26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

30 Ekim 2010 Cumartesi 15 Başıbüyük yetkisinin olmadığını ve kendisine neden eksik belge gönderdiklerini sordu. Belgelerin tamamını isteyeceğini söyledi. Sonra 2009 yerel seçiminden önce, 3.000 kişilik çevik kuvvet, 5 konteynır ile birlikte mahalleye geldi ve biz o gün iyi organize olamadığımız için içeriye girdiler. Tabii şantiyeyi kurdular artık. kitap Kent Sosyolojisi Çalışmaları Örgün Yayınevi Örgen Uğurlu, Nihal Şirin Pınarcıoğlu, Ayşegül Kanbak ve Makbule Şiriner' in derlediği türkiye Perspektifinden Kent Sosyolojisi Çalışmaları adlı kitap kentleşmenin yarattığı toplumsal ve ekonomik sorunları toplumbilimsel boyutları ile ele alıyor. Kitapta tarih boyunca kentlerin geçirdiği evrim de farklı kurumsal yaklaşımlar çerçevesinde inceleniyor. Sonuç olarak nasıl toparlarsınız? İleriyi nasıl görüyorsunuz? Sadece konut üzerinden gidiliyor. Hâlbuki benim mahallemde 500 tane esnaf var. Kentsel dönüşümle birlikte bir alışveriş merkezi kurulacak ve esnafların bölgede barınma şansı kalmayacak. Ama tabi esnafların umurunda değil bu. Sosyal alanda bunları düşünen yok. Aslında bu mücadeleyi bizim değil, ufak esnafın yapması lazım. Bize işgalci olarak bakıyorlar. İşgal nedir, senin tapulu arazinin üstüne ben gelip konmuşsam, gelip ben orayı işgal etmişsem; işgal budur. Ben devlet babaya sığınmışım, anayasal barınma hakkımı savunmuşum. Ben toprağın üstüne bir gecekondu yapmışım, sonra devlet ‘para ver’ demiş; yolumu, elektriğimi getirmiş, suyumu almışım. Madem ben burada barınmayacaktım, madem burayı yıkacaktın, beni buradan kovacaktın; niye bunları bana verdin. Bu yüzden işgalci değiliz. Devlet beni Anadolu’dan buraya getirirken, beni hastanede çalıştırırken, beni belediyede çöpçü yaparken, benim barınma hakkımı çözecekti. Yolu, suyu, elektriği vermeyecekti. ‘Ben burayı yıkıyorum’ deyip o tarihte yıkacaktı. Beni meşrulaştırmayacaktı. Bana bu hizmetleri verdiyse artık zilliyet hakkı doğmuştur. Burası benimdir. Ve burayı, oturduğum evi yıkmasın, bana satsın. Şehrin Hukuku Derviş Parlak / Kanat Kitap 2006 yılında yitirdiğimiz Av. Derviş Parlak'ın, imar talanına karşı kültür ve yaşam değerlerimizi savunanlara "rehber" olacak bir kitap. Hayat arkadaşı Betül Parlak'ın girişimi ve Behçet Çelik'in özenli derlemesiyle, "Kanat Kitap"lar arasında yayımlanan kitap, özellikle "ayrıcalıklı izinler"le gerçekleşen ve sadece özel rant beklentilerini gözeten imar uygulamalarına karşı "kamusal haklar"ın savunulmasını içeriyor... Yazarın, mimarlık ve şehircilik dünyamıza hemen hemen tüm "avukatlık yaşamı"yla armağan ettiği "toplum yararına tasarım ve planlama için hukuk savaşımı"nın önemli örneklerini sergiliyor. “40 senelik emeğimi bırakıp nasıl giderim?” Kentsel dönüşüm projesinin uygulanması aşamasında polislerle girilen çatışmalarda öne çıkan bazı isimler olmuş. Emine ve Ahmet Akgül de bu mücadelenin içinde yer alıyor. Başıbüyük’te 40 yıldır yaşayan Emine ve Ahmet Akgül, Başıbüyük’e Samsun’dan gelmişler. O zamandan beri Başıbüyük’te 3 katlı bir binada yaşıyorlar. Ahmet Akgül; “40 senelik emeğimi bırakıp nasıl giderim” diyor. aşıbüyüklüler ile yapılan toplantılarda kentsel dönüşüm uygulamasından sonra iki dairen varsa iki daire alacaksınız denmiş ve yıkılacak olan dairenin değeri 20 bin TL ise 15 bin TL de borçlandırılıp 35 bin TL ye daireyi verecekleri kendilerine söylenmiş. Ahmet Akgül yeni daireyi yeni yapılan TOKİ bloklarından vereceklerini söylüyor. İkinci ihtimalin de kendilerinin Kartal, Tuzla taraflarına gönderileceğiymiş. Ahmet Akgül bütün Başıbüyük’ü yıkacaklarını, ‘TOKİ’ye burada hiç insan olmadığı söylenmiş’ diye ekliyor. Polislerin gelişini ise içi kan ağlaya ağlaya anlatıyor Emine Akgül: Burada TOKİ’nin kamyonları bekliyordu, kamyonlar bekledikçe de TOKİ zarar ediyormuş. Sonra polisler dedi ki ‘kamyonlar girsin, malını boşaltsın’. Bize de söz verdiler size zarar vermeyeceğiz diye. Bizde polise kötülük yapmayacağımıza dair söz verdik. Meğersem bize tuzak kurulmuş. Kamyonlar geçtikten sonra öyle bir biber gazı attılar ki; türlü türlü işkenceler yapıldı. Ahmet Akgül ise polisle yaşanan çatışmalarda polise taş atıldığını ama polisin buna karşılık herkesi tartakladığını söylüyor. Çatışmalarda ölen olmamış ama bir arkadaşları vurulmuş, bir arkadaşları da hala felçliymiş, iki kişi de kalp krizi geçirmiş. Çatışmaların medyada pek yer almadığını söyleyen Akgül çifti bir defasında da bir gazetenin Başıbüyük’ü fuhuş yatağı, kaçakçıların yaşadığı yer olarak ilan ettiğini belirtiyorlar. Yoksulluktan Sefalete Bir Göç Hikayesi Servet Gün Özgür Üniversite Kitaplığı '... Ben en çok bazen çöpte bulduğum oyuncakları küçük kardeşime götürdüğümde mutlu oluyorum.' 12 yaşındaki katı atık toplayıcısı. Ekonomi politikaları ve yeniden iskân politikalarının bir sonucu olarak mülksüzleştirilen, geçim araçlarından koparılan ve hayatta kalabilmelerinin en temel araçları metalaştırılmış bulunan bu insanlar, zaten yoksul olan hayatlarından alınıp yeni liberal politikalarla dejenere edilmiş bir kent piyasasına, sefaletin içerisine, kentlerin yeni proleterleri olarak sürülmüşlerdir... İşte sokakta çalışan çocukların hikâyesi de bu noktadan sonra başlamaktadır. B Çocuk ve Kent “İstanbul Elim Sende” 29.Istanbul Kitap Fuari: “Istanbul Elim Sende” Atolyesi Cocuk ve Genclik Yayinlari Dernegi, TMMOB Mimarlar Odasi Istanbul Buyukkent Subesi ile birlikte 912 yaş grubu çocuklar için ücrnetsiz bir atölye çalışması düzenliyor. Atolyenin amaci: Cocuklarin yasadiklari kentin sorunlarini farketmesi icin yollar acmak. Bu sorunlara cozum uretmeleri icin alan yaratmak. Tarih: 04 Kasim 2010 Persembe Saat: 13.00 – 14.30 Yer: Beylikdüzü TUYAP(Interexpo Salonu) İletişim Eposta: [email protected] Web Sitesi: www.mimarist.org/29.IstanbulKitapFuari
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear