Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
11 HAZİRAN 2010 CUMA SAYFA 5 Yönetsel yapıda yeni kavramlar: Türkiye’nin ilk çevreci otomotiv plazası MEHMET KOCAOĞLU YAŞAM KOÇLUĞU düşünün. Ancak biz, çocuklarımıza tıbbi, psikolojik ya da akademik destek vermiyoruz. Çünkü biz bir sağlık kurumu, bir psikiyatri merkezi, bir dershane, bir hekim veya özel öğretmen değiliz. Doğal olarak böyle de davranmıyoruz. Ayrıca biz ailenin yerine de geçmiyoruz. Örneğin, okul yönetimiyle görüşmek ya da veli toplantısına katılmak gibi bir tavır da sergilemiyoruz. Peki, nasıl yapıyorsunuz bu Yaşam Koçluğu’nu Biz, çocukların yaşamı kendi gerçekliğiyle tanımalarını, yaşama daha iyi hazırlanmalarını, güçlüklere karşı daha dirençli durmalarını, çözümün ve ilerlemenin parçası olmalarını, kendi ayakları üzerinde durmayı ve her kulvarda koşmayı öğrenmelerini, başarma arzularını ve ümitlerini korumalarını, özgüvenlerini geliştirmelerini, daha fazla sosyalleşmelerini, bilimsel gerçeklere itibar eden, düşünen, sorgulayan, doğru tercihler yapabilen insanlar olmalarını, yetkinleşme yolunda sürekli ilerle Onatça’dan “yeşil” yatırım ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Adana’da Toyota, Opel ve Chevrolet marka taşıtların satış ve servis hizmetlerini yürüten Onatça Motorlu Araçlar Yatırım A.Ş. Türkiye’nin ilk çevreci binası olan Onatça Toyota Plaza’yı görkemli bir törenle hizmete açtı. İncirlik yolu 4. kilometrede 7 bin metrekare kapalı olmak üzere toplam 40 bin metrekarelik alana kurulan plaza, çevre dostu özellikleriyle açılışa katılanlardan büyük beğeni aldı. Elektrik ve suyu bina üretiyor Türkiye’nin otomotiv sektöründeki ilk çevreci binası olma özelliğini taşıyan Onatça Toyota Plaza nitelikleriyle hem şaşırttı hem de büyük övgü aldı. Bina üzerine yerleştirilen güneş pilleri sayesinde binanın yıllık elektrik tüketiminin yüzde 20’sini ve yağmur sularını toplayıp arıtarak içme ve kullanım suyuna dönüştüren sistemle su ihtiyacının bir kısmını karşılayacak olan akıllı bina, yapımı aşamasında kullanılan yerli malzemelerle de daha yolun başında ülke ekonomisine katkı yapmayı başardı. Adana Valisi İlhan Atış, CHP Milletvekili Hulusi Güvel, MHP Milletvekili Kürşat Atılgan, Toyota Pazarlama ve Satış A.Ş. CEO’su Ali Haydar Bozkurt, Yüreğir Kaymakamı Abdullah Dölek, Adana Sanayi Odası Başkanı Ümit Özgümüş, Adana Ticaret Odası Başkanı Şaban Baş, çeşitli kurum temsilcileri, iş adamlarının katıldığı açılışta konuşan Onatça Motorlu Araçlar Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Onatça, “Çevreye önem veren, üreten, istihdam sağlayan projeler üretiyoruz” dedi. ADANAYaşam, teknolojik gelişmelere koşut hızla değişip dönüşüyor... Bu nedenle her gün yeni bir kavramla, yapılanmayla karşılaşıyoruz. Gençlerin yaşama hazırlanması ve bütünsel başarıyı yakalaması için tasarlandığı söylenen Yaşam Koçluğu da bu tasarımlardan biri... Proje sahibi KONARI Danışmanlık Genel Koordinatörü Mehmet Velioğlu ile başta “Yaşam Koçluğu”, “Veliaht Yetiştirme” ve “Unvansızlaşma” konularını konuştuk. Evet, Sayın Velioğlu nedir bu Yaşam Koçluğu? Yaşam hızla akıyor. Çocuklarımız da bundan nasibini alıyor. Çocuklarımızı anlamak, onlara kendimizi anlatmak, kuşak çatışmasını aşmak artık 30 yıl öncesine göre daha zor. Tüm annebabaların hedefi hem çocuklarını kendilerinden daha iyi yerlere taşımak, hem de sonraki nesillere daha iyi bir dünya bırakmak. Bu yüzden ço KONARI Nedir? KONARI Danışmanlık, 1993 yılında, en küçük ölçekli işletmelerden en büyük kurum ve kuruluşlara, aile şirketlerinden çok ortaklı melez yapılara, girişimci ve yatırımcısından yönetici ve işgörenine kadar temelde iş dünyasının tüm bireysel ve kurumsal aktörlerinin istek ve gereksinimlerinin karşılanmasına odaklanmış bir “çözüm merkezi“ olarak Mehmet Velioğlu tarafından kuruldu. Size göre bireysel gelişimin temelinde neler var? Akıl, ruh ve beden sağlığımız yerinde ve biyolojik yaşımızla uyumlu olmalıdır. Yaşımıza, karakterimize, kişiliğimize, koşullarımıza, içinde yaşadığımız ortama ve beklentilerimize uygun, etkili ve verimli yöntemler seçilmeli ve bunlar doğru zamanda, doğru yerde, doğru şekilde, kararlılıkla uygulanmalıdır. Düşündüklerimiz, duyumsadıklarımız, söylediklerimiz, yazdıklarımız, çizdiklerimiz ve yaptıklarımız tutarlı ve birbiri ile cuklarımıza iyi bir ahlak, derin bir kültür, sağlam bir görgü verme çabamız da aralıksız sürüyor. Çocuklarımıza elbette güveniyoruz ama bozulan toplumsal yapı nedeniyle onlar için içten içe kaygılanmadan da yapamıyoruz. Uyuşturucu tuzağından, kavgadan dövüşten, ahlak dışı davranışlardan onları sakınabilmek için çoğu kez aşırı koruyucu davranıyoruz. Bir taraftan da günün birinde yaşamla baş başa kalacaklarını, o gün geldiğinde yanlarında anılarımızdan ve geride bıraktıklarımızdan başka bir şey olmayacağını, bunun için geleceğe şimdiden hazırlanmaları, özgüvenlerini ve benliklerini geliştirmeleri gerektiğini biliyoruz. Yaşam Koçluğunu özel danışmanınız, gizli meleğiniz gibi uyumlu olmalıdır. Kültürel birikimimizi artırmak için bilimsel, sanatsal ve felsefi etkinliklerde bulunulmalıdır. Yasalara, toplum kurallarına, ahlaka ve etik değerlere önem verilmeli ve özen gösterilmeli, kültürel birikimle birlikte erdemlerle de donanmak için uğraş verilmelidir. Ancak her şeyden önce sürekli gelişmek için arzulu olmalı ve çaba harcamalıdır. Bilginin, görgünün ve gelişmenin sonsuz olduğu her zaman anımsanmalıdır. yen, bütünsel başarıyı ve mutluluğu yakalamış, her anlamda sağlıklı bireyler olmaları için rehberlik yapıyoruz Bu “Veliaht Yetiştirme Programı” nedir biraz da ondan söz eder misiniz? Türkiye’de de, dünyada olduğu gibi, kuruluşların büyük kısmı aile şirketlerinden oluşmaktadır. Ölçümler göstermektedir ki kuruculardan sonraki ikinci ve üçüncü kuşağın yönetiminde yaşamını sürdüren aile şirketlerinin sayısı da her kuşakta azalmaktadır. Sonuçta, para, emek ve zaman harcanarak piyasa aktörleri içinde yer almış ve hatta belki de belirli bir dönem piyasayı yönlendiren kuruluşlardan birisi konumunu kazanmış bir değer yok olmaktadır. Böyle bir sonla karşılaşmamak için CEO Bozkurt: Hedef sıfır emisyon Toyota Pazarlama CEO’su Ali Haydar Bozkurt’ta, “Marka olarak hedefimiz hem araçlarımızla hemde tesislerimizle sıfır emisyon oranını yakalamaktır. Çevreye duyarlı yatırımlarımızla sürdürülebilir yaşamı destekleme ve koruma bilincindeyiz. Bugün yaptığımız açılış Toyota ailesinin vizyonunun en önemli göstergesidir” dedi. Açılışa katılanlar, daha sonra Onatça Plaza’nın içinde yer alan Sanat Galerisi ve burada ilk kez açılan ve 25 Haziran’a dek sürecek olan “1. Ulusal Çağdaş Sanat Sergisi”ni izlediler. de birçok aile şirketi, gerek kendi bünyelerinde konuşlandırdıkları, gerekse danışmanlık şirketlerinin veya üniversitelerin bünyesinde görev yapan uzmanların yardımıyla kurumsallaşma ve profesyonelleşme çalışmaları yapmaktadırlar. Bu çalışmalar, genel çerçevesiyle, kuruluşun mevcut yapısını iyileştirme ve kuruluşu gelecek kuşaklara hazırlama üzerine kuruludur. Bu nitelikleri gözetildiğinde, Veliaht Yetiştirme Programı, doğrudan aile şirketlerinin kullanacağı, dolaylı olarak da aile şirketlerinde kurumsallaştırma ve profesyonelleştirme çalışmalarını yönlendiren tüm uzmanların, danışmanlık şirketlerinin ve üniversitelerin yararlanacağı ve ilgili aile şirketinin kullanımına sunacağı tamamlayıcı bir projedir. Programın temel hedefleri nelerdir? Geniş anlamda aile şirketinin içinde bulunduğu ekonomik ortam (AB, Türkiye, sektör, vb.) açısından; ikinci ve üçüncü kuşaklara devredilen aile şirketlerindeki batma oranını hissedilir ölçüde azaltmak, verimsiz, başarısız yönetimler sonucunda ortaya çıkacak ekonomik kayıpların yaratacağı engellerden ve zararlardan kurtulmaktır. Aile ve aile şirketi açısından; kurumun çağdaş dünyanın kriterlerine uygun bir yapıya kavuşturulmasını, sağlıklı büyüme ve gelişme göstermesini, gelecek kuşaklar içinde üzerine yatırım yapılacak bireylerin doğru tespit edilmesini ve bu bireylerin yönetime doğru, etkin ve bilimsel yöntemlerle hazırlanmalarını, kurumun gelecek kuşaklar içinden vizyonu geniş, iyi yetişmiş, doğru kişilere emanet edilmesini, böylece gelecek kuşaklara devredildiğinde de yaşamasını, piyasa değerinin artmasını ve sürekliliğini sağlamaktır. Bir de ünvansızlaşma konusu var ilgi alanınızda... Nedir bu, biraz açar mısınız? Dünyamızın geldiği noktada arayışların “gizli hedef”lerden arındırılmış bir bilinçle sürdürülme gereksinimi doğdu. “Nasıl daha iyi olabiliriz?” sorusuna aranan yanıtlarda artık, yeni anlayışların ve yaklaşımların örgütlenme modeline yansıtılarak uygulamaya geçirilmesi üzerinde düşünülüyor. İşte bu yeniliklerden biri de “ünvansızlaşma” olarak adlandırabileceğimiz bir yapısal ve yönetsel felsefe ya da yaklaşım... Nasıl yani? Öncelikle ünvanı olmayan kadrolar kastedilmiyor. Bununla birlikte ünvan enflasyonunun azaltılması gerektiğine işaret ediliyor. Unvansızlaşma, en genel çerçevesiyle, yönetsel anlayışın örgütle birey arasında kader birliği oluşturulması üzerine kurulması ve katma değer esaslı bir yapısal modele dönüştürülmesi anlamına geliyor. Ne tür artıları var bu yaklaşımın? Bu çağdaş yönetsel yapıda ücret skalalarının ünvandan bağımsız hale getirilmesi, yaratılan katma değere oranlanması var. Veliaht adaylarını hangi yaş grubundan seçiyorsunuz? Veliaht Yetiştirme Programı, 1530 yaş arasındaki bireylere yöneliktir. Programa katılacak olan bireyler, ilgili aile şirketinin gelecek kuşak yönetici adayları arasında görülen aile üyeleri arasından seçilmektedir. Böyle bir durumda bir Lojistik Şefi’nin bazı aylar Şirket Müdürü’nden daha fazla kazanması hiç de şaşırtıcı olmayacak. İlginç... Başka sürprizi var mı yönetsel yöntemin? Hiyerarşik düzende var örneğin. Hiyerarşik düzende sürekli değişkenlik göstermesi söz konusu. Katı hiyerarşik düzenden uzaklaşılacak ve bu anlayış tek kademeli basit yatay yapılanmalarda bile bir süre sonra komple terk edilecek. Ünvanların temsil ve ilzam yetkisiyle eşleştirilmesi, sabit amir pozisyonların kaldırılması gerekecek. Örgütte az sayıda unvan sahibi kişi, eş zamanlı olarak hem yönetici hem de işgören statüsünde çalışan kadrolardan oluşan bir insan kaynakları yapısı olacak. Gerçek anlamda sorumlulukyetki dengesi sağlanacak. Herkes yetkisi kadar sorumlu, üstlendiği sorumluluk kadar yetki sahibi olacak. Kurum ya da kuruluşlara ne yararı olacak bunun? Kadro planlaması, performans ölçümü, ödüllendirme gibi uygulamalar örgütün bütününün ortak aklıyla gerçekleştirilmesini sağlayacak. Ani değişikliklere, beklenmedik durumlara ve yeniliklere daha hızlı tepki verilecek, daha hızlı uyum sağlanacak.. Patron(lar) bir taraftan işletmenin sahibi/paydaşı olmanın riskini taşırken ve avantajlarını yaşarken, diğer taraftan niteliklerine ve birikimlerine uygun işlerde uygulayıcılardan biri de olabilecek. Dolayısıyla örgütün risk taşıyan her üyesi, taşıdığı riskin büyüklüğü ve süresiyle orantılı olarak, görev alanında patronluk da yapabilecek. Örgüt kazandıkça herkes kazanacak, varlık da yokluk da paylaşılacak. Bireysel amaçlarla örgütsel amaçların örtüştüğü alan gittikçe genişleyecek. Verimlilik ve kârlılık zorunlu olarak artacak, aksi halde örgüt içe dönük tepkisini de doğaçlama olarak ortaya koyacak. Çevrecilere baro desteği ADANA (Cumhuriyet Bürosu ) Adana Barosu, Doğu Akdeniz Bölgesi’nde kurulmak istenen 17 termik santrale karşı açılan davalara müdahil oldu. Çevrecilerin açtığı davalara artık baro da katılacak. Adana Adliyesi önünde açıklama yapan Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri’nin avukatı İsmail Hakkı Atal, termik santrallere karşı Ankara 3. İdare Mahkemesi ve Danıştay’da davalar açıldığını anımsattı. Termik santrallerin çevreye ciddi zararlar vereceğini anlatan Atal, “Mücadelemiz çevre mücadelesi olmaktan çıkmış yaşam mücadelesi haline dönmüştür. Adana Barosu’nun bu adımına çok teşekkür ederiz” dedi. Adana Barosu Çevre ve Kentleşme Komisyonu Koordinatörü Avukat Veli Küçük de, Çukurova’da kurulacak termik santraller nedeniyle yakın gelecekte çok sayıda insanın kanser hastalığına yakalanacağını söyledi. Termik santrallere devletin 15 yıl alım garantisi verdiğini bildiren Küçük, “Kamu sağlığını, tarım topraklarını ve doğal kaynakları korumayı amaçlayan bizler bu davalara müdahil olduk” diye konuştu. Adana aynı anda Valisiz ve Belediye Başkansız da kaldı ÇETİN YİĞENOĞLU ADANA Adana Anakent Belediye Meclisi, yaklaşık üç aydır bir başkanvekili seçemedi... Meclis, başkanvekili seçmekten çok, seçmemek için çaba harcıyor izlenimi verdi... Bazı meclis üyelerinin daha önce bunun bir örneğinin yaşanmadığı için sorunun böyle boyutlandığını söylemesi ise yaşanan gerçekliğe uygun bir gerekçe olmaktan uzak bulundu... Çünkü, gerçek hiç de öyle değildi... Bu kentte daha beteri de yaşandı; Adana Valisiz ve Belediye Başkansız da kaldı, ama işgal yıllarında bile kent böyle bir duruma düşmedi... Adana Belediyesinin yakın geçmişinde, 1975 yılında yaşanan olay bile örnek alınası nitelikteydi... Belediye Meclisi’nin 30 Haziran oturumunda Belediye Başkanı Ege Bağatur’la Başkanvekili Ahmet Albay’ın vurulması üzerine de böyle bir kaos ortamı yaşanmadı. Vali Alaettin Özkiper, kentin en büyük mülki amiri sıfatıyla olaya hemen elkoydu. Yaralama olayından bir hafta sonra topladığı Belediye Meclisine başkanlık etti. Belediye Meclisi de halkına karşı tarihi sorumluluğunu yerine getirerek daha ilk oturumda Mec İşgal yıllarında bile benzeri yaşanmadı ? Osmanlı da, işgal yönetimi de yönetsel makamları boş bırakmama konusunda sorumluluklarının bilinciyle hareket etti. Ancak direnişçiler işgalcilere biat etmemek için görev bıraktılar. lis Üyesi Çetin Remzi Yüreğir’i başkanvekili seçerek başkanlık koltuğuna oturttu. Yüreğir, belediyeyi yaklaşık 6 ay yönetti. 2010’da yaşananlar ise ilk bakışta daha çok işgal yıllarındaki Adana’da yaşananları andırsa da birçok yönden benzerlik taşımadığı, işgal yönetiminin gösterdiği duyarlılığın bile uzağına düşülmüş izlenimi verdi. Tarihsel gelişmelere bakıldığında Osmanlı da, Birinci Dünya Savaşından yenik çıkmasına, ülkenin birçok yerinin işgal edilmiş olmasına karşın, yönetsel sorumluluğunu hiçbir zaman unutmadı. Bu tutumunu Adana’da Valilik krizi çıktığında da gösterdi... İşgal yönetimi de gerek valilik, gerekse belediye başkanlığı konusundaki krizler karşısında benzer bir yönetsel sorumlulukla davrandı... Koltukları hiçbir zaman boş bırakmamaya özen gösterdi. Tarih Aralık 1918’i gösterdiğinde işgalcilerin baskısı karşısında morali bozulan Vali Nazım Bey (Tamyürek) istifa etmişti. Ne var ki, yerine biri atanıncaya değin görevinden ayrılmaması gerekiyordu. Devlet geleneği bunu emretse de Payitaht uzun bir süre Adana’ya atayacak vali bulamadı. Nazım Beyin istifa etmedeki ısrarlı tutumu karşısında o sıra Konya’da bulunan Adana’nın son Osmanlı Komutanı Nihat Paşa’nın (Anılmış) vekaleten atanması uygun görüldü, ama ona da “direnişçileri destekler” gerekçesiyle İşgal Komutanı Albay Romyo karşı çıktı... Yaklaşık on ay sonra Vilayetin Mektupçusu Esat Beyin (Özoğuz) vekaleten valiliğe atanmasından başka çıkar yol bulunamadı. Ancak, Esat Beyin valivekilliği bir ay sürdü, 19 Eylül 1919’da başladığı görevi 19 Ekimde bıraktı. İşgalcilere boyun eğmeyince il dışına sürüldü. Yerine Adana Kadısı Nazif Efendi getirildi, ama o da görevde sadece iki ay kaldı. Celal Bey vali olarak atanınca Nazif Efendi koltuğu bıraktı... 19 Aralık 1919’da valilik koltuğuna oturan Celal Bey ise koşullara ancak 5 ay dayandı; 23 Mayıs 1920’de valilik görevinden ayrıldı... Adana’nın vali kriziyle boğuştuğu günlerde bir de belediye başkanı krizi patladı... Belediye Başkanı Kadri Bey, 14 Temmuz 1919’da kutlanan Fransız Ulusal Bayramında belediyeye Fransız bayrağı çektirmediği gerekçesiyle görevden alındı... Yerine ise hemen Bağdadizade Abdurrahman Bey atandı. Abdurrahman Beyin başkanlığı ancak bir ay sürdü. Daha sonra bir süre Adana valiliği de yapacak olan Abdurrahman Bey, işgal komutanlığınca nasıl atandıysa görevden de öyle alındı. Bu kez yerel dengeleri gözeten işgal komutanlığı belediye başkanvekilliğine Dıblanzade Mehmet Fuat Beyi atadı. İşgal komutanlığı bunda yanılmıştı... Yurtsever duygularla hareket eden Dıblanzade Mehmet Fuat da işgal komutanının suyuna gitmedi. Dahası, işgal komutanının görevden almasına fırsat bile vermeden koltuğu bıraktı. Ülkenin içinde bulunduğu durumdan kurtarılması için ulusal güçlerin safında Fransızlara karşı savaşmak amacıyla Pozantı cephesine gitti. Bu duruma çok sinirlenen İşgal komutanı Bremond, Dıblanzade Mehmet Fuat Beyin evini yaktırdı. C MY B C MY B Bir gazete için Reklam Servisi’nde primle çalışacak reklampazarlama elemanı aranıyor Tel: 0532 602 31 03