25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 13 MAYIS 2009 ÇARŞAMBA GÜNEY AFRİKA CUMHURİYETİ Cape Town Elmas ve pırlanta içinde kölelikten özgürlüğe Yazı ve fotoğraflar Şeref Pınarcı C ape Town,1652 yılında Hollanda Doğu Hindistan Şirketi burayı ticari bir üs seçtiği zaman yerlilerin yaşadığı sakin bir bölgeydi.150 yıl kadar sonra İngilizlerin egemenliğine girdi. Madagaskar, Hindistan, Seylan, Malezya ve Endonezya’dan çalıştırılmak üzere köleler getirilmeye başlandı. Elmas ve altın madenlerinin keşfi ile Şehir Masa Dağı’nın batısında hızla büyümeye başladı. Köleliğin bitmesi ama yaşam şartlarının olumsuzluğu 1994 yılında siyah lider Nelson Mandela’nın Cumhurbaşkanı olmasına rağmen günümüzde de sürdü. Eşimle birlikte 18 gün kiraladığımız araba ile, 21 gün tamamen rehber kitaplar eşliğinde sürdürdüğümüz ilginç, farklı, heyecanlı, kısmen tehlikeli ve doğal gü ? Elli kilometrelik sahil yolunu takip ederek vardığımız yolda ilk önce bir otelin önünde Türk bayrağı, sonrasında yol üzerinde oyun oynayan 10’un üzerindeki şempanze ailesi gördük. Dönüşte Türk bayrağının olduğu Whale View Mayor otel sahibinin eşinin Barboros Kotoğlu adlı Türk olduğunu öğrendik. zellikler içinde geçen Güney Afrika Cumhuriyeti gezisinde; Swaziland ve Lesoto Krallığı’nın yanında bir günlük Mozambik deneyi de yaşadık. Cape Town’a 11 kilometre mesafedeki Robben Adası’na yarım saat süren feribot yolculuğu ile varılıyor. İnişte rehberli otobüslere biniliyor, 45 dakika süren bu gezide tüm ada tarihi ve Mandela ile sembolleşen direniş tarihinin tüm ayrıntıları veriliyor. Bizim otobüsümüzde çoğunluğu siyah Güney Afrikalı insanlar vardı. Sonrasında Mandela ve diğer tüm politik tutukluların kaldığı hücreler, avlular yine rehber eşliğinde gezdiriliyor. Kalan zamanınız da mevsimine göre sahilde penguenleri görebilir ya da hediyelik eşya mağazasından direniş adasıyla ilgili küçük bir anı alabilirsiniz. 1086 metre yüksekliğinde bu dağa kolaylıkla teleferikle çıkılabiliyor. Ama benim gibi tırmanış yolunu seçerseniz bir buçuk saatte zirveye zorlanarak da olsa ulaşabilirsiniz. Fırtına’dan Ümit Burnu’na Portekizli denizcikâşif, Bartolomeu Dias, Ümit Burnu’na ilk geldiğinde buraya, fırtına yüzünden geçmeyi başaramadığından Fırtına Burnu adını verdi. Birkaç gün sonrasında sakin havada gördüğü bu eşsiz yere Ümit Burnu adının yakışacağını düşündü. 50 kilometrelik sahil yolunu takip ederek vardığımız yolda ilk önce bir otelin önünde gördüğümüz Türk bayrağı, sonrasında yol üzerinde oyun oynayan 10’un üzerindeki şempanze ailesi oldu. Dönüşte Türk bayrağı gördüğümüz Whale View Mayor otel sahibinin eşinin Barboros Kotoğlu adlı Türk olduğunu öğrendik. Milli park içinde 245 metre yüksekliğindeki Ümit Burnu’na fırtınalı bir günde ulaştık, Masa Dağı tırmanışı sonrası oluşan adale ağrısı nedeniyle bu kez teleferikle tepeye çıktık. Cape Town’daki iki üç saat süren keşif yürüyüşünde şehrin tarihini gösteren pek çok bina, heykel ve kalesinin yanında bugünkü Cape Town’un modern yüzünü de gördük. Castle of Good Hope adlı kaleden başlayan tur ile tören ve idam alanı Grand Parade’ya ulaştık. Günümüzde burada çarşamba ve cumartesileri, pazar kuruluyormuş. Hemen yanında da Nelson Mandella’nın 27 yıllık hapisliğinden sonra 1990’da halka hitaben ilk konuşmasını yaptığı Eski Şehir Meydanı (Old Masa Dağı Milli Parkı Cape Town’un simgesi olan Masa Dağı, doğusunda Şeytan Doruğu, batısında Aslan Başı tepesi, arkasında bütün şehir ve liman görüntüsü, diğer köşesinde doğal amfitiyatro görüntüsü, kase şeklindeki şehir (City Bowl) ve deniz feneriyle çevrelenmiş. Açık havada Robben Adası’nı görebilir ve 40 kilometre kadar uzaklıktaki Ümit Burnu’nu da seçebilirsiniz. Şehrin ve altın kumlu sahillerin kuş bakışı güzel görüntüleri ise tek kelime ile doyumsuz. Tepede yaşadığımız sonu iyi biten olay Masa Dağı’nı bizim için unutulmaz kıldı: Eşim Esen ile başladığımız bu tırmanışın tepesindeki diğer parkurlarda birbirimizi kaybettik. Milli park rehberlerinin aramaları sonuç vermeyince helikopter ile aramaya ramak kala orada kiraladığımız cep telefonumu İstanbul’dan arayan ofistekiler Esen’in dağın ters tarafına, gezi programımızda bulunan botanik bahçeleriyle ünlü Kirstenbosch bölgesine indiğini, sağlıklı olduğunu, bir İngiliz ailesinin yanında güven içinde bulunduğunu söyleyince, beş saatlik kuşkunun, telaşın ve kaygının sonu yorgun bir günün kavuşmasına dönüştü. Cape Town limanı Town Hall) bulunuyor. Yakınında şehrin ve ırkçılık tarihinin en önemli müzesi “District Six Museum” var. Yanı başında da getirilen kölelerin 1834 yılına kadar alınıp satıldığı Slave TreeKöle Ağacı... Groote Kerk Hollanda Reform Kilisesi, Köle Kulübeleri, Şirket Bahçeleri (Company’s Garden), St George Katedrali yürüyüş rotamız üzerindeler. Birkaç sokak sonra şehrin Müslüman bölgesi bulunuyor. BoKaap Müzesi’ne ve yanı başında Arnavut taşlı sokağın içinden yürüyerek 18. yüzyıla uzanan tarihiyle Owal Cami’ye ulaştık. Tamamen Cape Town yerli kadınlarının yaptığı el işi ürünlerinin satıldığı ve gelirinin AIDS kliniğine bağışlandığı Monkeybiz mağazası ve modern pek çok mağaza da rotamızın üstünde. Yorgunluğunuzu, güzel limanda birbirinden nefis yiyeceklerin sunulduğu lokantalardan birine oturup yerlisoğukbeyaz Güney Afrika şarabı ve Castle birasını yudumlayarak attık. serefpinarci@hotmail.com MÜZEARKEOLOJİ TUR İZM / Abdülkadir Yücelman GEZİ İLE ÇIKTIK YOLA... Baştarafı 1. sayfada Bir Fransız heykeltıraşa sormuşlar: “Siz çok memleket gördünüz, en çok hangisini sevdiniz?” “En iyi bildiğim memleketi” demiş Böyle yazmış Bedri Rahmi Eyüboğlu “Canım Anadolu” kitabında. Dünya ülkelerinin yarısından fazlasını gezdim, ama ikinci kez turladığım ülkemin havası bana daha bir güzel, suyu daha lezzetli geliyor. Sokaklardaki keşmekeşi, yanımdan omuz atarak geçen yabaniyi, insanların üzerine direksiyon kıran magandayı değil, bir kasabada konukseverlik örneği veren Hatice bacıyı düşünürüm. WC’ye dönen ören yerlerinin pisliğini değil küçük Mustafa’nın “milattan 2 bin yıl önce” diye başlayarak ezberlediği tarihi bilgileri ve gittiğim her yerde karşılaştığım insanları düşünürüm. Vazgeçemem ülkemden, ülkemin insanlarından... Gezmek bir tutkudur, turizm ise bir anlayış ve arayıştır. Hobidir, keyiftir, keşiftir, kültür alış verişidir, gelenek ve gö renektir. İştir ticarettir, çarşıdır, alış veriştir, tarihtir coğrafyadır, bilgidir deneyimdir. Yiyecek içecektir, sağlıktır, sevgidir, evrenseldir. Kısaca... İnsanlık tarihi ile yaşıt, insanoğlunun ulaşabildiği son noktaya dek yaşamdır. “Gezi” ile yola çıkıp bugün turizmin geniş kavramı içinde yeniden buluşuyoruz sevgili okurlar. İlhan Ağabeyin deyişi ile “Cumhuriyet’in gülen yüzü Gezi eki”, teğet yerine jilet gibi doğrayıp geçen kriz nedeniyle Cumhuriyet gazetesinin içinde turizm sektörünü kucaklayan bir anlayışla yine huzurunuza geliyor. “Cumhuriyet Turizm” 1.5 milyon profesyonel insanın çalıştığı ve 54 yan sektörü ile birlikte ülkemizin en önemli bacasız sanayisi olan turizmin de sesi olacak. Dünyanın bir yanı karanlıkta ise öbür yanı aydınlıktır. Biz her zaman aydınlıktan yana olacağız sevgili okurlar. Kalın sağlıcakla. ayucelman@cumhuriyet.com.tr Vehbi Koç’un Bağ Evi Müzesi Yazı ve fotoğraflar Yrd. Doç. Şengül Aydıngün B eyaz çakıl döşeli dar yolun iki tarafında çiçekleri yeni açmış süs ve meyve ağaçlarını geçip iki katlı beyaz boyalı yeşil panjurlu eski bir Ankara evine misafir oldum nisan ayının ortalarında. Ankara’nın Keçiören ilçesinde apartmanlar arasında son kalmış bir iki bağ evinden birisiydi burası. Hala üzümler veren, armutları, cevizleri yenilen, vişneleri ve sarı kirazlarından reçeller yapılan, elma kuruları hazırlanan bu evin sahipleri ise, ülkemizin sanayi ve kültür alanındaki en önemli ailelerinden Koç’lardı. 1900’lerden kalan bu eski bağ evinin geçmişinde, ülkemiz için çok önemli sayılacak bir misyon var. Cumhuriyetimizin ilk yıllarının sanayi alanındaki kalkınma hamleleri burada düşünülmüş. Merhum Vehbi Koç’un isteği üzerine 1994 yılından itibaren başlayan çalışmalar, sayesinde bu turizm?cumhuriyet.com.tr C MY B C MY B İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yönetmen: Abdülkadir Yücelman Görsel Yönetmen: Tutku Talınlı Ek Koordinasyon: Özlem Kızıltepe Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya hakan@cumhuriyet.com.tr Reklam Müdürü: Dilşad Özkaya Ege Reklam Sorumlusu: Zuhal Altungüneş Tel: 0 232 441 12 20 Medya İlişkileri: Seher Aybek Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Tel: 0 212 251 98 7475, 0 212 343 72 74 Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri şirin ev Vehbi Koç ve Ankara Araştırmaları Merkezi (VEKAM) olarak kullanılmaya başlamış. Vekam’ın Vehbi Koç Salonu’nda; Vehbi Koç’un özel kıyafetlerini, el örgüsü hırkalarını, ipek flarlarını, tıraş ve parfüm setlerini incelerken sadeliğin güzelliğini fark ediyorsunuz. Vehbi Bey’in gösterişli hiç bir eşyası yoktu dikkatimi çeken. Altından yapılma el işçilikli V.K. inisiyalli kol düğmeleri bile onun döneminin sadece seçkin bir aksesuarıydı. Evin müştemilatının üst katında çok zarif bir şekilde hazırlanmış sofrada yenen yemek sırasında, Vekam yöneticisi Zeynep Önen ve çalışma ekibiyle keyifli bir sohbet yaptık. Vehbi Koç ve Ankara ile ilgili binlerce, fotoğraf, kartpostal ve diğer belgeyi nasıl topladıklarını onun dönemiyle ilgili arşivi nasıl koruduklarını, 5 bin ciltlik kütüphaneyi, son çalışmalarını, sosyal faaliyetleri heyecanla aktardı. Zeynep Hanım ile Ankara Bağ Evi’ni gezmeye koyulduk. Bağ evi, Vehbi Koç’un eniştesi Ankara eşrafından Ali Gedikoğlu tarafından 1900’lerin başında yaptırılmış, vefatıyla eşi Şehime Gedikoğlu’na intikal etmiş, Şehime Hanım yaşlılığında evi Vehbi Koç’a satmış. Ev bir sure sonra ailenin asıl yaşam konutu olmuş. Vehbi Koç ailesinin ilk kuşak üyeleri burada doğmuşlar. Rahmi Bey’in, Semahat, Suna, Sevgi hanımların çocuklukları ve gençliklerinin çoğu burada geçmiş. Uzun zaman kullanılmayan ev Semahat Arsel’in baba yadigarını yaşatmak arzusu üzerine bir müze ev haline getirilmiş. Üst kattaki odalardan birisinde yer alan ikili ahşap koltuğun üzerindeki döşemenin goblen işçiliğini gösterdi Zeynep Hanım. Büyük renkli çiçeklerle bezeli goblen işleme Semahat Arsel’in el emeğiymiş. Gündelik hayatta aile fertlerinin bir araya gelerek vakit geçirdikleri mekan olan oturma odası, aynı zamanda geleneksel müziğin icra edildiği, gramofonda taş plakların da dinlendiği alan olarak ayrılmış. Büyük gramafon Rahmi Bey’in koleksiyonundan gelmiş. Vehbi Koç’un Ankara Bağ Evi’nde özenle korunan her ayrıntının gelecek kuşaklara geçmişi hatırlatmaya devam edeceğinin farkına daha çok vardım. VEKAM ve Ankara Bağ Evi, Salı hariç her gün 10:0017:00 arasında açık. sengulaydingun@kou.edu.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear