23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Sıcaklarla birlikte yılan ve akrep sokmaları, damdan düşmeler, boğulmalar başladı Yaz tehlikelerine dikkat! Yaz aylarının gelmesiyle birlikte Doğu Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde insanlar sıcaktan bir nebze olsa da kurtulmak için kendilerini dışarı atıyor. Sıcakların arttığı, börtü böceklerin, haşerelerin kol gezdiği bu günlerde zamanın büyük bölümünü dışarıda geçirenleri uzmanlar uyarıyor. Yılan, akrep veya herhangi bir böceğin ısırdığı kişilerin öncelikle panik yapmamaları gerektiğini söyleyen uzmanlar, zaman geçirilmeden bir sağlık kuruluşu veya doktora başvurmanın en doğru hareket olacağını söylüyor. Yaz tehlikelerine karşı ilkyardım olarak da şu yöntemler öneriliyor: Akrep sokması: Zehirin gücü akrebin kuyruğundaki boğum sayısı ile doğru orantılıdır. Zehir sinir sistemini ve kalbi etkiler. Tükrük salgısı artar. Kaslar kasılır. İdrar kaçırma ve felç görülebilir. Sokulan bölgede ağrı, yanma ve uyuşukluk olur. Bu durumda yara kesinlikle emilmez. Ufak bir turnike ve amonyak uygulanır. Kişiye alkol verilmemeli ve yara dağlanmamalıdır. Örümcek sokması: Zehirli örümcekler kum saati şeklinde küçük ve siyah olurlar. Ayrıca kafalarında kırmızı benek olur. Isırdıklarında sinir sistemini etkilerler. Karın kısmında ağrı görülür. Yara oynatılmamalıdır. Yaranın üzeri bez veya eşarpla sıkılmalı ve buz uygulanmalıdır. Köpek ısırması: Kuduz köpeklerin ağızları salyalıdır ve göz bebeklerinde simetri yoktur. Sudan korkarlar ve kuyrukları bacaklarının arasında gezerler. Isırma durumunda yara bol su ile yıkanmalı ve kapatılarak pansuman için hemen hastahaneye gidilmelidir. Tetanoz ve kuduz aşısı olunmalıdır. Köpeğin yakalanması ve 10 gün karantinada kalması gerekir. Yılan ısırması: Yarada diş izi bırakır. Zehirli yılanlar kısa, kuyrukları yuvarlak ve kafaları üçgen şeklinde olanlardır. Üzerlerindeki pullar daha küçük ve daha fazladır. Çok parlak ve canlı renklerde olurlar. Isırma durumunda kan pıhtılaşmakta zorlanır, aşırı kan kaybı olur. Yanma hissi ve ağrı vardır. Şişlik ve morluk görülebilir. Sinir sistemini ve kalbi etkiler. Kusma, uyuklama ve bulantı görülebilir. Yara öncelikle iki dişizi arası çizilerek kanatılır, emilmez. Isırılan bölgenin üstü bir bezle sıkılır. Arı sokması: Arının iğnesinin steril bir iğne ile çıkarılması gerekir. İğne çıkarıldıktan sonra buz tatbik edilebilir. Kene yapışması: Üzerine yağ damlatılarak, bir cımbızla saat yönünün tersine çevrilir. Zehirlenme: Herhangi bir gıda veya kimyasal zehirlenme olayına karşı mutlaka doktor kontrolünden geçmek gerekiyor. İlk etapta 114 Zehir Danışma Merkezi ile iletişim kurmakta yarar var. YUSUF BAŞTUĞ ADANA Yaz aylarının gelmesiyle birlikte Doğu Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yurttaşlar sıcaktan bir nebze olsa da kurtulmak için kendilerini dışarı atıyor. İmkanı olanlar denize ve yaylaya giderken, imkanı olmayanlar evlerinin bahçesinde, balkonunda veya damında serinlik arıyor. Sıcakların arttığı, haşerelerin kol gezdiği bu günlerde zamanın büyük bölümünü dışarıda geçirenler, havuza girenler, güneş altında çalışmak zorunda olanların dikkatli olması gerekiyor. Bir nevi tatil anlamına gelen yazın kötü geçmemesi için uyarılara kulak verilmesi öneriliyor. Yaz aylarında kulak ve göz şikayetiyle hastaneye başvuranların arttığına dikkat çeken uzmanlarla söyleştik. “Kulak bakımına dikkat” Sıcak ve nemli havalarda kulakta ağrı ve akıntı şikayetlerinin arttığını belirten Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Özhan Türeli, bu tür yakınmaları olanların özellikle havuz ve denizde çok fazla kalmamasını önerdi. Kulaklarında ağrı ve akıntı olanların mutlaka doktor kontrolünden geçmesi gerektiğini belirten Türeli, “Kulak zarı vücudun en ince derisiyle kaplıdır. Çok fazla suda kalınması ciddi sorunlara yol açabilir. Temiz ve sağlıklı havuzlarda da olsa serinlemek için fazla suda kalınmaması önlem açısından yararlıdır” dedi. Sıcakların artmasıyla birlikte hastanelere ve sağlık ocaklarına kulakta ağrı ve akıntı yakınmasıyla gelenlerin sayısında artış olduğunu vurgulayan Türeli, yaz aylarında kulak rahatsızlığı yaşayanların daha dikkatli olması gerektiğini irdeledi. Nemli ve sıcak havanın kulak travmalarını arttırdığına vurgu yapan Türeli şunları söyledi: “Denizlerimiz çok temiz değil. Serinlemek için yaygın olarak kullanılan havuzlarda da maalesef sterilizasyon yeterli yapılmıyor. Havuz ve deniz temiz olsa bile buralarda da bazı kurallara uymak gerekli. Çok fazla suda kalınması ciddi sorunlara yol açabilir. Buralardan alınacak enfeksiyon sonucu kulak mantarı oluşabilir. Sıcak ve nemli havada kulak kaşınır. Kaşıntı oluşunca herkes kulağını kaşımaya çalışır. Kulak zarı çok hassas bir deriyle kaplıdır. Çok fazla kaşınmaması gerekir. Kaşınırsa dış kulak yolu tahriş olur. Ağrı, kaşıntı ve akıntı başlar. Bu durum sürerse hemen doktora gidilmelidir.” Kulakların periyodik olarak temizletilmesi gerektiğini söyleyen Türeli, yılda en az bir kez kulak kontrolünün yapılmasını önerdi. Kulakta istemeden de olsa kirlerin oluştuğunu, deniz veya havuza girince bu kirlerin şiştiğini açıklayan Türeli, “Serinlemek için girilen deniz ve havuzlarda hijyen çok önemli. Kulaklar temizletilmeden deniz veya havuza girince dış kulak enfeksiyonu kaçınılmaz oluyor. Bu hastalık çok ağrılıdır” diye konuştu. Eğlence yerleri gibi desibeli yüksek sesli ortamlardan kaçınılması gerektiğini de kaydeden Türeli, “Diskolarda, barlarda ve arabalarda yüksek ses, ‘akustik travma’ dediğimiz rahatsızlığa yol açabiliyor. Gelişmiş ülkelerde, kulak ve ruh sağlığı için gürültü kirliliğine karşı ciddi, çok etkin önlemler var. Uzun süre şiddetli sesin zararından kaçmak için böyle ortamlarda fazla kalmamak iyi bir önlemdir”açıklamasında bulundu. Gözlerinizi de koruyun Yaz aylarında gözde mikrobik ve alerjik rahatsızlıkların artabileceği uyarısında bulunan Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülhanım Hacıyakupoğlu, güneş ışınlarından korunmak için güneş gözlüğü kullanılmasının kaçınılmaz olduğunu anlattı. Güneşin göze zararlı etkilerini yoğun gösterdiği dönemde insanların serinlemek için denize, havuza girdiğini aktaran Hacıyakupoğlu, “Havuzlardan bulaşıcı hastalık kapılabilir. Havuza girerken göz sağlığı açısından koruyucu gözlükler takılmalı. Klorlu havuzlarda özellikle klor oranı fazlaysa kornea da (Gözün saydam tabakası) değişiklikler olabilir. Bu değişiklikler ken dini çok ağrılı gösterebilir. Bu nedenle kloru yüksek havuzlarda çok kalmamak gerekiyor” açıklamasında bulundu. Yazın yeryüzüne dik olarak gelen güneş ışıklarının göze zarar verebileceğini belirten Hacıyakupoğlu, güneşe direkt olarak bakılmamasını, güneşin zararlı etkilerini azaltmak için güneş gözlüğü takılmasını önerdi. Yazın çok fazla güneş altında kalınmamasını da isteyen Hacıyakupoğlu, bu tür davranışların cilt kanserine kadar gidecek rahatsızlıklara yol açabileceğini de anımsattı. Büyükşehir’in yüzme kursları 21 Haziran’da başlıyor Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından her yıl düzenlenen yüzme kursları bu yıl da 21 Haziran’da başlayacak. 6 yıl önce başlayan ve bugüne dek 715 yaş grubunda yaklaşık 100 bin çocuğun yüzme öğrendiği kurslara bu yıl 20 bin çocuğun kayıt yaptırmasının beklendiği belirtildi. Yüzme kurslarına kayıt yaptırmak isteyen çocukların velileriyle birlikte 14 Haziran Pazartesi gününe dek 2 adet fotoğraf ve kimlik ile Mimar Sinan Amfi Tiyatrosu karşısındaki ASKİ Şantiyesi içindeki Sağlık Şube Müdürlüğü’ne müracat edebileceklerini söyleyen yetkililer şu bölgileri verdiler: “Doktorların sağlık kontrolüyle başlayacak başvurularda kriterlere uyan çocukların kesin kayıtları yapılacak. Kursların ilk dönemi 21 Haziran8 Temmuz, ikinci dönemi 12 Temmuz29 Temmuz, üçüncü dönemi 2 Ağustos19 Ağustos, dördüncü dönemi ise 23 Ağustos10 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek.” Bu yılki kurslara engelli çocukların da katılabileceğini açıklayan yetkililer, yararlanmak isteyen engellilere Yüreğir Fatih Terim Spor Kompleksi içindeki Sinanpaşa Yüzme Havuzu’nda yüzme eğitimi verileceğini anımsattı, kursiyerlere geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da terlik, şort, mayo, tişörtlerin ücretsiz verileceğini, resimli yüzme havuzu giriş kartlarıyla kurs süresince belediye otobüslerinden de ücretsiz yararlanabileceklerini söylediler. (ADANA Cumhuriyet) Yüzlerce insan hastanelik oluyor Damdan düşme sezonu açıldı! ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Güney ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde havaların ısınmasıyla birlikte “damdan düşme sezonu” da açıldı. Aşırı sıcaklar dolayısıyla akşamları dam ve balkonlara çıkanların, hatta halk deyimiyle ‘taht’ kurarak, yere “döşek atarak” yatanların sayısının bir hayli fazla olduğu Diyarbakır’da 500, Batman’da 750, Mardin’de 200, Şanlıurfa’da 250, Adana’da 200’den fazla kişinin geçtiğimiz yıl dam ya da balkonlardan düşerek yaralandığı, bu olaylarda 10 kişinin yaşamını yitirdiği belirlendi. Damda uyurken, aşağı bakmak isterken ya da bir iş yapmak isterken düşüp kol ve bacaklarını kıranların ise çoğunluğunun çocuk olduğu saptandı. Doğu ve Güneydoğu’da sıcakların artmasıyla birlikte geceyi damda geçirme döneminin başladığını belirten uzmanlar, bu durumun kazaları da beraberinde getirdiğini söylüyor. Hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerine çıktığı Güney ve Güneydoğu bölgesinde özellikle akşamları sıcaktan kaçıp rahat bir akşam ve uyku geçirmek için geceyi damlarda geçirenlerin özellikle korkuluğu veya korunması olmayan damlarda yatan çocuk ve yaşlılara dikkat edilmesi gerektiğini belirtiyor. Günümüzde özellikle ekonomik koşullar nedeniyle insanların bir yere gidemediğini, yaz sıcaklarını kentte geçirmek zorunda olanların ise dam, teras ve balkona çıkıp orada TV seyrederek, açık havada yatarak gün geçrmek zorunda kaldığını vurgulayan uzmanlar, “Ne yapılırsa yapılsın sağlık hepsinden önemli. Özellikle çocuk ve yaşlıların denge kurması zordur. Bundan dolayı dam, balkon ve teras gibi yerlerde fazla kenara yaklaşılmaması alınacak en iyi tedbirdir” uyarısında bulundular. Mardin’de her yıl 200 kişi damdan düşüyor ADNAN AVUKA MARDİN Asırlardır geleneksel bir kültür olarak yaşanan, “damda yatma” zamanı Mardin’e erken geldi. Sıcakların başlamasıyla özellikle akşam saatlerinde dama çıkan Mardinliler bu kez “Serir tahtları”nı erken kurdular. Yaz aylarında evlerin damlarında yatma kültürü eskiden olduğu gibi şimdilerde de sürüyor. Ancak damda yatmanın istenmeyen kazalara sebep olduğunu belirten Mardinliler, bu konuda dikkatli olunmasını gerektiğini de söylemeden geçemiyor. Yetkililere göre, her yıl yaklaşık 200 kişi damdan düşerek kol ya da bacağını kırmasına karşın Mardinli dam sevdasından, “Serir tahtları” kurmaktan vazgeçmiyor. Asırlardır bir Mardin kültürü olarak kabul ettikleri damda yatma geleneğinden vazgeçmenin sıcak dolayısıyla olanaksız olduğunu kaydeden Mardinlilerin bu konudaki ortak görüşü ise şöyle: “ Damda yatmanın riskleri de var elbet. Uyku arasında su içmeye veya ihtiyacını görmeye kalkanların sersem bir durumda tahttan, dam kenarından ya da merdivenden düşüp bir yerini kırdığını çok duyduk, gördük. Ama yapacak bir şey yok. Damda yatmaktan zavgeçemeyiz.” C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear