilir ya da 222 88 00 numaralı otogar danışma telefonu ile bilgi edinilebilir. Şehir içi tramvay seferleri: Güncel tramvay sefer saatleri ve güzergâhları hakkında http://www.estram.com.tr adresindenbilgiedinilebilir. Tramvay,şehirlerarasıotobüsterminali ileTepebaşı SSK ve Osmangazi Üniversitesi ile Opera arasında sefer yapıyor.Tramvayda aktarma işlemi Çarşı durağında yapılabiliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear