Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C 4 16 HAZİRAN 2010 ÇARŞAMBA ADIM ADIM İSTANBUL Turgay Tuna Barbaros Anıtı İstanbul’un en güzel meydanlarından biri Beşiktaş Meydanı’dır. Denizle kucaklaşan bu meydan, tarihin gelmiş geçmiş en büyük amirallerinden biri olan Kaptanı Derya Barbaros Hayrettin Paşa ile özleşmiştir. Bir tarafta deniz, bir tarafta Kaptan Paşa’nın türbesi, ortada Barbaros Anıtı ve bir öteki tarafta da Deniz Müzesi… Osmanlı döneminde, denizcilerin semti olarak bilinen Beşiktaş kıyısı, donanma gemilerinin bağlandığı Hayrettin İskelesi’ne ev sahipliği yapıyordu ve gemiler sefere çıkmadan önce Beşiktaş önlerinde toplanıyorlardı. Kaptan paşalardan birçoğunun da semti olarak bilinen Beşiktaş, denizcilik tarihinin ünlü isimlerinden Akdeniz Fatihi Barbaros Hayrettin Paşa’nın da ikamet etmiş olduğu yerdi. Öldüğünde buraya defnedilmiş, büyük dostu Mimar Sinan tarafından da kabrinin üzerine, şanına layık bir türbe yapılmıştır. 1938 yılında, İstanbul Belediyesi tarafından, bugünkü Beşiktaş Meydanı düzenlenip ortaya çıkartılırken alınan kararla türbenin tam karşısına, Türk denizciliğinin simge ismi Barbaros Hayrettin Paşa’nın anıtsal bir heykelinin yapılmasına karar verilmiş; dönemin ünlü heykeltıraşlarından Güzel Sanatlar Akademisi modelaj hocaları Zühtü Müritoğlu ile Hadi Bara el ele vererek 194143 yılları arasında muhteşem Barbaros Anıtı’nı ortaya çıkartmışlardır. Kefeki taşından büyük bir kaide üzerine oturtulmuş 10 metre yüksekliğindeki heykel, 25 Mart 1944 tarihinde, dönemin Genelkurmay Başkanı, Deniz Kuvvetleri Komutanı, Deniz Harp Okulu öğrencileri ve halkın katıldığı görkemli bir törenle açılmış, o günlerden bugünlere Kabotaj bayramlarından Deniz Şehitleri günlerine denizcilikle ilgili kutlamalarımız bu anıtsal heykelin önünde gerçekleşmiştir. Üç bronz heykelden oluşan anıtta Barbaros Hayrettin Paşa arkasında yer alan iki levent ile birlikte bir kalyonun pruvası üzerinde gösterilmiştir. Bu idealist ve çok başarılı kompozisyon, cumhuriyet döneminin meydan anıtları arasında, içinde Atatürk olmayan ilk anıtsal heykellerden bir tanesidir. Kaidenin deniz tarafına bakan yüzünde, bronzdan yapılmış bir pano üzerinde, Barbaros Hayrettin Paşa’nın Kanuni Sultan Süleyman’ın huzuruna çıkışı gösterilmiştir. Kaidenin arka yüzünde de, Yahya Kemal Beyatlı’nın tarihe kazınmış o muhteşem dizeleri yer alır: Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor? Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor! Adalar’dan mı, Tunus’tan mı, Cezayir’ den mi? Hür ufuklarda donanmış iki yüz pâre gemi Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor; O mübârek gemiler hangi seherden geliyor? Ne var ki, Doğan Kuban hocanın da vurgulamış olduğu gibi, bu görkemli anıtta, nedendir bilinmez Barbaros Hayrettin Paşa otobüs duraklarına doğru bakmaktadır. Oysa, Kaptan Paşa’nın bakması gerektiği yer deniz olmalıdır. Galiba, Preveze Deniz Savaşı’nın unutulmayan kahramanına karşı yapılmış esaslı bir yanlışlık ve haksızlık olmuştur bu. Halep oradaysa... Güzel taş kaplama binaları, tarihi evleri, kapalıçarşısı ve kalesinin yanı sıra espirili garsonlarıyla da dikkat çeken bir kent Halep. Yalnız restoranlarda ve sokaklarda Suriye aleyhine bir şey konuşmamaya dikkat edin. Zira Suriye’de yaşayan her 10 kişiden biri gönüllü istihbaratçı... OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA B alep, Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli kentleri arasında yer alıyor. Türkçe deyimlere ve Türk edebiyatına da yerleşmiş. “Halep oradaysa arşın burada” deyimi, Aşık Ömer’in “İşte geldim gidiyorum şen olasın Halep şehri” beyiti, Aşık Emrah’ın sevdiğini Halep’te araması, Kerem’in Aslı’nın ateşiyle Halep’te yanıp kül olması bir kaç örnek. “Doğunun Kraliçesi” Halep için kullanılan terimlerden biri. Yumuşak iklimiyle, kültür ve sanat çevresiyle, eğlence hayatıyla, zengin mutfağıyla insanları kendine çeken bir özelliği var. Kebabın kökeni tartışmalarında da Adana ve Urfa’ya rakip. Bursa ve İstanbul’dan sonraki en önemli dokumacılık merkezlerinden biri. İpekli dokumaları ve sabunları en önemli ihraç ürünleri. H Çarşılarda esnafa dikkat alep’te ziyaret edebileceğiniz pek çok tarihi cami, kapalıçarşı ve çok çok güzel bir kale var. Kadınların büyük bir bölümü kendisini derhal kapalıçarşıya atmak istiyor. Ancak normal kapalıçarşının yanında çay bahçelerinin yanından girişi var, kalenin tam karşısı gibi bir de küçük bir kapalıçarşı var. Esnafın çoğunluğu Türkçe biliyor. Turist olduğunuzu anlayanlar “ne koparsak kar” mantığıyla hareket ediyor. Diyelim ki bir ipek ya da değil bir fuları beğendiğiniz, öylesine fiyat sordunuz size 300500 Suriye Li H rası dedi. “Aaa iyiymiş” der de alıcı olursanız fiyatı hemen yükselebilir. Sıkı pazarlık yapın... Bir Türk lirası 3 Suriye lirası yaptığı için bozdurduğunuz 50 ya da 100 lira ile 1500 ya da 3000 bin Suriye liranız oluyor. Bu parayla güzel bir yemek yiyip abartmadan alışveriş yapabilirsiniz... Ancak aldığınız bir şeye fatura ya da fiş almanız mümkün değil. Burada öyle şeyler hak getire... Alınabilecek en güzel hediyelikler, fular, sabun, inci ve kadınlar için sürme olabilir... Bu arada parayı, giderken kapıda ellinde koca bir demet parası olan bazı sivil kişiler den bozduruyorsunuz, ancak dönüşte bizim gibi programdan şaşıp da geç bir vakit dönerseniz, bu adamları bulamaz ve kullanamadığınız Suriye liralarınızla baş başa kalabilirsiniz. Zaten çok para değiştirmeye de gerek yok. Zira Türk lirası ile de gayet güzel alışveriş yapabilirsiniz. Yemekler çok güzel ama yine de ne yediğinize dikkat etmekte yarar var. Mutfak, Antakya mutfağına çok benziyor, hatta bizdeki yemeklerin temizliğine nedense daha çok güveniyoruz. Bunda sokaklarda ve genel olarak kentte görülen kirliliğin etkisi olabilir. ir süredir ilgimi çekmeye başlamıştı, Doğu, Orta Doğu ve Orta Asya coğrafyası, bir süre önce gitme fırsatı yakaladığım Bişkek ve Beyrut’un ardından Halep’i görme fırsatı da çıkınca şanslı olduğumu düşünmeye başladım. Ne de olsa dilimizde bir dizi deyimle yer alan ama en önemlisi Kerem’in, Aslı’nın ateşine yandığı yer Halep... Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’nin bir organizasyonu ile gittiğimiz Hatay ve artık vize olmadığı için kolayca gireceğimizi sandığımız Suriye toprakları, Halep ilk etapta biraz hayal kırıklığı yaratsa da ilgi çekici bir bölge. Karayoluyla gidişte biraz sıkıntılı bir sürecin ardından özellikle Halep Sınır Kapısı Babı Hawa’da birkaç saati bulan beklemelerin ardından yorgun, aç ve biraz da sinirli bir yolcu topluluğuyla ilerlemeye başlıyor otobüs, eğer bir turla gidiyorsanız. Ancak sınırı geçer geçmez, mimari yapı kendini gösteriyor. Halep’e giden yol üzerindeki yerleşim çok seyrek ve düzensiz olsa da taş binaların ortak özelliği, dış cephe, kapı ve camlardaki demir süslemeler. Bizim daha çok Mardin ve civarında görmeye alıştığımız beyazsarı karışımı bir taş kullanılıyor yapılarda. Tabii yeni yapılarda artık sadece dış cephe taş kaplama, içerisi yasal ya da değil yeniden yapılmış evlerin. Halep’in içinde ise bir yandan taş binalar bir yandan ahşap kaplama dikkat çetiyor. Tabii bütün binaların böyle olduğu sanılmasın, eski yapılar böyle, yenileri aynı bizdeki gibi kişiliksiz, hangi malzeme ve renk bulunmuşsa kullanılmış. Halep; Suriye’nin en büyük kenti. Kent merkezinin 2007 nüfusu 1.7 milyon civarında imiş. Rehberimizin anlattığına göre, Halep’e bağlı yerleşim yerleri ile toplam nüfusu beş milyona yaklaşıyor. Suriye’nin toplam nüfusu da 20 milyon civarında. Halep; süt veren anlamına geliyor. Şehirdeki binalar taş kaplama. Eski Halep evleri ise Kayşani denilen bir taştan yapılmış. İki katlı evlerin ortasında avlusu var. Birinci kat selamlık, ikinci kat harem kısmı. Halep İslam aleminin başkentleri arasında gösteriliyor. Osmanlı döneminde İstanbul ve Bursa’dan sonra en önemli dokumacılık merkezleri arasında yer alıyor. Halep aynı zamanda Suriye’nin en önemli ticaret merkezlerinden de biri. Ticaret ve yan sanayi çok gelişmiş. Suriye’de her türlü lüks araç üretimini görmek mümkün. Cuma günleri resmi tatil. Hristiyanlar ise Cuma ile Pazar günleri tatil yapıyor. Günlük mesai saat 08.0009.00 gibi başlıyor ve öğlen 14.00’de bitiyor. Esnaf saat ikiden sonra üç saat yemek ve uyku molası veriyor. Öğleden sonra saat 17.00’de tekrar dükkânlar açılıyor özellikle yaz aylarında gece saat 10.00 ve 12.00’ye kadar açık kalıyor. Suriye’de yaşayan her 10 kişiden 7’si gönüllü istihbaratçı. Bu yüzden sokaklarda dolaşırken çok dikkatli olmak gerekiyor. Alışveriş yaptığınız mağazanın sahibi veya yemek yediğiniz restoranda size servis yapan garson muhbir olabilir. Devlet Başkanları Beşar Esad veya Suriye aleyhine bir şey konuşulmaması bilhassa öneriliyor. Kaleyi kral için boyamışlar alep’in, tarihi M.Ö. 3000’li yıllara uzanan çok geniş bir zemin üzerine kurulu oldukça etkileyici bir kalesi var; Halep Kalesi. Çeşitli Mezopotamya devletleri, Roma İmparatorlu H ğu, Bizans İmparatorluğu, Arap hakimiyeti, Büyük Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu devirlerini yaşamış kale, surları, etrafında zamanında su doldurulan hendekleri, kapıları, süslemeleri, bugüne kadar kalmayı başaran taş topları ile özel bir mekan. Ancak, ne yazık ki geçen yıl ziyarete gelen İspanya Kralı için bazı duvarların beyaz bir malzemeyle kapatılması, hele de bu malzemenin temizlenemiyor olması ise büyük bir talihsizlik... C MY B C MY B