Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Siemens özel çalışmasıdır Siemens özel çalışmasıdır Siemens AG’nin Tedarik Zinciri Yönetimi ve Sürdürülebilirlikten Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Barbara Kux: “Sürdürülebilirlik bir yaşam biçimi olmalı” arbara Kux Siemens AG’nin Tedarik Zinciri Yönetimi ve Sürdürülebilirlikten Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi. 2010 yılında dünyanın en güçlü kadınları listesinde dördüncü sırada yer alan Kux’un yönetimindeki çevre portföyü, tüm şirketin yaklaşık 3'te biri kadar kâr getirdi. Tüm bu başarılarının yanında Kux, Siemens'in yönetim kurulundaki ilk kadın yönetici olması ile de dikkat çekiyor. “İş dünyasında sürdürülebilirlikte öncü olma yükümlülüğümüzü daima hissettik” diyen Kux ile bir söyleşi gerçekleştirdik. B inşaatları, hızlı kentleşme önemli engeller. Bu yüzden örneğin enerji maliyetlerini düşürücü, verimliliği artırıcı çözümler daha ön plana çıkıyor. Burada toplu taşıma araçlarına yöneltici politikalar ve çözümler önemli. Bizim örneğin Çin’de sulama sistemlerine yönelik geliştirdiğimiz çözümler ya da elektriği olmayan köylere elektrik getirmemiz oradaki yaşamı inanılmaz değiştirebiliyor. Çocukların bir lamba altında eğitim görebilmeleri bile önemli bir adım değil mi? Ya da kırsalda sağlık alanında düşük maliyetli gezici tarama ve ölçümleme cihazları ile o yöreye özgü çözümler geliştirmemiz? Biliyorsunuz karbon salımı artışının en büyük sorumlularından biri de kentler. Dolayısıyla oralara da odaklanmak önemli. Bizim sürdürülebilir şehirler projemizi bu yüzden çok önemsiyorum. Burada da Londra örneğini vermek istiyorum. 2 yıl önce Londra Belediye Başkanı’nın ‘şehrin karbon emisyonunu nasıl düşürebiliriz?’ düşüncesine çözüm arayışıyla bu proje başladı. Siemens olarak çözümlerimizi sunduk. Şu anda trafik yönetim sistemlerinden, havaalanına transferi sağlayan özel hızlı trenlere, elektrikli araçlar için sistemlere kadar pek çok alanda birlikte çalışıyoruz. ? İklim değişikliği, demografik değişim ve hızlı kentleşmenin yarattığı sorunlar günümüz dünyasının küresel çözüm bulmak zorunda olduğu başlıca konular. Siemens AG de sürdürülebilirliği değerlerinin temel taşı olarak uzun yıllar önce belirlemiş bir şirket. Bu konudaki ana hedefleriniz nedir? Sürdürülebilirlik bizim için, ‘gelecek nesiller adına sorumlu davranarak ekonomik, çevresel ve sosyal alanda gelişim elde etmek’ anlamına gelir. Biliyorsunuz bugün 7 milyarı aşan dünya nüfusu ile 1.6 gezegenin kaynaklarını tüketiyoruz. 2050 yılına ilişkin yapılan öngörülere göre bu rakam 9 milyara ulaşacak ve kaynakları aynı şekilde tüketmeye devam edersek 2030 yılında 2 gezegene ihtiyacımız olacak. Bunun sürdürülebilir olmasının imkânı yok. Bir gezegeni kopyalayamazsınız. Çevre dostu teknoloji çözümlerinde lider konumdaki küresel oyunculardan biri olan Siemens’in bu konuda önemli katkılarda bulunduğunu düşünüyorum. Enerji, bina, ulaşım, ev ve bilgi teknolojilerinde geliştirdiğimiz çözümlerimizle global karbon salımı azaltımına yüzde 37 katkıda bulunuyoruz. Bu gerçekten iyi bir seviye. Sadece 2011 yılında, müşterilerimizin karbon salımlarını toplamda 317 milyon ton azaltmalarına çözümlerimiz ile katkıda bulunduk. Bizim için Barbara Kux ? Türkiye’de de benzer uygulamalar var sanırım. Biraz bahsedebilir misiniz? Sürdürülebilir Şehirler Projesi Türkiye’de de var olan bir proje. Gaziantep ve İzmir’de belediye başkanları ile görüşmelerimiz oldu ve bu şehirlerde Sürdürülebilir Şehirler etkinliği düzenledik. İstanbul metrosunun sinyal sistemini biz yaptık. Bu sayede insanlar metro ulaşımıyla zamandan tasarruf ediyor. Ankara’ya raylı sistemi kurduk. ÜsküdarHarem hattındaki feribotların motor ve sürücü sistemlerini Siemens geliştirdi. Özellikle yanaşma sırasında bu sayede enerji maliyetlerinde ciddi düşüşler oldu. Ayrıca Organize Sanayi Bölgelerinde enerji verimliliğine yönelik çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. ? Evet, kalkınmayı daha sürdürülebilir kılmaya yönelik teknolojik çözümler gerçekten son derece önemli. Ancak bunun daha küresel boyutta olması, toplumların refahı, eşitsizliklerin azaltılması için atılan adımlardan bahsedecek olursak pek de büyük ilerlemeler kaydedildiğini söyleyebilmek pek mümkün değil. Örneğin haziran ayında Brezilya’da gerçekleşen Rio +20 Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi hüsranla sonuçlandı. O zirveye katılan biri olarak sizin bu konudaki düşünceleriniz nedir? Ben Rio+20 zirvesini başarısızlık olarak sürdürülebilirlik yeni yarattığımız bir şey değil. Kurucumuz Werner von Siemens’in vizyonu. Hiçbir zaman kısa vadeli kâr odaklı olmadık ve iş dünyasında sürdürülebilirlikte öncü olma yükümlülüğümüzü daima hissettik. Günümüzde karşı karşıya olduğumuz iklim değişikliği tehdidi yüzünden sürdürülebilirliğin aynı zamanda büyük bir iş fırsatı olduğunu da düşünüyoruz. 2011’de ciro gelirimizin yaklaşık yüzde 40’ını çevre portföyümüz oluşturdu. Bu yaklaşık 30 milyar Avro tutarında bir rakam ve aynı zamanda bu alana verdiğimiz önemi de gösteriyor. Çözümlerimizle azalttığımız yıllık karbon salımı, Türkiye’nin bir yıllık toplam karbon salımı hacmi kadar. Çevre teknolojileri gerçek anlamda ilerlemeye başlamış olan bir alan. Ronald Berger danışmanlık tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2011 yılında 2 trilyon Avro hacmi olan çevre teknolojileri pazarı, 2025 yılında 4.4 trilyon Avro’ya ulaşacak. değerlendirmiyorum. Küresel çözümler gerçekten son derece önemli ama her zirvede küçük de olsa bir adım ilerlenmiş oluyor. Güncel bölgesel ekonomik ve siyasi çalkantılar ve Avro krizi bu zirveyi gölgeleyen unsurlar oldu. Bunların ışığında farklı bir gelişme beklemek bir mucize olurdu. Bir mucize beklememeliyiz. Belki büyük ilerleme sağlanamadı ama süreç devam ediyor. Ve bunu devam ettirmekle yükümlüyüz. Ben bu konuya özel sektörün gözlüğüyle baktığımda Siemens gibi duyarlı şirketlerin sayısının artmasının önemine dikkat çekmek isterim. Örneğin geçen yıl Siemens’in tüm dünyadaki uygulamalarıyla Türkiye’nin yıllık karbon dioksit emisyonu kadar bir miktarı düşürmüş olması bile bir başarı. Sizce de öyle değil mi? Keşke tüm şirketler bunu yapsa... İdeali sizin dediğiniz gibi küresel dünyaya küresel çözümler geliştirmek.. ? Peki bu zirveden sonra neler olabilir? Sizin bu konudaki öngörünüz nedir? Dediğim gibi ben bu zirvede büyük bir ilgi ve heves gördüm. Bundan sonraki zirvede bir adım daha ilerleyeceğimizi umuyorum. 8500’den fazla şirket Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzaladı. Sürdürülebilirlilik kavramı artık şirketlerin gündemine girmiş durumda ve Türkiye’den de birçok firma bu işin ayırdına vardı. Eskiden kimse ilgilenmezken yeşil fabrikalar kuruluyor artık. Enerji maliyetleri daha işin başında yüzde 25 oranında azaltılmış oluyor. Tüm bunlar bile önemli gelişmeler bence. ? Şirketler açısından ele aldığımızda sürdürülebilirlik kavramının bir ayağını da kurumsal sosyal sorumluluk projeleri oluşturuyor. Sizin Siemens AG olarak küresel çapta belirlediğiniz ana temalar var mı? Türkiye’de bu bağlamda neler yapılıyor? Hayır yok. Biz bu konuda inisiyatifi faaliyet gösterdiğimiz ülkelerdeki yöneticilerimize bırakıyoruz. Onlar yerel ihtiyaçlar doğrultusunda projelerini yaşama geçiriyorlar. Bunun daha doğru olduğunu düşünüyoruz. Bu aynı zamanda o ülkeye kendi çözümünü kendi geliştirme fırsatını da tanıyor. Örneğin Türkiye’de bir vakıf ile birlikte ağaç dikme kampanyası yürüteceğiz. Şile Yeşilvadi’de 8 bin ağaç dikeceğiz. Oraya öğrencileri de götüreceğiz ki kendilerini projenin sahibi hissetsinler. Böylece insalar daha motive çalışıyorlar. Bunun yanı sıra UNICEF’in Stars of İstanbul projesine biz de dahil olduk. Ayrıca kendi çalışanlarımızın oluşturduğu bir Siemens Arama Kurtarma Ekibimiz var. 10 yıldan uzun süredir deprem, sel ve her türlü felakette ilgili bölgelere giderek yardım ediyorlar. En son Van depreminde görev aldılar. Tabii bu arada Türkiye’de kültür ve sanata destek bağlamında 14 yıldır sürdürdüğümüz Opera Yarışması’nı ve Troya kazılarına verdiğimiz sponsorluk desteğini de ekleyebiliriz. Tüm bunlar ülkenin ihtiyaçlarına göre şekillenen projeler. Ayrıca Siemens olarak Türkiye’de kendi iç ihtiyaçlarımız için elektrikli araç kullanan ilk şirket olduğumuzu vurgulamak isterim. Kartal’daki fabrika alanımızda 2 elektrikli aracımız bulunuyor. Bu araçlar ile fabrika içinde gelen misafirlerimizin ulaşımlarını sağlıyoruz. ? Birkaç örnekle çözümlerinizden bahsedebilir misiniz? Örneğin gelişmekte olan ülkelerde çevreci teknolojik çözümler insanların yaşamlarını nasıl değiştiriyor? Biliyorsunuz ki gelişmekte olan ülkeler için karbon salımını düşürmek hiç de kolay değil. Büyüme dinamikleri, yeni konut ve sanayi ? Son olarak daha kişisel bir soru yöneltmek istiyorum. Wall Street Journal and Fortune sizi uluslararası bağlamda “İş Dünyasının önde gelen kadın yöneticileri” arasında tanımladı. Üst düzey kadın yönetici olmanın sürdürülebilirlik politikalarına önemli katkısı olur mu sizce? Kadınların burada farklı bir rol oynadığına inanıyor musunuz? Siyaset ve iş dünyasında farklı kültür ve farklı cinsiyetlerin varlığı gerçekten çok önemli. Bunlar aynı zamanda yaratıcılığı da körükleyen faktörler. Doğaları gereği kadınların çevresel ve sosyal duyarlılıkları güçlü. Şirketlerde lider pozisyonlardaki kadınların sürdürülebilir kalkınma politikalarının yerleştirilmesi ve uygulanmasında öncü olacaklarını düşünüyorum.