Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 13 EKİM 2010 ÇARŞAMBA TURİZM C Gökçeada ve Dibek kavesi ... NİLHAN AYDIN “Barba” Rumca amca demekmiş, rahmetli Hakkı Amcam sağ olsa idi hemen amcanın Çerkezcesi ne diye sorardı… Amca ne demek… Baba yarısı mı? Benim gibi dört amcası olan ve amcaları ile birlikte iç içe büyüyen erkek kardeşim Gökhan 67 yaşlarında iken “amca” babanın erkek kardeşine dendiğini öğrenince, bayağı düşünüp tartmış ve vardığı sonuç onu biraz üzmüş, “benim çocuğumun hiç amcası olamayacak” demişti. yor, kahvenin günlük hazırlanması önemli bir özelliği, yani her gün bu işlemin yapılması ve taze sunulması dibek kahveye tat katıyor. Nedense kahvenin olmasını beklemek her seferinde bana zor gelir, sanırım benim gibi Hakkı Sateş için de zordu ki daha kahveyi ateşe koyamadan “kahve Yemen’den mi geliyor” dedi. Sanki susuz kalmışım, sabırsız yer değiştiriyorum, sokağın karşıdaki banka geçiyorum. Ruh halimi anlamış Barba kapıdan başını uzatıp sesleniyor “Yediğin muhallebinin sakızı, Sakız adasından geliyor, o oturduğun bankın ardındaki bina Bartholomeos’un dedesinin dükkânı idi” diyor. Gökçeada Zeytinli köyü doğumlu Fener Rum Patriği olan Bartholomeos dedesine ait olan eski dükkânı restore ettirmiş, müze haline getirmiş. Kokusu çoktan bana ulaşan kahvemin buharı kıvrımlar yapıyor, pür neşe bana geliyor. Yoksa kahve ruhumun ihtiyacı olan iksiri mi? Sateş’e sordum. “Barba dibek kahvesini bugün mü yaptın?” Barba da “Tadına bak da sen bil bakalım” diyor kurnazca, eliyle işaret ederek sözüne devam ediyor, “Yandaki ev de patriğin doğduğu ev” diyor. Kahvemi içerken evin harap hali dikkatimi çekiyor. Dükkân pırıl pırıl ama ev bakımsız. Evi patriğin kız kardeşine vermişler. O bir patrik ve kendisi de o evde doğmuş, ama ev ile ilgilenmemiş. Aklıma geliyor; Acaba araları bozuk mu? Onlar da kardeş kavgası yapıyorlar mı? Birbirlerine küsüyorlar mı? Ya kardeşiniz dini lider olursa, saçınızı çeken, kızamık çiçeği hastalığını birlikte geçirdiğiniz, yani birlikte büyüdüğünüz, her halini bildiğiniz o kardeşiniz dini lider olursa elini öper misiniz? Yoksa ah kardeşim deyip ensesine indirebilir misiniz? Yani ne bileyim işte kardeş kardeş konuşabilir misiniz? Barba’mın çocukluğunda top koşturduğu sokakları dolaşıyorum, çeşmelerin suyu hiç kesilmemiş belli, suyun aktığı oluklar paslı yosunlu. Sonbaharda iyice ıssızlaşmış, Gökçeada’nın Zeytinli köyü, taş kaplı yolları ve çamarşırhaneleri sağlam, göçlerle yaşayan evler azalmış, ama yazları gelmek üzere restore edilen evler artmaya başlamış. Barba ise yaşadığı Yunanistan’dan ölmek için doğduğu topraklara tamamen geri dönmüş, yazkış adada yaşıyor. Beşiktaş’ta futbol da oynayan Barba Hristo bayırı çıkıp gelenleri karşılıyor, sıcak bir tebessüm ile “hoş geldiniz” diyor. Bergama UNESCO yolunda Hem kız hem erkek kardeşim olduğu için kardeşim gibi endişem olmadı ama benim için de amcalarım önemli. Sanırım Rumlar içinde amca önemli ki Gökçeada’da barba ile çok karşılaştım. Gökçeada’nın Zeytinli köyünde Barba Hristo’nun mekânında üçüncü sakızlı muhallebiyi yiyiyorum. Baştarafı 1. Sayfada min en büyük sağlık yurdu Asklepion, MÖ 4. yüzyıla uzanan geçmişiyle Sağlık Tanrısı Asklepieos’a adanarak yapılmış ve MS 5. yüzyıla kadar ünlü bir tedavi merkezi olarak etkinliğini sürdürmüş. Şifa havuzlarıyla cilt hastalıklarının ve telkin yoluyla psikolojik rahatlama tedavilerinin yapıldığı Bergama Asklepion’u, kütüphanesi, tiyatrosu, Asklepios Tapınağı ve kutsal bodrumuyla bugün de konuklarını ağırlamayı sürdürüyor. Her yıl, mayıs ayında dünyanın pek çok bölgesinden uzmanların katıldığı psikoterapi konferansları burada yapılıyor. Bergama, Hıristiyanlık tarihi açısından da son derece önemli bir yer olarak biliniyor. Roma’nın Asya bölgesinde Kutsal Kitap İncil ilk kez Bergama’da görülmüş. Bunun nedeni, ilk yedi kiliseden birisi olan Bazilika’nın Bergama’da bulunması. ‘Bergama’yı Geleceğe Taşıyoruz’ Baştarafı 1. Sayfada yapıların başlıcalarıdır. Dünyada adına iki müze kurulmuş tek kent vardır. Bu kent Bergama’dır. Birisi; Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk arkeolojik kazı müzesi olan; Bergama Müzesi, diğeri de Hellenistik dönemin en görkemli yapılarından olan Zeus Sunağı’nın sergilendiği Almanya’nın Başkenti, Berlin’deki Bergama Müzesi’dir (Pergamon Museum). Hellenistik dönemin Bergaması, tarihi Akropol kentini kurmanın yanında, “parşomen kâğıdı”nı bularak, düşünsel ve kültürel alanda da insanlık tarihine önemli katkılarda bulunmuştur. Öyle ki; dönemin Bergamalı bilim insanları, parşomen kâğıtlarını uçlarından bağlayarak, “ilk kitabı” bulmuşlar ve kurdukları büyük Bergama Kütüphanesi’yle o dönemin bilim ve kültür merkezi olarak bilinen, Mısır’daki İskenderiye ile yarışmışlardır. Roma döneminin Bergama’sı, Sağlık Tanrısı Asklepios adına ilk sağlık yurtlarından birisi olan Asklepion’u kurmuştur. Asklepion, ilk telkin ile tedavinin yapıldığı, kapısından içeri ölümün giremediği, büyük bir tedavi merkezidir. 35 yıldır, Uluslararası Grup Psikoterapileri Kongreleri Bergama Akslepion’unda yapılmaktadır. Türkiye’nin en uzun soluklu festivallerinden olan ve Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün tavsiyesi ile 1937 yılında kutlanmaya başlanan Bergama Kermesi, 74 yıldır aralıksız olarak düzenlenmektedir. Bergama Kermesi, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk festivallerindendir. Kermesimiz, ülkemizin ekenomik bunalım yaşadığı süreçlerde, İkinci Dünya Savaşı’nda ve ihtilal dönemlerinde hiç ara verilmeden düzenlenmiştir. Bu özelliğiyle de Bergama, en uzun süreyle festival düzenleyen kent olarak tarihteki yerini almaktadır. Böylesine köklü, tarihsel ve kültürel birikime sahip Bergama’da yönetici olmanın onurunu taşıyorum. Bergamalı hemşehrilerim, 29 Mart 2009 günü bu onuru bana verdiler. Bu sorumluluk bilinciyle, Bergamamızı geçmişten günümüze taşıyacak çalışmalar yapıyoruz. Başta, kentimizin kültürel mirasına sahip çıkıyoruz. Bergama’nın önemini her fırsatta vurgulamaya çalışıyoruz. Tarihsel ve kültürel birikimiyle, bir dünya kenti olduğuna inandığımız Bergama’nın UNESCO Kültürel Miras Listesi’ne aday adayı olabilmesi için çalışmalar başlattık. Bu süreçte yapacağımız çalışmalarla, Bergama’nın uluslararası alanda daha fazla tanınmasını sağlayacağız. Böylece, Bergama’nın turizmden daha fazla pay alacağına inanıyoruz. Bergama bunu hak ediyor. Belediyemizin kaynaklarını doğru ve yerinde kullanıyoruz. Mahalle muhtarlarımız, oda başkanlarımız, sivil toplum temsilcilerimiz ve halkımızla birlikte katılımcı bir yönetim anlayışı sergiliyoruz. Bergama, bu köşede anlatılamayacak kadar geniş ve köklü bir zenginliğe sahiptir. Öne çıkan değerlerimizin başlıcalarını, Cumhuriyet okurlarıyla paylaşmak istedim. Saygılarımla. UNESCO yolunda... Bergama Belediyesi, Bergama’nın köklü, tarihsel birikimiyle UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne aday olmayı hak ettiğine inanıyor. Belediye bu doğrultuda başlattığı çalışmaları özenle sürdürüyor. Özellikle Roma Dönemi yapısı Asklepion Sağlık Yurdu’nun UNESCO Kültür Miras Listesi’ne aday adayı olabilmesi için çalışmalar yapıyor. Bu konuda uzmanların görüşüne başvuran Bergama Belediyesi, önümüzdeki günlede UNESCO aday adaylı süreci için alan yönetimi çalışmalarına başlayacak. Belediye Başkanı Mehmet Gönenç, “Bergama Kültürel Miras Listesine girdiğinde, UNESCO amblemiyle dünyada daha çok tanınacak ve böylece daha büyük bir turizm kenti olacak” diyor. 75. kermes Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk festivallerinden biri de Bergama’da düzenleniyor. 13 Nisan 1934 günü, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilçeyi ziyaretindeki talimatıyla, ilki 1937 yılında düzenlenen kermes, 74 yıldır aralıksız sürüyor. Bergamalılar kermesi, Atatürk’ün büyük bir armağanı olarak algılıyorlar ve 75.sini düzenlemek için şimdiden hazırlanıyorlar. Kermes, her yıl haziran ayında, bir hafta olarak kutlanıyor. Bergama Belediyesi, 02 Temmuz 1993 yılındaki Madımak katliamında yaşamını yitiren, Bergamalı Şair Metin Altıok’u da unutmuyor. Her yıl Kermes Festivali’nin bir günü şiire ayrılıyor ve ana teması Metin Altıok olan söyleşiler yapılıyor. Daha lezzetlisini daha temiz yapılmışını da yiyebileceğimi düşünemiyorum. Tatlı üstüne dibek kahvesi beklerken, karşıda gördüğüm banka geçiyorum. Dibek kahvesi Dibek kahvesi denince genellikle pişirme şekli sanılıyor oysa dibek kahve öğütme yöntemi. Taşa oyulmuş bir çukurda (havanda) kahve çekirdekleri yaklaşık 10 kiloluk demirle ezildikten sonra elekten geçirili Oksijen deposu Kozak Bergama’nın kuzeybatısında bulunan Kozak Yaylası, verimli çam fıstıklarıyla bir doğa harikası. Kaz Dağları’ndan sonra en güçlü oksijen deposu olan Kozak Yaylası, Bergama ile Ayvalık’ı birbirine bağlayan geniş bir alanı kapsıyor. Ancak Kozak, siyanürle altın madeni çıkan şirketlerin tehdidi altında. Bergama’nın Ovacık bölgesinde yaklaşık on yıldır çalışan şirket, Kozak Bölgesi’nde de altın rezervi buldu. Bunu ortaya çıkarmak için de verimli çam ağaçlarını kesiyor. Bölge köylüleri ile Koza Altın Şirketi arasında hukuksal mücadele devam ediyor. MEHMET GÖNENÇ Bergama Belediye Başkanı C MY B C MY B