25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet ENERJİ 7 Şubat 2012 27 12 Planlama eksikliği ve denetimsizlik krize davetiye çıkarıyor Elektrikte liberalleşme açmazı Gelişmiş ülkelerin elektrik ihtiyacındaki artış yüzde 1 düzeyinde kalırken Türkiye gibi ülkelerde bu oran daha yüksek düzeyde olabiliyor. Bu alandaki özel Şrmaların ülke düzeyinde planlama yapmaları söz konusu olmadığı için büyük sıkıntılara ortaya çıkabiliyor. Kuralsızlık ve denetimsizliğin liberal ekonominin en büyük açmazı olduğu ise dünyada kabul gören bir gerçek. + Gültekin TÜRKOĞLU Elektrik Y. Müh İ kinci Dünya Savaşı sonrası dönem, kapitalist sistemin yeniden yapılandığı imar ve inşa dönemi olarak tanımlanabilir. Ulus devlete, sosyal devlet misyonu yükleyen bu yeni yapılanma süreci ekonomi politikaları açısından ülkenin gelişmişlik düzeyine göre farklılıklar göstermiştir. 1960’lı yılların ortasından itibaren verimlilikle birlikte karların artış hızındaki düşme netleşmeye başlamıştır. Sermaye birikiminin azalması anlamına gelen bu gelişme ile kapitalist sistem 100 yılın en uzun süren krizine girmiştir. Krizin çekirdeğinde sermaye birikim yetersizliği yattığından, krizin aşılması; sermayenin özgürleşmesini, en çabuk, en kolay nemalanacağı alana girip çıkabilme olanaklarının yaratılmasını yani küreselleşmesini gündeme getirmiştir.(1) Elektrik sektörü de en kolay ve en çabuk nemalanacak alanların başında görüldüğünden 1960’lı yıllarda elektriğin ticaretine olanak sağlayan yeni düzenlemeler yapılmış; ekonomiyi düzenleyen kurallar büyük ölçüde kaldırılmıştır. 1996’da Federal Enerji Düzenleme Komisyonu (FERC) elektrik toptan satış piyasasını büyük ölçüde deregüle etmiştir. Kaliforniya bu yeni modelin uygulandığı ilk eyalet olmuş ve onu 42 eyalet izlemiştir. Yine bu yıllarda Dünya Bankası ve IMF’nin az gelişmiş ülkelerin elektrik endüstrisini de içeren kamu hizmetlerini yabancı yatırımcılara açmaya zorladığını görmekteyiz. Bununla ilgili olarak özellikle deregülasyon konularında Dünya Bankası “yapısal reform kredileri” adı altında bir çok ülkeye krediler vermiş, Dünya Bankası’nın verdiği toplam krediler içinde bu yapısal reform kredilerinin Elektrikte piyasa modeli payı 2000 yılında yüzde 70 seviyesine ulaşmıştır. Bu tarihte 76 ülkenin elektrik sektörüne verilen yapısal reform kredilerinin tutarı 187 milyar ABD Doları olmuştur. Uluslararası sermayenin bir nevi sözcüsü rolüne soyunmuş olan Dünya Bankası’nın bu gayretleri sonunda küreselleşme hızlı bir şekilde yayılmış, uluslararası sermaye artık girdiği her ülkede üretimden pazarlamaya kadar mülkiyet edinmeyi de içermek üzere hiç bir sınırlama ve denetime tabi olmadan serbestçe faaliyet gösterebilme olanağına kavuşmuştur. Türkiye elektrik sektörü 2001 yılında işte bu şartlar altında serbestleştirilmiş, elektrik sektöründe piyasa modeli uygulanmaya başlamıştır. Bu modeli yürürlüğe koyan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Yasası ile serbest rekabet ortamında “elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli olarak tüketicilerin kullanımına sunulması” amaçlanmıştır. Ancak geride kalan on yıllık uygulama periyodunda bu amaçlara ulaşmak mümkün olamamıştır. Bu uygulama döneminde: ¦ Rekabetin oluşturulması bir yana özel sektör tekeli yaratılmış, bu tekeli pekiştirmek için elektik sektörü kamuya kapatılmıştır. ¦ Elektrik üretiminde yeterli ve düzenli yatırım yapılamamıştır. 2010 yılı itibarı ile özel sektörün lisans alarak gerçekleştirilen üretim tesisi toplam kapasitesi 12 bin 700 megavata (MW) ancak ulaşabilmiştir. Oysa elektrik talebini karşılayabilmek için yılda ortalama 1500 MW yerine 3 bin 5004 bin MW gücünde üretim tesisi yapımı gerekmektedir. ¦ Bu dönemde elektrik fiyatlarında ucuzluk da sağlanamamıştır. Meskenlerde elektrik birim fiyatı Ocak 2012 itibarı ile 29.85 kuruş/kilovat saate (kWh) yükselmiştir. 4 kişilik bir ailenin aylık elektrik üretimi 230 kWh olarak kabul edildiğinde aylık elektrik fatura bedeli 69 TL tutmaktadır. Bu bedel, asgari ücretli bir ailenin aylık gelirinin yüzde 12’sine denk gelmektedir ki bu da elektriğin ne kadar pahalı olduğunu açıkça göstermektedir. ¦ Aralık 2007’den bu yana tarifeler incelendiğinde dağıtım hizmet bedelinde görülen yüzde 141.7 oranındaki artış dağıtım özelleştir şirketlerinin üretim tesisi kurmalarına, dağıtım şirketlerinin perakende satış hizmetleri yapmalarına müsaade edilmesi ile rekabet ortadan kalkmış, sektörde bir nevi özel şirketler tekeli yaratılmıştır. Krizin temeli kuralsızlık Elektrik enerjisinin temel özelliği gereği depo edilememesi nedeniyle elektrik arzı ile tüketiminin dengelenmesi, bunun için sektörde planlama yapılması gereklidir. Serbestleşme ile planlama olgusu terk edildiğinden elektrik üretimini karşılayacak üretim tesisi kurmak piyasa oyuncularının tercihlerine bırakılmıştır. Yıllık elektrik tüketim artışı yüzde 12 dolayında olan gelişmiş ülkelerde planlama gerekmeyebilir olsa da bizim gibi kriz dönemleri hariç olmak üzere yüzde 78 oranında elektrik talep artışı olan gelişmekte olan ülkelerde planlamanın gerekliliği yadsınamaz. Planlı bir elektrik sektörünün doğru ve verimli bir şekilde işleyişi, elektrik hizmetinin her kademesinde planlı ve koordineli bir yönetim ile birlikte belirli kuralların olmasına, bu kurallara tüm oyuncuların uymasına bağlıdır. Bu kurallara uyulup uyulmadığının kontrolü de kamunun denetimine bırakılmalıdır. Liberal ekonomik sistemin içine düştüğü krizin temel nedeninin bu kuralsızlık ve denetimsizlik olduğu, artık tüm dünyada büyük ölçüde kabul gören bir husustur. Neoliberal ekonomik bir görüşle hazırlanan ve elektriğin temel özelliklerini dışlayan elektriği “alınıp satılabilen bir meta” olarak kabul eden bu serbest piyasa modeli ile öngörülen amaçlara ulaşmak beklenmemelidir. O halde ülke şartları ile uyuşmayan sanal bir serbest piyasa kurgusundaki bu modelin bir an önce terk edilerek her şartta kar etmeyi ön planda tutmayan ülkenin ve tüketicinin yararına bir model uygulamak artık zorunlu olmuştur. (2) Kaynakça (1) Prof. Dr. Türker Minibaş (2) Dr. Seyhan Erdoğdu mesi ile elektrik fiyatlarının ucuzlatılamayacağını da kanıtlamaktadır. ¦ Elektrik dağıtım sisteminde kaçaklar azaltılamamıştır. Bu iddia ile başlatılan dağıtım sistemlerinin özelleştirilmesi sonucunda kaçakların önleneceği veya azaltılacağı amacına karşılık uygulamada kaçak elektrik kullanımının elektrik tarifelerine yansıtılarak bedelinin tüketicilerden tahsili yoluna gidilmesi sonucunda elektrik kullanımında kaçakları önleme görevi dağıtım şirketlerinin sorumluluğundan çıkarılmış böylece kaçaklarla mücadeleden de vazgeçildiği izlenimi yaratılmıştır. ¦ Elektrik dağıtımının doğal tekel olması nedeniyle bir kamu hizmeti olarak kabul edilmesi, kamunun çıkarlarını ön planda tutan bir zihniyetle yönetilmesi gerekir. Son yıllarda EPDK’nin onayladığı elektrik dağıtım tarifelerinde kayıp kaçak elektrik bedeli, sayaç okuma bedeli gibi kalemlerin tüketicilere yansıtıldığı görülmektedir. Dağıtım hizmetinin yapılmasını gerektiren bu doğal hizmetlerin bedelinin tüketicilere yansıtılması, bir bakıma dağıtım hizmetlerinin yapılmasında kamu yararı yerine işletmecilerin her ne şekilde olursa olsun kar etme amaçlarını ön plana çıkarmaktadır. ¦ Elektrik Piyasası Yasası’nda tekelleşmeyi önlemek amacı ile elektrik hizmetlerinde üretim, iletim, dağıtım ve satış hizmetleri ayrıştırılmıştır. Uygulamada üretim şirketlerinin dağıtım şirketleri ile ortaklık kurmalarına, dağıtım
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear