26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

28 Eylül 2014 Pazar 5 Su ayak izi (SAİ) ve 2050 ufku 2050 yılında su tüketiminin yüzde 55 artacağı öngörülüyor. En hızlı artış ise endüstriyel su kullanımında gerçekleşecek ve sanayinin su tüketimi 4 misli artacak. Dünya nüfusunun yüzde 40’ı su sıkıntısı içinde yaşamaya çalışacak... Ekolojik ayak izi kavramının bir alt bileşeni olarak su ayak izi (water footprint) kavramı Prof. Arjen Y. Hoekstra tarafından ortaya atılmıştır. Su ayak izi, tanımlanmış özne (örneğin birey, aile, ilçe, kent, ülke vb.) için hesaplanabilen ve suyun kullanım bölgelerinin coğrafi olarak belirlenerek suyun kullanımının, kirlenmesinin ölçüldüğü bir kavramdır. Su ayak izi alt kavramları a) Ürün su ayak izi: Bir mal veya hizmetin üretildiği yerde, o ürünü ortaya çıkarmak için kullanılan temiz su miktarı yani sanal su içeriğidir. b) Birey su ayak izi: Bireyin tükettiği mal ve hizmetler için sanal su içerikleri, bu mal ve hizmetlerin birey tarafından tüketim miktarıyla çarpılarak bulunan temiz su tüketim miktarıdır. Türkiye’de kişi başına su ayak izi miktarı yılda 1615 metreküptür. Dünya ortalaması ise kişi başına 1243 metreküp! c) Ulus su ayak izi: Ülkede tüketilen mal ve hizmetlerin miktarıyla bu mal ve hizmetlerin sanal su içeriklerinin çarpımıyla bulunan temiz su tüketim miktarıdır. Bu miktar, tüketilen yerel su kaynakları miktarıyla sanal su ithalatının toplamından, sanal su ihracatının çıkarılması yoluyla da hesaplanabilmektedir. Ulus su toplam ayak izinin yerel kaynaklara dayalı kısmı iç su ayak izi, sanal su ithalatına dayalı kısmı ise dış su ayak izi olarak adlandırılmaktadır. Bir ulusun iç su ayak izinin toplam su ayak izine oranı 0 ile 1 değeri arasında olabilir. Bu değerin sıfır olması, o ulusun tükettiği mal ve hizmetlerin genelde sanal su ithalatı ile karşılandığı anlamına gelirken; değer 1 ise o ülkede tüketilen mal ve hizmetler için kullanılan su miktarının tümü ulusun kendi yerel su kaynaklarından karşılanıyor demektir. Türkiye’de bu değerin 0,85 dolayında olduğu tahmin edilmektedir. d) Toplam su ayak izinin yeşil, gri ve mavi bileşenleri: Yeşil su ayak izi üretim sürecinde Doç. Dr. tüketilen yağmur suyunun hacimsel miktarıdır. Gri su ayak izi ise, kirleticilerin yok edilerek suyun kalite MELİH standartlarına uygun hale getirilmesi için gereken temiz BAŞ suyun hacimsel miktarıdır. Mavi su ayak izi, üretim süreçlerinde ürünün yapısına girerek veya girmeden buharlaşarak tüketilen yüzey suları (akarsular ve göller vb.) ve yeraltı sularının hacimsel miktarıdır. Küresel ekonomik bağımlılığa karşın alternatif yaşamın deneyimlendiği alanlar Ekoköyler... D oğal yaşam, organik gıdalardan belki de en kapsamlı çözüm. Tüm dünyada bahsederken, söz ister istemez israftan, kirlilikten, rekabetten uzaklaşmak ekoköylere de geliyor... Dünyada için insanlar ekolojik köy toplulukları 26 ülkeye yayılmış olan ve Türkiye’de şu kuruyorlar…” Ekoköylerin girişimiyle an sayısı az olsa da ilgilenenlerin gittikçe 1995 yılında kendini küresel ekoköyler arttığı ekoköyler aslında bir anlamda konfederasyonu olarak tanımlayan ve yeni israftan, kirlilikten, rekabetten kaçanların ekoköy girişimlerine destek veren GEN alternatifi. İnsanların doğayla işbirliği yaparak; (Global Ecovillage Network) kuruldu. sürdürülebilir, kolektif, özerk, üretken ve keyifli bir yaşam alanı yaratma isteğinin bir Peki Türkiye’de durum ne? sonucu ortaya çıkan bu ekoköylerde alternatif Bu noktada sözü Yeryüzü Derneği’nin yaşam deneyimleniyor. Endüstriyel üründen kurucularından Aytaç Tolga Timur’a uzaklaşılan, paylaşım ekonomisine yoğunlaşan, bırakıyoruz. Timur “her yüz ekoköy kimilerinde paranın yerini takasın aldığı, teşebbüsünden, doksanı başarısızlık ile enerjinin olabildiğince yenilebilir kaynaklardan sonuçlanıyor. Üç, beş kişi bir araya geldik, elde edildiği yaşam biçimleri bunlar. Dünyanın paraları denkledik, bir arazi aldık, hadi hemen bilinen en büyük ekoköyü Hindistan’da ve gidip bir ekoköy kuralım yaşayalım diye yola 5 bin 600 kişi yaşıyor. Almanya, İskoçya, çıkarsak, başarısız olma ihtimaliniz yüksek. Portekiz ve Fransa’da da hayli büyük Ekoköy oluşumu için en önemli gereklilik ekoköyler mevcut. sosyal yön. Karşılıklı Ekolojik köy tanımı anlaşma, ortak dil, ilk olarak 1930’larda uzlaşma sağlanamadığı İzlanda’da kurulan sürece başarılı bir Sieben Linden, Almanya: 1986 yılında kuruldu. Solheimar ekoköyünde oluşum zor. Ve tabii Saman evlerden oluşan ve elektrik enerjisini güneş kullanıldı. Ekoköyler egolardan kurtulmak panellerinden, ısınmasını ise kendi yetiştirdikleri asıl ruhunu ise 68 şart” diyor. ağaçlardan sağlayan köyde 100 kişi yaşıyor ve sebzehareketleri esnasında, Heryerde olduğu meyve ihtiyaçlarının yüzde 75’ini kendileri üretiyor. çicek çocuklar, kır gibi Türkiye’de Findhorn Ekoköyü, İskoçya: En eski başarısız ekoköyler ve kent komünleri, ekoköylerden biri. Findhorn’da 450 kişi komünal olmuş. Ama yıllardır ortak konut projeleri yaşam sürüyor. Her yıl 4 bin kişinin ziyaret ettiği köyde varlığını sürdüren gibi alternatif yaşam bilgisayar firması, dizayn ve ses stüdyosu, kitapçı, başarılı ekoköyler de tasarılarıyla buldu. çömlek yapım atölyesi, eczane, dokuma atölyesi ve var. Örneğin İzmir’deki Uluslararası Rudolf Steiner Okulu da var. Köydeki kurslarda kişisel Marmariç. 13 kişi ekoloji ve kültür ve spiritüel gelişme, ekolojik yaşam biçimi, sanat, yaşıyor. Balıkesir, topluluğu yöneticisi sağlık, iyileşme konularında eğitim veriliyor.  Ezine’deki Bayramiç, Helena NobergAuroville, Hindistan: Mısırlı bir anne ile Türkiyeli Biga Orman Evi, Hodge ekoköyleri bir babanın kızı Mirra Alfassa’nın eseri. Nüfusu 2 bin İmece Evi, Fethiye şöyle tanımlar: 200 kişi. Auroville’de Gandhi’nin ilkeleri olan kendine Yunus Emre Ekoköyü, “Ekoköy hareketi yeterlik, merkezileşmeme ve spiritüel arayış önemli bir Yeryüzü Derneği’nin küresel ekonomi yer tutuyor.  Sakarya’daki ekoköyü... bağımlılığına karşı 2050 Ufku ve SAİ Dünyadaki ünlü ekoköyler İnsanlık yaşam tarzı nedeniyle 20. yüzyılın sonunda başına göre 7 kat daha fazla su kullanır oldu. 2050’ye doğru bakarsak ne gözüküyor? Su ayak izinin 2050 yılında bürüneceği manzarayı görebilmek için UNESCO tarafından ‘2050 Yılı İçin Su Ayak İzi Senaryoları Çalışması’ başlıklı bir çalışma yayınlanmıştır. Bu raporda, 2050 yılındaki su ayak izinin 2000 yılına göre yüzde 50 ile yüzde 175 arasında artacağı belirtilmektedir. Bu artışın bölgesel olarak Orta Asya ve Beşdeniz bölgesinde (Ortadoğu’da) yüzde 300’e dek çıkabileceği vurgulanmaktadır. Kullanımın su ayak izinde evsel su kullanımının payı yüzde 3, sanayinin payı ise yüzde 10 dolayında gözükmektedir. 2050 beklentileri olarak su ayak izinde yeşil bileşenin payı yüzde 70, gri ve mavi bileşenlerin payları da yüzde 15’er olarak öngörülmüştür. 2050 yılında net sanal su ihracatçılarının 2000’e göre aynı kalacağı, sanal su ticaretinin 510 kat artacağı beklenmektedir. OECD’nin ‘Suya 2050 İtibariyle Bakış’ adlı raporda da Dr. X. Leflavie su kullanımının yüzde 55 artacağını bunda en hızlı artışın endüstriyel su kullanımındaki 4 kat artış olacağını vurguluyor. Dünya nüfusunun yüzde 40’ının su sıkıntısı içinde yaşayan bir kitle olacağını öngörmüş. Sonsöz: UNESCO Raporunda senaryo değişkenleri denetlenebildiği takdirde su ayak izinin daha iyi bir seyir izleyebileceği belirtilmektedir. Durum çok net, uzun söze ne hacet? Ama bu iş karda yürüyüp ayak izini belli etmemekle olmaz, yaşam tarzımızı değiştirmekle olur! (*): Ayrıntı için bkz. www.waterfootprint.org. Eğer ayaklar suya ererse, bu sitede kişisel su ayak izinizi de ölçebilir, dünyanın su ayak izini değiştirmeye kendi su ayak izinizden başlayabilirsiniz lo!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear