Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA 4 MART 2011 CUMA 2 N e do rele ğr re u Tarsus Saat Kulesi, Ramazanoğulları döneminde Piri Paşa’nın oğlu İbrahim Bey tarafından eski bir tapınağın temelleri üzerine 1579’da inşa edilmiş olan Ulu Cami’nin revaklı avlusunun kuzeydoğu köşesinde yer alır. Caminin iki minaresinden birinin yıkılması sonucu Kaymakam Ziya Bey, 1892 yılında eski minare kaidesi üzerine Saat Kulesi yaptırma geleneğine uyarak şimdiki yapıyı inşa ettirir. İSK’dan Klikya ve tapınaklar gezisi İçel Sanat Kulübü, bu haftaki günübirlik, ‘Arkeoloji, Çevre, Kültür ve Doğa Yürüyüşü’ programı kapsamındaki geziye katıylacakları Klikya bölgesine götürüyor. Klikya’daki tapınaklar ve kiliseler ile diğer tarihi değerlerin gezilip görüleceği gezide, tur sorumluları bölgeyle ilgili geniş bilgi aktaracak, dileyenler fotoğraf makinası ve kameralarıyla görüntü alabilecek. Pazar sabahı başlayacak geziye katılacaklara İSK gezi sorumlularının önerisi yine iyi bir yürüyüş ayakkabısı giymeleri ve yanlarına yeterli kumanya almaları. (0324 2381088) 115 yıllık geçmişiyle Anadolu’nun en eski yapılarından olan Saat Kulesi bugün de görevini yapıyor SAAT KULESİ TARSUS (Cumhuriyet) Zaman, başı ve sonu olmayan bir sonsuzluk. Milyar yıllar öncesinden gelip yine aynı biçimde milyarlarca yıl sonrasına uzanan bir devinimin adı. Geçmişten gelip geleceğe akan bir süreç. Ve takvimler yılı, ayı, haftaları göstererek uzun zaman evrelerini anımsatır bize. Zamanın günlük ve anlık göstergesi ise bir başka zaman ölçer olan Namı diğer, saattir. Mekanik anlamda kullanılan modern saatlerin hayatımıza girmesinin geçmişi birkaç yüz yıllık zamana dayanır. Saat Kuleleri Avrupa’dan başlayarak ülkemizde yaygınlık kazanmış ve kent mimarisinin önemli unsurları arasında yerini almıştır. Türkiye’de tarihi nitelikleri olan yaklaşık 100 kadar saat kulesi bulunmaktadır. Bir bölümü birbiriyle benzerlikler taşısa da, bunlar farklı kentlerde ve iklim koşullarında çeşitli tip ve mimari özelliklerde yapılmış saat kuleleridir. Bu saat kulelerinin kimi dairesel formda, kimi kare ya da konik tarzında inşa edilmiş. Bu saat kulelerini önemli bir kısmını, taş işçiliğinin örnekleri olarak görmek mümkün. Anadolu’nun dört bir köşesinde kentlerin mimarisine ayrı bir güzellik katan saat kulelerin kimi taş malzemeden yapılmış, kimi tuğla örgülü, kimi mermer kaplama ya da Bilecik Saat Kulesi örneğinde olduğu gibi bir bölümü ahşaptan yapılmış saat kulesine rastlanmaktadır. Bir dalga gibi Anadolu’yu saran ve çoğu 19. yüzyıl içinde yapılan inşa edilen saat kulelerinin yine az bir bölümü ise cumhuriyet sonrası yapılar olarak çıkar karşımıza. Her birinin kendince yapılış öyküsü bulunan bu saat kulelerinden biri de Tarsus’tadır. Neredeyse 115 yıllık geçmişiyle Anadolu’daki en eski saatlerden biri olan Tarsus Saat Kulesi bugün hala çalışmaktadır. Bir zamanlar Tarsus Saat Kulesi, Ulu Cami, Kırkkaşık Bedesteni, Yeni Hamam, Kubat Paşa Medresesi, Buğday Pazarı, Kasaplar Çarşısı, Şadırvanlı Han, Abacı Han, Hindi Han gibi çok sayıda yapı ile kentin ticari yaşamının nabzının attığı bu bölgede günlük hayatın ve çalışma yaşamın akşını düzenleyen zamanı imlerdi. Tarsus Saat Kulesi, Ramazanoğulları döneminde Piri Paşa’nın oğlu İbrahim Bey tarafından eski bir tapınağın temelleri üzerine 1579’da inşa edilmiş olan Ulu Cami’nin revaklı avlusunun kuzeydoğu köşesinde yer alır. Caminin iki minaresinden birinin yıkılması sonucu Tarsus Kaymakamı Ziya Bey, 1892 yılında eski minare kaidesi üzerine o dönem moda olan Saat Kulesi yaptırma geleneğine uyarak şimdiki yapıyı inşa ettirir. Tarsus Saat Kulesi’ne ilişkin en eski fotoğraf 1893 yılında Serveti Fünun dergisinde yayınlanmış. Kentin simgelerinden biri olana Tarsus Saat Kulesi çokgen kaideli eski minare üzerinde yerden yaklaşık olarak 10 metre yükseklikte, sekizgen gövdelidir. Saat Kulesi’nin yerden toplam yüksekliği 30 metredir ve döner bir merdivenle çıkılır. Gövdenin dört yüzü daha geniştir. Üstte demir korkuluklu bir balkon, onun üzerinde geniş yüzlerde yuvarlak saat kadranları vardır. saatin makinesi iki ağırlıkla çalışır. “Diğer taraftan burada, güzellik ve çekicilik büyüsü ile kaplı birçok şeye de tanıklık ediyordum. Bedesten’in (Kırkkaşık Çarşısı) üzerinden o görkemli yapı Ulu Cami’yi seyredebilmek çok güzel bir hazdı. Çok güzel bir minaresi ve Arapça numaralandırılmış saat haznesine sahip bir Saat Kulesi vardı. Ulu Cami bünyesinde, onun karşı köşesinde eski zamanın varlıklı insanlarına ait birçok etkileyici ve sağlam yapılı malikâne vardı. Ve şehrin ötesindeki hayranlık uyandırıcı Toros manzarası, şehir ufuklarının en çarpıcı güzelliğiydi. Upuzun bir yaz sıcağının ardından bile, üzerinde taşıdığı kar elbisesi ile Toros dağları, neredeyse tüm Anadolu’yu çevreleyen dağ sıralarının bir parçasıydı.” Yine 1900’lü yılların başında Amerikan Kolejinde öğretmenlik yapan Helen Davinport Gibbons ise annesine gönderdiği mektubun bir yerinde, saat kulesinin o günlerde bozuk olduğunu ve çalışmadığını hatırlatmak istercesine şunları yazmaktadır: “Toroslarda haftalarca süren kampımızdan sonra geceleyin Tarsus’a vardık. Yorgun düşen atlarımızı saat 10 gibi kolejin kapısına doğru sürdük. Yakınlarımızdaki Saat Kulesi komik bir şekilde 4’ü gösteriyor ve çalıyordu.” Gecenin en sessiz zamanlarında Tarsus Saat Kulesi’nin çanları kentin tüm yapılarını aşıp en uzak yerlerden bile duyulur. Gecenin sessizliğini çınlatan sesi ile biten bir zamanı ve başlayan yeni bir zamanı hatırlatmaktadır bizlere. (UĞUR PİŞMANLIK) TARSUS’TA ZAMANIN TANIĞI BİR ANIT: Sağlarca ve Lif’in suları şifa dağıtıyor Sağlarca (Billoris) Kaplıcası, Siirt kent merkezine 17 km mesâfede Botan Çayı kenarındaki Sağlarca köyündedir. Tam donanımlı tesislerdeki kaplıca suyunun romatizma, nefrit, çocuk felci, deri hastalıkları, kronik iltihaplı üst teneffüs yolları hastalıklarına iyi geldiği bilinir. Lif Kaplıcası ise Kışlacık köyü yakınındadır. Suyunun Sağlarca Kaplıcası’na benzer şekilde ve aynı yararlı özelliklere sahip olduğu söylenegelir. ANIT AĞAÇLARIMIZI TANIYALIM... Yerel Adı: Elmalıçam Latince Adı: Pinus Nigra Yaşı: Çam 200, Elma 40 Boyu :Çam 11, Elma 5 m. Taç Genişliği :Çam 8.5, Elma 5 m. Yaşadığı Yer : Mersin’in Tarsus ilçesi Çamlıyayla mevkii Atdağı yaylası. TANSIĞIN ADI: ELMALI ÇAM Çamlıyayla yolu sincaplarıyla ünlü olsa da, sahip olduğu daha pek çok tanımsız doğal güzelliğiyle çok özel, üstelik çok önemlidir. Çok eskilerden beri bu güzellikleri görmek, yaşamak için yöreye gelir insanlar... Bunların kimi yaylacıdır, kimi günübirlik gezi için yola çıkmış gezgin... Yöreye ilginin bu denli yüksek olması kafe lokanta gibi birçok işletmenin açılmasını sağlamış. Konuklara yiyecek içecek sunan atadede yadigârı söz konusu kahvehanelerle lokantaların içinde Atdağ restoranın yeri başka... Yaklaşık 100 yıl önce kurulduğu belirtilen restoranın ünü bize göre biraz da bahçesindeki karaçamdan geliyor... Ağacın gövdesi üzerinde yaklaşık 1.25 metre yükseklikte bir şeftali fidesi çok şaşırtmış insanları. Karaçamın gövdesindeki bir açıklıktan içeri atıldığı düşünülen bu şeftali çekirdeğinin nasıl çimlenip büyüdüğü hâlâ bilinmezliğini koruyor. Yaygın kanıya göre çekirdeğin bir sincap tarafından oraya taşındığı görüşü ağır basıyor. Uzatmayalım, şeftali fidesi kısa sürede boyatıp büyümüş, 50 yıl boyunca da meyve vermiş. Anlatıldığına göre mis gibi çam kokarmış o şeftaliler. Şaşırmamak elde değil... Daha sonra bu şeftali ağacı ömrünü tamamlayarak karaçam gövdesindeki yuvasında kurumuş zamanla... Bir süre sonra yine çekirdeğini sincapların taşıdığı düşünülen bir elma fidesi yeşermiş, şeftalinin kuruyup öldüğü yerde. Bize göre bu bir tansıktır... siz ne dersiniz? Elma ağacının şimdilerde 40'lı yaşlarını sürdüğü bildiriliyor; hâlâ kütür kütür sulu kırmızı elmalar veriyor... Eğer, yöreye geziniz meyve dönemine rastlarsa bu benzersiz güzelliğe siz de tanık olabilir, hatta izin alarak o mis gibi çam kokulu elmaların tadına da bakabilirsiniz. Tarsus Saat Kulesi içindeki bir ana saat, kulenin dört cephesinde yer alan dört saat kadranının göstergelerine hareket veriyor, gongunu çaldırıyor. Tarsus Saat Kulesi yapısı içindeki bir ana saat, kulenin dört cephesinde yer alan dört saat kadranına hareket veriyor. Saat ağırlıkla iki çalışan bir mekanizmaya sahip. Saati çalıştıran ağırlık 150 kg. zil ise 250 kg.’lık bir ağırlıkla işliyor. Kulenin en üst bölümünde çan yer alıyor. Saatin çalışma sistemine göre, yarım saatte zil bir kez, saat başı ise ikişer kez vuruyor. Saatin bakımı görevlisi tarafından düzenli olarak yapılırken saatin mekanizması/zembereği haftada bir kez kuruluyor. Kent trafiğinin bugünkü kadar yoğun olmadığı eski zamanlarda Saat Kulesi’nin zamanı bildiren çan sesleri kendin diğer ucunda kendini duyururdu. Şimdi ise insanlar ancak gecenin sessizliğinde bu sesi duyabiliyor. Çok yüksek yapıların olmadığı zamanlarda da kendini gösteren bir anıt gibiydi saat kulesi. Bugün ise yüksek beton binaların içinde kaybolup gitmiş durumda. Tarsus’la ilgili anılarda ve gezginlerin anlatılarında ise Tarsus Sa at Kulesi’nden sıkça söz edildiğine rastlanır. Amerikalı Roger P. Matteson o zaman St. Paul Enstitüsü olan ve şimdiki Tarsus Amerikan Koleji’nde öğretmenlik yaptığı 19231927 yılları arasındaki anılarında Tarsus’u anlatırken saat kulesinden şöyle söz ediyor: Uygurların “Tuhaf İkili” oyunu beğeniyle izlendi ANTAKYA (Cumhuriyet) Süheyl ve Behzat Uygur Tiyatrosu oyuncularının sahnelediği, “Tuhaf İkili” adlı oyun Antakyalı tiyatroseverlerden büyük beğeni aldı. Meclis Kültür ve Sanat Merkezi’nde sahneledikleri, “Tuhaf İkili” adlı iki perdelik komedi türü oyunla tiyatroseverlerin gönlünü fetheden, neşeli dakikalar geçirmelerini sağlayan Süheyl ve Behzat Uygur Tiyatrosu oyuncuları, Antakyalı sanatseverlerden büyük alkış aldı. Eşlerinden ayrıldıktan sonra zorunlu nedenlerle aynı evde yaşamaya başlayan iki yakın arkadaşın yaşamından kesitlerin komik şekilde sunulduğu oyunda, biri son derece titiz ve simetri hastası, diğeri ise onun tam aksine dağınık ve olağanüstü pis biri olan iki kişinin yaşamı sahneleniyor. Nedim Doğan’la birlikte Behzat Uygur’un yönetmenliğini yaptığı, “Tuhaf İkili”de Uygur kardeşlere Birol Engeler, Berat Yenilmez, Mustafa Önder Keskin, Özlem Gürler ve Zeynep Yaldız eşlik ediyorlar. Silifke Polifonik Koro ve Bale Derneği Başkanı Bodur: “Sanatsal etkinliklerimiz sürecek” SİLİFKE (Cumhuriyet) Silifke Polifonik Koro ve Bale Derneği Başkanı Ayşe Bodur, halka, özellikle öğrencilere yönelik sanatsal eğitim çalışmaları ve etkinliklerin artarak süreceğini belirtti. Silifke Belediyesi tarafından kendilerine verilen eski belediye binasında çalışmalarını yürüten dernekte her türlü müzik, tiyatro, bale kurslarının devam ettiğini anımsatan Bodur şu bilgileri verdi: Silifke Polifonik Koro ve Bale Derneği Başkanı Ayşe Bodur ile eğitmen Murat Haznedar, öğrenci ve velileriyle birlikte. “Halka açık olan derneğimize gelen öğrencilerimizin müzik, tiyatro ve bale dallarında iyi bir eğitim alması ve onları sanatsal alanda yarınlara hazırlamak amacıyla çalışmalarımız devam ediyor. Dernek olarak bize destek veren üyelerimize, öğrenci velilerimize, kurum ve kuruluşların temsilcilerine, derneğimize yer tahsisi yapan ve desteklerini esirgemeyen Belediye Başkanımız Bayram Ali Öngel’e te şekkür ediyorum” dedi. Silifke’de kültürel ve sanatsal alanda yürütülen her türlü çaba ve etkinliğe katkı koyma amacında olduklarını kaydeden Bodur, “Yeni projeler peşindeyiz, bu arada, tiyatro eğitmenimiz Murat Haznedar’dan eğitim alan öğrenciler, ‘Benim Güzel Pabuçlarım’ adlı tiyatro oyununu sahnelemeye hazırlanıyorlar. Bunlar güzel gelişmeler” diye konuştu. Moyano Yıldırım ikilisiyle müzik yolculuğu ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Aşık Veysel’in bestesi, “Kara Toprak”ı gitarıyla çok farklı bir şekilde yorumlayarak dikkatleri üzerine çeken dünyaca ünlü Arjantinli gitarist Ricardo Moyano, gitarist Ali Yıldırım ile birlikte Adanalılara müzik ziyafeti verecek. Gitar virtüözleri arasında sayılan Moyano ve Yıldırım ikilisinin Pazar günü 19.00’da Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda vereceği, “Karayipler’den Patagonya’ya” adlı konserlerde bugüne dek dünya müzik otoritelerinin ve müzikseverlerin en beğendiği parçaları seslendirecekleri belirtildi. BSK Metropark Hastanesi sponsorluğunda düzenlenen konserin biletlerinin hafta içi Büyükşehir Belediyesi Tiyatro gişesinde satışa sunulduğunu kaydeden ilgililer, bilet satışlarının Enderpark,, Papağan Pizza ve Karahan Kitabevi’nde de yapıldığını anımsattı. C MY B C MY B