Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ekolojik ürün avantajımızı kullanmalıyız Gelişmiş ülkelerde en hızlı ve istikrarlı gelişen pazarın ekolojik ürün pazarı olduğunu yapılan bilimsel araştırmalardan biliyoruz. Türkiye bu ülkelere ekolojik ürün ihracatı ile ilgili potansiyelinin henüz çok küçük bir kısmını kullanıyor. Pelin Ünker uğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, ilk tohumları 19 yıl önce atılmış bir sivil toplum kuruluşu. Sağlıklı ve sürdürülebilir bir toplum hayaliyle kurulan hareket, yaşamdaki en büyük gücün dönüşüm gücü olduğuna inanıyor. 850 civarında resmi üyesi ve birçok gönüllüsü olan derneğin süren çalışmaları arasında, ekolojik halk pazarları, Türkiye’nin ilk örgütlü ekolojik tarım turizmi programı olan TaTuTa (Ekolojik Çiftliklerde Tarım Turizmi ve Bilgi Tecrübe Takası), Atlas Dergisi ile düzenlediği Tohumlara Sadakat kampanyası, Buğday Dergisi ve ekimde çıkacak olan Buğday Ekolojik Yaşam Rehberi bulunuyor. Buğday Derneği Başkanı Victor Ananias ile derneğin son faaliyetleri ve Türkiye`deki ekoloVictor Ananias jik tarım üzerine konuştuk: Son yıllarda ileri sürülen genetiği değiştirilmiş organizmalar hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye’nin devlet olarak bu konuya bakışını değerlendirir misiniz? Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların (GDO) açlığın önlenmesi için bir araç olduğu yönünde bilimsellik dışı lobi faaliyetlerine rağmen biraz bilgi sahibi olan hiçbir tüketici, bu kaynaktan gelen ürünleri tüketmek istemiyor. Özellikle ekonomisi gelişmiş ve toplum bilinci yüksek ülkelerde GDO’ya karşı tepkiler arttıkça bizim gibi eğitim ve bilinç düzeyi çok yüksek olmayan ülkeler GDO için hedef haline geliyor. Türkiye’de son zamanlarda Tarım Bakanlığı üst düzey yetkililerinin GDO’lu tohumların ithalatı ve ekimine tamamen karşı olduklarıyla ilgili açıklamaları umut verici. Şu an hazırlık aşamasında olan biyogüvenlik yasası çalışmalarına sivil toplum, meslek kuruluşları ve tüm ilgili tarafların görüşlerinin dahil edilmesi çok önemli olacaktır. Biyoçeşitliliğin korunması için Türkiye’de nasıl bir tarım politikası uygulanmalı? Türkiye’de biyolojik çeşitliliği korumak konusunda iki değerli proje var. Birisi Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının yürüttüğü Çevre Amaçlı Tarım Arazilerini Koruma (ÇATAK) projesi. Bu proje pilot çalışma alanları ve faaliyetleri çerçevesinde doğal kaynakları koruyan tarımsal üretimin desteklenmesini amaçlıyor. Bir diğeri de Buğday Derneği’nin ulusal koordinasyonunu yapmış olduğu Doğa Dostu Tarım Programı altyapı hazırlığı. ÇATAK ile paralel olan bu programda Türkiye’nin Doğal Değeri Yüksek Tarım Alanları’nın tespiti, uygulanması gerekli ve mümkün olan tarım yöntemleri ve bunların desteklenmesi için altyapı oluşturulması hedefleniyor. Programda ilk defa Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Çevre Buğday Derneği Başkanı Victor Ananias ile Türkiye`deki ekolojik tarım üzerine konuştuk: B ve Orman Bakanlığı ile sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler, bilimsel kuruluşlar bir arada kapsamlı bir çalışma yürütüyor. Ekolojik tarımın yaygınlaşması için neler yapılabilir? Ekolojik üretim ve tüketim, insanların, gelecek nesillerin temel özlük haklarının korunması ile ilgili bir araç. Bunun toplumun her kesimine iyi anlatılması ve herkesin gerek üretim gerekse tüketiminde gönüllü katılımcı olması yeterli bir temel adım olacaktır. Tabi bunu desteklemek için de tarafsız ve yaygın bilimsel çalışmalara, bu çalışmaların sonuçlarının yayımına ihtiyaç var. Türkiye organik tarımda nereye gidiyor? Yaygınlaşması konusunda neler yapılabilir? Türkiye’nin ekolojik tarım konusunda çok önemli avantajları var, noktasal olarak sıralayacak olursak: * İç Pazar dinamiği ve toplumun genel sağlık sorunları, geri dönmek istediği geleneksel ağız tadı, çevre sorunlarıyla düşünülenden çok daha büyük bir iç pazar potansiyeli mevcut. İhtiyaç olan gıdanın çok büyük bir kısmının yerel üretim olması nedeniyle pahalı olması da gerekmiyor. Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, ilk tohumları 19 yıl önce atılmış bir sivil toplum kuruluşu. Sağlıklı ve sürdürülebilir bir toplum hayaliyle kurulan hareket, yaşamdaki en büyük gücün dönüşüm gücü olduğuna inanıyor. * Gelişmiş ülkelerde en hızlı ve istikrarlı gelişen pazarın ekolojik ürün pazarı olduğunu yapılan bilimsel araştırmalardan biliyoruz. Türkiye bu ülkelere ekolojik ürün ihracatı ile ilgili potansiyelinin henüz çok küçük bir kısmını kullanıyor. Tarım ihracatı ile ilgili bozulan dengeleri ekolojik tarım ile desteklemekle çok daha büyük ihracat geliri elde etmemiz mümkün. * Ekolojik tarım, yoğun emek, çeşitlilik ve kendine yeterlilik gerektiren bir yöntemdir. Türkiye biyolojik, coğrafi, kültürel ve sosyal çeşitliliği, zenginliği ve hala kırsalda barındırdığı tarım nüfusu ile özellikle batısındaki ülkelere göre büyük fark ve avantajlara sahiptir. Bütün bu avantajlara rağmen, örgütlenme ve uzun vadeli vizyon oluşturmadaki sıkıntılar bu potansiyeli yeterince kullanmamızı bir nebze engelliyor. Türkiye bu konuda gerek devletin, gerekse başından beri çok etkili olan sivil toplum kuruluşlarının ve en önemlisi de kamuoyunun ilgisiyle kısa sürede dünyada hatırı sayılır bir üretim ve tüketim kapasitesine ulaşabilir! Çiftçileri bilgilendirmek adına ne tür faaliyetler yürütüyorsunuz? Bu konuda neler yapılabilir? Çok farklı kültür ve koşullara sahip olsalar da Türk çiftçisini dünyanın başka bölgelerinde olduğu gibi iki sınıfa ayırabiliriz: Yoğun teknoloji kullanarak nispeten geniş alanlarda üretim yapanlar ve küçük alanlarda daha emek yoğun üretim faaliyetleri içinde olanlar. Biz Türkiye’de iki modelin de gelişmesini desteklemek adına eğitimler, bilgi ve tecrübe takası, iletişim faaliyetleri yürütüyoruz. Yine de emek yoğun çalışan çiftçilerimiz organize edildiğinde ve kendi aralarında örgütlendiklerinde talebe yönelik üretim kapasiteleriyle çok önemli bir yer tutuyorlar. Bu genel anlamda henüz keşfedilmemiş bir potansiyel. Biz dernek olarak bu potansiyeli uyandırmak için ulusal ve uluslararası lobi faaliyetlerimizi aralıksız sürdürüyoruz. Eğitim konusunda devletin, sivil toplum kuruluşlarının, eğitim kurumlarının, üreticilerin yapabileceği çok şey var. Her coğrafyada konumlandırılmış eğitimgösterim (demonstrasyon) çiftlikleri bu konuda atılabilecek en iyi adım olur. 11