25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 3 AĞUSTOS 2011 ÇARŞAMBA Uçhisar Farklı bir gezegen: Kapadokya Hayri ARSLAN hayri@cumhuriyet.com.tr Kapadokya... İki yanardağ arasında kalmış bir düzlükte doğanın akıl almaz güzellikteki taşlarının görsel şöleni... Kaçışlar, mağaraların içine girilen, yerin yedi kat altına saklanan yaşamlar... Katpadokya yani güzel atlar ülkesi yani Ürgüp, Avanos ve Nevsehir arasında bir rüya. Erciyes, Hasandağı ve Göllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgârların aşındırmasıyla ortaya çıkan Kapadokya bölgesi, doğa ve tarihin bütünleştiği bir yer olarak dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilere ev sahipliği yapıyor. Erozyonun oluşturduğu Peri Bacaları ve inanılmaz görüntülerle yerli ve yabancı turistleri şaşırtan vadileri, insanların inanç uğruna oyarak inşa ettikleri ve günümüze kadar canlılığını koruyabilmiş freskleriyle kaya kiliseleri, canlarını kurtarabilmek amacıyla yerin metrelerce altını, kimi zaman sekizdokuz kat oyarak yeraltı yerleşim yerleri bugünkü Kapadokya’yı meydana getiriyor. İnsan ve doğa el ele vermiş ve dünyanın harikalarından birini ortaya çıkmış. Her yeri oyularak, evler ve depolar yapılmış, olağanüstü büyük bir kaya bloku bulunuyor. Kayanın yan tarafında ise, yine kaya evler ve modern evler göze çarpıyor. Bu gökdelen bir binayı andıran kayaya tırmanmak ve tüm çevrenin mükemmel manzarasını seyretmek mümkün. Yükseklik korkunuz yoksa, mutlaka çıkın. Çünkü burası Kapadokya’nın en yüksek zirvesi. Kapadokya bölgesinin, en yüksek peribacaları, Uçhisar Kalesi de bu bölgede bulunuyor. Bölgenin doğal kalesi olarak kabul edilen Uçhisar, bir tarafı uçurum olduğu için, “uç hisar” olarak anılıyor. Kale; yükseklik; güneyde 40 metre ve kuzeyde ise 100 metre civarında. Uçhisar merkezde bölgenin en yüksek kayasının Uçhisar Kale’si üzerine çıkıldığında, çok geniş bir vadi ayaklarınızın altında kalırken karşıda Erciyes Dağı da görünür ki bu manzara mükemmel. Uçhisar Kalesi’nden, akşam günbatımını, Erciyes’in ve tüm vadinin aldığı kızıllığı sabahın alacakaranlığında renk cümbüşünü, ay doğarken oluşan mistik havayı yazarak anlatmak mümkün değil, görmeniz izlemeniz yaşamanız gerek. Tüm bunları, yalnızca zirvede görebilir ve yaşayabilirsiniz. Mutlaka deneyin. Uçhisar’ın; doğu, batı ve kuzeyinde bulunan peribacaları; Roma döneminde mezarlık amacı ile oyulmuş. Girişleri; genellikle batı yönüne bakan mezarların iç kısımlarında ölülerin yattıkları yerler bulunmakta. Gerek kalenin eteklerinde ve gerekse kalede, çok az sayıda oyma kilise var. Bunun sebebi ise, çok sayıda kilise ve manastıra sahip olan Göreme’nin, buraya yakın olması söylenebilir. Bir çömlekçi kasabası: Avanos Avanos Kapadokya bölgesindeki en önemli sanat ve turizm merkezlerinden birisidir diyor rehberimiz İbrahim Gürbüz. Haksızda sayılmaz. Meşhur testi yapan çanak ustası heykeli Avanos meydanında bulunuyor. Kaidesi Avanos taşından, kaidenin üzerindeki ve etrafını çevreleyen figürler ise testi yapımında kullanılan Avanos çamurundan yapılmış. Aynı şey allta duran halı dokuyan kadınlar figürü için de geçerli. Bu heykelde Avanos’un en önemli gelir kaynaklarından olan çanak yapımı ve halıcılık konu edilmiş. Hala turizm amaçlı testi ve halı yapımı devam ediyor. Usta ellerin değdiği toprak Kızılırmak’ın bereketli çamuruna bir dokunuşla ruh kazandırmış gibi Kapadokya’ya. Hititlerle başlayan seramik sanatı, Selçuklu ve Osmanlı’nın zarefeti ile birleşerek filizlenmiş Avanos’ta. Adını dünyaya bir çömlekçi kasabası olarak duyuran Avanos ilçesinde üretilen her ürün asırların birikimi, el emeği göz nurunun yansımasıdır aslında. Avanos’ta Güray Seramikte bir oya gibi işlenen ürünler günümüzün modern anlayışıyla stilize edilmiş bir geleneğin bizlere sunulması gibi. Günlük yaşamımızda kullanabileceğimiz eşyalardan örneklerini ancak müzelerde görebileceğimiz, seçkin parçalara kadar tüm ürünleri görmek ve hediye almak için kaya içine oyulmuş Güray Seramik atölyesinde sergilenen ürünler Kapadokya’nın geleneksel yeraltı yaşamı hakkında da bir fikir verecektir. GÖREME Göreme Açık Hava Müzesi, Unesco Dünya Kültür Miras Listesi’nde yer alan bir varlığımız. Bu alanda 400’ün üstünde kilise olduğu söyleniyor. Elmalı Kilise, St. Barbara Şapeli, Yılanlı Kilise, Tokalı Kilise, Sandal Kilisesi, Karanlık Kilise bunlardan bazıları. Kiliselerde Hz. İsa’nın hayatı ve İncil’den bölümler fresklerle anlatılıyor. Özellikle Karanlık Kilise, ayrıca ücret ödenerek girilen çok güzel ve iyi korunmuş fresklerin olduğu bir kilise. er altında bir Dünya şehri “Museum” Hotel’den bapsetmek istiyorum. “Muhteşem”, geçmişte Avrupalılar kullanmışlar bu tabiri Kanuni Sultan Süleyman için. Kusursuzluk ve ihtişam başka hangi kelimeyle bu kadar güzel özetlenebilir ki. Adı yanıltmıyor: Müze anlamına gelen “Museum” Hotel geleneksel Kapadokya mimarisi ile dekoratif sanatlarına adanmış bir tür müze görünümünde. Hotele girişte inanılmaz güzellikte bir tavan göbeği ile göz göze geliyorsunuz. Antika kapılar, oymalar, yataklar ve tabii eski halılar. Museum Hotel’de odalar ikiüç ayrı türde. Üst kattakiler daha oda gibi; güzel ahşap tavanları var. Aşağıda, bir peribacaları labirentine oyulmuş kaya suitleri: hepsi farklı, sürprizlerle dolu. Yaklaşık 5000m²’lik geniş bir arazi üzerine kurulan ve 30 yataklı Museum Hotel’de 60 eğitimli porsonel 24 saat görev yapıyor. Museum Hotel’de alışıla gelmiş oda numaralarının aksine her odaya değişik ad verilmiş. Her ismin birer anlamlı bulunuyor. Detaylar en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş, not defterinden elbise askılarına kadar her ayrıntıda iyi niyet ve konukseverlik hissediliyor. Mimarisi ve dekorasyonu ile asırlar öncesinin tüm görkemiyle günümüze taşıyan, bunu yaparken de hiçbir özveriden kaçmayan lüksten ve konfordan ödün vermeyen Museum Hotel müşterilerini ağırladığı günden bu yana manzarasıyla konforuyla ön plana çıkıyor. Kayadan odaları, doğal taşlar ve mozaikler kullanılarak yapılmış yüzme havuzu ve antika eşyaları ile benliğimizde yer ediyor. Museum Hotel’in konumlandığı özel alan binlerce yıllık onlarca mağara ve taş evlerden oluşuyor. Y Taş Devri’ni yaşamak restorasyonuna başlanan Museum Hotel, 2002 yılında dönemin Turizm Bakanı Erkan Mumcu tarafından resmi açılışı yapılarak hizmete girmiş. Yaklaşık 5000m²’lik geniş ve konum olarak eşsiz bir alan üzerine kurulmuş olan Museum Hotel, eski harabe ve yıkıntıların asılları özenle uyularak restore edilmesi sonucunda bugünkü konumuna gelmiş. Eşsiz konumu sayesinde tüm oda, restoran ve terasları Kapadokya’nın muhteşem manzarasına hâkim bulunuyor. Avanos, Göreme, Güvercinlik Vadisi ve Kızıl Vadi gibi görsel anlamda Kapadokya’nın en önemli bölgeleri kuşbakışı izlenebilmekte. Açıldığı ilk günden itibaren seçkin misafirlerimize en seçkin ve özel hizmeti vermeyi ilke edinmiş olan Museum Hotel, Kapadokya bölgesini ziyaret eden seçkin misafirlerin çok büyük bir çoğunluğunun değişmez ve öncelikli tercihi olmuş. Projenin fikir babası Ömer Tosun, Osmanlı, Selçuklu, Roma ve Hitit dönemlerini kapsayan çok geniş antika koleksiyonuna sahip bir antika koleksiyoncusu. Projenin en başından itibaren otel müşterilerinin odalarında yıllar öncesini yaşamalarını, Kapadokya kültürünü tüm ayrıntılarıyla tatmalarını ve tüm otelin müşterilere yaşayan müze hissi vermesi için gecesini gündüzüne katıp bugünkü duruma getirmeye çaba harcamış. Kapadokya’ya ve insana duyarlı bir bakış açısıyla kurgulanmış Museum Hotel’de konaklamak, dünyadan farklı bir gezegen olduğunu düşünmenize neden olurken, yaşamınız boyunca kendinize vereceğiniz unutulmaz hediyelerden biri olmasını isterseniz mutlaka görmelisiniz. Tel: +90 (384) 219 2220 Fax: +90(384) 219 2444 Email: info@museumhotel.com Museum Hotel bünyesinde bulunan ve oldukça titiz bir restorasyon işleminden geçmiş mağaralarda, tıpkı tarihi Uçhisar Kalesi’nde olduğu gibi, Hitit, Pers ve ilk Hıristiyanlar olan Romalıların yaşadıkları bilinmektedir. Selçuklu dönemiyle birlikte elle yontulmuş sarı taşlarla yapılan evler de yaşam yerleri olarak kullanılmaya başlamış. Binlerce yıldır Hitit, Pers, Roma, Selçuklu ve Osmanlılar tarafından ev, ahır, mutfak ve depo gibi birçok amaç için kullanılmış olan bu ender mağara ve taş evler, günümüzde çok özenli bir projenin sonucu olarak Museum Hotel kalitesi ve özeniyle hizmet veriyor. 1998 yılında Indigo Turizm Yönetim Kurulu Başkanı olan Ömer Tosun tarafından C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear