Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
TEMA, OSB için Çevre Kurulu oluşturulmasını istedi Tohma ve Karakaya korunmalı! MALATYA (Cumhuriyet) TEMA Temsilcisi İzzet Berktaş, doğal ortama verilen Malatya OSB deşarjının önlenmesi için ilgili işletmeleri gerekli tedbirleri bir an önce almaya çağırdı, “Yapımı devam eden yeni arıtma tesisi çalışmalarında gerekli özen ve dikkatin gösterilerek hiçbir aksamayaeksikliğe meydan verilmemesi için tüm ilgililere ve OSB yönetimine çağrıda bulunuyoruz” dedi. Geçtiğimiz hafta Güney Doğu ekimizde yayınlanan, “Tohma ve Karakaya kirleniyor” başlıklı haberimizde vurgulanan durumun Tohma ve Karakaya kadar, bölge insanı ve doğasını da tehdit ettiğini vurgulayan TEMA Temsilcisi Berktaş konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: “Anayasa’nın 56. maddesinde, ‘Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir’ maddesi gözardı edilemez. Alternatifi olmayan ve insanoğlu tarafından üretilemeyen üç doğal kaynak olan hava, toprak ve su birbirleriyle ilişkili ve ayrılamaz bir bütündür. Bütünün parçalanması tüm yaşamı felakete götürür. Bu nedenle üç kaynağın da temel yaşam hakkı olarak görülmesi ve kabul edilmesi gerekir. Hiçbiri ticari amaçlara alet edilmemelidir. Ancak süreç, ne yazık ki, canlıları temiz havaya, temiz suya ve toprağa hasret bırakacak şekilde gelişmektedir.” Yüzey ve yer altı sularının kirletilmesinde en etkili olan kaynaklardan birinin endüstriyel atık sular olduğunu vurgulayan Berktaş, bu alanlarda arıtmaların eksik ve yetersiz olmasının üzücü bir gerçek olduğunu kaydetti, şöyle devam etti: “Ülkemizde halen atıksu arıtma tesisi mevcut olmayan OSB’ler bulunmaktadır. İlimizde olduğu gibi kimi OSB’lerde de yeterli arıtma yapılmadan atıksu alıcı ortama (akarsu, arazi, baraj, deniz, fosseptik, kanalizasyon, diğer) bırıkılmaktadır. Bu durum özelde ilimizdeki yerel, genelde yaygın basında bir dizi haber ve röportajlarla kamuoyu gündemine taşınmış, Şahnahan DeresiTohma ÇayıKarakaya Baraj Gölüne kadar uzanan kirliliğe dikkat çekilmişse de geldiğimiz nokta ortadadır.” TEMA olarak Tohma ve Karakaya’daki kirlilik konusunda çeşitli değerlendirmeler yapıldığını, konuyla ilgili bilgilerin kamuoyu ile paylaşıldığını anımsatan Bertaş bu konuyla ilgili de şöyle konuştu: “Karakaya Baraj Gölü’nde, ‘Çevresel Kirliliğin Balıklar Üzerine Etkilerinin Araştırılması’ Adlı çalışmasıyla Prof. Dr. Murat Özmen, ‘Tohma Çayı Ağız Bölgesinin Su Kalitesi ve Karakaya Baraj Gölü’ne Olan Etkisi’ raporuyla yaşanan kirliliğin boyutunu ortaya koyan Yrd.Doç.Dr. Didem Gökçe, çektiği fotoğraflarla yüzlerce sayfalık bilimsel araştırmalarınraporların görsel özetini sunan ve Tohma ile Karakaya’nın adeta, ‘Gölgesi’ni fotoğraflayan Kasım Gümüş ve gazetesinde yaptığı yayınlarla, yaşanan kirliliği kamuya taşıyan Güler Hazar’ın bu konudaki çalışmaları unutulamaz.” Tohma ve Karakaya’daki kirliliğin önlenmesi için yapılan tüm çalışma ve çabalardan sonuç alınabilmesinin, OSB bünyesinde bir, “OSB Çevre Kurulu” oluşturulmasının yararlı olacağına da değinen Berktaş, “Bu kurul öncelik ve ivedilikle, işyerlerinin çoğalmasından kaynaklanan kapasite aşımı nedeniyle arıtılmadan doğal ortama verilen OSB deşarjını önlemelidir. İlgili işletmeler gerekli önlemleri bir an önce almalı, yapımı devam eden yeni arıtma tesisi çalışmalarında gerekli özen ve dikkatin gösterilerek hiçbir aksamayaeksikliğe meydan verilmemelidir.” Tohma ve Karakaya’daki kirliliğin önlenmesine yönelik tüm çalışma ve çabalardan sonuç alınabilmesi için bir, “OSB Çevre Kurulu” oluşturulmasını isteyen TEMA Temsilcisi Berktaş, sürecin canlıları temiz havaya, temiz suya ve toprağa hasret bırakacak şekilde gelişmesinden kaygı duyduklarını söyledi. (Fotoğraflar: KASIM GÜMÜŞ) Mersin Kent Konseyi Yerel Gündem 21 Genel Sekreteri Özdemir: MERSİN (Cumhuriyet) Mersin Kent Konseyi Yerel Gündem 21 Genel Sekreteri Nuri Özdemir, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, Akkuyu ve benzeri büyük projeler için ÇED Raporu alımını zorunlu hale getiren bir karar aldığını belirtti, “Akkuyu için umudumuzu yeniden yeşerttik. Mersin asla nükleer kenti olmayacak” dedi. Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer santral için Türkiye ile Rusya hükümetleri arasında geçtiğimiz aylarda imzalanan anlaşmayı ve bu anlaşmanın ar dından, yapılacak santral için ÇED Raporu alınmasının zorunlu olmadığının kamuoyuna açıklandığını anımsatan Özdemir, konuyla ilgili şunları söyledi: “Bu durum, 2008 yılında yapılan bir yasa ile sağlandı. Bu yasa sadece Akkuyu için değil, Sinop, Hasankeyf, Gebze, Bursa, İzmir ve Anadolu’daki tüm benzeri projeler için geçerli sayıldı. Ancak, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu geçtiğimiz günlerde toplanarak ÇED muafiyetine ‘Dur’ dedi. Yani bundan sonra bu denli devasa projelere giri şenler, imza atanlar ÇED Raporu almadan işlem yapamayacak.” Bir sanayi kurumunun bile ÇED Raporu almasının zorunlu kılınmasına karşın, böylesine büyük projelere ÇED muafiyeti sağlanmasını anlamanın mümkün olmadığını vurgulayan Özdemir şöyle devam etti: “Mersin’i feda etmeyeceğiz” “Böylesi bir karar dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. O nedenle alınan bu kararı bir ‘Milat’ olarak görüyoruz. Bu kararı çok önemli bir mevzinin elde edilmesi olarak yorumluyoruz. Yeni bir kilometre taşıdır. Alınan bu kararla umutlarımız yeniden yeşerdi. Artık ÇED Raporu almak zorundalar. O raporu almakta öyle kolay değil. Bir biçimiyle, ‘bölge halkıyla anlaşmak, uzlaşmak’ demektir. Artık halk devrede ve onların olurunu almak zorundalar. Hükümet halkın görüşünü almak için nasıl bir kılıf bulacak bilemiyoruz. Biz artık bölge halkını örgütleyeceğiz. Mersin’i feda etmeyeceğiz. Mersin ya turizm ya nükleer kenti olacak. Fakat tüm dünye ve Türkiye biliyor ki, Mersin bir turizm kentidir.” Akkuya’da kurulması planlanan nükleer santrale karşı yöre halkı ve çevrecilerin zaman zaman eylemler yaparak tepkilerini dile getirmelerine yetkililerin duyarsız kalması kaygıları arttırıyor. (Fotograflar: ABİDİN YAĞMUR) C MY B C MY B