25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

11 ENERJİ (HBK/CPC) ilişkin de şu bilgilere yer verilmektedir: “HBK, Rusya, Kazakistan ve bazı Ortadoğu petrol şirketlerinin hissedar olarak katılımından oluşmaktadır. BBH Sistemi, Rusya’nın Transneft Şirketi ile Kazakistan’ın ulusal şirketi KazTransOil Konsorsiyumu’na ait olan AtyrauSamara (AS) Boru Hattı’na bağlıdır. AS Boru Hattı Tengiz ham petrolünü Batı Kazakistan’daki Atyrau’dan HBK’nin Karadeniz’deki Novorossisk tanker terminaline bağlamaktadır. GUAM Zirvesi’nden bir sonraki hafta, 10 Temmuz’da Transneft ve KazTransoil AS Boru Hattı’nın kapasitesini yılda 16 milyon tondan 26 milyon tona çıkarmak üzere görüşmeler yaptıklarını açıklamışlardır.” sadece petrol değil, doğalgaz, su, elektrik ve fiberoptik kabloların taşınması için çok amaçlı boru hatlarının geçirilmesine yönelik görüşmeler söz konusudur. Basına yansıyan bilgilere göre, Eylül ayının ikinci haftasında Türkiyeİsrail ve Hindistan’dan enerji yetkilileri biraraya gelmiş ve fizibilite çalışmalarının yılsonuna kadar başlatılmasına karar vermişlerdir. Avrasya koridorunun militarizasyonu Chossudovsky bu gelişmeleri yerli yerine oturtabilmek üzere ABD’nin İpek Yolu Stratejisi’ne (İYS) dikkat çekmektedir. İYS 1999 yılında ABD Kongresi’ne sunulan bir tasarı ile formüle edilmiş olup, bu Strateji Batı Avrupa ile Orta Asya ve Uzak Doğu’yu birbirine bağlayan bir koridorun yaratılmasına dayanmaktadır. “TransAvrasya güvenlik sistemi” olarak da tanımlanabilecek olan İYS, “Avrasya koridorunun militarizasyonunu” hedefleyen bir stratejidir. Chossudovsky’e göre, 1999 yılında Temsilciler Meclisi’nce benimsenmesine rağmen hiçbir zaman yasalaşmayan İYS, Bush yönetimi döneminde, Güney Kafkasya ve Orta Asya’daki eski Sovyet Cumhuriyetleri’nin ABD’nin etki alanına entegre edilmesinin temelini teşkil etmektedir. Yazar, bu çerçevede yaşanan işgal süreçlerini şöyle yorumlamaktadır: “İYS’nin başarılı bir şekilde uygulanması, boru hatlarının ve ticaret koridorlarının ‘korunması’ kadar, zengin petrol ve gaz rezervlerinin üzerindeki kontrolün güvenliği açısından da, bir araç olarak, Doğu Akdeniz’den Çin’in Afganistan’a komşu olan Batı sınırına kadar tüm Avrasya koridorunun eşzamanlı ‘militarizasyonunu’ gerektirmektedir. Afganistan’ın Ekim 2001’de işgal edilmesi, boru hatları koridorları dahil, ABD’nin Orta Asya’daki stratejik çıkarlarının desteklenmesine hizmet etmiştir. Afganistan Çin’in Batı sınırına komşudur. Aynı zamanda Hazar Denizi havzasındaki büyük petrol zenginliğinin Arap Denizi’ne bağlantısı açısından stratejik bir kara köprüsü oluşturmaktadır. İYS kapsamındaki militarizasyon süreci büyük ölçüde Rusya, Çin ve İran’a karşı yönelmektedir.” IMF ve Dünya Bankası’nın müdahaleleriyle benimsetilen neoliberal politikaların da İYS’nin entegre bir parçası olduğunu ifade eden yazar, İYS’nin, Kafkasya ve Orta Asya’da, ABD’nin, istikrarsız İran Körfezi’ndeki enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltacak yeterli miktarda rezervin Batı yanlısı yeni bir blok Makalede, GUAM Zirvesi’nde BaküTiflisCeyhan (BTC) Hattı’nın tamamlayıcısı olarak GUAM Nakil Koridoru’nun (GNK) geliştirilmesinin de kabul edildiği belirtilerek, GNK’nin, Azeri Başkenti Bakü’den Karadeniz’deki Gürcistan limanları Poti ve Batum’a, oradan Ukrayna’nın Karadeniz kıyısındaki Odessa Limanı’na bir bağlantı ile Batı ve Kuzey Avrupa’ya ulaşan bir koridor olmasının planlandığı aktarılmaktadır. BTC’nin, Rusya’yı tamamen devre dışı bırakarak, Hazar Havzası’nı Gürcistan ve Türkiye üzerinden Doğu Akdeniz’e bağladığını ve BP liderliğindeki bir Konsorsiyum tarafından kontrol edildiğini kaydeden Chossudovsky, İsrail’in bu politikalardaki yerine dikkat çekerek BTC Hattı’nın Doğu Akdeniz’in jeopolitiğini değiştirdiğini vurgulamakta, BTC Boru Hattı’nın, bölgedeki ülkelerin önceki konumunu değiştiren ve Azerbaycan, Gürcistan, Türkiye ve İsrail birlikteliğinde bölgede Batı yanlısı yeni bir blok oluşturan bir proje olarak nitelendirildiğini aktarmaktadır. (Komerzant, Moskova, 14 Temmuz 2006) İsrail’in, şimdi Batı’nın petrol devlerinin Orta Doğu ve Orta Asya’daki çıkarlarına hizmet eden AngloAmerikan askeri ekseninin bir parçası olduğunu belirten yazar, “Resmi raporlar BTC’yi, petrolü Batı pazarlarına yöneltecek bir hat olarak ifade ederken, Hazar Denizi petrolünün o bölümünün doğrudan İsrail’e doğru kanalize edilebileceği nadiren kabul edilmektedir” demektedir. Chossudovsky, Türkiye ile İsrail arasında petrolün Ceyhan’dan İsrail Limanı Ashkelon’a iletilmesinin ve buradan da İsrail’deki ana boru hattı vasıtasıyla Kızıl Deniz’e ulaştırılmasının öngörüldüğünü anımsatarak, şu değerlendirmeyi yapmaktadır: “İsrail’in amacı Hazar Denizi petrolünü sadece kendi tüketim ihtiyaçları için kullanmak değil, aynı zamanda Hazar Denizi petrolünü Kızıl Deniz’deki Eilat Limanı vasıtasıyla Asya pazarına yeniden ihraç etmek konusunda anahtar bir rol oynamaktır.” (Bkz Harita 2) Bu konuda bir ekleme yapmak gerekirse, Türkiye ile İsrail arasında denizin altından Harita 2 ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ Türkiye’nin 2007 yılında 36 milyar metreküpü aşan doğalgaz ithalatının yaklaşık yüzde 63’ü Rusya Federasyonu’ndan yapılmaktadır. Doğalgazın genel enerji kaynakları talebindeki payı yüzde 30, elektrik üretimindeki payı yüzde 4550 civarındadır. Doğalgazın hemen hemen tamamı ithalatla karşılanmaktadır. bulunması nedeniyle ayrıca önem taşıdığını belirtmektedir. Eski Sovyet Cumhuriyetleri’nin Rusya, Çin ve İran ile ekonomik, politik ve askeri bağlantı kurmasını engellemek açısından da İYS’nin önemine işaret eden Chossudovsky, “Bu bağlamda 1997 yılında oluşturulan GUAM, eski Sovyet cumhuriyetlerinin ABDNATO ile askeri işbirliğine Harita 3 girmelerini sağlayarak tekrar Rusya ile ilişki kurmalarını önlemek için bir adım olmuştur” demektedir. arasındaki 1300 kilometrelik doğalgaz boru hattından (KÇ) 2010 yılında gaz verilmeye başlanılacağını aktarmaktadır. (Bkz.Harita 3) Bu hattın Orta Asya’nın zengin rezervleri ile Çin bağlantısını sağlamak için yapılan iki hatlı daha büyük bir projenin bir parçası olduğunu, Türkmenistan’dan başlayan boru hattının Jeopolitik çelişkiler İYS kapsamında Güney Kafkasya ve Orta Asya ülkeleri olarak tanımlanan ülkeler, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’dır. Chossudovsky, ülkeler açısından bakıldığında ABD stratejisinin henüz amaçlanana tam ulaşabilmiş olmadığını, günümüzde Ukrayna, Gürcistan ve Azerbaycan’ın fiilen ABD himayesine girmesine karşılık jeopolitik olarak Kırgizistan, Kazakistan, Tacikistan, Ermenistan ve Beyaz Rusya’nın Moskova ile uyum içinde olduğunu belirtmektedir. ABD’ye karşı Bölgesel İşbirlikleri Michel Chossudovsky, Batum’da yapılan GUAM Zirvesi’nden birkaç gün sonra (9 Temmuz 2008) inşasına başlandığı açıklanan Çin ve Kazakistan ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ Özbekistan ve Kazakistan’ı geçerek Çin’in Xinjiang Bölgesi’ne ulaşacağını, Türkmenistan’ın kendi bölümündeki inşa çalışmalarına geçen yıl başladığını, Özbekistan’ın da bu dönemde başlamasının beklendiğini alıntılarla anlatan Chossudovsky, Çin Ulusal Petrol Şirketi’nin (CNPC) konsorsiyum liderliğini yaptığı KÇ Boru Hattı’nı, ABD’nin bölgedeki stratejik çıkarlarını zayıflatan; İYS’nin mantığını baltalayan; Rusya, İran ve Çin tarafından yürütülen rakip bir Avrasya enerji projesi olarak yorumlamaktadır. Yazar, bu yorumunu ABDNATO’nun Kafkasya ve Orta Asya’daki genişleme projelerine karşı oluşturulmaya çalışılan iki bölgesel askeri işbirliği örgütüne dikkat çekerek şöyle ayrıntılandırmaktadır: “Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Rusya, Çin ve Kazakistan, Kırgızistan, ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear