28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 27 EKİM 2010 ÇARŞAMBA TURİZM C Denize sırtını dönen adalar NİLHAN AYDIN Hiç düşündünüz mü? Tatilinizi geçirdiğiniz yerden siz ayrıldıktan sonra oralarda yaşayanlar sezon bitince ne yapar. Sakince dinlenirler mi? Yoksa sıkıntıdan birbirlerini mi yerler? Belki de onlar da tatile başka yerlere giderler, kim bilir. Peki, ya sahipsiz kediler köpekler ne yaparlar! Hele hele adaya, dört yanı deniz ile çevrili çıkışı olmayan adaya sahipleri tarafından neden terk edildiklerini anlayamayan çaresizlik içinde yine de sahiplerini bekleyen köpekler, sıcak bir yaz gününün akşamında yemeğinizi yediğiniz sahilde masanızın kenarına gelip sizden balık isteyen o kediler, kar kışta nasıl beslenir, nereye sığınır nerede barınırlar? Son vapura binmiş uzaklaşırken seyrettiğiniz ada için siz de birçok kişi gibi “ada da kış geçmez” diye düşünebilirsiniz. Ben ise döndüm. Bozcaada’dayım. çömleği sımsıkı tutuyorum. Çınar altı sabit donuk bakışlı adamlar ile dolmuş, denize arkasını dönmüşler, arka tarafa yola doğru bakıyorlar. Kargalar bir bağırış çağırış gürültüyle yarı çıplak çınar ağacına geri çıkıyorlar. Mavi renkli kapının pervazında tek başına bir kumru, büzüşmüş, biliyorum o soğuktan değil, yalnızlıktan üşüyor. Yoksa o kumru, yaklaşık bir ay önce kardeşini ve annesini kedilerin kaptığı, bana yaralı gelen kumrunun babası mı? Kumrular eşlerini kaybedince bir daha eş bulmazlar, bu kumru ada da yalnız yaşayacak. Ada da sevgi yok, aşk yok… Aşk olmayınca da ada hiç çekilmez.. İhanet var adada, birbirlerini şikâyet etmişler, kim kimi şikâyet etmiş? Toprağını satıp çalışmayanlar mı? Kimler bunlar? Kendilerini adanın sahibi gören aylaklar mı? Kimseler kim, ama kendi çocuklarını denize atıvermişler. Hoş geldin diyen yok, kimsecikler yok, bir köpek bana doğru kuyruğunu sallayarak koşuyor. Aa.. bu o köpek; yazın arabanın ezdiği beyaz dişi köpek, yavrularını doğurmuş belli, memeleri büyümüş. Bir elimle onu okşuyorum, öbür elimde Gökçeada’da Kris’in bana hediye ettiği, içinde Yakup Peygamber’in kardeşleri tarafından atıldığı kuyunun suyu bulunduğu küçük çömlek var. Kuru bir çınar yaprağı önümü hışıltıyla kesiyor, yapraklar bir bir derken peş peşe üstüme geliyorlar, ürkütücü bir uğultu kulaklarımda, tedirginim, Çamlık’ı bakmadan geçiyorum, meydana geliyorum, rüzgâr kendi etrafında dönüyor. Benim adam yerli yerinde değil. Adanın kargaları masalara inmiş.. Kris’in İsrail’den getirdiği o Ee artık ada meşhur ya… nasılsa insanlar gelir, senelerdir adanın yükünü çeken, adayı sevip sevdiren, adaya her gelişinizde gördüğünüz yüzü denize dönük o adam şimdi yok. Size sıcak tebessümle “hoş geldin” diyen dost yerinde yok. Sırtından vuruldu. Simdi ada haset aylaklara mı kaldı? Adanın kralı bile her zaman der ki; “Kimse adanın sahibi değil, olamaz da, insanlar gelir geçer, ada kendinin sahibidir.” Yazın cıvıl cıvıl olan ada şimdilerde sürgün adasına dönüşüvermiş. Yakup Peygamber’i de kardeşleri kuyuya atmamış mıydı? Sürgünde olanlar ise o cadı kazanının ateşini yakanlar, onlar kendilerine sürgünler, sevgisizler. Aşk yoksa, adayı bırakın hayat çekilmez. Baştarafı 1. Sayfada Bir araç, iki araç, üç araç... Aman tanrım, yüzlerce bunlar!.. Yüzlerce araç “Göreme Milli Parkı”nın içinde!.. Kimisi dört çeker, kimisi lüks minibüs ama öğrendiğim kadarıyla minimum 3 araç balon başına. Yani bölgede 70 balon varmış, bunlar içi 200’den fazla araç, Kapadokya’nın vadilerinin içerisinde her gün, inanamayacaksınız ama her gün!.. Bu araçların sesi tozu balonlardan çıkan gaz ve sesle birleşmiş!.. Aman Tanrım!.. Bu doğa? Bu doğada yaşayan kuşlar?.. Yabani hayvanlar? Çiçekler, kelebekler… Daha neler, neler!.. Şimdi biz balondan para kazanıyoruz ya, ne olmuş yani diğerleri olmasa da olur!.. Dostlar Kapadokya sadece kayalar, taşlar, peribacaları, kiliseler ve yeraltı şehirleri değil! Kapadokya aynı zamanda vadisinde kokan kekiği, üzerine konan kelebeği, bağındaki üzümü, vadilerdeki o güzelim ağaçların, çalıların dalındaki sarı kanatlı kuşları... Daha ne anlatayım, Kapadokya bir cennet!.. Ama şimdi siz bu kadar aracı ve bu kadar balonu bu vadilerin, canlıların üzerine “doğa ile savaşa çıkmış cengâverler gibi gönderirseniz” Kapadokya ölür!.. İşte o zaman şimdiden “başımız sağ olsun, Kapadokya ölmüş!..” Buradan öncelikle sayın cumhurbaşkanımızı hemşerisi olan Kapadokya’yı ölmeden kurtarmaya davet ediyorum, Arkasından doğaya olan sevgisinden şüphe etmediğim için sayın başbakanımızı göreve davet ediyorum. Sayın Çevre ve Orman bakanımızı kendisine bağlı olan bu milli parkı koruma ve kollamak için öncelikle “gö reve davet ediyorum.” Sayın Kültür ve Turizm bakanımızı doğaya olan hassasiyetini bildiğim için acilen tedbir almaya davet ediyorum. Sayın Ulaştırma bakanımızı bu konuda acilen sınırlamalar ve düzenlemeler getirmesi için göreve davet ediyorum. UNESCO yetkililerini kendi miras listesinde yer alan bu nadide bölgeyi korumaya davet ediyorum. Sayın Göreme Milli Parklar Koruma Kurulu’nu acilen göreve çağırıyorum. Kapadokya doğası ölmeden, elden gitmeden bütün çevreci dernekleri duyarlı olmaya davet ediyorum. Ve tabii ki eşsiz bir milli serveti korumaya tüm vatandaşlarımı davet ediyorum!.. Sizlere tozlar altındaki Kapadokya’yı sunuyorum.. Saygılarımla Neşe Polat TÜRSAB Doğaseverler grubu adına Kayseri LykiaGroup’tan turizme yatırım Ekonomi Servisi Kapadokya’nın gizemli atmosferinde lüksü ve konforu bir arada sunan LykiaLodge, İş GYO işbirliği ile daha fazla konuk ağırlayarak turizme verdiği desteği artıracak. 1980’li yıllardan bu yana Türk turizmine hizmet veren LykiaGroup ve Türkiye’nin en büyük gayrimenkul yatırım ortaklığı şirketlerinden İş Gayri Menkul Yatırım Ortaklığı (İş GYO), yatırım amacıyla Nevşehir ve Göreme’ye 5 kilometre mesafede, 40 bin metrekarelik alan üzerinde kurulu, 146 odalı LykiaLodge Kapadokya Oteli’nde işbirliğine gitti. İşbirliği sonrası renovasyonu yapılacak LykiaLodge Kapadokya, yepyeni haliyle Nisan 2011’de konuklarının hizmetinde olacak. Türkiye’de yat turizmi MUĞLA (AA) İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Yönetim Kurulu üyesi ve Deniz Turizmi Temsilcisi Faruk Okuyucu, Türkiye’de denizcilik sektöründeki en önemli sorununun “yat bağlama yeri sorunu” olduğunu belirterek “Marina sayısı arttırılmalı ve alt gelir düzeyindeki gruplar için marinalar yapılmalı” dedi. Akdeniz’de yat turizmi açısından önemli ülkelerden birisi olan Türkiye’nin “Yat Turizmi” kapsamında aldığı payın arttırılması hedefleniyor. Marina alanında yatırım yapan turizmciler, öncelikle Akdeniz çanağında dolaştığı bildirilen yatların Türkiye’deki marinalarda ağırlanmasını hedefliyor. Yat turizmi gelirleri açısından ilk 3 sırayı Fransa, İspanya ve İtalya paylaşıyor. Yatırımcılar, yat turizminden daha fazla pay alma çalışmaları kapsamında önümüzdeki yıllar içinde 16 yeni marinanın “YapİşletDevret” modeliyle hayata geçmesiyle birlikte Türkiye’nin 25 bin olan yat bağlama kapasitesini 50 bine çıkarmayı planlıyor. Yeni 16 marinanın Antalya, Muğla, Balıkesir, İstanbul ve İzmir’de yapılacağı ve Kaş ve Mersin’de yaptırılan yaklaşık 1500 yat bağlama kapasiteli 2 marinanın 2011 yılında açılacağı bildirildi. Bu arada, Türkiye’nin en büyük yat limanlarından 13’ünün Muğla’nın Marmaris, Datça, Bodrum ve Fethiye ilçelerinde bulunduğu öğrenildi. Muğla’nın ilçelerindeki yat limanları yaklaşık 7 bin yat bağlama kapasitesine bağlı olduğu öğrenildi. Deniz Turizminden yılda 5 milyar dolar gelir Faruk Okuyucu, yaptığı açıklamada, Türkiye’de denizcilik sektöründeki en önemli sorunun “yat bağlama yeri” sorunu olduğunu söyledi. Bu sorunun giderilmesi için yeni marinalar yapılması ve alt gelir düzeyindeki gruplar için marinalar yapılması gerektiğini ifade eden Okuyucu, “Türkiye’de 36 adet marina var. Ancak bu sayı arttırılmalı. Ülkemizdeki marinaların bir çoğu 5 yıldızlı oteller düzeyinde yapılmış. Bu nedenle alt gelir düzeyindeki gruplara hitap etmiyor. Bu grupların kullanabileceği basit şekilde yat ve teknelerin bağlanabileceği yeni marinalar yapılmalı” diye konuştu. Alternatif turizm: Likya yolu yürüyüşü Tura katılan turistler, otobüsKAŞ (AA) Deniz sezonunun lerle Finike ilçesinde 860 metre sona ermesinin ardından Antalyüksekliğindeki Yazır beline çıya’nın Kaş ilçesindeki turizmcikarılıyor. ler, Likya yolu yürüyüşü düzenBurada üç kilometreye yakın liyor. yürüyüş yapılıyor ve ardından Fethiye’den Antalya’ya kadar otobüslerle Finike’nin Arif kö509 kilometre olan tarihi Likya yüne varılıyor. yolunun biri sahilden, diğeri yayToroslar’dan gelen Aryladan gidiyor. kanda çayının fotoğTur şirketlerinin, raflarını çeken tuLikya yolunda Tur şirketleriristler, köy pazagünlük, haftalık rından alışveriş düzenledikleri nin, Likya yolunda yapıyor. yürüyüş turlagünlük, haftalık düzenGrup daha sonrına Batı Avledikleri yürüyüş turlarıra Likya uygarlırupalı turistler na Batı Avrupalı turistğının zenginler büyük büyük ler büyük ilgi kenti olarak biliilgi gösteriyor. nen Arykanda antik Günlük yürügösteriyor. kentine doğru tırmayüşler, Patara, nışa geçiyor. Kaş’a bağlı Çavdır Toroslar’ın 900 metre yükÜzümlü köyleri arasında, sekliğindeki bu muhteşem kenti Kekova’da, Kaş Demre arasınde gezen turistlerin yolculuğu, da ve Demre’ye bağlı Belören Arif köyünde bir evde yenilen yeköyü ile Finike arasında ve Kaş mekle son buluyor. Finike’deki Arykanda antik Yaklaşık 10 kilometre yürüyen kenti arasında gerçekleştiriliyor. turistler, muhteşem doğa içinde Haftalık turlar, bu bölgelerin tüyorgun ama mutlu dönüyor. münü içine alıyor. Lüks ve konfor bir arada İşbirliği doğrultusunda, Kapadokya bölgesinin doğal yapısına uyumlu mimarisiyle lüksü ve konforu bir arada sunan LykiaLodge Kapadokya’nın, mülkiyetini ve aynı lokasyondaki imara açık 11 bin 409 metrekare yüzölçümlü bir arsayı toplam 7 milyon Avro’ya İş GYO’ya satılmasına karar verildi. Bununla beraber LykiaGroup 12 yıl boyunca otelin işletmecisi olmaya devam edecek. Yöresel lezzetlerin çok özel keyfini doğal ürünlerle sunan iki restoran ve benzersiz bir manzaraya sahip 150 kişilik şömineli barı ile hizmet veren LykiaLodge Kapadokya, bölgeye has çeşitli aktivitelerle konuklarına keyifli, eğlenceli ve gizemli bir tatil sunuyor. Çevreci marinalar Marmaris’te faaliyet gösteren Martı Marina Genel Müdürü Ercan Güneştutar Türkiye’de yaklaşık 26 bin yat ve tekne bulunduğunu, tekne bağlama kapasitesinin 50 bine çıkarılması gerektiğini belirtti. Deniz turizminin bir bütün olarak ele alınması gerektiğine işaret eden Güneştutar, şöyle konuştu: “Bunların içinde tekneler var. Mavi yolculuk yapılan guletler ve marinalarda bekleyen tekneler var. Ve buradaki müşteriler otel müşterilerine benzemez. Kişi başı yaklaşık 12001300 dolar gibi yüksek bir para harcar. Otel müşterisi ekonomik kriz olduğunda rezervasyonu iptal eder ama deniz turizminde böyle bir durum olmaz. Marinaların çevreci özellikleri de vardır. Bazı kişiler marinaları çevreyi kirletmekle suçlar ancak marinalar aksine çevreyi korur. Çünkü tekneler çöplerini atıklarını marinalara bırakırlar. Marinalar olmasa bu çöpleri denize atabilirler.” DTO Bodrum Şube Başkanı Gündüz Nalbantoğlu ise Bodrum’un Türkiye ve dünyada deniz turizminde önemli bir konuma sahip olduğunu ifade ederek, “Bodrum’da 3 marina ile belediyelerin işlettiği limanlar var. Ancak bu marina ve limanlar yeterli değil. Bodrum Belediyesi, Gümbet koyuna marina yapmak için çalışma başlattı. Eğer bir engelle karşılaşmazlarsa bu proje yeni turizm sezonuna yetişecek” dedi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear