29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

ENERJİ 14 Irak’ta halen işgal koşulları sürmektedir. “İşgal hukuku”nun bile, varlığından söz etmenin mümkün olmadığı koşullarda yapılan Anayasaların, Petrol Yasası’nın, onun tamamlayıcısı “Üretim Paylaşım Anlaşmaları”nın hukuki ve ahlaki geçerliliği çok su götürür. Irak’taki işgal koşulları sona erip, Irak halkı kendi geleceğini özgürce belirlemeden oluşacak Anayasa’nın, yasaların ve bunlara dayanan düzenlemelerin geçerliliği (hukuki ve ahlaki açıdan) olmayacaktır. Halen Irak’ın kuzeyinde kimi Türk şirketleri de faaliyet göstermektedirler. Ancak burada üretilen petrolün Irak tarafındaki sahibi, kuzeydeki mevcut yapı değil, tüm Irak halkıdır. Bu fiili durum, üretilecek petrolün yüzde 15’inin yatırımcı şirkete, yüzde 85’inin bölgesel yönetime kalması üzerine kuruludur ve mevcut Anayasa’ya uygun değildir. Hal böyle iken, mevcut 20 “anlaşma”ya, 2008 yılı içinde 20 anlaşma ekleme çabası vardır. ABD yönetiminin, kuzeyde şu ana kadar kollayıp palazlandırdığı mevcut yönetimin izlediği politika, ABD tarafından bile kabul edilemez noktaya gelmiş görünmektedir. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın Aralık 2007 ortalarında Irak’a yaptığı ziyarette Barzani’nin, Türk Hava Kuvvetleri’nin “ABD’nin kontrolü altındaki hava koridorundan geçerek” PKK’nin üslendiği mevzileri bombalamasını gerekçe olarak gösterip, onunla görüşmemesinin ardında yatan bir diğer gerçek, kanımca petrolün paylaşımı konusundaki derin pazarlıklar olsa gerek(13). Basın, haklı olarak bu konuda “Condoleezza Rice’ın ziyareti, Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine dönük hava harekâtı, Kerkük’deki referandumun ertelenmesi ve Bağdat ile Bölgesel Kürt Yönetimi arasında petrol satışlarına ilişkin gerilimin tırmandığı bir dönemde gerçekleşmesi bakımından önem taşıyor” yorumunu yaptı. sahalarında ruhsat alarak, bu sahalardan petrol ve gaz üretmek, üretilen gazı da Türkiye üzerinden Avrupa’ya iletmek/pazarlamak için, 12 yıldır “hatasıyla, sevabıyla” uğraşıyor. Saddam döneminde ABD ambargosu nedeniyle başarılamayan bu çaba, ABD işgalinden bu yana da, gerek ABD politikaları, gerek yaratılan istikrarsızlık ortamı ve gerkse TPAO içindeki organizasyon sorunları nedeniyle Irak Merkezi Yönetimi nezdinde, sonuç alıcı olamadı.. Ancak geçtiğimiz ay, Sayın Abdullah Gül ile birlikte, sayın Güler’in de Washington’a gitmesi, “bir kısım medya”nın da katkısı ile, Irak’ta ülkemiz adına “yepyeni” bir açılımı ve ABD ile işbirliğini muştuladı bizlere. ABD ve İngiliz şirketleriyle birlikte TPAO’ya da “pay” verilecekti. Biraz önce aktardıklarımız eğer dikkatle okunursa, bu “temcit pilavı”nın 12 yıldır farklı aşçılar elinde kaç kez pişirildiği de anımsanır belki. Bir diğer önemli husus, Irak’taki hukuki düzenin, ancak işgal sonrasında, Irak halkının özgür iradesi ile belirlenebileceği husus olmalıdır. Diğer yandan, şu soruya da yanıt verilmelidir: “ABD Irak’ta muktedir midir?” Değilse, kimin petrolünü, kim kime vermektedir? Türkiye zaten 12 yıldır bu yönde çaba göstermekteyken, işgalden bu yana neden (eğer hak ve erk ABD’de ise) “yaprak kıpırdamamıştır?” Dahası, 1976’dan beri işletmede olan KerkükYumurtalık hattı, Saddam döneminde (hiç değilse) yarı kapasite ile (yılda 35 milyon ton) çalışırken, işgalden bu yana nerdeyse hiç çalışmamaktadır. Türkiye’nin, sadece hattın çalışmamasından doğan kaybı 1 milyar dolar civarındadır. Bush yönetimi, (madem ki Irak’ta hükmeden onlardır) Türkiye ile “işbirliğine” bu alacağımızın tahsilinden başlasa daha inandırıcı olmaz mı? İran’dan gelen gazın 10 gün kesilmesi ile hatırladığımızı sandığımız enerji arz güvenliği konusunda, enerji politikamızın dış politikamızla ve güvenlik politikamızla olduğu kadar, sanayi, ulaştırma politikaları ile birlikte planlanmasının gereğini ne zaman kavrayacağız? “Her şey yolunda, sorun yok. Eleştiriler haksız. Biz işimize bakalım” gibi bir nakaratla çığırdığınız türküler, mezarlıktan geçerken yüreğinizi biraz rahatlatabilir ama, her geçen saat, ülkemizin geleceğinden çalınan yıllar anlamına geliyor enerji sektöründe. ABD ile ilişkilerimizin düzelmesini istemek doğru bir istemdir ama, bunu ham hayaller üzerinden yapmanın, ne bize ne ABD’ye, ne de bölge ülkelerine hayrı vardır. Kıssadan hisse: “Umut iyi bir kahvaltı, tadı kaçmış bir akşam yemeğidir.” ? Dipnotlar 1. “Enerji Arz Güvenliği ve Türkiye”, Necdet Pamir; 16 Şubat 2007 2. BP Statistical Review of World Energy, June 2007 3. “Energy and Security: Toward a New Foreign Policy Strategy”, 2005 4. “The Thirty Year Itch”, Robert Dreyfus, MotherJones.com, March/April 2003 Issue; “Küresel Enerji Politikaları ve Türkiye”, Necdet Pamir; TMMOB Enerji Kurultayı, 2122 Ekim 2007, Ankara 5. “Iraqi death toll 1.2 million”, Doug Lorimer, 21 September 2007, Green Left On Line (British Opinion Research Business adlı şirketin hane halkı ile yaptığı araştırmanın sonuçları) 6. Bu artışa ilişkin rakam biraz abartılı olsa da, yeni muhafazakarların niyetlerinin görülmesini engellemiyor. Söz konusu artış, belki 2030 yılı için söylenebilirdi. 7. “Under the surface: Iraqi oil and Tony Blair’s absurd conspiracy theory”, Greg Muttitt, PLATFORM, published in Red Pepper magazine, February 2005 8. “Crude Designs (The Ripoff of Iraq’s Oil Wealth)”, PLATFORM (www.carbonweb.org), (Bölüm adı: From Washington to Baghdad, Planning Iraq’s Oil Future), sayfa 16 9. “Irak: Hem Gözden, Hem de Gönülden Irak mı?”, Necdet Pamir, Stratejik Analiz, Şubat 2005 10. “Irak Merkezi Hükümeti ile Irak’ın Kuzeyindeki Bölgesel Yönetim Arasındaki Petrol Anlaşmazlığı Büyüyor”, Mazin Hasan, 14 Aralık 2007, ASAM web sayfası 11. “Geographical Distribution of Iraqi Oil Fields And Its Relation with the New Constitution”, Kamil el Mehaidi, Revenue Watch Institute, 20 June 2006 12. “Kerkük Referandumu Ertelendi”, Sol Günlük Siyasi Gazete, 11 Eylül 2007 13. “Barzani, Irak’taki Rice’la görüşmedi”, 19 Aralık 2007, Sabah Gazetesi ABD sözde yeni açılımı Türkiye açısından bakıldığında, Irak’taki petrol varlığının bir diğer önemli boyutunda, komşu ülke Irak’ın zengin petrol ve gaz rezervlerinin varlığı ve bu alanda Türkiye’nin gerek kendi gereksinimini “çeşitlendirilmiş” kaynaklardan sağlamak, yani arz güvenliğini pekiştirmek, diğer yandan da Avrupa’nın artan enerji kaynağı ithalat gereksinimine geçiş (ayrıca ticaretinden yararlanma) olanağı yaratma gibi önemli konular yer alıyor. Ulusal kuruluşumuz TPAO, yaklaşık 12 yıldır bu yönde yoğun, ancak çeşitli nedenlerle başarı ile sonuçlandıramadığı bir çaba içinde… Gharaff petrol sahası ile, Mansuriye ve etrafındaki gaz ve gaz eriyiği Irak’ta halen işgal koşulları sürmektedir. “İşgal hukuku”nun bile, varlığından söz etmenin mümkün olmadığı koşullarda yapılan Anayasaların, Petrol Yasası’nın, onun tamamlayıcısı “Üretim Paylaşım Anlaşmaları”nın hukuki ve ahlaki geçerliliği çok su götürür. Irak’taki işgal koşulları sona erip, Irak halkı kendi geleceğini özgürce belirlemeden oluşacak Anayasa’nın, yasaların ve bunlara dayanan düzenlemelerin geçerliliği (hukuki ve ahlaki açıdan) olmayacaktır. ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear