Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
27 Kasım 2012 Salı 11 L 25 yıl sonra çaya ne olacak? ? ZUHAL AYTOLUN Evlerimizden eksik etmediğimiz çayın ne kadar yaşlandığını biliyor musunuz? Ömrü 100 yıl olan çay bitkisi, 75 yaşına geldi. Harekete geçilmezse, belki gelecek nesiller çayı sizden dinleyecek, belki farklı tatlara alışacaklar. O yüzden Lipton düğmeye bastı ve “Sürdürülebilir Çay Tarımı Projesi”ni hayata geçirdi. Çayın ömrünü uzatabilmek ve genç fideleri toprakla buluşturabilmek adına... D ünya nüfusunun 2050'ye kadar iki milyar daha artarak 9 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bunun kaynaklar üzerinde yarattığı ve yaratacağı baskı kuşkusuz çok büyük. O yüzden Unilever, kendine 2020'ye kadar tüm dünyada gerçekleştirilmesi gereken ana hedefler koyarak bir sürdürülebilir yaşam planı oluşturdu. Bu planın sonucunda tarımsal hammaddelerinin yüzde 100'ünü sürdürülebilir kaynaklardan sağlamak, ürünlerin çevrede bıraktığı ayak izini yarıya indirmek ve 1 milyar insanın sağlık ve esenliklerini arttırmak için harekete geçmelerine yardımcı olmak yer alıyor. Sürdürülebilir Yaşam Planı'ndaki çalışmalardan biri de Lipton'un Türkiye'de gerçekleştirdiği “Sürdürülebilir Çay Tarımı Projesi”. Unilever Türkiye Gıdadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin Mustafa Seçkin anlatıyor... çayın da bir ömrü var. Birincisi, o bitkiden alınabilecek ekonomik değer, diğeri de fiziksel olarak kaliteli ürün verebilme ömrü. Çayın ömrü yaklaşık 100 yıl civarında. Bizimkiler 75 yıllık. Bunların yenilenmesi gerek ve bunun için bir yenilenme politikası henüz yok. ? Peki hiçbir şey yapılmazsa ne olur? Şu anda 200 bin ton siyah çay işleniyorsa, bu rakam düşecek. Fiyatlar artacak, ürün azalacak. Bir şekilde başka çaylar da Türkiye'ye girebilir. Bu da bağımlılık anlamına gelir. Hem fiyatlar yükselirse, insanlar başka içeceklere yönelebilir. O içeceklerin çay kadar sağlıklı olup olmadığı tartışılır. Çay üretimi, bir milyon de kişinin geçim kaynağı. Hem insanların bu kadar çok sevdikleri çay, gelecek nesillere neden aktarılmasın? ? Lipton, bu anlamda neyi planlıyor? Bu, bizim global vizyonumuzun bir penceresi. Dünyada büyük saygınlık kazanmış Yağmur Ormanları Birliği'ni Türkiye'ye davet ettik iki yıl önce. Bütün dünyada çay üretilen ülkelerde verilen bir sertifikasyonları var. Değerlendirme ve analizler yapıldı. Belki bilmeyenler vardır, söylemekte yarar var: Dünyadaki en kuzeyde yer alan yağmur ormanları Rize'deki ormanlarımız. Rize, yağmur ormanı adlediliyor. Artık kapsamları içine aldılar. ? Siz iki yıl önce bu anlamda bir çalışmaya başladığınızda kalan başka bir hareketlenme, bir çalışma var mıydı? Organikle ilgili her zaman bir çaba var. Bunu da saygıyla karşılıyorum. Ancak organik çayın bu kadar büyük bir ülkede yapacağı etkinin küçük olacağını düşünüyorum. Çayı, sürdürülebilir kılmamız gerek. Bu çok daha önemli. Yağmur Ormanları Birliği'yle anlaşma çok önemli. Bizden bekledikleri kriterlerin yüzde 50'sini karşılayabiliyorduk iki yıl önce, şimdi bu değer yüzde 87'ye çıktı. Yüzde 80'in üzerine çıktığınızda sertifika alıyorsunuz. Bu yalnızca o alan ve fabrikanın sertifikalanması anlamına gelmiyor. Aynı zamanda fabrikaya giren bütün hammaddenin de sertifikalanması anlamını taşıyor, işçilerin sosyal hakları, üretim... 2015 yılına kadar üç fabrikamızı da sertifikalandıracağız. Dışardan aldığımız çaylar da sertifikalanırsa yüzde 100 olacak. Bunun için de hedefimiz 2018. Global anlamda vizyonumuzu sorarsanız, o da 2020. ? İşbirliği yaptığınız firmalar var mı? Sürdürülebilirlik, tek bir firmanın yalnız başına yapabileceği bir süreç değil. Anlamlı olması için üzerimize düşenleri yapacağız ve rol model olacağız. Sürdürülebilirlik trenine binenlerin sayısını arttırmak tarımın her alanında önemli. İşte o zaman “iyi iş yaptık” diyebiliriz. Çayın ömrü tükeniyor mu? Lipton, çayın gelecek kuşaklara kalmasını önemsiyor. Bu amaçla iki yıl önce “Sürdürülebilir Çay Tarımı Projesi”ni hayata geçiren Lipton, Türkiye'de çay alımı yaptığı 15 binden fazla çiftçiyi çay ekimi ve hasadı konusunda bilinçlendirecek doğru tarım uygulamaları eğitimi veriyor. Bölgede 200 bin işçi bulunuyor. Lipton, 15 biniyle iç içe. Aileleriyle düşünürsek, 70 bin kişinin hayatlarına dokunuyorlar. Yalnızca eğitim değil. Aynı zamanda kurdukları Toprak Analiz Laboratuarı ile doğru gübreleme üzerine çalışılıyor. Bu hem doğaya daha az gübrenin gitmesi hem de çiftçinin ekonomisi için önemli. Bölgedeki kadınların emeği büyük. O yüzden kadınlar için sağlık taramaları yapılıyor. Mustafa Seçkin, artık projeyi herkesin bildiğini ve kurumların ne yapabileceklerini sorduklarını söylüyor. Önemli olan adımı atmak, hareket arkasından geliyor. Seçkin, “Atık toplama konusunda bir alt yapı yok. Müthiş bir doğa kirliliği var orada. 400 atık toplama ünitesi kurduk. Ardeşen ve Çamlıhemşin'deki il müdürlükleri de ayrıştırma ünitesi kurdu. Sonra da bu atıklar enerjiye dönüştürülecek. Bu işbirliği önemli. Çünkü hesaplarımıza göre bir yıl içinde elde edilen atıkların sağladığı enerji, o bölgedeki insanların altı aylık elektrik tüketimine eşit.” Ayrıca laboratuarda fide denemeleri de yapılıyor. Yaşlanan bitkiler için yeni ekim projeleri gerçekleştiriliyor. Eski fidelerle yenileri yer değiştirecek, doğru fideler de verimliliği arttıracak. Türkiye'de siyah çay üretiliyor. Peki başka bir çeşit çayın yetişmesi mümkün mü? Yanıtlıyor Seçkin: “Üretilebilir ama talep de yaratmak lazım. Türkiye'de yeşil çay üretimi var ama talebi hala çok az. Alışkanlıklar ön planda. Büyük bir değişimi kısa vadede beklemek çok zor.” ? Çay, Türkiye'de Doğu Karadeniz'de yetişiyor, ömrü de hızla azalıyor. Ama çayın ömründen önce çayın kendisini konuşmak gerek. Türkiye'de yaşayanlar için nasıl tanımlamak gerek çayı? Türkiye, tarihsel olarak çay üreten bir ülke değil. Bugün Türkiye çayı en çok tüketen ülke ancak çayla tanışması oldukça yeni. İlk çay fideleri devlet tarafından Bursa'da denenmiş, olmamış. 1923'lerde Rize'de değerli bir tarım mühendisinin katkılarıyla başarılı olmuş. O dönem devlet de ciddi anlamda destek vermiş ve bedava fideler dağıtılmış. Sonrasında da çay tüketiciye sevdirilmiş. Çay, sudan sonra en ucuz içecek. Faydalarının yanı sıra dostluk, komşuluk gibi güzel değerler de içeriyor. Pek tabii ki her bitkinin ve canlının olduğu gibi