Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
17 ARALIK 2010 CUMA SAYFA 5 Vali Güzeloğlu, gelecek 20 yılı değerlendirdi Türkiye’de yılda yaklaşık 500 kişi başvuruyor KONUK YAZAR FETHİ KARADUMAN “Mersin, daha çok göç alacak” MERSİN (Cumhuriyet) Mersin nüfusunun 20 yıl içinde hızlı şekilde artacağı öngörüsünü dile getiren Vali Hasan Basri Güzeloğlu, “Mersin bugünkünden daha çok göç alacak. Bu göç her kesimi etkileyecek. Çünkü Mersin sahip olduğu derinlikleri, zenginlikleri ve dinamikleri kent yaşamında buluşturacak bir zenginliğin adıdır” dedi. Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Derneği (Ekopolitik) tarafından düzenlenen, “Türkiye’nin Büyük Çatısı” çekirdek ekip toplantıları devam ediyor. Bu kapsamda, Mersin Kongre Merkezi’nde gerçekleşen, “Demokratikleşmeye Doğru, Mersin Durağı” adlı panelde konuşan Vali Güzeloğlu, Mersin’in bu anlamdaki buluşmaların, kucaklaşmaların, karşılıklı paylaşmaların çok özel ve gerekli bir merkezi olduğunu vurguladı. Mersin’in Türkiye’deki sınırlarının çok daha ötesine uzanan bir etki alanına sahip olduğunu ifade eden Güçıkan kimliğiyle tanınırlığı artan bir kenti temsil etmenin mutluluğunu yaşadığını kaydeden Güzeloğlu şöyle deam etti: “Mersin gelişme, büyüme ve buna bağlı göç süreci devam eden bir kent ve bu yönde büyümesi devam ediyor. Son 20 yılda 5 kat nüfus ve onun çok daha ötesinde ekonomik ve sosyal büyüklükleri gerçekleştiren kent için büyümenin şu anda bence henüz başındayız. O büyük değişimin şu anda başlangıcı bir noktadayız. Kent nüfusunun 20 yılda 5 kat büyümesi aritmetik bir ortalamayla çok daha hızlı boyutta önümüzdeki 20 yılı bulacak. Bundan hiçbir şüpheniz olmasın. Mersin bugünkünden daha çok göç alacak. Bu göç her kesimi, her kişiyi dün olduğu gibi kapsayacak. Çünkü Mersin sahip olduğu tarihi ve doğal zenginlikleri ve dinamikleriyle çok daha ötesine kent yaşamında buluşturacak bir genişliğin ve zenginliğin örneğidir.” KUŞATILAN TÜRKİYE Bugün, Atatürk’ün Erzurum Kongresi’nde (23 Temmuz–7 Ağustos1919) dile getirdiği gibi, “Ülkenin bağımsızlığı ve bütünlüğü tehdit altındadır.” Emperyalizmin, uluslararası sermaye ve tekellerin askersiz işgali altında bulunan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Ulusu’nun varlığı ağır saldırı altındadır. ABD ve AB tarafından günümüzde açıkça dile getirilen “SEVR istekleri”, tehlikenin boyutunu açıkça gösteren kanıtlardır. Sevr, emperyalist güçlerce “Hasta Adam” nitelemesi yapılan Osmanlı Devleti’nin mirasının paylaşılmasını öngören, bir ölüm belgesiydi. Küreselleşen (globalleşen) Yeni Dünya Düzeni, eş deyişle emperyalizm, yayılmacılık ve sömürgecilik yıllarından başlayarak yüzlerce yıldır sürdürdüğü “açık kapı”, “açık pazar” sömürü politikalarını ad ve biçim değiştirerek gündemde tutmaktadır. Yeni Dünya Düzeni’nin neoliberal sistemi, uyguladığı serbest piyasa ekonomisi, küreselleşme ideologlarının da belirtmek zorunda kaldığı gibi, ülkeler ve halkları açısından “zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan” bir düzene yol açmaktadır. Bu sistem, öğrenciyi, hastayı müşteri durumuna ve eğitim ile sağlığı da paralı duruma getirerek devletin sosyal niteliğini, yargıyı siyasal iktidara bağımlı duruma getirerek de hukukun üstünlüğünü ortadan kaldırmıştır. Sömürülen ülkelerin ekonomileri dışarıya bağımlı duruma getirilmekte, dış ve iç borçları artmakta, ulusal kaynakları da yabancılara satılmaktadır. Bu durumun doğal uzantısı olarak, anılan ülkelerde işsizlik, yoksulluk, gelir dağılımındaki eşitsizlik artmaktadır. Sömürgecilerin yine yüzlerce yıldır uyguladıkları “böl, parçala, yönet” politikaları; o ülkedeki işbirlikçi sınıf eliyle, gericiler, bölücüler ve emperyalizmin paralı uşakları desteğinde uygulanmaktadır. Bu çerçevede din, mezhep ve etnik farklılıklar, gerici ve bölücü unsurlar öne çıkartılarak halk ayrıştırılmakta ve iç çatışmaya sürüklenmektedir. Aşiret, tarikat, cemaat kültürü özendirilmekte, bu kültürün uzantısı olarak maraba, kul, köle, mürit konumundaki eğitimsiz kitleler ümmet toplumuna yakışır çağdışı görüntüler sergilemektedir. Gerici, bilgisiz, kültürsüz, öykünmeci, düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen, üretmeyen, sürüleştirilen toplum yaratılmaktadır. Eğitimin ulusal, bilimsel, laik niteliği yok edilmekte, üniversiteler bilim yuvası olmaktan çıkarak, gerici kadrolaşmayla birlikte medreseleştirilmektedir. Gaflet (aymazlık) içerisinde olanlar bu durumu görememekte, dalalet (sapkınlık) ve ihanet içinde olanların ekmeğine ayırdına varmadan yağ sürmektedir. Sevr, eşsiz kurtarıcı Atatürk’ün ulusuyla birlikte en zor koşullarda gerçekleştirdiği Bağımsızlık Savaşı’nın ardından, 24 Temmuz 1924 günü Lozan Antlaşması’yla tarihin çöplüğüne gönderildi. Hiç kuşku yok ki, Amasya Bildirgesi’nde (22 Haziran 1919) belirtildiği gibi, “Ulusun bağımsızlığını yine ulusun kesin kararı ve direnci kurtaracaktır.” Bugün Atatürk’ün deyimiyle, “sözkonusu vatansa gerisi teferruattır (ayrıntıdır)” noktasına gelinmiştir. Gün Atatürkçü/Kemalist, Ulusalcı, Cumhuriyetçi güçlerin Türk Devrimi’nin aydınlık yolu doğrultusunda birlik ve dayanışma içinde bir araya gelme ve bu yolda kararlılıkla yürüme günüdür. Gün Atatürk Devrimi’ni devlet yönetimine ve toplumsal yaşamın her alanına yeniden egemen kılmak günüdür. Bu ateş ve ihanet kuşatmasından çıkış yolu; “çağdaş uygarlık tasarımı” olan Atatürk Devrimi’ni, devlet düzenine ve toplum yaşamına uygulanmasından geçer. Prof. Dr. Gürkan: Ülkemizde organ bağışı yetersiz ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’de önemli bir sağlık sorunu haline gelen organ nakli konusunda bilgi aktaran Acıbadem Üniversitesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve International Hospital Genel Cerrahi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Alihan Gürkan ve Acıbadem Üniversitesi İç Hastalıkları / Nefroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr Ülkem Yakupoğlu, ülkemizde organ bağışının yeterli düzeyde olmadığını belirtti. Acıbadem Adana Hastanesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen ve Adana Akdeniz Böbrek Hastaları Diyaliz ve Transplantasyon Yardımlaşma Dayanışma Derneği Başkanı Ümit Okşaşoğlu, dernek üyeleri, çok sayıda doktor ve sağlık çalışanı ile hasta ve hasta yakınlarının katıldığı söyleşide Konuşan Prof. Dr. Gürkan, “Ülkemizde organ bağışlarının istatiksel verileri, kimler canlı verici olabilir” konusunda bilgi aktardı. Böbrek ve karaciğer nakilleri konusunda da ayrıntılı bilgi veren Prof. Dr. Gürkan, Türkiye’de yılda yaklaşık 500 kişinin organ bağışı yaptığını, ancak organ nakli için sırada bekleyen 5 bin kişi bulunduğunu anımsattı, “Ülke olarak organ bağışında yeterli düzeyde olmadığımızı söyleyebiliriz. Oysa, verici olmakta hiçbir engel yoktur. Organ nakillerinde doku uyumu değil; verici ve alıcının ‘kan uyumu’ önemlidir. Bu bilinmediği ve çözülemediği için yıllarca hastalar boşu boşuna diyalizde bekletildi. Ne yazık ki, kaybedilenler bile oldu” dedi. Gürkan şöyle devam etti: “Laparoskopik, yani ‘kapalı’ yöntemle yapılan böbrek çıkarma operasyonu, hem estetik görünüm olarak iz bırakmayan bir uygulama, hem de kısa sürede hastanın normal yaşantısına dönmesini sağladığı için daha çok tercih ediliyor. En çok merak edilen ise diyabet hastalarıyla ilgili. Diyabet hastalarına da organ naklini başarıyla gerçekleştiriyoruz.” Doç. Dr. Yakupoğlu ise, böbrek nakli, böbrek naklinde hasta seçimi, böbrek nakli için hazırlık ve hasta takibi konusunda bilgi aktardı. Türkiye’de 7,5 milyon böbrek hastası olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Yakupoğlu, organ bağışı konusunda vatandaşları duyarlı olmaya davet etti. zeloğlu şöyle konuştu: “Mersin, bir arada yaşama kültürüne dair yaşam değerlerini sunan bir dünya kenti. Uluslararası ilişkilerde bunu çok açık bir şekilde görüyoruz. İlginin odaklandığı, ekonomik ve sosyal değişme ve gelişmelere bağlı olarak öne Seyirevi Tiyatrosu ve Sanat Merkezi mali sıkıntılarla boğuşuyor Koltukları hacizli tiyatroda oynuyorlar ? Baştarafı 1. Sayfada Adanalı tiyatroseverlerin gösterdiği ilgi ve destekle çalışmalarını sürdürdüklerini, bu arada , Adana Valiliği Toplumsal İlişkiler Bürosu’nun yürüttüğü, “Sevgiye Uzanan Eller Projesi”nin devamı niteliğindeki, “Hayatımı Oynuyorum” programı kapsamında 50 öğrenciye tiyatro dersi verdiklerini anımsatan Sönmez şunları söyledi: “Galleria İş Merkezi’nde daha önce bilardo salonu olarak kullanılan yeri kiralayarak bölgenin en büyük özel tiyatro salonunu kurduk. Aradan geçen bir yılda çok zorlu ve uzun bir yol kat ederek önemli işlere imza attığımıza inanıyoruz. Salonumuzdaki 320 koltuk borç nedeniyle hacizli, ancak koltukları yediemin olarak kullanıyoruz.” Mali sıkıntılar ve bazı iş durumları nedeniyle oyun provalarını gece yapmak zorunda kaldıklarını kaydeden ve “Gündüz prova yaparken telefonlarımızı kapatıyoruz. Bu kez arayan alacaklılarsa, ulaşamadıkları için kalkıp tiyatroya geliyorlar. Bu çalışmaları aksatıyor. O yüzden provalarımızı gece yapıyoruz” diyen Sönmez şöyle devam etti: “Seyirevi’nde 14 çalışanla hizmet ve Doğum gününü Bellapais’te kutladı ADANA (Cumhuriyet Bürosu) İnsanların yaşamlarında önemli günlerden biridir doğum günleri. Kimi anne, baba ve kardeşleriyle kutlar bu özel gününü, kimileri de arkadaş ve iş çevresiyle. Bellapais Ayak Sağlığı ve Güzellik Merkezi’nde görev yapan Ayak Sağlığı Uzmanı Yağmur Yüksekkaya da iş yerinde mesai arkadaşlarıyla kutladı 20. yaş gününü. Çalışma arkadaşlarının sürpriz yaparak getirdiği doğum günü pastasındaki mumları üfleyip söndürdükten sonra büyük bir mutluluk içinde kesip arkadaşlarına ikram etti. Yapılan sürprizi yaşamı boyunca unutmayacağını söyleyen Yağmur Yüksekkaya, “Bu benim için çok özel bir gündü. Ancak çalışma arkadaşlarımın yaptığı sürpriz, ne denli sevildiğimin göstergesi oldu. Ailemle de aynı mutluluğu paylaşacağım. Çok mutluyum” dedi. riyoruz. Bu dönem iki oyun için hasırlık yaptık. Çocuklar için hazırlandığımız, ‘Keloğlan ve Nasrettin Hoca’ oyununu Milli Eğitim Müdürlüğü’nün oluruyla okullara taşıyoruz. Önümüzdeki birkaç gün içinde de yine çocuklar için ‘Sevimli Oyunlar’ adlı müzikli güldürüyü sahneye koyacağız. Yaklaşık bir ay sonra da, ‘Eyvah Kızım Evleniyor’ adlı oyunu tiyatrosverler için sahneleyeceğiz.” Adanalıların tiyatroya ilgisinden memnun oldukları, en iyi tiyatro olmak için büyük çaba harcadıklarını vurgulayan Sönmez, bu arada, kendi alanlarında uzman akademi mezunu sanatçılar tarafından keman, resim, tiyatro ve bağlama dersi verdiklerini anımsattı. Adana Valiliği Toplumla İlişkiler Bürosu’nun yürüttüğü, “Sevgiye Uzanan Eller” projesinin devamı niteliğindeki “Hayatımı Oynuyorum” programı kapsamında kentin dezavantajlı bölgelerinden 50 öğrenciye tiyatro dersi verdiklerini irdeleyen Sönmez şu bilgileri verdi: “Reşatbey Lions Kulübü’nün de desteklediği projede Cumartesi ve Pazar günleri 11.0013.00 saatleri arasında öğrencilere ders veriyoruz. Çocuklar sadece tiyatro oyunculuğunu değil, dekorculuğu, kostümcülüğü ve kondüvitliği de öğreniyor. Şu an Haluk Işık’ın ‘Düşüne Taşına’ adlı oyununun provasını yapıyoruz. Mayıs ayı sonunda da ‘Okullar Tiyatro Festivali’nde bu oyunu sahneleyecekler. Çocuklarımız çok yetenekli. Sanılanın çok üstünde yetenekliler. 1.5 ayda verilen eğitimle çocukların sanata bakışı, sanat anlayışları ve sosyal ilişkileri gözle görülür biçimde değişti. Onların bu performansı ile tiyatroseverlerin ilgisi bize haczi de, maddi sıkıntıyı da unutturuyor.” ÇYDD’li gençler Saylan’ı unutmadı ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) üyesi gençler, Kurucu Genel Başkan Prof. Dr. Türkân Saylan’ı 75. doğum gününde düzenledikleri etkinlikle andı. Sanatçı Binay Koçak’ın mini konser verdiği doğum günü, Saylan için hazırlanan doğum günü pastasının kesilmesiyle son buldu. Cumhuriyet Kültür Sanat Merkezi’nde, ÇYDD yönetici ve üyelerinin katılımıyla gerçekleşen anma toplantısında konuşan Süreyya Köle, Saylan’ın herhangi biri olmaktan öte, savunduğu değerler ve ilkeler bütün olduğunu vurguladı, “O ilkeler ve değerler bugün yaşatılıyorsa rahatlıkla, ‘Türkân Saylan hâlâ aramızda’ diyebiliriz. Bugün burada yapacağımız doğum günü kutlaması da aslında o değerlerin yaşatıldığına dikkat çekmek içindir” dedi. ÇYDD’li gençlerin şiir okuduğu, kısa konuşmalar yaptığı etkinlikte, Jeofizik Mühendisleri Odası Başkanı Melih Baki de konuştu. Baki, mücadeleci kişiliğine vurgu yaptığı Saylan için yazdığı şiiri de okudu. Etkinlik, yerel sanatçı Mustafa Kınık’ın ardından ünlü sanatçı Binay Koçak’ın verdiği mini konser ve ardından Saylan için hazırlanan doğum günü pastasının kesilmesiyle son buldu. C MY B C MY B