01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 Duvarla ikiye bölünen şehir... 14 KASIM 2012 ÇARŞAMBA BERLİN Perşembe ‘cittaslow’ ‘Sakin Şehir’ oldu CEMİL CİĞERİM yılında İtalya’nın Greve in Chianti şehrinde, yaşam 1999 kalitesini yükseltmek amacıyla kentlerin kendilerini değerlendirmelerini ve farklı bir kalkınma modeli ortaya koymaları amacıyla başlatılan Cittaslow (Sakin Şehir) projesine aday olan Ordu’nun Perşembe ilçesi Türkiye’nin 8’inci sakin şehri oldu. “Yaşamın Kolay Olduğu Kentlerin Uluslararası Ağı Cittaslow” (sakin şehir) projesi kapsamında Perşembe ilçesi de sakin şehir olmayı başardı. Cittaslow’a kabul edilen Perşembe ilçesinin Cittaslow (sakin şehir) belge töreni İtalya’nın Novellara kentinde yapıldı. Törende kentin belgesi, Perşembe Belediye Başkanı Selami Çarkçı’ya verildi. Cittaslow belgesini aldıkları için çok mutlu olduklarını söyleyen Çarkçı, “Türkiye’de bulunan 8 tane Cittaslow temsilcisi olarak İtalya’ya gittik. Buradaki Cittaslow Genel Kurulu’nda Cittaslow belgesini aldık. Şu anda 26 ülkede Cittaslow üyesi 161 oldu. Cittaslow deyince birçok insanımız bunu algılamakta zorlanıyor. Cittaslow sakin şehir demek. Biz bunu yerel kalkınma modeli olarak algılıyoruz. Cittaslow yaşanabilir bir kent anlamına da gelmektedir” dedi. Altyapı çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte bölgede turizm patlaması yaşanacağına dikkat çeken Çarkçı, “Bu belgeyi hak ederek Selami Çarkçı aldık. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Cittaslow’un sürdürebilirliği en uzun olan bir turizm projesi olduğunu tüm Perşembeliler olarak kabullenip, yerel kültürü ve doğal tarihi ön plana çıkarabilecek şekilde çalışmalıyız. Organik tarım, yöresel yemekler, yöresel sanat gibi kültürlerimize de önem vermeliyiz. Perşembe Türkiye Cittaslow birliğinin üyesiyiz. Dünya çapında bir ilçe olduk” diye konuştu. Cittaslow: İtalyanca citta (şehir) ve İngilizce slow (yavaş) kelimelerinden oluşan cittaslow; sakin şehir anlamında kullanılmaktadır. Cittaslow ağı, küreselleşmenin şehirlerin dokusunu, sakinlerini ve yaşam tarzını standartlaştırmasını ve yerel özelliklerini ortadan kaldırmasını engellemek için ‘slow food’ hareketinden ortaya çıkmış bir kentler birliğidir. Küreselleşmenin yarattığı homojen mekânlardan biri olmak istemeyen, yerel kimliğini ve özelliklerini koruyarak dünya sahnesinde yer almak isteyen kasabaların ve kentlerin katıldığı bir birliktir. ELİF ATAYMAN Doğu ve Batı Almanya’nın 1990’da birleşmesinin ardından eyalet oldu. Kentin nüfusu 3.5 milyon dolaylarında ve şu an Berlin’de yaklaşık 200 bin civarında Türk yaşıyor. Bu, Türkiye dışında yaşayan en kalabalık Türk nüfusuna denk geliyor. Berlin’de dört havalimanı var, ziyaretin güzelliği daha uçakta, Berlin hava sahasında başlıyor. Yemyeşil alanları, parkları ve şehir mimarisinin son derece düzenli tasarlandığı kentin havadan görünümü çok etkileyici. Berlin, tarihi anıtlar ve müzeler kenti. Kültürel mirasın Avrupa’daki en önemli temsilcilerinden. Berlin deyince akla ilk gelen elbette Berlin Duvarı. Şehrin tarihi mirasının hem politik, hem kültürel belirleyicisi olmuş Berlin Duvarı, 1961’de Doğu Almanya bölümü tarafından yaptırılmış. Duvarın toplam uzunluğu 155 kilometre ve üçte birlik bölümü şehrin içinden geçiyormuş. Berlinliler yıllar boyunca Büyükada işaretli alanların girişin ölüm riskine denk geldiği bir şehirde yaşamış. Nitekim ölüm korkusu, şehri ikiye bölmüş ve iki yaka arasındaki irtibat tamamen kesilmiş. Duvar yıkılalı çok oldu, 14 yıl kadar. Berlin çok değişti. Ülkedeki şenlik atmosferi halen devam ediyor. Duvarın galerisi de var Dünyanın dört bir yanından gelen sanatçılar resimleriyle süsledikleri bir açık hava galerisi yarattı. Görülmeye değer. Duvardan kalıntı yok da sanmayın, duvar parçaları hediyelik eşya satıcıları tarafından halen çerçevelenip sokaklarda, dükkânlarda satılıyor. Duvardan bir parça alın, tarihten bir parça evinizde saklansın. Sanatsal ve mimari yönden çok zengin bir kent Berlin. “Müzeler Adası” denilen bölgesine şehrin dört bir yanından ulaşmak mümkün. Şehirdeki müze sayısı 170. Haftada bir gün, belli saatlerde ücretsiz gezilebiliyor. Müzeler Adası’nda şehrin katedrali (Berliner Dom), Berlin Devlet Müzeleri görülmeye değer. Sandıklarla kaçırılarak kurulan sunağın sergilendiği Bergama (Pergamon) Müzeleri turistlerin en uğrak yerlerinden. Şehirde, her turistin uğradığı “Avrupalı Yahudiler Anıtı” da mutlaka görülmeli. Naziler tarafından katledilen Yahudilerin anısına yapılmış bu simgesel mezarlık, labirent şeklinde tasarlanmış. Berlin ulaşım açısından belki de dünyanın en rahat ve sorunsuz alternatiflerini sunulan kentlerin başında geliyor. Neredeyse kusursuz çalışan bir metro ağı var. Şehir turu atabileceğiniz otobüsler de kesintisiz hizmet veriyor. Büyükelçiliklerin ve tüm bakanlıkların bulunduğu kentte başkent havasına girmek istiyorsanız mutlaka cam kubbesiyle sembol haline gelen Meclis Binası’nı da gezin. Sembolün anlamı; devletin şeffaflığı. Türkler nasıl yaşıyor diye merak ediyorsanız, Kentin, Wedding, Kreuzberg, Neu Kölln, Schöneberg gibi semtlere gidin. Anadolu’dan farklı olmayan bir yaşam sürüldüğünü görecekseniz. Er t e l em e y i n ZUHAL AYTOLUN beklemeyin bir zenginliği. Büyükada’yla başlarsak anlatıma, sizi karşılayacak vapur iskelesinden söz etmemiz gerekir. Bu bina Tatil deyince pek çok kişinin aklına heOsmanlı neoklasik akımının Büyükamen alışıldık rotalar düşüyor. Yalnızca da’daki temsilcisi. 1914 yılında yapıbu da değil, zaman kavramı dahi oturlan iskelenin mimarı Mihran Azaryan, muş zihnimizde. “Yaz olsun, tatile gideçiniler ise Kütahyalı Mehmed Emin lim” düşüncesi aslında tüm bir yılı üç aya Efendi tarafından yapılmış. 2001 hapsetmekten başka bir şey yıllarında restorasyonu yapıdeğil. Düşünün, kasım Heybeliada lan yapı sizi ilk karşılayan ayındayız, havalar serinlitarihi yapı olacak. 2. Abyor, hatta bazı günler dülhamit emriyle yaptırılan yağışlı ve soğuk. Böyve 1985 yılında ibadete açıle bir havada sakin lan Hamidiye Camii, zarif sessiz bir yerde kış estetik bir yapıya sahip. tatili yapmayı istePanayia ve Ayios Demetrimez misiniz? O zaos Kilisesi de görülmesi geman İstanbullulara bir reken yapılar arasında. önerimiz var. Şehrin Ayrıca Büyükada’ya gelen bir parçası olan Adalar’ı herkes Reşat Nuri Güntekin’in tam da bu tarihlerde en köşküne yolunu düşürmeli. Diğer duru haliyle yakalayabilirsiyandan ada ziyaretçileri mutlaka Aya niz. Yazın kalabalığı, yoğunluğu Yorgi’yi görmeli. olmadan sakin sessiz adaların tadını çıBüyükada’nın en yüksek tepesindeki karabilirsiniz. Ama önce gelin bir AdaRum manastırına çıkmak gözünüzde bülar’a bakalım. yürse de hemen bu düşünceyi dağıtın ve Adalar, İstanbul’un doğal ve kültürel oraya çıkın. Aksi halde pişmanlığınız büyük olur. Adada ulaşım açısından üç cazip yol söz konusu. Öncelikle yürümeyi tercih edebilirsiniz, kendinize güvendiğiniz noktaya kadar tabii. Derseniz ki şöyle hafif romantik bir tur atayım, o zaman size faytonları öneririz. Bir diğer alternatif ise bisiklet. Kiralayacağınız bir bisikletle bütün gününüzü geçirebilirsiniz. Büyükada’nın, diğer adalara göre hem nüfusu hem de ziyaretçisi fazla. Belki turunuz için Heybeliada’yı da tercih edebilirsiniz. Adaya Heybeliada denilmesinin nedeni, uzaktan bakıldığında adanın yere bırakılmış bir heybeye benzemesi. İstanbul’un ilgi gören sayfiye yerlerinden de biridir burası. Burada da Heybeliada Camii’nden Süslü Mezar’a Sanatoryum’dan Triada Manastırı ve Kilisesi’ne görülmesi gereken çok değerli yapılar var. Yine bu adada da Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın evini görmeden geçmeyin. Kınalıada ise İstanbul’a en yakın olan ada. Üç tepeli Kınalıada, ismini demir ve bakır madenlerinin etkisiyle ve üzeri Kınalıada makilerle kaplı olduğu dönemlerde kızıla çalan toprağının renginden almış. Burgazada ise adaların büyüklük olarak üçüncüsü. Burgazada Camii, Aya Yani Kilisesi, Hristos Manastırı, Aya Yorgi Manastır ve Kilisesi ile Sait Faik Abasıyanık Müzesi’ni görmeniz gerek. Tarihi yapıları gezmek bir yana, Adalar doğal güzelliği ve yeşilden maviye geçen renk çeşitliliğiyle de insana büyük bir huzur veriyor. Unutmadan, Adalar Müzesi’ne uğramadan da gitmeyin. Ne çok soğuk, ne çok sıcak! Kasım ayı tam size göre. Güzel bir kış kaçamağı bir anlık kararınıza bakar. [email protected] Alaçatı’nın kapıları ve doyulmaz manzaraları BURCU AKKAYA Alaçatı denince; al çatılar beklemeyin ancak allı, yeşilli, morlu, her renkten kapılar görmeyi bekleyebilirsiniz. Zira bu küçük ve şirin yerden hatıra olarak; renkli sandalyeler, renkli kapılar, renkli takılar ve zengin kahvaltılar kaldı aklımda… Taş evleriyle Kapadokya’yı andıran Alaçatı, rüzgâr sörfünün de merkezi durumunda. Dolayısıyla denizi de gökkuşağı gibi, sokakları da… Denizi dalgalı olduğu için, dalgasız koylarını keşfedene kadar, denizine girmekte ve yüzmekte zorlanabilirsiniz. Rüzgârla dans eden sörfçülerinin seyrine doyum olmadığı da şüphesiz. Büyük otellerin yapısını bozamadığı ilçede, genellikle pansiyonlar ve butik oteller var. Plajlara yürüme mesafesinde olmayan Alaçatı’da aracınız varsa rahat edersiniz. Etrafta gezecek yerler, gidilebilecek plajlar çok. Aracınız yoksa da üzülmeyin; merkezden sık sık kalkan dolmuşlar, sizi kısa sürede denize ve plajlara ulaştırıyor. Araç ve motosiklet kiralamak da diğer alternatifler arasında. Sakin ve huzurlu bir tatil isteyenler için mutlaka görülmesi gereken bir yer. Ancak canlı gece hayatı arayanlar için sessiz olduğu söylenebilir. Sokaklarında yürümek bile ayrı bir zevk… Her bir evin ya da pansiyonun özellikle de İspanya’yı andıran sokaklarıyla, Hacımemiş mahallesinin fotoğraflarını çekmek isteyeceğinizi göreceksiniz. O nedenle Alaçatı’ya giderseniz fotoğraf makinesiz kalmamaya dikkat edin. Çiçeklerle bezeli taş evleri, orijinal kafe ve restoranları sizi de büyüleyecek ve o anları ölümsüzleştirmek isteyeceksiniz. Gittiğinizde pahalı bir yer olduğunu düşünebilirsiniz, ancak nefis sakızlı kahvesini yudumlarken yerli halkı ile yapacağınız sohbetler; size, fiyatı uygun yerlerin de rehberi olacak… İşten yorulanlar ve kafa dinlemek isteyenler için, şehrin gürültüsünden uzakta yer alan ve muhteşem bir doğaya sahip olan Alaçatı dinlenmek için harika bir seçenek. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Editör: Hayri Arslan Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Ayla Atamer Tel: 0 212 251 98 7475 Tel: 0 232 441 12 20 Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Cumhuriyet Gazetesi’nin Ekidir Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear