Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
10 26 Şubat 2011 Cumartesi İKLİM J AYŞEN EREN Kapitalizmine Karşı Etiği ve İklim Adaleti nedenle de yetersiz kalıyor. Bu çalışmalarda, etik ilkeleri dikkate alan yeni bakış açılarının ve yöntemlerin kullanılması önem taşıyor. Endüstri Yüksek Mühendisi ve Sürdürülebilir Yaşam Danışmanı ayseneren@yahoo.com oğa Ana bir bütün. Her parçası diğer parçalarına bağlı ve etkileşim içinde. İnsanoğlunun yarattığı yapay ülke sınırları O’nun için hiçbirşey ifade etmiyor. Doğa Ana’nın yaşamsal döngüleri bu sınırları tanımadan sürüyor. Bunun, hafızalarımızda kalan en büyük kanıtı geçtiğimiz Ekim ayında Macaristan’da alüminyum fabrikasındaki tonlarca kirleticinin, kaza sonucu Tuna Nehri’ne karışması idi. Tuna Nehri’nden, yeraltı su kaynaklarına, toprağa ve Karadeniz’e kadar ulaşan kirleticiler, Macaristan ülke sınırlarının ötesindeki ülkelerin halklarını ve doğasını tehdit ediyor. Benzer şekilde iklim değişikliğine neden olan sera gazlarını yayan ülkeler ve fabrikalar sadece bulundukları ülkelerin değil diğer ülkelerin vatandaşlarının yaşamını ve doğasını da tehdit ediyor. Bunlar, insanlığın kurduğu sistemde tek bir ülkeye karşı sorumlu iken, aslında Doğa Ana’ya ve tüm Ayşen Eren insanlığa karşı sorumlu tutulmalılar. Yaşanan bu gibi deneyimler sorgulamaları beraberinde getirdi ve iklim etiği ile iklim adaleti kavramlarının doğmasına neden oldu. İklim etiği yeni, gelişen bir araştırma alanı ve iklim değişikliğinin etik boyutunu irdeliyor. İklim adaleti ise sadece etik değil aynı zamanda ekonomik ve sosyal boyutları olan bir kavram. İklim adaleti, sorunu yaratan ana nedenlerin üzerine gidilmesini talep ediyor. İnsan nedenli iklim değişikliğinin etik boyutu, bugüne kadar ne iklim değişikliği politika tartışmalarında yer aldı ne de bilim ve ekonomi dünyasında yeterince araştırıldı. Dünya Sağlık Örgütü, her yıl küresel iklim değişikliği yüzünden dünyanın en fakir ülkelerinde 150,000 kişinin öldüğünü açıkladı. Nature dergisi, buna ek olarak her yıl 5 milyon insanın hastalandığını ve bu rakamların giderek artacağını yazdı. Bu gerçek, iklim değişikliğinin insanın yaşam hakkını, özgürlüğünü ve güvenliğini zora soktuğunu gösteriyor. Bu nedenle küresel iklim değişikliğinin temel insan hakları üzerindeki etkisinin etik açıdan analiz edilip değerlendirilmesi gerekiyor. İklim değişikliğine neden olanlar ile bundan olumsuz etkilenenler aynı kişiler değil. Bundan dolayı, dağıtım adaleti bir diğer etik konu. Dağıtım adaleti, iklim değişikliği fayda ve zararlarının insanlar ve ülkeler arasında adaletli ve eşit dağıtılması ile ilgileniyor. Uluslararası çalışmalarında yaygın olarak kullanılan “Fayda/Zarar Analizi” gibi yöntemler, eşit dağıtımı dikkate almıyor, bu D Birleşmiş Milletler Eliyle Yaratılan İklim Kapitalizmi gelişmekte olan ülke hükümetlerine seslerini çıkarmamaları için rüşvet verdiği kanıtlandı. Birleşmiş Milletler’e alternatif olarak, Nisan ayında Bolivya’nın Cochabamba kentinde sosyal hareketlerin katıldığı, İklim Değişikliği ve Doğa Ana’nın Hakları Konferans’ı düzenlendi. Hükümetlerin değil, halkların zirvesinde alınan kararlar şunlar: 2017’ye kadar sera gaz salınımlarıın %50 azaltılması. Küresel ısınmanın 1°C sabitlenmesi. Gelişmiş ülkelerin iklim borçlarını kabul etmelerinin sağlanması. İnsan haklarına ve yerel halkların doğuştan gelen haklarına saygı gösterilmesi. Doğa ile uyumu garanti etmek için Doğa Ana’nın evrensel haklarının beyan edilmesi. Karbon pazarını ve REDD (Reducing Emissions from Deforestation in Developing Countries) vasıtasıyla doğanın ve ormanların ticarileştirilmesini red edilmesi. Uluslararası İklim Adaleti Mahkemesinin kurulması. Gelişmiş ülkelerin tüketim alışkanlıklarını değiştirecek önlemlerin alınması. Farz edin zengin ve varlıklı insanların yaşadığı İklim değişikliğini azaltacak bir siteye komşusunuz. Site merkezi sistemle teknolojilerin kullanım haklarının dünyaya mal edilmesi. ısıtılıyor, kömür kullanıyor. Merkezi sistemin Gelişmiş ülkelerin her yıl GSMH’nın bir bacası var. Bacadan çıkan gazlar sitede %6’sını iklim değişikliği çalışmalarına oturanları rahatsız etmesin diye sizin binanıza ayırmaları. doğru uzatılmış. Çıkan zehirli gazlar sizi ve Ülke hükümetleri ile küresel finans komşularınızı felaket şekilde etkiliyor. kuruluşları arasında götürülen iklim değişikliği Çocuklarda ve yaşlılarda astım şikâyetleri çalışmalarının sadece ekonomik ve politik kıstaslarla yürütülemeyeceği, iklim adaletini artıyor, zehirlenme vakaları görülüyor. Camı, temin etmek için evrensel insan hakları ile pencereyi açamaz, bahçede dolaşamaz hale yerel halkların haklarının da bu çalışmalara geliyorsunuz. Siteye durumu şikâyet etmek için dahil edilmesi gerektiği anlaşılıyor. Sosyal gidiyorsunuz. Size ayda şu kadar para verelim, hareketler ve halklar bunu elde etmek için bu duruma göz yumun diyorlar. Ne yaparsınız? mücadeleye devam edecekler. Birleşmiş Milletler, Kyoto Protokolü ile küresel iklim değişikliğine neden olan karbondioksit salınımını azaltacağını iddia ettiği üç yöntemi destekliyor: Emisyon Ticareti, Temiz Gelişim Mekanizmaları, Ortak Uygulamalar. Yöntemlerin özü ekonomik ve karbon salınımı çok yüksek ülkelerin, doğrudan salınımlarını azaltmak yerine, başka ülkelerle, ki bunlar çizilen çerçeveye gore karbon salınımı düşük olan gelişmekte olan ülkeler, karbon salınımını azaltmaya dönük işler yapmaları. Genel olarak, küresel ısınma politikaları ile gelişmiş ülkeler için gelişmekte olan ülkelerde yeni iş alanları ve pazarlar açıyor. Bu yöntemler, hem etik olmadıkları hem de yetersiz kaldıkları için ağır olarak eleştiriliyorlar. Annie Leonard “The Story of Cap and Trade” isimli belgeselinde karbon ticaretini, ana kirleticilere haksız kazanç sağladığı, karbon dengelenmesi adı altında emisyonların gerçek anlamda azaltılmayıp, sahtekarlık yapıldığı, dikkati gerçek çözümlerin araştırılmasından uzaklaştırdığı için tenkit ediyor. Wikileaks belgeleri ile gelişmiş ülkelerin,