Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
25 ARALIK 2013 ÇARŞAMBA 4 n DEMET YALÇIN Büyüleyici ortaçağ kenti hipliği yapmış. 2000 yılından beri UNESCO koruması altında bir dünya mirası olarak yerini alan Brugge, her mevsim kimliğini ayrı bir renkle tanımlıyor. Bu aylarda çatılarına ve daracık sokaklarına yağan karla beyaz bir gelini andıran şehir, sizi bahar ve yaz aylarında da yeşillik cümbüşüyle selamlıyor. Çikolata Müzesi, el yapımı oyuncak satan mağazaları, incecik dantelleri Brugge ile özdeşleşmiştir. De Halve Maan bira fabrikasını ziyaret ederek meşhur Belçika biralarının nasıl yapıldığını görebilir, midye seviyorsanız tarihi meydanda tencere içinde servis yapılan meşhur midyelerin tadına bakabilirsiniz. Ortaçağın bu büyüleyici kenti, zihinlerde bir peri masalına dair bembeyaz düşlerin olduğu anların kalmasını isteyenler için oldukça doğu bir seçim... Aşkın ve romantizmin simgesi olan Belçika’nın en romantik şehri Brugge’ incecik dantelleri, birbirinden lezzetli çikolataları, bira, su kanalları ve ortaçağdan günümüze kalan yapılarıyla adeta büyüleyici bir masal gibi durmakta. Küzey Avrupa’nın Venedik’i olarak tanımlanan Brugge, topraklarında dolaşan ortaçağ gezginlerinden bu yana çok fazla değişmemiş ve doğasını her daim korumayı bilmiş bir kent. Tarih boyu Romalılar, Vikingler, İskandinavlar, Flamanlar, Normandiler ve İngilizlerin etkileri altında kalmış. Kanallarla çevrili bu masal kent, ortaçağ boyunca sanatçılara, ticaretle uğraşanlara ve sürgün edilen aydınlara, siyasetçilere ev sa Lala, lala!..Çeşmi Cihan bu mu ola? ‘Yaşam Kasabası’ yeni yıla hazır Her yeni, içinde kocaman sevinçler, mutluluklar taşır. Yeni bir yıl yeni umutlar, yeni başlangıçlar, yeni mutluluklar, yeni beklentiler demektir. Hepimiz mutlu olmak, yeni yılı karşılarken sevdiklerimizle, en neşeli ortamda olmak isteriz. İksir Resort Town sımsıcak, keyifli ortamı ile sizlerin yeni yıla coşku içerisinde girmeniz için yılbaşı balosu hazırladı. Siz 2014’ü en mutlu anları yaşayarak karşılayın ve her gününüz o anlar gibi hep mutlu olsun diye. Kastamonu Havalimanı’na 30 dakika uzaklıkta olan doğa harikası Daday’da, 4 mevsim doğanın her rengi ve doğallığın en konforlu halini “her gün yeniden doğmak” diyerek yaşatan İksir Resort Town Tatil & Yaşam Kasabası’nda, farklı bir deneyim yaşayarak 2014’e yıldızlarla dolu gök kubbenin altında girmeye hazırsanız, doğanın içinde 50’nin üzerinde aktivite seçeneği bulunan İksir Resort Town Tatil & Yaşam Kasabası’na davetlisiniz. Daday ilçesi, Türkiye’nin ikinci sanatoryumuna ev sahipliği yapmış ve tedavi edici özellikteki bol oksijen üreten ormanları ile doğal bir sağlık merkezi olan, İksir Resort Town Tatil & Yaşam Kasabası’nda doğada serbest at binişlerinden kış sporlarına, Jeep safariden ahşap atölyesinde ahşap oymacılığına kadar onlarca aktiviteye katılabilirsiniz. Rezervasyon: 0366 616 10 16 GSM: 0532 302 91 84 info@iksirresorttown. com www.iksirresorttown. com Bartın n ESRA ALKAN Fatih’in ünlü bu sözü her ne kadar Bartın’ın ilçesi Amasra için söylenmiş olsa da, Bartın’ın kent merkezini tanıdıkça daha başka güzellikleri görmek gideni şaşırtıyor... Bartın’a adını veren ırmağın antikçağdaki adı Parthenios “Sular ilahesi” demek. Bu ırmak üzerinden Amasra’ya ulaşmak mümkün imiş. Bartın’a gittiğimde, oradaki turizm yetkilileriyle konuştum. Bartın Irmağı’nda yelkenleriyle dolaşmak, su sporları yapmak ve önceden 500 tonluk gemilerin indirildiği ırmağı hayatlarına tekrar sokmak istiyorlar. Kıyı boyundaki tersanelerde yapılan gemiler Osmanlı döneminde suya indirilirken özellikle hamile kadınlar seyretmeye gelirmiş. Sebep mi? Doğumları da en az bu kadar kolay olsun diye… Çeşmeleri, köprüleri, Cumhuriyet’le yaşıt Bartın Gazetesi’ni, Taşhan’ı görün… Biliyor musunuz? Bartın’da 18 19. yüzyılda, evlerde haremselamlık yokmuş. Bartınlı şuna inanıyor: “Kadına sokağa varan özgürlük vererek aile ve toplum düzeni daha sağlıklı gelişir.” O dönemlerde yaygınlaşması ne kadar gerekli bir düşünceymiş değil mi? Bartın da bugün azalmış bile olsa ilginç bir gelenek var. Hemen her doğan çocuğa kurşun dökülüyor önce. Hele de kız çocuksa büyüdüğünde tel kırma sanatını sevsin, tutkuyla üretsin diye. Son zamanlarda daha turistik amaçla üretilen ve Amasra Çekiciler Çarşısı’nda bulduğumuz “tel kırma” sanat ürünleri ve sanatçıları aslında Bartın kentinde yaşayan Hatice Hanım’dan çoğalma. 19. yüzyılda yaşayan Hatice Hanım, ilk kez gümüş telleri ipliğe çevirip bu sanatı yaratıyor. “Atlı geliyor atlı, altında kilim saklı.” Bartın türküleri dilimizde; pirinçli mantı, kabak burması, halışka, gelinteli tatlısının tadı damağımızda; İnkumu ve Çakraz plajları, Küre Dağları, Ulus Ulukaya Şelalesi, nefes kesen kanyonları gözümüzün önünde; Kurcaşile Tekkeönü Tersanesi’nin talaş ve deniz kokusu hâlâ ciğerlerimizdeyken Bartın’dan ayrılıyoruz. İnsanın insana dokunduğu Bartın, ziyaretçisine altı duyguyu da dolu dolu yaşatıyor. Hadi, bir fırsat da Bartın için yaratın… Varır varmaz ilk adresiniz KültürTurizm İl Müdürlüğü’nün sıcak mı sıcak ahşap evi olsun. Oradan alacağınız kitapçıklarla az zamanda pek çok şey yaşayacaksınız, hadi... Masumiyetin rengi beyaz n TUTKU TANINLI Kar mevsiminin başladığı bugünlerde, gürültülü ve koşuşturmalı şehirlerden kaçma vakti şimdi. Bolu’dan Köroğlu Dağları’na… Yani Kartalkaya’ya… Deyim yerindeyse, kalabalığın ortasından sıyrılarak beyazlara bürünme vakti.... Geçen günlerde İstanbul’a yağan karın gerek araçlarla ve gerekse insan eliyle kirletilmemiş yüzünü yalnızca bir gün görme fırsatı yakalayabildim. Bu kısa sürenin beni yeterince hoşnut etmediğini fark ettiğimde ise kendimi Kartalkaya’ya doğru yol alan bir otobüs camından dışarı bakarken buldum. Yaklaşık olarak 3 saati sürenyolculuğum, bembeyaz bir masal görüntüsüyle başladı. Dağdan çıkarken gördüğüm karlarla kaplı çam ağaçları, güneş ışınlarıyla adeta bir perinin sopasından saçılan sihir görünümündeki kar tanelerinin ışıltılı yansıması ve her biri ayrı bir tepeye oturtulmuş şirin dağ evleri… Golden Key Kartalkaya Oteline geldiğimde, ilk işim dışarıdaki 10 derece soğuğa inat, sıcak şömineye yanaşmak oldu. Daha sonra şömineden kendimi zorla ayırıp odama gittim. Ardından kayak pistini görmek ve şu çok övülen spa seçeneklerini tecrübe etmek için keşfe çıktım. 30 dakikalık Bali masajı öncesi, açık havada, 10 derece soğuğun tam ortasındaki 40 derece sıcak sulu jakuzinin içinde şarabımı yudumlarken karları izlemek pek bir keyifli oldu. Doğrusunu isterseniz ayağımdaki kırıkların izlerini hâlâ taşıdığım için kayamadım, ancak kayanların fotoğraflarını çekmekten ve yağan kar eşliğinde dikkatli bir doğa yürüyüşü esnasında gözlem yapmaktan da kendimi alamadım. Kayak hocalarının ise boş vakti neredeyse yok. Golden Key Kartalkaya Müdürü, “Kartalkaya’nın müşterisi Uludağ gibi değil. Yalnızca kayak için geliyorlar buraya...” diyor. Gerçekten de gece hayatının çılgınca yaşandığı bir yer değil Kartalkaya… Burada yüksek sesle dinlenen müzikler yerine, şömine karşısında sıcak sohbetler tercih ediliyor daha çok. Tesisler kaliteli... İstanbullular ve Ankaralılar hafta sonları Kartalkaya’da boş yer bırakmıyorlar. Ormanların güzelliği, kar kalitesiyle birleşince kayakçılar zor ayrılıyorlar buradan. Pistleri minimum 1850, maksimum 2200 metre yükseklikte. 2 telesiyej, 9 teleski tesisinin bulunduğu merkezde, mekanik tesislerin toplam taşıma kapasitesi saatte, 6 bin kişi. En uzun pistin 1400 metre olduğu merkezdeki pist sayısı 28; toplam pist uzunluğu 35 kilometre. Kayakçılar dışında gelenler telesiyejlere binip yukarı çıkamıyorlar, bu da yığılmayı engelliyor ve kayakçıların daha çok tur yapmasını sağlıyor. Liftler otel müşterilerine ücretsiz. Kartalkaya’nın bir avantajı da, kayakçıların otellerden çıkıp direkt olarak liftlere binebilmesi. Bu durum kayakçılara zaman kazandırıyor ki, kayarken zaman, altın değerinde. Hadi bir fırsat yaratın İstanbullular ve Ankaralılar hafta sonları Kartalkaya’ya akın ediyor. MEKÂNIN DİLİ... HATİCE KUMALAR/haticekumalar@yahoo.com İstanbul Boğazı’nın muhteşem manzarasına sahip Arnavutköy’de bir yıldız Mira Balık, masal tadında, bahar tadında, sıcacık ve samimi... Beyazın hâkim olduğu modern ve sıcak bir dekorasyona sahip olan Mira Balık, keyifli bir bahçe içinde hizmet veriyor. Tüm samimiyetimle söylemeliyim ki son yıllarda gittiğim ve kendimi en çok ait hissettiğim yerlerin en başında geliyor burası. Her şey öyle yerli yerinde ve gerçek ki, bir şeyin yerini değiştirmek ya da acaba şöyle olsaydı nasıl olurdu diye düşünmek mümkün değil. Özellikle de mekânın sahiplerinde Tabita Özden ile konuşunca anlıyorum bu yerin beni niye bu kadar etkilediğini, sanki uzun zamandır görmediğim yakın bir arkadaşımla karşılamışım gibi, ne bir kibir ne bir havadan bakma, öyle içten ve alçakgönüllü ki, sadece bana karşı değil, Boğazın yıldızı: MİRA herkese aynı. Gelen tüm konukları sanki evinde yemeğe davet etmiş gibi karşılıyor ve ağırlıyor. Mira’nın samimi havasının kaynağının kimden geldiğini sanırım anladınız. Benim gibi meze ve ara sıcak düşkünüyseniz, lezzet çıtanızı yükseltecek “Boğaz’ın en samimi balıkçısı Mira”ya mutlaka uğramalısınız. Ege mutfağının nadide otları, eski İstanbul’un en sevilen mezeleri ve kendi yorumlarıyla hazırladıkları deniz mahsullerinin birleşmesiyle oluşan tatları denemeden ana yemeğe geçmemenizi öneririm. Özellikle de deniz börülcesi, soya soslu cibes salatası, Ermeni usulü zeytinyağlı yaprak sarma, acılı Girit ezme, Mira mutfağından torik lakerda, spesiyal ahtapot carpaccio, Bodrum’dan özel getirtilerek hazırlanan ahtapot ızgara, İstanbul’da çok az yerde görebileceğiniz sübye güveç ve sübye pilaki, levrek pazı sarma ve muhteşem paella, Mira Balık’ta tatmanız gereken diğer lezzetler. Bu arada; böylesine samimi bir mekânı keşfetmemi sağlayan ve bana en güzel doğum günü yemeği sürprizini yaşatan sevgili dostlarım Simge Kurban ve Meltem Sönmez’e ve Tabita Özden’e sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. İyi ki varsınız ve hep var olun. Hayat kısa, dar zamanlara güzel şeyler sığdırmak gerek, tebessümle kalın. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç • Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız • Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya • Editör: Hayri Arslan • Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ • Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul • Tel: 0 212 343 72 74, Faks: 0 212 343 72 64 • Reklam: Cumhuriyet Reklam • Genel Müdür: Özlem Ayden • Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü • Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya • Reklam Müdürü: Ayla Atamer • Tel: 0212 251 98 74 75 • Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı • Cumhuriyet Gazetesi’nin Ekidir • Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri.