26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 30 Nisan 2013 Salı Yeni kavramlar farklı yorumlar Yoksulluk Kapitalizmi (POVERTY CAPITALISM) merikan Coğrafyacılar Birliği’nin 109 yıldır düzenlediği ve altı binden çok sunum, poster sunumu, çalıştayın yapıldığı yıllık toplantıda coğrafya, sürdürülebilirlik ve Coğrafi Bilgi Sistemleri konusundaki teorik ve uygulama çalışmaları yer aldı. İlham veren konuşmalar dinledim, ilginç kavramlarla tanıştım ve farklı yorumlarla karşılaştım. A onferanstaki konuşmasında Ananya Roy’un K bahsettiği konulardan biri yoksulluk kapitalizmi idi. Kitabının da adı olan bu kavram dünyada giderek derinleşen yoksulluğun nedenlerini irdeliyor. Ananya Roy ile söyleşi yapan Josh Leon, çarpıcı bir örnekle zenginyoksul arasındaki farkın büyüklüğünü gözler önüne sermiş. Dünyanın en zenginleri beşyüz civarında. Bir sinema salonunu ancak dolduracak sayıdalar. Fakat her zengin, yaklaşık 400 milyon insanın sahip olduğu paraya tek başına sahip. Roy’a göre yoksulluk kapitalizmi Güney veya Kuzey yarımküreye özgü değil. Kalkınmakta olan ülkeler için tasarlanmış dünya düzeninin parçası. Yoksullukla mücadele için Muhammed Yunus tarafından geliştirilen mikrofinans yöntemini de bu bağlamda irdeleyip eleştiriyor. Mikrofinans yoksullara, yoksulluk sarmalından çıkmaları için destek vermek üzere tasarlanmasına rağmen, uygulamada global finans dünyası için karlı Bilimi bilim insanları yapar diye kabul edilir. 21. yüzyılla birlikte “Bilimi kim yapar? Bilim nasıl yapılır?” sorularının cevabı da değişmeye başladı. Artık bilimi bilim insanı olmayan halk da yapıyor. Buna da “Halk Bilimi” deniyor. Halk Bilimciyi, Silvertown, “Bir bilimsel araştırmanın parçası olarak veri toplayan ve / veya işleyen gönüllü” olarak tanımlıyor. Halk bilimciler genellikle, iklim değişikliği, su kalitesi, koruma biyolojisi, istilacı türler, nüfus ekolojisi gibi geniş coğrafi alanlarda, uzun süreli, yüksel hacimli bilgi toplamayı gerektiren ekoloji ve çevre bilimi projelerinde çalışıyorlar. Halkın katkı vermeye başladığı ilk bilimsel alan, ornitoloji. Ornitoloji alanındaki en eski halk bilim örneği, Kuzey Amerika’da 1900 yılında bu yana yapılan Kırismıs Kuş Sayımı. Türkiye’de bu alanındaki halk bilim çalışmaları daha yeni. Gönüllü halkın desteği ile Kış Ortası Su Kuşu Sayımları 2002’den beri yapılıyor. Türkiye’nin Anonim Kuşları grubu, TRAKUS, halk bilimi çalışmalarının güzel örneklerinden biri. 21.yüzyılda bilgi paylaşımının hızlanması; ortak yazılımların yaygınlaşması; halkın iş gücü hacminin büyüklüğü, bilgi ve becerilerinin toplam kalitesi ve gönüllü çalışması; bilimsel projelere finansal destek sağlayan kurumların halk katılımını önemsiyor olması “Halk Bilim” projelerinin yaygınlaşmasına neden olacaktır. Halk Bilimi(CITIZEN SCIENCE) bir yatırım ürünü haline gelmiş, diğer yandan devlet kontrolünde verildiği için her ülkede bir şekilde kendi bürokrasisini oluşturmuş. Bu iki sonuç mikrofinansın ruhuna aykırı ve ilkeleri ile çelişiyor. Bir yandan mikrofinans ile yoksulun kalkınması finanse edilirken öte yandan yoksulluğun ana nedenleri gözden uzaklaştırılıyor. Yoksulun sorunu kredi alamamak, sermaye bulamamak değil, yapısal olarak yaratılan sınıf, ırk ve cinsiyet eşitsizlikleri nedeniyle güç sahibi olamamaları ve sömürülerek çalıştırılmaları. Genelde mikrofinans yoksulluk nedenini sistematik olarak politikaların dışına çıkıyor, apolitik hale dönüştürüyor. Mikrokredi ülkemizde de uygulandı. Fikret Adaman ile Tuğçe Bulut “500 Milyonluk Umut Hikâyeleri: Diyarbakır’dan İstanbul’a Mikrokredi Maceraları” kitabında Türkiye’deki uygulamayı anlatmışlar. Bu kitabı Ananya Roy’un gözlüğü ile bir kez daha okumak lazım. Dayanışmacı Bilim (SOLIDARITY SCIENCE) Bu kavram ilk, sosyal hareketlerin aktörleri ile bu hareketleri araştıran bilim insanları arasındaki ilişkileri irdelerken ortaya çıktı. McCustor, dayanışmacı bilimi tanımlarken, Gramsci’nin “organik entellektüel” kavramından yararlanır. Gramsci entellektüellerin toplumdaki rolleri ve ilişkileri üzerinde uzun süre kafa yorar. Ona göre, entellektüelleri entellektüel olmayanlardan ayıran özellik toplumda üstlendikleri rol ve işlevlerdir. Her sosyal grup kendi organik entellektüellerine ihtiyaç duyar ve onları yaratır. Modern entellektüeller, günlük hayatta, sahip oldukları bilgiyi kullanıp yaratarak ve organize ederek yani, ortaya koydukları elle tutulur, gözle görülür çalışmalar ile toplumu etkileyip ikna eden, uzman kişilerdir. Ait oldukları sosyal sınıfın içinden çıktıkları için “organik”tirler. Gramsci’nin “organik entellektüel” tanımı dayanışmacı bilim yapan bilim insanları için kullanılabilir. Nitekim, Rocheleau’nın çizdiği “dayanışmacı bilim insanı” portresi, bilgi ile pratiği bir araya getiren, kültürel, politik ve ekolojik yaklaşımları harmanlayıp birleştiren, sosyal hareketler ve bu hareketlerde aktif rol oynayan aktörler için ve onlarla birlikte bilim yapan kişileri resmeder ki bu Gramsci’nin “organik entellektüel”i ile kardeştir. Rocheleau’nun sunduğu portre, Gramsci’den farklı olarak, ait olduğu topluma değil, bilimsel olarak araştırırken organik bağ kurduğu topluma hizmet eder. Bu açıdan da aktivist karaktere sahiptir. Bu bağlamda kısa bir süre önce kaybettiğimiz Avukat Noyan Özkan örnek bir dayanışmacı bilim insanı olarak değerlendirilebilir. SosyoEkolojik Ayarlar (SOCIOECOLOGICAL FIX) “Fix” sözcüğünü sosyoekolojik çerçevesinde çevirirken “tamir”, “yama” ile “ayar” arasında kararsız kaldım. “Fix”i, kapitalizmin yarattığı çelişkilerden dolayı planladığı gibi yolunda gitmeyen, yürümeyen, çalışmayan mekanizmaları ve sistemleri kısa süreli çalışır hale getirme gayreti olarak tanımlıyorum ve kararı okuyucuya bırakıyorum. Kapitalizm sermaye birikimi için çalışır. Sermaya birikimi tüm dünyaya ve yerel haklara ait varlıklara ve doğal kaynaklara el konulması ile mümkündür. Özünde, doğal kaynakların sınırlı olmasından kaynaklı çelişkileri barındırır ve doğal kaynakları pazarda satılacak ürüne çevirirken yaratılan kirlilik, bu kaynakları kullananların bu haklarından mahrum bırakılmaları gibi sorunlar yaratır. Bu çelişki ve sorunlar, sosyoekolojik ayarlar ile geçici olarak yatıştırılır. Bu bağlamda yenilenebilir enerji yatırımları sosyoekolojik ayar olarak değerlendirilebilir. Yenilenebilir enerjinin çok geniş bir uygulama alanı vardır ve yoğun sermaye gerektirir. Şehirlerin çevrelerindeki doğa alanlarını yok ederek büyümeleri de bir diğer sosyoekolojik ayar olarak kabul edilebilir. Sosyoekolojik ayar kavramı üzerinden sosyal ve ekolojik krizleri okumak, bakış açımızı zenginleştirir mi? Bu bilim dünyasının halen tartıştığı bir konu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear